Balıkların Bağışıklık Sistemi Zamanla Aza
Gönderim Zamanı: 23 Aralık 2008 15:50
Onur Bey; o zaman beslediğimiz balıkların doğadaki minumum sıcaklık derecelerini bulmak ve aynen doğada olduğu gibi bahar aylarında sıcaklığı yavaş olarak yükseltmek en doğrusu sanırım? Tabi her türlü riske karşı miinumum sıcaklığın 1-2 derece üstünde tutmak daha mantıklı gibi.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 23 Aralık 2008 23:03
Barış Bey; sıcaklığı optimum değerlerde sabit tutmak en iyisidir.
Mesela neon için benim gözlemlediğim en iyi değer 23-24 derecedir. Taban değer olarak 18 dereceye kadar, tavan değer olarak 29-30 dereceye kadar sorun olmuyor. Yalnız balık ne yaparsanız yapın pek sağlıklı olmuyor. Sıcaklık düştükçe hastalıklara karşı direnci düşüyor, yükseldikçe zayıflamaya başlıyor. En iyisi yaz kış mümkü olduğunca sabit değerler sağlamak.
Mesela neon için benim gözlemlediğim en iyi değer 23-24 derecedir. Taban değer olarak 18 dereceye kadar, tavan değer olarak 29-30 dereceye kadar sorun olmuyor. Yalnız balık ne yaparsanız yapın pek sağlıklı olmuyor. Sıcaklık düştükçe hastalıklara karşı direnci düşüyor, yükseldikçe zayıflamaya başlıyor. En iyisi yaz kış mümkü olduğunca sabit değerler sağlamak.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 24 Aralık 2008 11:12
Bütün arkadaşlara selamlar.
Doğal ortamlarda sıcaklığın düşmesi ve çıkması bir sistamatik içinde gerçekleşir. Şöyleki göllerde yazın sıcaklıklar 26-28 dereceleri bulurken kışın ise bu dereceler 10 derecenin altına düşer ve 0 dereceye kadar yaklaşır. Burada balıkların yazın sıcaklıkların artmasıyla üreme ve gelişme faliyetlerine hız verdikleri ,kışın ise sıcaklığın düşmesiyle metabolik faliyetlerini sıfıra yakın değerlere gerilettikleri ,yem alımını durdurdukları ,hareket etmeyi bıraktıkları gözlemlenmiştir. Akvaryum şartlarına gelecek olursak bazı arkadaşlar 26 derecedeki bir balığı 20 dereceye atarsak hemen ölür demişler ,doğrudur hemen ölmesede belli zamanda ölecektir buda normaldir çünkü hızlı metabolizma şartlarından yavaş metabolizma şartlarına ani bir geçiş yapılmış ve balık hem sinirsel hem enzimsel hemde hormonal olarak bir şoka uğramıştır. Ancak bu geçişi yavaş yavaş yaptığımızda böyle sorunlar olmayacak bir mevsimsel döngü gibi kabul edilecektir hayvan için bundada hiç bir mahsur yoktur. Ancak sıcaklığın düşmesi üreme ve gelişme faliyetlerini yavaşlatacak bunuda doğal ortamında olduğu gibi mevsimsel gercekleştirmeye başlayacaktır. Yani sonbahar ve kış dinlenme ve kondisyon toplama ,ilk bahar ve yaz üreme ve gelişme gerçekleştirecektir.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 24 Aralık 2008 11:31
Onur Bey,Ömer Bey bilgilendirmeniz için teşekkürler. Şu an beslemiş olduğum Amerikan Cichlid'ları için araştırma yapıyorum. Sizlerinde bahsettiği gibi optimum sıcaklık değerini bulmaya çalışacağım.
Ömer Bey, o zaman yavru olan balıklarda ısının yaz aylarındaki gibi sıcak olması gelişmeyi arttıracaktır, değil mi?
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 24 Aralık 2008 17:47
[QUOTE=unotim123]Evet mutasyon değil dedim,çünkü mutasyon değil.Emre,gidip akvaryumcudan 26 dereceden bir malawi alıp getirirsen elbette ki sorun yaşarsın.Bu durum çoğunlukla bundan kaylaklanmaktadır.Farz edelim ki sizin bahsettiğiniz durum doğru,o halde ben de kademeli olarak her şeyi değiştirebilirim.pH,GH,KH,sıcaklık vs gibi değerlerin hepsini kademeli olarak değiştirebilirim.Sizin izlediğiniz yolla ben malawi cichlidlerini 1 derece,3 pH,0 GH,0 KH suda bile bakarım.Peki bu değişimlerin size getirdiği şey sadece dayanma değişimi(ki böyle bir şey yok ama farz ediyorum) mi?Peki bu değişimler neticesinde,canlıdaki işleyen mekanizmalar nasıl çalışacak?Yani bu değişimlerin hepsi zaten canlının genetiğinde var olan şeyler.Herkesin "Aa,amazon mu?Ordaki sular çok sıcaktır."dediği birçok nehrinde yıl içinde 20 derecenin altına düştüğü oluyor.Muhtemelen malawide de bu tip değişimler var.Sonuçta bunun kışı var,yazı var.Hava sıcaklığı sürekli sabit mi ki,su sıcaklığı sabit olsun.
[/QUOTE]
[QUOTE=onuruygun] [QUOTE=Fişherman]
Benzer bir şeyi kendimde deneyimledim. Birkaç yıldır kış başladığında camlar gündüz gece açık kalıyor. Evin sıcaklığı zamanla düştükçe ben de bu duruma alışıyorum. Öyle ki ben atlet giymeden sadece uzun kollu ile dolaşırken eve gelen arkadaşlarım mont ile zor duruyor. Şimdi ben mutasyona mı uğramış oluyorum?
Bir de not ekleyeyim, Sibirya'da falan doğmadım.
Şaka bir yana ciddi ciddi söyleyeceklerim de var.(işin eğitimini almış ustaların affına sığınarak) Enzimlerin çalışmasında optimum bir nokta vardır. Bu optimum sıcaklıktan ne kadar uzaklaşırsanız enzimlerin çalışması ve vücut fonksiyonlarının yerine getirilmesi o denli değişir.
Biz insanlarda sıcaklık düşüşüne karşı metabolizma hızlanır ve karbonhidratları yakıp vücudun ısınmasını sağlar. Eğer vücut kendisini yeterince ısıtamazsa o zaman işin ucu hipotermiye gider. Mesela denize üstünüze bir şey giyip girin, çıktığınızda ise üzerinizdekini çıkartmayın ve kurulamayın. Yeterince rüzgar varsa hipotermi geçirebilirsiniz.(bizzat başıma gelmiştir)
Soğukkanlı canlılarda ise iş biraz daha değişik işliyor. Balıklar vücut sıcaklıklarını ortama göre sabit tutamazlar. Mesela tropikal bir balığın 10 derecede yumurtasından yavru çıkartmayı başardınız diyelim. Bu yavruların vücudu 10 derecede yaşamaya müsait değilse ne kadar alıştırırsanız alıştırın hayatta kalmaları mümkün değildir.
Yani bir insan soğuğa bir nebze alışabilir çünkü vücut sıcaklığını sabit tutabilir. Enerji üretebildiği ölçüde soğuğa dayanır. Balıklar ise ortam sıcaklığına kolay kolay adapte olamazlar. Mesela vücudundaki tüm enzimler soğukta yaşamasına müsaade etse bile solunumla ilgili bir enzim iş görmediği anda o canlı bitmiştir.
[/QUOTE]
Onur abi, mutasyon değil demişsin ancak bu balıkların yavruların da da otomatik olarak soğuk suya adapte oluşları mevcut. Normal bir malawi cichlidini 20 derecelik bir suya koysak hemen ölecektir. Yumurtadan yeni çıkmalarına rağmen 20 derecelik sıcaklığa karşı direnç kazanmış olarak doğmaktalar.
[/QUOTE]Benzer bir şeyi kendimde deneyimledim. Birkaç yıldır kış başladığında camlar gündüz gece açık kalıyor. Evin sıcaklığı zamanla düştükçe ben de bu duruma alışıyorum. Öyle ki ben atlet giymeden sadece uzun kollu ile dolaşırken eve gelen arkadaşlarım mont ile zor duruyor. Şimdi ben mutasyona mı uğramış oluyorum?
Bir de not ekleyeyim, Sibirya'da falan doğmadım.
Şaka bir yana ciddi ciddi söyleyeceklerim de var.(işin eğitimini almış ustaların affına sığınarak) Enzimlerin çalışmasında optimum bir nokta vardır. Bu optimum sıcaklıktan ne kadar uzaklaşırsanız enzimlerin çalışması ve vücut fonksiyonlarının yerine getirilmesi o denli değişir.
Biz insanlarda sıcaklık düşüşüne karşı metabolizma hızlanır ve karbonhidratları yakıp vücudun ısınmasını sağlar. Eğer vücut kendisini yeterince ısıtamazsa o zaman işin ucu hipotermiye gider. Mesela denize üstünüze bir şey giyip girin, çıktığınızda ise üzerinizdekini çıkartmayın ve kurulamayın. Yeterince rüzgar varsa hipotermi geçirebilirsiniz.(bizzat başıma gelmiştir)
Soğukkanlı canlılarda ise iş biraz daha değişik işliyor. Balıklar vücut sıcaklıklarını ortama göre sabit tutamazlar. Mesela tropikal bir balığın 10 derecede yumurtasından yavru çıkartmayı başardınız diyelim. Bu yavruların vücudu 10 derecede yaşamaya müsait değilse ne kadar alıştırırsanız alıştırın hayatta kalmaları mümkün değildir.
Yani bir insan soğuğa bir nebze alışabilir çünkü vücut sıcaklığını sabit tutabilir. Enerji üretebildiği ölçüde soğuğa dayanır. Balıklar ise ortam sıcaklığına kolay kolay adapte olamazlar. Mesela vücudundaki tüm enzimler soğukta yaşamasına müsaade etse bile solunumla ilgili bir enzim iş görmediği anda o canlı bitmiştir.
[/QUOTE]
Onur abilerim, sizin üstün bilgileriniz karşısında birşey demem doğru olmaz.
O zaman mutasyon değilde benim örneğime daynabilme gücü diyelim. Aydınlattığınız için teşekkür ederim.
Yalnız balıkları bu sıcaklığa alıştırmak kışları elektrik sarfiyatını bir nebzede olsa azaltmaya yarayacağı kanısındayım.
Saygılar,
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 24 Aralık 2008 20:52
Evet sıcaklık belli değerlere kadar gelişimi hızlandıracaktır. Ancak bu değeri aşmak enzimsel faliyetlerin sekteye uğramasına yol açacaktır. Tavsiyem şudurki yaz sıcaklığını kendi haline bırakmak ısıtıcıyı devreden çıkarmak uygun düşecektir. Kışın ise belli bir sıcaklık altına düştüğünde biraz takviyeyle en azından Afrika kıtası kış sıcaklıklarını yakalamış olabiliriz.
Bütün arkadaşlara saygılar.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 24 Aralık 2008 23:14
Çok güzel bilgiler ile dolmuş bu sayfa.Bende yeni şeyler öğrenmiş oldum.Yazılara ek olarak eksi ve artı tolerans olayı balığıa görede değişir.Onur beyin dediği gibi neon sabit sıcaklıkta sağlıklı kalabilsede beta,japon gibi balıklar daha yüksek ısıyı tolerans edebiliyor.Malawilerde 20 dereceye kadar düşürebilirsin ama mesela melek ve diskusda o riske giremezsin.Bağışıklık sistemini sadece omurgalılarda diye bile ayıramayız.Varyeteler arasında bile fark oluşabilir.Balıklarda her batımı ayrı ısıda büyütmeyi denesen bile sonuç bence zaten anne ve babanın dayanabileceği ısı toleransı ile aynı çıkacaktır.Ama aynı kandan olmayan bireylerin yavrularının daha sağlıklı çıkması olağan.
Saygılar.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 24 Aralık 2008 23:50
Merhabalar.
rastlantısal 2008-12-24 23:52:37
Bağışıklık sistemi güçlendirmeye ilaveten:
Yazın havanın en sıcak olduğu dönemlerde gölden bir miktar su alıp ana tanka dökerim. Burdaki hedef aşılamaktır. Yani daha çok hastalığa karşı balıkların direncini artırmaktır. Ki işe yarıyorda.
Sıcaklık konusunda ise eğer enzim her ısıda optimum değerde çalışabiliyor olsa idi muhtemelen uzun süreli alıştırmalar sonucu nemoyu önce acı suya ordanda tatlı suya adapte ederdik. Tabi iş sadece enzimlerle sınırlı değil. Nice farklı sistemler var omurgalı bünyesinde.
Zamanla azalma konusuna gelince evet azalıyor. Bir kaç nedeni var bunun.
1. Kardeş arası üreme neticesinde pasif ve sorunlu genler zamanla aktifleşiyor. Bunların içinde daha kötü bağışıklık sistemleride dahil.
2. Olarak sürekli akvaryum ortamında gelişip büyüdüklerinden aşılama kültürü yok oluyor. Aynı türde mikroplarla mücadele ettiklerinden farklı bir mikrop aniden saldırdığında ölüyorlar. Benim gölden aldığım su bunun önüne geçmek için.
Saygılarımla.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 25 Aralık 2008 09:48
[QUOTE=rastlantısal]Merhabalar.
Bağışıklık sistemi güçlendirmeye ilaveten:
Yazın havanın en sıcak olduğu dönemlerde gölden bir miktar su alıp ana tanka dökerim. Burdaki hedef aşılamaktır. Yani daha çok hastalığa karşı balıkların direncini artırmaktır. Ki işe yarıyorda.
Sıcaklık konusunda ise eğer enzim her ısıda optimum değerde çalışabiliyor olsa idi muhtemelen uzun süreli alıştırmalar sonucu nemoyu önce acı suya ordanda tatlı suya adapte ederdik. Tabi iş sadece enzimlerle sınırlı değil. Nice farklı sistemler var omurgalı bünyesinde.
Zamanla azalma konusuna gelince evet azalıyor. Bir kaç nedeni var bunun.
1. Kardeş arası üreme neticesinde pasif ve sorunlu genler zamanla aktifleşiyor. Bunların içinde daha kötü bağışıklık sistemleride dahil.
2. Olarak sürekli akvaryum ortamında gelişip büyüdüklerinden aşılama kültürü yok oluyor. Aynı türde mikroplarla mücadele ettiklerinden farklı bir mikrop aniden saldırdığında ölüyorlar. Benim gölden aldığım su bunun önüne geçmek için.
Saygılarımla.
[/QUOTE]
Ümit, 2.şık inanılmaz derecede mantıklı görünüyor.Tabi senin elinin altında koca göl var, bu yüzden tam bir laboratuvar ortamı senin akvaryumun
1.şıkın önüne geçmek için kan değişimi gerekli ol zaman değil mi? Yavrular eşleşme düzeyine gelince örneğin dişileri, aynı tür balık besleyen birinin dişileriyle değiştirmek gibi.
Bu gen ve bağışıklık sisteminde ki en karmaşık durum örneklerinden biri sanırım yakından tanıdığımız ama çok sağlıklı bilgimiz olmayan Electrical Blue Jack Dempsey.Onun da neler getireceğini inşallah Cihat'ın ve diğer EBJD besleyenlerin tecrübeleriyle elde edeceğiz.
Umut'cum ilan verelim.Canlı aranıyor bölümüne . "Sitemizde görevlendirilmek üzere (erkeklerde askerliği tamamlamış veya 2 yıl tecilli) balık bilimci aranıyor" diye.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 28 Aralık 2008 13:22
[QUOTE=baris.aydin]Arkadaşlar merhaba;
[/QUOTE]Bağışıklık
sistemi daha önce de belirtildiği gibi hem genetik şifre hem de dış etkenlerin
etkisinde şekillenir. Aynı ailedeki
kardeş çocukların yedikleri yemek, içtikleri su, yaşadıkları ortam aynı olsa
dahi ( ki tamamen aynı olması mümkün değildir ama büyük oranda benzer olur) genetik
özellikleri farklı olduğu için bağışıklıkları aynı güçte olmaz. Ancak kardeş
oldukları için genetik şifreleri aynı olmasa bile en azından biribirine yakın
özelliktedir. Zaten o yüzden kardeşler hem fiziksel özellikler açısından hem de
bağışıklık sistemi vb açılardan birbirlerinin tıpatıp aynısı olmaz ama büyük
oranda benzerler (tek yumurta ikizleri hariç). Balıklar için söylediğiniz olay
balığın genetik yapısı üzerinde etki etmez ama az önce de belirttiğimiz gibi
baışıklığı belirleyen diğer etkeni (sıcaklık da bunlardan bir tanesi)
değiştirdiği için balığın bağışıklık sistemi üzerinde etki etmiş oluruz. Ancak
bu etki olumlu yönde olmaz aksine hastalanma ve ölme riskini artırır. Bu
balıklar zaten normalde dayanabilecekleri sıcaklıklara kadar yaşayabilirler. 5-6 kuşak yerine ilk kuşak yavruları 22 dereceye koyarsınız kurtulan yavru sayısı
değişmeyecektir. Yani 10. Kuşakta 22 derecede büyüyen yavruların anne babasının
22,5 derecde, dedesinin 23 derecede, dedesini babasının 23,5 derecede büyümüş
olmasının genetik açıdan yavrulara hiçbir katkısı yoktur. Fakat bu demek
değildir ki canlılar hiçbir şekilde değişmez her zaman sabit kalır ve aynı
ortamlarda yaşarlar. Gayet tabi değişirler ama bu olay öyle 3-5 kuşakta olmaz,
milyonlarca yılda çok yavaş bir şekilde olur. Mesela dünya iklimi sabit kalmaz.
Sabit kalmamasından kastım günlük , mevsimlik veya birkaç yıllık değişimler
değil, büyük iklim değişiklikleridir. Dünya birçok kez buzul çağı ve ardından
yaşanan sıcak dönemler yaşamıştır. Takdir ederiniz ki bu dönemlerde göllerin
sabit sıcaklıkta kalması
mümkün değildir, hem de öyle 3-4 derecelik değişimler değil,
akıl almaz sıcaklık düşüşleri yaşanmıştır. Tabi bu bahsettiğimiz iklim
değişiklikleri yine öyle birkaç yılda başlayıp biten şeyler değil milyonlarca
yılda olan değişimlerdir. Bu nedenle canlılar da bu değişimlere ayak uydurma
fırsatı bulmuştur ama adapte olamayıp nesli tükenen de çok sayıda tür vardır.
[QUOTE=Fişherman]Balıkları soğuk üzerinde mutasyona uğratmak çok basit. Sizinde dediğiniz gibi kademeli olarak ısıyı düşürmek balıkların zaman içerisinde soğuğa karşı direnç kazanmasını sağlayabiliriz. [/QUOTE] Bu bahsettiğiniz olay mutasyon değil, doğal seçilimin yapay olarak insan eliyle gerçekleştirilmesidir. Mutasyonlar rastgele gerçekleşen DNA bozulmalarıdır ve canlı yararına olma ihtimalleri zayıftır. Ciddi mutasyonlar genelde ölümcüldür ama nadiren ölümcül derecede mutasyon gerçekleşir ( nükleer patlama, radyasyon kazaları, vb). Canlı DNAsının çok küçük bir kısmı işlev görür, geriye kalan büyük kısım işlevsiz baz dizisinden oluşur. Mutasyonun işlev gören kısımlara denk gelmesi işlevsiz olanlara gore daha zayıf bir ihtimaldir. Ama canlılar o kadar çok mutasyon etkenine maruz kalır ki mutlaka işlev gören DNA bölgeleri de mutasyona uğrar. Tabi olay burda bitmez , canlının birçok DNA tamir mekanizması vardır. Tamir edilemez düzeyde mutasyona uğramış hücreler de çoğu zaman vücut tarafından öldürülür. Ama kimiz zaman mutasyona uğramış hücre tüm bu tamir ve öldürme mekanizmalarından kurtularak yaşamayı başarır. Daha önce de anlattığımız gibi mutasyonun faydalı bir gen değişikliği yapmış olma ihtimali çok zayıftır. Ama o kadar çok mutasyon olur ki elbet içlerinden bazıları canlının faydasına işler. Sadece bir canlıda bile hergün binlerce hücrenin mutasyona uğradığını düşünürsek içlerinden bazılarının faydalı olması hiç de şaşırtıcı değildir. Biz olayı sadece bir canlı için düşündük, milyarlarca canlı için düşündüğümüz zaman faydalı mutasyonların sayısı çok daha fazla olur. Fakat bir mutasyonun diğer kuşaklara aktarılarak nesilden nesile geçebilmesi için üreme hücrelerinde gerçekleşmiş olması gerkir. Yani üreme hücreleri değil de diğer vücut hücrelerinde gerçekleşen mutasyonlar sadece o canlıyı ilgilendirir ve yavrulara aktarılamaz. İşte doğal seçilim de bu noktada işin içine giriyo. Mesela dünya yavaş yavaş bir buzul çağına girmeye başlıyor. Bütün dünya gibi Malawi Gölü de soğumaya başlar tabi yine çok yavaş bi şekilde binlerce yılda yani. Gölün içinde yaşayan binlerce balık türünün milyarlarca üyesi de ortama ayak uydurmaya çalışır. Enzimlerinin daha soğuk suda çalışabilmelerini sağlayan mutasyonları geçirmiş olanlar (bu hiç de zor birşey değil hatta çok sık yaşanan kolay bir olaydır) daha avantajlı duruma geçer. Her yıl, her asır, her binyıl göl soğuduğu için soğuğa dayanılı balıklar yaşamaya ve üremeye devam ederken, gölün eski özelliklerine uyumlu olan ama gerekli değişimleri yani mutasyonları geçirmemiş olanlar ortadan kalkmaya başlar. Birkaç milyon yıl sonra balıklar buzul çağına uyumlu hale gelmiş olurlar örneğin ataları gibi 28 derecede deği de 10 derecede yaşayabilir hale gelmiş olurlar. Yukarıda bahsettiğim olay bir hayal değil aynen gerçekleşmiş bir olaydır. Mutasyonların olması için ortam şartlarının değişmesine gerek yoktur, yani soğuğa dayanıklılık sağlayan mutasyonlar sürekli olur ama göl soğumadığı zaman bu mutasyonlar işe yaramaz ve bu özelliği kazananlar çoğalarak ortamı ele geçiremez çünkü gölün o anki sıcaklığına uyumlu diğer balıklar en avantajlı konumdadır.
[QUOTE=unotim123] [/QUOTE]
mico 2008-12-28 13:55:51
Her canlı da olduğu gibi balıklarında bir bağışıklık sistemi olduğunu hepimiz biliyoruz. Bağışıklık sistemi en basit açıklaması ile hastalıklara,şartlara göre vücudun kendini koruması ve savunması olarak bilinir. Yani herhangi bir ilaç tedavisi görmeden bir hastalığı hafif atlatıyorsak veya hastalığı hiç yaşamıyorsak bağışıklık sistemimiz güçlü diyebiliyoruz. Ayrıca bazı aşılar vurularak, ileride gelebilecek hastalık tehditlerine karşı vücudumuzu daha dirençli hale getirerek bağışıklık sistemimizi güçlendiriyoruz.
Peki, balıklardaki bağışıklık sistemi nasıldır? Örneğin aynı şartlarda olan iki tankta bulunan aynı cins fakat farklı batım balıkların bağışıklık sistemide aynı mıdır? Bir tanktaki balığın beyaz beneğe karşı toleresi yüksekken diğerinde bu durum farklı olablir mi? Örneğin aynı şartlarda beslenmiş farklı şehirlerden aldığınız iki balığınız var. Biri 5.batım yavru, diğeri 10.batım yavru. Balıklar ve şartlar aynı olmasına karşı batım değişikliği balıklarda ki bağışıklık sisteminde bir zayıflamaya neden olabilir mi?
Bu soru aklıma şuradan geldi. Tabi karşılaştırma ne kadar doğru tartışılır. Ailede ki çocuklardan bazıları soğuğa karşı dirençli olup, grip,nesle vs gibi hastalıklara kolay kolay yakalanmazken aynı anne ve babadan olma diğer kardeşler bu kadar direçli olamayabiliyor. Çocuğa ne yaparsanız yapın, kardeşleriyle aynı yemekten yese de, aynı sudan içse bile bu bağışıklık sistemini çok güçlendiremiyorsunuz.
Aynı durumun balıklarda nasıl olduğunu merak ettim ve şunu düşündüm ki bu da tartışılabilir
1e 1d balığınız var sıcaklık 26 derece.Balıklar eş tuttu ve yavruladılar. Yavruları ayırdınız ve sıcaklığı 25,5 derecede sabitlediniz.Yavrular 25,5 derecede büyüdü ve yavruladılar. Çıkan yavruları 25 derecelik akvaryumda büyüttünüz.Yavrular büyüdü eş tuttu.Çıkan yavruları 24,5 derecede büyüttünüz. Ve bu olay böyle devam etti.Ve öyle bir noktaya geldiniz ki,örneğin sıcaklık 21 derece ve yavru alamıyorsunuz. Fakat ısıyı 22 ye getirince yavru alıyorsunuz. Bu balıkların ısıya karşı yaşama tolerelerinin arttığını, ve bağışıklık sistemlerinin güçlendiğini gösterir mi? (İlk balıklardan 22 derecede yavru alamadığımızı varsaydım, her batımda ısıyı 0,5 derece düşürdüm)
Özellikle yükse elektrik faturalarıyla karşılaştığımız kış aylarında aklıma takılan bir soru bu?
[QUOTE=Fişherman]Balıkları soğuk üzerinde mutasyona uğratmak çok basit. Sizinde dediğiniz gibi kademeli olarak ısıyı düşürmek balıkların zaman içerisinde soğuğa karşı direnç kazanmasını sağlayabiliriz. [/QUOTE] Bu bahsettiğiniz olay mutasyon değil, doğal seçilimin yapay olarak insan eliyle gerçekleştirilmesidir. Mutasyonlar rastgele gerçekleşen DNA bozulmalarıdır ve canlı yararına olma ihtimalleri zayıftır. Ciddi mutasyonlar genelde ölümcüldür ama nadiren ölümcül derecede mutasyon gerçekleşir ( nükleer patlama, radyasyon kazaları, vb). Canlı DNAsının çok küçük bir kısmı işlev görür, geriye kalan büyük kısım işlevsiz baz dizisinden oluşur. Mutasyonun işlev gören kısımlara denk gelmesi işlevsiz olanlara gore daha zayıf bir ihtimaldir. Ama canlılar o kadar çok mutasyon etkenine maruz kalır ki mutlaka işlev gören DNA bölgeleri de mutasyona uğrar. Tabi olay burda bitmez , canlının birçok DNA tamir mekanizması vardır. Tamir edilemez düzeyde mutasyona uğramış hücreler de çoğu zaman vücut tarafından öldürülür. Ama kimiz zaman mutasyona uğramış hücre tüm bu tamir ve öldürme mekanizmalarından kurtularak yaşamayı başarır. Daha önce de anlattığımız gibi mutasyonun faydalı bir gen değişikliği yapmış olma ihtimali çok zayıftır. Ama o kadar çok mutasyon olur ki elbet içlerinden bazıları canlının faydasına işler. Sadece bir canlıda bile hergün binlerce hücrenin mutasyona uğradığını düşünürsek içlerinden bazılarının faydalı olması hiç de şaşırtıcı değildir. Biz olayı sadece bir canlı için düşündük, milyarlarca canlı için düşündüğümüz zaman faydalı mutasyonların sayısı çok daha fazla olur. Fakat bir mutasyonun diğer kuşaklara aktarılarak nesilden nesile geçebilmesi için üreme hücrelerinde gerçekleşmiş olması gerkir. Yani üreme hücreleri değil de diğer vücut hücrelerinde gerçekleşen mutasyonlar sadece o canlıyı ilgilendirir ve yavrulara aktarılamaz. İşte doğal seçilim de bu noktada işin içine giriyo. Mesela dünya yavaş yavaş bir buzul çağına girmeye başlıyor. Bütün dünya gibi Malawi Gölü de soğumaya başlar tabi yine çok yavaş bi şekilde binlerce yılda yani. Gölün içinde yaşayan binlerce balık türünün milyarlarca üyesi de ortama ayak uydurmaya çalışır. Enzimlerinin daha soğuk suda çalışabilmelerini sağlayan mutasyonları geçirmiş olanlar (bu hiç de zor birşey değil hatta çok sık yaşanan kolay bir olaydır) daha avantajlı duruma geçer. Her yıl, her asır, her binyıl göl soğuduğu için soğuğa dayanılı balıklar yaşamaya ve üremeye devam ederken, gölün eski özelliklerine uyumlu olan ama gerekli değişimleri yani mutasyonları geçirmemiş olanlar ortadan kalkmaya başlar. Birkaç milyon yıl sonra balıklar buzul çağına uyumlu hale gelmiş olurlar örneğin ataları gibi 28 derecede deği de 10 derecede yaşayabilir hale gelmiş olurlar. Yukarıda bahsettiğim olay bir hayal değil aynen gerçekleşmiş bir olaydır. Mutasyonların olması için ortam şartlarının değişmesine gerek yoktur, yani soğuğa dayanıklılık sağlayan mutasyonlar sürekli olur ama göl soğumadığı zaman bu mutasyonlar işe yaramaz ve bu özelliği kazananlar çoğalarak ortamı ele geçiremez çünkü gölün o anki sıcaklığına uyumlu diğer balıklar en avantajlı konumdadır.
[QUOTE=unotim123] [/QUOTE]
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 28 Aralık 2008 13:27
Mustafa Bey,insanlardan çok kısaca sadece örnek vermek babında bahsetmiştim.Sanırım,benim mesajıma alıntı yapıp yaptığınız yorum insanlar için geçerli?
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 28 Aralık 2008 13:33
[QUOTE=unotim123]Mustafa Bey,insanlardan çok kısaca sadece örnek vermek babında bahsetmiştim.Sanırım,benim mesajıma alıntı yapıp yaptığınız yorum insanlar için geçerli?[/QUOTE]Evet vücut sıcaklığıyla ilgili anlattığım olay insanlar ve memeli hayvanlarda gerçekleşen mekanizma. Diğer canlılarda farklı olması gayet normal.
mico 2009-01-01 16:23:40
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir