Bir bitkili akvaryum kurulumu hikayesi
Akvaryumsuz geçen birkaç uzun yıldan sonra, yakın bir arkadaşımın baskısına dayanamayıp,geçen sene Ekim ayında iş yerime bir akvaryum kurmaya karar verdim. Daha doğrusu, arkadaş evindeki akvaryumu büyütünce boşa çıkan 80'lik akvaryumunu verecek yer aranıyordu, ofise akvaryum kurmak da onun fikriydi.
Bu gün itibariyle akvaryumu kuralı tamı tamına 5 ay oldu. Ben de elimdeki tüm fotoğrafları derleyip toparlayıp, baştan sona bir bitkili akvaryum kurulum hikayesi anlatayım dedim. Umarım beğenirsiniz.
Aşağıda hikayesi anlatılan akvaryum, http://www.akvaryum.com/Forum/80x30x40_bitkili_akvaryum_k647292.asp başlığı altında tanıtımı yapılan akvaryumdur.
Neyse gelelim hikayemize;
Efendim, tankımız yukarıda bahsettiğim gibi, uzun yıllar boyunca "karışık çiklet" tankı olarak hizmet verdikten sonra, eve daha büyüğünün alınması sonucu pabucu dama atılmış, boynu bükük kalmış bir tanktı.
Pek çoğunuz gibi bendeniz de boş akvaryum görünce dayanamayanlardan olduğum için içini doldumak hususunda karşı konulamaz bir arzuya kapıldım, ve bir akşam arkadaşın evinden arabaya attığımız gibi ofise getirip, sanki bu amaç için özel olarak yapılmış hissiyatı veren dosya dolabının üzerine yerleştiriverdik.
Tankın içindeki balıklar büyük akvaryuma aktarıldığı halde, suyu boşaltılmamış, ve filtresi kapatılmamıştı. Tanktan çektiğimiz iki damacana "eski suyu" ilave edip, filtreyi çalıştırdık, ve bir süreliğine misafirimiz olacak lepistesimizi ekleyerek marşa basmış olduk:
Orjinal halinden kalma kayalar ve hagen kum aynen korundu.Tank bu haliyle yaklaşık 1 hafta çalıştıktan sonra içerisine bir adet plati ve bir adet de moli ilave edildi ve yaklaşık 3 hafta boyunca kaderine terk edildi:
Araya bayram girdi, seyran girdi vs. derken, su testleri yapıldı, nitrit ve amonyak 0, nitrat yaklaşık 15 ppm çıkınca, herşeyin yerli yerine oturduğu anlaşıldı ve asıl işe girişildi.
İlk önce, bitki bakımınından hiçbir işe yaramadığı bilinen ve aslında "hagen" bile olmadığı halde, sırf rengine hürmeten "hagen kum" diye bilinen siyah substrat toparlanıp atıldı. Kayalar çıkartıldı, iki damacana eski su bir tarafa ayrılıp gerisi boşaltıldı. En alta sera flora depot, üzerinde inceden kalına gravel serildi:
Akabinde eski ve yeni su karışımı ile tank dolduruldu, afrika drift wood batırıldı. Düzgün ve batık dursun diye üzerine bir taş konulup sabitlendi ve ilk bitkiler dikildi. (Bitkileri uzun uzun yazmıyorum, zaten ilgili konu başlığında var hepsi)
Ve ışıkları açıldı......
Bu arada arka fon çok fena bir şekilde kabarmış ve baloncuk yapmıştı. Kurtarmak için beyhude yere söküp söküp tekrar yapıştırma çabaları sonucu iyice beter bir hal aldı. Ben de fonu tamamen sökmeye karar verdim:
Bir diğer husus da, kriptoların ertesi gün erimeye başlaması oldu. Bu bitkinin tamamen yabancısı olduğumdan ilk anda fena halde panik yaptım. Ama hakkında biraz okuyunca bunun tamamen normal olduğunu ve hiç ellenmemesi gerektiğini, zamanla yeni yapraklar çıkartacağını öğrendim:
Yaklaşık bir-iki hafta herşey yolundaydı ancaaak, her bitkili akvaryumun korkulu rüyası olan yosun sorunu da ufak ufak başladı. Aşağıdaki fotoğrafta çok belli olmasa da, hairgrass öbeklerinin araları kahverengi saç diatomları ile doldu. Bu süre içerisinde boş vakitlerimin çoğunu elimde diş fırçası, diatom temizlemekle geçirir oldum.
Daha da fenası, diatomlar ve diğer pek çok yosun türü oraya buraya da sıçramaya başladı...
"Akvaryum hobisinin yarısı sabır, diğer yarısı sebattır" demişti vakti zamanında bir büyüğüm. Hiç unutmadım bu lafı da... Dengeler yerine oturunca yosun sorunu da kaybolacaktır diye ümit edip gündelik hayatımıza yosunlarımız ile beraber devam ettik.
Arada yavaş yavaş canlıları da ilave etmeye başladık. Karidesler, plecolar, vs. derken bir de davetsiz misafir çıkıverdi aradan...
Yaklaşık 3-4 aydır hiç açılmamış ve temizlenmemiş halde çalışan dış filtreye bir göz atayım dedim, bir de ne göreyim, muhtemelen yumurta halinde veya yeni doğmuşken filtreye kaçmış bir amerikan zebra yavrusu, aylardır filtrede yaşamayı başarmış. Gayet sağlık ve neşeli, iştahı tam yerinde bir şekilde filtreden çıkıverdi.... Kendisini de geçici bir süreliğine misafir etmeye karar verip attık akvaryumun içine. Yaklaşık 2 ay besleyip biraz büyüttükten sonra, diğer akvaryum sakinlerine efelik yapmaya başlayınca çıkartıp kalıcı evine gönderdim.
Neyse efendim, bu arada geçen zaman içerisinde kriptolar kendilerine geldi, yosun olayı boyut değiştirdi, (kahverengi diatomlar kaybolurken yerlerini yeşil saç ve sakal yosunlarına bıraktılar). Hairgrasslar yeteri kadar gelişme gösteremediklerinden sol taraf fazlasıyla boş kaldı. Bu yüzden o tarafa birkaç öbek glossostigma ilave edildi. Hiç sevmediğim halde, nitrat fazlası ile başedebilmek için birkaç tutam tilki kuyruğu akvaryuma eklendi...
(Üstteki resimde, sol tarafta yerde duran ve kesme şekere benzeyen şey aslında haşlanmış kabaktır, kafa karıştırmasın)
Tabii ufaktan ufaktan canlı ve bitki ilavesi de devam etti bu arada. Akvaryuma ilk konulan moli, plati ve lepistes başka bir yuvaya gitti, lambchop raspboralar geldi. Yosun sorunu için SAE'ler buyur edildi vs. vs....
Yeşil sakal yosunları için zebra neriteler geldi. Çok fena yosunlanmış olan mosslar atılıp yerlerine sağlıklı java mosslar konuldu.
Görüldüğü üzere kripto yapraklarında fena halde yosun sorunu devam etmekteyken, olayın ışıklandırma ile ilgisi tespit edildi ve armatür upgrade edildi. Armatürün balastları ve florasanları değişince, olayın da boyutu değişti resmen. Bitkiler coştu patladı birden bire. Yosunlar yok oldu, haftalardır öbek öbek boynu bükük duran glossolar kendilerine gelip zemin bitkisi olduklarını hatırladırlar ve zemini sarmaya başladılar:
Işık değişip bitkiler kendilerine gelince, gübrelemeye de başladık bir taraftan. Aman yarabi, gübre ile birlikte bir kere daha boyut değiştirdi akvaryum:
Ve de son hali...
Şimdi gelelim bir de kıssadan hisse kısmına. Bitkili akvaryum kurulumunun bize öğrettikleri:
1- Öncelikle sabır, sabır, sabır.... Acele etmemeli, bazı şeyleri zamana bırakmalı.
2-Işık korkunç derecede önemli. Florasan ampülleriniz veya wattınız uygun değilse yosundan başınızı almazsınız.
3-Gübrelemeden korkmamak lazım. Işık ve Co2 uygunsa basın gübreyi gitsin. Fazlası yosun yapmıyor, eksikliği yosuna neden oluyor.
4-Bitkili akvaryumda "bu böyle güzel oldu, böyle kalsın" diye bir durum sözkonusu olmuyor. Sürekli ama sürekli değişiyor. Büyüyen bitkiler mecbur budanıyor, budanınca şekil şemail değişiyor, yani dinamik bir akvaryumunuz oluyor.
5-Budamadan da korkmamak lazım. Kes gitsin, nasıl olsa daha gür bir şekilde geliyorlar bangır bangır...
6- Testler çok önemli. Paraya kıyıp kaliteli testler almanızı tavsiye ederim. Suda ne olup bittiğini anlamadan dengeleri oturmak imkansız. Bitkili akvaryuma girişiyorsanız elinizin altında muhakkak Amonyak nitrit, nitrat, fosfat ,demir ve tabii en önemlisi ph ve kh testleri olmalı. (gh testi de olursa göz çıkarmaz)
Şimdilik böyle....
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Son fotoğraf birkaç gün öncesine aitti. Her hafta pazartesi ve perşembe budama yapıyorum. İki-üç günde tekrar bu hale geliyor :). Tasarım yapmaktan vazgeçtim, ben istediğim kadar tasarlayayım, bitkiler kafalarına göre davranıyorlar. Ben de saldım çayıra mevlam kayıra diyorum artık ne yapayım..
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Akvaryum hobisi her alanında sabır isteyen bir hobi. Diğer hobilerden en büyük farkı burada zaten. Sabırsızlık yaparsanız cezasını mutlaka çekiyorsunuz bu hobide.
Teorik bilgi, pratik bilgi vs. hepsi bir yere kadar. Bazı dengelerin oturması, doğada nasıl ise bu doğa taklidi akvaryum ortamlarında da aynı. Hızlandıramıyorsunuz. Sadece ufak müdahalelerde bulunabiliyorsunuz bunun haricinde akışına bırakmanız gerekiyor.
Ama sabrın sonunda mükafatı da çok güzel oluyor. :)
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir