BEYAZ KAP ZIRVASI
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Birçoğumuzun canlı doğuranlardan muradı “canlı” yavrulardır… Ama belli başlı birkaç canlı doğuran türünün (velifera, moli) dışında kalanlar yavrularını “canlı” yem olarak görmektedir… Her ne kadar moli ve veliferalar yavrularını yemeseler de tanklarımızda bulunan diğer canlı doğuranlar (kılıçkuyruk, lepistes, plati) –özellikle de kılıçkuyruklar- canlı doğuran yavrularının tadına karşı koyamamaktadırlar… Hele bir de hobiye yeni başlayan arkadaşlarımız –aynı bizim gibi geçmişte akvaryumcuları tarafından yanlış bilgilendirilip- tanklarında melek ve gromi bulunduruyor olabilirler… Bu ikisi özellikle yavru avcılığıyla tanınan türlerdir… Melekler gece görüşüne de sahiptir ve karanlıktan faydalanıp yavrular saklanabilirler düşüncesi bunlar için geçersizdir… Çoğu zaman yavruluk içindeki biraz “dikkatsiz” yavrular da meleklerin ekstra öğünlük yemeği olmaktan kurtulamazlar… Gromiler nispeten daha beceriksizdirler… Tek bir gromi açık hedefleri affetmez ancak saklananlar için elinden pek bir şey gelmeyebilir… Ancak iki adet grominiz varsa tüm canlı doğuran yavrularınıza “elveda” diyebilirsiniz… Bunlardan biri yavruları saklandıkları yerde rahatsız ederek çıkmasını sağlarken diğeri kendisine doğru kaçan yavruları mideye indirir… Sonra yerlerini değiştirirler… Diğeri kovalar, öbürü yer bu sefer…
Kendileri yemese de çöpçü, vatoz gibi balıkların da yavru balıkların yem olmasında önemli rolü bulunmaktadır… Özellikle dibe çöküp dipte kalmayı tercih eden yavrular bulundukları yerde kamufle olmuş olsalar bile yakınlarına gelen çöpçü ve vatozlardan rahatsız olan yavrular hızla yukarı çıkarlar ve bu sırada erişkin balıklara yem olabilirler…
Yavruların saklanarak ebeveynlerinin ve diğerlerinin midesi ile tanışmasını engelleyecek çeşitli uygulamalar mevcuttur… Bunlardan ilki doğumu yavrulukta yaptırmaktır… Ancak yavruluk anne balık için bir stres-hanedir… Balık burada strese girip çoğunlukla erken/ölü doğum yapabilir… Ya da doğumu gerçekleştirse bile kendisi hastalanır ve yakın sürede ölür… Diğer uygulama tankta yavrulara saklanacak yer sağlamaktır… Bunun için üç ayrı materyal kullanılmaktadır… Birincisi rafya, ikincisi delikli kayalar ve üçüncüsü bitkiler…
Rafya, pastanelerde paket bağlamakta/süslemekte kullanılan şerit iplerdir… Her yerden temin edilebilir… Bir bıçak yardımı ile rafyada bukleler ve kıvrımlar oluşturularak yavrular için saklanma yerleri oluşturulabilir… Rafya akvaryumda bir yere sabitlenerek kullanılabilir… Ancak rafya kullanımının bazı problemleri vardır… Bunlardan ilki, rafyanın akvaryumdaki bütün pislikleri de saklayabilme özelliğidir ki bir müddet sonra çürümeye başlayan pislik ve atıklardan sizi cidden rahatsız edecek kokular yükselmeye başlayacaktır… İkincisi rafya ağırlığına bağlı olarak kısmen akvaryum tabanına doğru batmasına karşın bir kısmı sürekli su yüzeyinde olacaktır… Yavrular özellikle rafyanın su üstü kısmını tercih etmektedirler… Burada yavru daha doğrusu “tüketilebilir canlı protein depoları” olduğunu fark eden kılıçkuyruk ve lepistesler de bundan sonra rafyanın su üsütünde kalan kısmına hücumlarda bulunacaklardır… Rafya etkilidir ve yavrular bu hücumlardan kurtulacaktır… Ancak hücumlar sırasında rafyanın birbiri içine geçmiş bukle ve kıvrımlarının içine giren erişkin kılıçkuyruk ve lepisteslerin bir kısmı kendilerini kurtarmayı başaramayacaktır ve solungaçları sıkıştığından boğulup öleceklerdir… Rafyanın üçüncü olumsuz özelliği görüntü kirliliği oluşturmasıdır…
Canlı doğuranlardan Poecilia cinsine mensup bulunan velifera, moli ve lepistes yavruları doğduklarında dibe çökseler bile en kısa sürede akvaryumun üst kısımlarına çıkmak isteyeceklerdir… Tabii bu sırada diğerlerine yem olacaklardır… Belki moli yavruları yeni-doğan boyutları nedeni ile biraz avantajlı olsa da, hücceten yutulmak yerine ısırılmaya kalkışılacak ve bu arada aldığı darbe nedeni ile ölecektir… Xiphophorus cinsinden olan kılıçkuyruk ve plati yavruları dibi daha çok tercih eden yavrulardır… Özellikle delikli kayaların kovuklarını oldukça benimseyeceklerdir… Bunlar bu yavrular için iyi saklanma alanları oluşturur… Ancak delik derinlikleri az ise sorun yaşamaları ve kendilerini midede bulmaları riski yüksektir…
Bitkiler kullanılarak oluşturulan saklanma yerleri gayet işe yarardır… Ancak burada deneyim sorunu ortaya çıkmaktır… Akvaryumlarda bitki yetiştirmek deneyim gerektirmektedir… Her ne kadar kolay yetiştirildiği, herhangi bir ekstra gereksinim istenmediği belirtilen bitkiler olsa da bunları da –en azından saklanma imkanı oluşturacak derecede sık bir şekilde- yetiştirmek deneyim ve sabır gerektirmektedir… Özellikle daha hobinin balık bakımı kısmını tam manası ile geçememiş olan arkadaşlar için bitki yetiştirmek bayağı bir zahmetli olabilir… Plastik bitkiler ise akvaryumda bulundurulmaması gereken objelerdir… Kalitesiz plastikten yapılanlarının suya salınım yapıp balıklarınızı zehirlemesinden sert ve sivri yüzeylerinin balıklarınızın yaralanmasına ve sonuçta enfeksiyon kapıp hastalanıp ölmesine kadar zararları mevcuttur…
Benim önerim ise; -özellikle hobinin başlangıcında olan ve/veya tankını yeteri kadar bitkilendirme şans, imkan ve deneyimine sahip olmayan hobici arkadaşlar için- doğum yapması çok ama çok yaklaşmış gebe balığı tercihen beyaz renkte, yayvanca bir kaba almak ve loş bir ortam hazırlamaktır... Balığın gebelik durumuna bağlı olarak kısa sürede kabın içi kısa sürede yavru balık ile dolacaktır... Bu kabın içine başka bir şey koymaya gerek yoktur, keza anne balık yavrularına zarar vermeyecektir... Ben bu yöntemle >20 gebe canlı doğuran dişisinden ~1000 yavru aldım...
Bu yöntemin uygulanmasında dikkat edilecek noktalar ise şunlardır:
1. Kabın büyüklüğü ve içindeki su miktarı dişi balığın rahatça hareket etmesine izin verecek ölçüde olmalıdır…
2. Kabın içindeki su dişi balığın çıkarıldığı akvaryumdan alınmalıdır… Bu sayede suyun özellikleri ve sıcaklığı gibi balığı etkiyecek faktörlerde değişiklikten kaçınılmış olacaktır…
3. Kabı uygun bir odada -sessiz sedasız, kimsenin pek girip çıkmadığı bir yerde- uygun bir yere bırakılmalıdır...
4. Kabın üstü kesinlikle örtülmelidir… Bu hem balığın aşırı huzursuz olmasını hem de kaptan dışarı atlasını engelleyecektir… Ancak yine de küçük bir alan açık bırakılmalıdır…
5. Doğum süresinin uzayabileceği göz önüne alınarak kabın içine havataşı konulabilir… Bu havataşının hava motoru ile bağlantısını sağlayan hortum tercihen bir şekilde sabitlenmelidir… Kabın içine aşırı hava verilmesinden kaçınılmalıdır… Zamanla soğuyacak suda oksijen tüketimi azalacaktır…
6. Kabın içindeki balık yemlenmemelidir… Bunun nedeni hem doğum yapacak balık yem almayacaktır hem de yenmeyen yemler suyun dibine çöküp suyu kirletecektir… Balığın aç olması tüketeceği oksijen miktarını daha da azaltacaktır…
7. Her ne kadar anne balık yavrularına saldırmasa da -tedbiri elden bırakmamak için- dileyen arkadalar belli aralıklarla doğan yavruları başka bir kaba toplayabilirler… Bunun için en uygun metod: su yüzeyine yakın yavruların hemen yakınına bir fincan daldırıp fincanın içine akan suyun akıntısı ile yavruyu yakalamaktır...
Sıkça sorulan soru: “Neden kabın rengi beyaz olmalıdır?”
Cevap: Deneyimlerime göre beyaz renk kaplarda doğum daha hızlı ve etkili olmaktadır… Başka bir forumdan saygıdeğer arkadaşım Mehmet Emin Göltekin’in de katıldığı üzere beyaz rengin gebe balık üzerinde doğumu hızlandırıcı ancak balığın hastalanmayacağı bir düzeyde strese yol açtığını düşünüyorum… Bu stres düzeyi ayrıca balığın yavrularını yemesini de engellemektedir… Balığın hareketleri izlendiğinde tek derdinin kaptan bir an önce çıkmak olduğu anlaşılacaktır… Beyaz kap haricinde kırmızı renkli kaplarda kullanılabilir… Ancak bu kaplarda doğum süresi uzamaktadır… Kaçınılması gereken renk ise mavidir… Bu renk kaplardaki gebe balıklar doğum yapmamaktadırlar…
Önemli Not: Beyaz kap yöntemi kesinlikle Gambusya’lar için uygun değildir… Gambusya’lar bu renkten dolayı strese girmemekte ve doğan yavruların hepsini yemektedir… Bu nedenle gambusya’ları beyaz kaba bile alsanız başında durup fincan yardımı ile doğan yavruları hemen toplamanız gerekmektedir… Fincanı daldırdığınızda -bütün diğer canlı doğuran dişilerinin aksine- gambusya dişisinin sizin ve fincanınızın varlığından hiç de rahatsız olmadığını hatta bazen meydan bile okuduğuna şahit olacaksınız…
Risk: Beyaz kap yöntemi kesinlikle doğumu çok yaklaşmış ve bu nedenle yavru balıkların gelişimlerini çok büyük oranda tamamlamış olduğu durumlar içindir… Doğumuna nispeten uzun (~96 saatten fazla) süre olan yavrular beyaz kaptaki anneleri tarafından doğurulmaya başlayacaktır… Bu durumda gelişmemiş yumurta veya ölü doğum ile karşılaşılma ihtimali çok yüksektir… (96 saat yaklaşık olarak kese ile doğan balığın kesesinin düşmesi ve karın kısmındaki yarığın kapanma süresidir… Kese ile doğan yavrulara yüksek düzeyde hava verilmesi gerekmektedir…)
Dikkat edilecek nokta: Yavru balıkların bir kısmı doğduktan sonra kısa sürede açılamamakta yani üzerine katlanmış halinden doğrusal hale geçip yüzmeye başlayamamaktadır… Açılama süresinin uzaması yavru balığın boğularak ölümüne neden olacaktır… Bu nedenle kabın içi ara ara gözlenmelidir… Bu tip yavrular var ise derhal ince uçlu bir obje temin edilmeli ve açılamamış balığa açılana kadar bu obje ile dokunulmalıdır… (Bu olay insan bebeklerinin doğunca ağlaması gibi refleksiftir… Ancak bebeklerden de bir kısmı doğduklarında ağlamamakta ve bu nedenle popolarına ağlayana kadar sertçe vurulmaktadır… Bebeklerde ağlama havanın akciğerlere dolmasını ve bu sayede kendi başına akciğer solunumun başlamasını sağlamak içindir…) Beşinci deneme sonunda açılıp yüzmeye başlamamış yavru balık çok büyük olasılık ile ölmüştür…
Bol yavrular dileği ile…
Not: Bu konu tarafıma ait olup daha önce başka bir forumda paylaşılmıştır.
---------- Bu mesaj 15-06-2010 tarihinde saat 06:18 eklenmiştir. ----------
Beyaz Kap tekniğinde ilerlemeye yeni gelişmeler ile devam...
Bu sefer gittim Ortadoğu (ORDAŞ)'nun lepisteslerinden aldım... Aldığım üç lepistesten ikisi Alman, biri Leopar lepistesti... Almanlardan biri doğrudu doğuracaktı... Diğer Alman ile Leopar'ın doğurmasına ise biraz daha vakit var gibi idi... Aslında bu ikiliyi kasıtlı aldım... Bakalım Beyaz Kap ortamında balıklar strese ne kadar giriyor ve doğurmadan ölüyorlar mı...
Soldan sağa: Karnı burnunda Alman, doğumuna daha zaman olan Alman ve doğumuna daha zaman olan Leopar
Balıkları yoğurt kaplarına koyma işlemini saat 18:06'da tamamladım (Tarih 29 Mart 2009 Pazar)... Üzerlerini örtüp bıraktım...
Saat 22:29...
Karnı burnunda Aşman lepistes 4 saat 23 dakika sonra doğumu hemen hemen tamamlamıştı... Ben fincanla yavruları topladıktan sonra yaklaşık 10 kadar daha yavru doğurdu...
Doğumuna daha zaman olan diğer Alman lepistes ile Leopar lepistes ise 3 Nisan tarihine kadar beklediler...
Önce 3 Nisan Cuma gününün ilk saatlerinde (saat 01:10) Alman lepistes yavrularına kavuştuk...
Kaptaki salyangozlar iş uzadığı ve balığa verdiğim yemler çürüyüp amonyak oluşturacağı için tarafımdan 135 lt'lik akvaryumdan alınıp kaba kondu... Biliyorsunuz ki salyangozlar çok oburdurlar ve artık yemleri temizleme de çöpçü ve diğer balıklarından daha etkilidirler... Tabii bu beslenme şekli salyangozların nüfus patlaması ile sonuçlanmaktadır... Lepisteslerin geçirdiği süre boyunca her 24 saatte bir, bir su bardağı su değişimi yapıldı... Kaptan yüzeyden alınan bir bardak su lavaboya döklüp yerine 135 lt'lik akvaryumdan alınan oksijen ihtiva eden bir bardak su eklendi...
Leopar lepistes yavrularına ise aynı gün saat 20:07'de kavuştuk...
Bu çalışma beyaz kabın stres düzeyinin aslında tahmin edilenden dahadüşük olduğunun bir göstergesi... Özellikle yavrularda beklenilen oranın yukarısında bir sakatlık ya da ölü doğum olmaması da doğumun gecikmediğinin ayrı bir göstergesi...
Tabii hep lepistes mi doğurtacağız... Geçen Pazar günü (5 Mayıs 2009) Emrah ile Fethipaşa Koru'suna gidip kütüklük malzeme topladık... Dönüşte Üsküdar'daki akvaryumcuları gezdik... Platileri ile meşhur Boğaziçi Petshop 2'den Xiphophorus variatus aldım, karnı burnunda... Bu kısma Emrah şahit...
Güneş batımı ya da bazı yerlerde Güneş patlaması Plati olarak da bilinen X. variatus'un -tabii aldığım gebe balığın değil- resmi aşağıda...
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Ne kadar bilgi dolu bir makale değil mi?Aslında bunu gayet ciddi söylüyorum.İçerisinde verilen hemen her bilgi doğru.Hatta o kadar doğru ki; dişinin strese sokularak doğum yaptırıldığı açık açık belirtilmiş.
Ha tabi son kısımda korudan akvaryum için odun toplamak, herhangi bir tehlikeli salınımda balıkları riske atmak kısmı hariç.Eski mercan akvaryum balıklara iyi bakar ama platilerinin ününü ilk kez duyuyorum açıkçası.
Kısacası tekrar yayımlanması iyi olmuş, en azından haklılığımızı ispatlamış.Okuyan arkadaşlar rafyanın etkilerinden korkmamalı, beyaz kapla bu kadar uğraşmak yerine rafyayı haftada bir temizleyebilir veya değiştirebilirsiniz.Büyük balıkların giremeyeceği şekilde ayarlarsanız balıklarınız sıkışıp ölmez.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Bende katılıyorum hayvanlara eziyet ediceğinize hiç almayın daha iyi hem cebinizi hem hayvanları yakmayın. . .
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir