Colisa Lalila da anlam veremediğim ölüm?
Gönderim Zamanı: 24 Ağustos 2010 01:44
Fotoğraf:
Canlıdaki Belirtiler: Gayet hızlı ve sağlıklı iken aniden durgunluk 2 gün sonra yem yemeyi kesti ve yüzecek hali kalmadı.
Akvaryum Kapasitesi (litre): 50 litre
Akvaryumdaki Diğer Canlılar: 3 adet Moli, 2 adet Velifera, 3 adet Lepistes
Bilinen Tüm Su Değerleri (pH, sıcaklık, amonyak, nitrat): 30 c
Filitrasyon: İç Filtre
İlaç Kullandıysanız İsimleri ve Miktarları: İlaç kullanmadım.
Diğer Genel Bilgiler (Su değişim sıklığı, akvaryumda en son yaptığınız değişiklikler vb.) : Haftada bir %30 su değişimi ve aynı anda filtre temizliği.
Canlıdaki Belirtiler: Gayet hızlı ve sağlıklı iken aniden durgunluk 2 gün sonra yem yemeyi kesti ve yüzecek hali kalmadı.
Akvaryum Kapasitesi (litre): 50 litre
Akvaryumdaki Diğer Canlılar: 3 adet Moli, 2 adet Velifera, 3 adet Lepistes
Bilinen Tüm Su Değerleri (pH, sıcaklık, amonyak, nitrat): 30 c
Filitrasyon: İç Filtre
İlaç Kullandıysanız İsimleri ve Miktarları: İlaç kullanmadım.
Diğer Genel Bilgiler (Su değişim sıklığı, akvaryumda en son yaptığınız değişiklikler vb.) : Haftada bir %30 su değişimi ve aynı anda filtre temizliği.
Tamamen sağlıklı bir imajı vardı ölmeden 5 gün önce. Genelde akvaryumun ışığı kapatıldığında yani komple karanlık ise akvaryum genelde balıklar bir köşeye çekilip dururlar. Bu komple ışıklar kapalıyken bile yerinde duramayan bir oraya bir buraya yüzen gayet sağlıklı görünürken aniden hareketlerinde bir farklılık sezdim biraz yavaşladığını ve çok fazla hareket etmediğini gördüm. Takip eden günlerde hareketleri dahada yavaşladı ama yem yemeye devam ediyordu. son 2 günde hiç yememeye başladı ve akvaryumun en üstünde kafası yukarıda bir şekilde durmaya başladı. Halinin kalmadığını anladım yavaş yavaş aşağı düşüyor ama kendini zar zor suyun en yukarısına itip orada bekliyordu. Vücudunda herhangi bir hastalık belirtisi yoktu. Ve sonunda öldü! Gözlemlediğim kadarıyla diğer balıkların hal ve hareketlerinde şu anda herhangi bir değişiklik yok gayet sağlıklı görünüyorlar. Sormak istiyorum neden olmuş olabilir? Aynı bu ölüm gibi daha öncede bu şekilde bir kaç gurami kaybettim. Dediğim gibi aniden halsizleşiyorlar ve 2 sonra istisnasız ölüyorlar. Akvaryumumda başka gurami yok. Yanına başka gurami koymak istedim kendi türünde ama dişisini hiçbir yerde bulamadığımdan ve iki erkekte aynı yerde birbirlerini rahat bırakmadıklarından bu balığım tekti. Yani şu anda akvaryumumda başka gurami kalmadı.
Bu ölümün nedenleri sizce neler olabilir? Bir süre sonra tekrar aynı tür gurami almak istiyorum ama bu ölümün nedenlerini öğrenmeden almak istemiyorum. Yardımlarınızı bekliyorum teşekkürler...
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 24 Ağustos 2010 08:09
Daha önce özelden yazmıştım ama buradan da yazayım. Bende de colisalar vardı. Hatta dişileri bulup 6 tane birden almıştım. Amacım üretmeyi denemek ve başarılı olursam sürekli hale getirmekti. Türkiye'de Üretilemeyen Türler başlığında bundan bahsetmiştim.
aldığım balıklar kısa zaman önce ithal gelen balıklardı. Aslında tüm colisalar bu kategoriye giriyor. Diğer balıklara bir şey olmasa da bunlar yeni geldiklerinden bzim sularımıza ve diğer balıklarımızın alışık olduğu bakterilere alışık değiller. en çok discuslarda bilinen "bakteri çakışması" kavramı bu balıklar için de geçerliymiş. Bendekiler de teker teker öldü ve üretim denemesine hiç girişemedim.
Balık alınca muhtemelen epeyce bir süre karantina ve alıştırma sürecinden geçirmek gerekiyor. Bu yapılmadığından dolayı alınan yeni balıklar ölürken diğer türlere bir şey olmadan sağlıklı olarak kalıyorlar.
Açıkçası bunun dışında başka bir neden göremedim. Burada üretilememesinin temel nedeni de balıkların sağlıklı bir şekilde dayanabilmesinin sağlanamamasından diye düşünüyorum.
aldığım balıklar kısa zaman önce ithal gelen balıklardı. Aslında tüm colisalar bu kategoriye giriyor. Diğer balıklara bir şey olmasa da bunlar yeni geldiklerinden bzim sularımıza ve diğer balıklarımızın alışık olduğu bakterilere alışık değiller. en çok discuslarda bilinen "bakteri çakışması" kavramı bu balıklar için de geçerliymiş. Bendekiler de teker teker öldü ve üretim denemesine hiç girişemedim.
Balık alınca muhtemelen epeyce bir süre karantina ve alıştırma sürecinden geçirmek gerekiyor. Bu yapılmadığından dolayı alınan yeni balıklar ölürken diğer türlere bir şey olmadan sağlıklı olarak kalıyorlar.
Açıkçası bunun dışında başka bir neden göremedim. Burada üretilememesinin temel nedeni de balıkların sağlıklı bir şekilde dayanabilmesinin sağlanamamasından diye düşünüyorum.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 24 Ağustos 2010 17:32
Benimkiler de yaklaşık bir veya bir buçuk ay kadar sonra dökülmeye başladı. Sonra hepsini teker teker kaybettim. Ama diğer hiçbir balığımda sorun olmadı. Sadece onlar gitti. Başka bir neden bulamadım. Ondan paylaştım.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 24 Ağustos 2010 17:54
Akvaryumunuzda canlı yükünüz hacme göre fazla. Muhtemelen amonyak zehirlenmesine bağlı bir durumdur. veya su şartlarının kötü olmasından dolayı başka bir sorun yaşamışlardır.
Bu akvaryuma daha fazla balık eklememenizi veya akvaryumu büyütmenizi öneririm. 50 litre için 8 canlıdoğuran zaten sınır sayılabilecek bir değer.
(not: Canlıdoğuranlar genelde rabirentlilere göre amonyağa karşı daha dayanıklıdır. Bu yüzden eğer sorun amonyaksa guramiye bir şey olması ama canlıdoğuranlara olmaması doğal sayılabilir.)
onuruygun 2010-08-25 18:01:55
Bu akvaryuma daha fazla balık eklememenizi veya akvaryumu büyütmenizi öneririm. 50 litre için 8 canlıdoğuran zaten sınır sayılabilecek bir değer.
(not: Canlıdoğuranlar genelde rabirentlilere göre amonyağa karşı daha dayanıklıdır. Bu yüzden eğer sorun amonyaksa guramiye bir şey olması ama canlıdoğuranlara olmaması doğal sayılabilir.)
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 25 Ağustos 2010 01:10
[QUOTE=kgurkan]Daha önce özelden yazmıştım ama buradan da yazayım. Bende de colisalar vardı. Hatta dişileri bulup 6 tane birden almıştım. Amacım üretmeyi denemek ve başarılı olursam sürekli hale getirmekti. Türkiye'de Üretilemeyen Türler başlığında bundan bahsetmiştim.
aldığım balıklar kısa zaman önce ithal gelen balıklardı. Aslında tüm colisalar bu kategoriye giriyor. Diğer balıklara bir şey olmasa da bunlar yeni geldiklerinden bzim sularımıza ve diğer balıklarımızın alışık olduğu bakterilere alışık değiller. en çok discuslarda bilinen "bakteri çakışması" kavramı bu balıklar için de geçerliymiş. Bendekiler de teker teker öldü ve üretim denemesine hiç girişemedim.
Balık alınca muhtemelen epeyce bir süre karantina ve alıştırma sürecinden geçirmek gerekiyor. Bu yapılmadığından dolayı alınan yeni balıklar ölürken diğer türlere bir şey olmadan sağlıklı olarak kalıyorlar.
Açıkçası bunun dışında başka bir neden göremedim. Burada üretilememesinin temel nedeni de balıkların sağlıklı bir şekilde dayanabilmesinin sağlanamamasından diye düşünüyorum.
[/QUOTE]
Köksal Merhaba,
Buluşmada sana o dişi colisaları 1 gün önce gördüğümü ve hiçte sağlıklı görünmediklerini söylemiştim, colisalar zaten bizim sulara adapte olmakta zorlanıyorlar, üstüne sağlığı yerinde olmayan balıkları alınca azami dikkat etmek gerekiyor. colisaların kendine has bir bağısıklık zaafı var hastalanınca tedavileri diğer balıklara göre uzun ve problemli oluyor, özellikle mantar gibi gözle görülen hastalıklarda bu daha açık olarak ortaya çıkıyor..
Salih bey,
Sizin probleminizin bir çok sebebi olabilir, Onur'un belirttiği amonyak sorunu dısında suyunun sertlik düzeyi ve velifera gibi yerine göre sert mizaçlı balıklarında yarattığı stres ile alakalı bir problem olabilir. Bunun dısında labirentli balıklarda su yüzeyinde sabit ve halsiz şekilde nefes almaya çalısma, nefes alırken ağzından kontrolsüz olarak büyük baloncuk şeklinde hava kabarcığı bırakma, halsiz olarak yüzme belirtileri yüzme kesesinde gaz birikimi (emboli) veya labirent organında iltihap olusumu ile alakalı olduğunu düşünüyorum..
Yeni alacağınız Colisaları, bitkilendirilmiş; ışık düzeyi çok aydınlık olmayan bir akvaryumda ve daha uyumlu türlerle beraber beslemenizi öneririm.
fkarakaser 2010-08-25 01:24:07
aldığım balıklar kısa zaman önce ithal gelen balıklardı. Aslında tüm colisalar bu kategoriye giriyor. Diğer balıklara bir şey olmasa da bunlar yeni geldiklerinden bzim sularımıza ve diğer balıklarımızın alışık olduğu bakterilere alışık değiller. en çok discuslarda bilinen "bakteri çakışması" kavramı bu balıklar için de geçerliymiş. Bendekiler de teker teker öldü ve üretim denemesine hiç girişemedim.
Balık alınca muhtemelen epeyce bir süre karantina ve alıştırma sürecinden geçirmek gerekiyor. Bu yapılmadığından dolayı alınan yeni balıklar ölürken diğer türlere bir şey olmadan sağlıklı olarak kalıyorlar.
Açıkçası bunun dışında başka bir neden göremedim. Burada üretilememesinin temel nedeni de balıkların sağlıklı bir şekilde dayanabilmesinin sağlanamamasından diye düşünüyorum.
[/QUOTE]
Köksal Merhaba,
Buluşmada sana o dişi colisaları 1 gün önce gördüğümü ve hiçte sağlıklı görünmediklerini söylemiştim, colisalar zaten bizim sulara adapte olmakta zorlanıyorlar, üstüne sağlığı yerinde olmayan balıkları alınca azami dikkat etmek gerekiyor. colisaların kendine has bir bağısıklık zaafı var hastalanınca tedavileri diğer balıklara göre uzun ve problemli oluyor, özellikle mantar gibi gözle görülen hastalıklarda bu daha açık olarak ortaya çıkıyor..
Salih bey,
Sizin probleminizin bir çok sebebi olabilir, Onur'un belirttiği amonyak sorunu dısında suyunun sertlik düzeyi ve velifera gibi yerine göre sert mizaçlı balıklarında yarattığı stres ile alakalı bir problem olabilir. Bunun dısında labirentli balıklarda su yüzeyinde sabit ve halsiz şekilde nefes almaya çalısma, nefes alırken ağzından kontrolsüz olarak büyük baloncuk şeklinde hava kabarcığı bırakma, halsiz olarak yüzme belirtileri yüzme kesesinde gaz birikimi (emboli) veya labirent organında iltihap olusumu ile alakalı olduğunu düşünüyorum..
Yeni alacağınız Colisaları, bitkilendirilmiş; ışık düzeyi çok aydınlık olmayan bir akvaryumda ve daha uyumlu türlerle beraber beslemenizi öneririm.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 25 Ağustos 2010 09:09
[QUOTE=fkarakaser]
Köksal Merhaba,
Buluşmada sana o dişi colisaları 1 gün önce gördüğümü ve hiçte sağlıklı görünmediklerini söylemiştim, colisalar zaten bizim sulara adapte olmakta zorlanıyorlar, üstüne sağlığı yerinde olmayan balıkları alınca azami dikkat etmek gerekiyor. colisaların kendine has bir bağısıklık zaafı var hastalanınca tedavileri diğer balıklara göre uzun ve problemli oluyor, özellikle mantar gibi gözle görülen hastalıklarda bu daha açık olarak ortaya çıkıyor...
[/QUOTE]Üretilmeyenlere yönelik çalışmalarımı ve detayları zaten biliyorsun. Dişileri bulamazkene karşımıza çıkınca hepsini almıştım. Ne kurtarırsam kardır mantığıyla konuya girdim. Olur da başarırsam devamında üretimi denerim diye düşünüyordum. 6 balıktan en azından 2-3 tanesinin adapte olabileceği ve yine en azından 1-2 tanesi ile üretim deneyebileceğimi umuyordum. Gel gör ki hiçbiri adapte olamadı. Üstelik benim oturmuş, bitkili, dengeli ve sağlıklı bir akvaryumumda duruyorlardı.
En azından ben girişimimi yaptım. Benim başarısızlığım başkaları için örnek oldu. Sonuçta olacaksa tamamen buna yönelik tamamen özel bir çalışma ve uzun bir zaman ile olabileceğini görmüş oldum. aşarısızlığımın en temel sebebi sanırım konuyu bilmeme rağmen gereğinden daha hafife almış olmamdır.
Köksal Merhaba,
Buluşmada sana o dişi colisaları 1 gün önce gördüğümü ve hiçte sağlıklı görünmediklerini söylemiştim, colisalar zaten bizim sulara adapte olmakta zorlanıyorlar, üstüne sağlığı yerinde olmayan balıkları alınca azami dikkat etmek gerekiyor. colisaların kendine has bir bağısıklık zaafı var hastalanınca tedavileri diğer balıklara göre uzun ve problemli oluyor, özellikle mantar gibi gözle görülen hastalıklarda bu daha açık olarak ortaya çıkıyor...
[/QUOTE]Üretilmeyenlere yönelik çalışmalarımı ve detayları zaten biliyorsun. Dişileri bulamazkene karşımıza çıkınca hepsini almıştım. Ne kurtarırsam kardır mantığıyla konuya girdim. Olur da başarırsam devamında üretimi denerim diye düşünüyordum. 6 balıktan en azından 2-3 tanesinin adapte olabileceği ve yine en azından 1-2 tanesi ile üretim deneyebileceğimi umuyordum. Gel gör ki hiçbiri adapte olamadı. Üstelik benim oturmuş, bitkili, dengeli ve sağlıklı bir akvaryumumda duruyorlardı.
En azından ben girişimimi yaptım. Benim başarısızlığım başkaları için örnek oldu. Sonuçta olacaksa tamamen buna yönelik tamamen özel bir çalışma ve uzun bir zaman ile olabileceğini görmüş oldum. aşarısızlığımın en temel sebebi sanırım konuyu bilmeme rağmen gereğinden daha hafife almış olmamdır.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 25 Ağustos 2010 16:11
[QUOTE=kgurkan]
[QUOTE=fkarakaser]
Köksal Merhaba,
Buluşmada sana o dişi colisaları 1 gün önce gördüğümü ve hiçte sağlıklı görünmediklerini söylemiştim, colisalar zaten bizim sulara adapte olmakta zorlanıyorlar, üstüne sağlığı yerinde olmayan balıkları alınca azami dikkat etmek gerekiyor. colisaların kendine has bir bağısıklık zaafı var hastalanınca tedavileri diğer balıklara göre uzun ve problemli oluyor, özellikle mantar gibi gözle görülen hastalıklarda bu daha açık olarak ortaya çıkıyor...
[/QUOTE]Üretilmeyenlere yönelik çalışmalarımı ve detayları zaten biliyorsun. Dişileri bulamazkene karşımıza çıkınca hepsini almıştım. Ne kurtarırsam kardır mantığıyla konuya girdim. Olur da başarırsam devamında üretimi denerim diye düşünüyordum. 6 balıktan en azından 2-3 tanesinin adapte olabileceği ve yine en azından 1-2 tanesi ile üretim deneyebileceğimi umuyordum. Gel gör ki hiçbiri adapte olamadı. Üstelik benim oturmuş, bitkili, dengeli ve sağlıklı bir akvaryumumda duruyorlardı.
En azından ben girişimimi yaptım. Benim başarısızlığım başkaları için örnek oldu. Sonuçta olacaksa tamamen buna yönelik tamamen özel bir çalışma ve uzun bir zaman ile olabileceğini görmüş oldum. aşarısızlığımın en temel sebebi sanırım konuyu bilmeme rağmen gereğinden daha hafife almış olmamdır.
[/QUOTE]
Köksal, senin balıkların üzerine titrediğini zaten biliyorum, o balıklar zaten sağlık olarak iyi gözükmüyorlardı sen elinden geleni yapmıssın .. Ogün benim gördüğüm su adaptasyonunda daha çok balıkların protein ağırlıklı beslenme sonucu kafalarında çökme olusmasıydı, ama dediğin sonuç olarak doğru colisalar oldukça narin ve ülkemizin su şartlarına adaptasyonunda sorunlar olusuyor malesef..
Köksal Merhaba,
Buluşmada sana o dişi colisaları 1 gün önce gördüğümü ve hiçte sağlıklı görünmediklerini söylemiştim, colisalar zaten bizim sulara adapte olmakta zorlanıyorlar, üstüne sağlığı yerinde olmayan balıkları alınca azami dikkat etmek gerekiyor. colisaların kendine has bir bağısıklık zaafı var hastalanınca tedavileri diğer balıklara göre uzun ve problemli oluyor, özellikle mantar gibi gözle görülen hastalıklarda bu daha açık olarak ortaya çıkıyor...
[/QUOTE]Üretilmeyenlere yönelik çalışmalarımı ve detayları zaten biliyorsun. Dişileri bulamazkene karşımıza çıkınca hepsini almıştım. Ne kurtarırsam kardır mantığıyla konuya girdim. Olur da başarırsam devamında üretimi denerim diye düşünüyordum. 6 balıktan en azından 2-3 tanesinin adapte olabileceği ve yine en azından 1-2 tanesi ile üretim deneyebileceğimi umuyordum. Gel gör ki hiçbiri adapte olamadı. Üstelik benim oturmuş, bitkili, dengeli ve sağlıklı bir akvaryumumda duruyorlardı.
En azından ben girişimimi yaptım. Benim başarısızlığım başkaları için örnek oldu. Sonuçta olacaksa tamamen buna yönelik tamamen özel bir çalışma ve uzun bir zaman ile olabileceğini görmüş oldum. aşarısızlığımın en temel sebebi sanırım konuyu bilmeme rağmen gereğinden daha hafife almış olmamdır.
[/QUOTE]
Köksal, senin balıkların üzerine titrediğini zaten biliyorum, o balıklar zaten sağlık olarak iyi gözükmüyorlardı sen elinden geleni yapmıssın .. Ogün benim gördüğüm su adaptasyonunda daha çok balıkların protein ağırlıklı beslenme sonucu kafalarında çökme olusmasıydı, ama dediğin sonuç olarak doğru colisalar oldukça narin ve ülkemizin su şartlarına adaptasyonunda sorunlar olusuyor malesef..
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 25 Ağustos 2010 17:31
[QUOTE]
Bunun dısında labirentli balıklarda su yüzeyinde sabit ve halsiz şekilde nefes almaya çalısma, nefes alırken ağzından kontrolsüz olarak büyük baloncuk şeklinde hava kabarcığı bırakma, halsiz olarak yüzme belirtileri yüzme kesesinde gaz birikimi (emboli) veya labirent organında iltihap olusumu ile alakalı olduğunu düşünüyorum..
[/QUOTE]
onuruygun 2010-08-25 18:11:55
Bunun dısında labirentli balıklarda su yüzeyinde sabit ve halsiz şekilde nefes almaya çalısma, nefes alırken ağzından kontrolsüz olarak büyük baloncuk şeklinde hava kabarcığı bırakma, halsiz olarak yüzme belirtileri yüzme kesesinde gaz birikimi (emboli) veya labirent organında iltihap olusumu ile alakalı olduğunu düşünüyorum..
[/QUOTE]
Evet aynen dediğiniz gibi yapıyordu bu son ölen colisa. Bundan önce ölenlerde aynı belirtileri verdiler. Peki bu dediğinizi nasıl engelleyebilirim. Buda mı 'amonyak' sorunu ile ilgilidir acaba?
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 25 Ağustos 2010 18:11
[QUOTE=mavigitar]
[QUOTE]
Bunun dısında labirentli balıklarda su yüzeyinde sabit ve halsiz şekilde nefes almaya çalısma, nefes alırken ağzından kontrolsüz olarak büyük baloncuk şeklinde hava kabarcığı bırakma, halsiz olarak yüzme belirtileri yüzme kesesinde gaz birikimi (emboli) veya labirent organında iltihap olusumu ile alakalı olduğunu düşünüyorum..
[/QUOTE]
Amonyak sorunu sadece işin bir ucu. Su değerleri balığın sağlıklı olmasına müsade etmediği taktirde pek çok sorunla boğuşmak zorunda kalabilirisiniz. Balığın türüne göre olumsuz su şartlarında bünyelerinin zayıflaması ve bağışıklık sorunları yaşamaları olasıdır.
Mesela örnek vermek gerekirse; mantar, beyaz benek, bakteriyel enfeksiyonlar gibi rahatsızlıklar yaşayan bir balığı tedavi ettiğinizde bile tekrar tekrar aynı hastalıklara yakalandıklarını gözlemleyebilirsiniz. Bu sorunların çözümü genelde su şartlarının o türe uygun olarak ayarlanması ile kolayca çözülebilir.
Burada su şartlarında amonyağa öncelik vermemin sebebi en tehlikeli durumlardan biri olmasıdır. Bunun dışında pH, sertlik, nitrit ve nitrat miktarı gibi özellikler sayılabilir. Hatta iletkenliği de etkileyen toplam çözünmüş katı madde miktarı, yani bir nevi tuzluluk da canlılar üzerinde etkili olur. Özellikle hacme göre kalabalık akvaryumlarda NO3, SO4 vb. iyonlar toplam çözünmüş katı madde miktarını ciddi şekilde arttırırlar. Bu da kimi canlıları olumsuz etkileyebilir.
Genel olarak su şartlarının yukarıda bahsettiğim olumsuzluklardan uzak tutulması için sık su değişimi en önemli çözümdür. Bunu pH ve sertlik ayarlaması takip eder. Bunun dışında pH, sertlik ve iletkenlik beslediğiniz canlı için şebeke suyundan daha düşük olmalıysa bunu yapmanın en garanti yolu R/O kullanmaktır. Tam tersi, yani moli gibi balıklar içinse suyun sertleştirilmesi ile pH'ın da yükseltilmesi ve tuz eklemesi gerekebilir.
Bu tip ayarlamalar ile ilgili türün doğal ihtiyaçları sağlanmadıkça sorun yaşanması da doğaldır. Aslında anlatacaklarım bu tip şeylerdi ama önceki mesajda bu kadar uzun yazmaya üşendim galiba.
onuruygun 2010-08-25 18:11:45
[QUOTE]
Bunun dısında labirentli balıklarda su yüzeyinde sabit ve halsiz şekilde nefes almaya çalısma, nefes alırken ağzından kontrolsüz olarak büyük baloncuk şeklinde hava kabarcığı bırakma, halsiz olarak yüzme belirtileri yüzme kesesinde gaz birikimi (emboli) veya labirent organında iltihap olusumu ile alakalı olduğunu düşünüyorum..
[/QUOTE]
Evet aynen dediğiniz gibi yapıyordu bu son ölen colisa. Bundan önce ölenlerde aynı belirtileri verdiler. Peki bu dediğinizi nasıl engelleyebilirim. Buda mı 'amonyak' sorunu ile ilgilidir acaba?
[/QUOTE]Amonyak sorunu sadece işin bir ucu. Su değerleri balığın sağlıklı olmasına müsade etmediği taktirde pek çok sorunla boğuşmak zorunda kalabilirisiniz. Balığın türüne göre olumsuz su şartlarında bünyelerinin zayıflaması ve bağışıklık sorunları yaşamaları olasıdır.
Mesela örnek vermek gerekirse; mantar, beyaz benek, bakteriyel enfeksiyonlar gibi rahatsızlıklar yaşayan bir balığı tedavi ettiğinizde bile tekrar tekrar aynı hastalıklara yakalandıklarını gözlemleyebilirsiniz. Bu sorunların çözümü genelde su şartlarının o türe uygun olarak ayarlanması ile kolayca çözülebilir.
Burada su şartlarında amonyağa öncelik vermemin sebebi en tehlikeli durumlardan biri olmasıdır. Bunun dışında pH, sertlik, nitrit ve nitrat miktarı gibi özellikler sayılabilir. Hatta iletkenliği de etkileyen toplam çözünmüş katı madde miktarı, yani bir nevi tuzluluk da canlılar üzerinde etkili olur. Özellikle hacme göre kalabalık akvaryumlarda NO3, SO4 vb. iyonlar toplam çözünmüş katı madde miktarını ciddi şekilde arttırırlar. Bu da kimi canlıları olumsuz etkileyebilir.
Genel olarak su şartlarının yukarıda bahsettiğim olumsuzluklardan uzak tutulması için sık su değişimi en önemli çözümdür. Bunu pH ve sertlik ayarlaması takip eder. Bunun dışında pH, sertlik ve iletkenlik beslediğiniz canlı için şebeke suyundan daha düşük olmalıysa bunu yapmanın en garanti yolu R/O kullanmaktır. Tam tersi, yani moli gibi balıklar içinse suyun sertleştirilmesi ile pH'ın da yükseltilmesi ve tuz eklemesi gerekebilir.
Bu tip ayarlamalar ile ilgili türün doğal ihtiyaçları sağlanmadıkça sorun yaşanması da doğaldır. Aslında anlatacaklarım bu tip şeylerdi ama önceki mesajda bu kadar uzun yazmaya üşendim galiba.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 25 Ağustos 2010 20:49
[QUOTE=mavigitar]Peki haftada bir %30 luk su değişimi yetmez mi? Daha mı sık su değiştirmeliyim?[/QUOTE]
Tankın yüküne göre değişir. Genelde yeterli olacaktır. Fakat ufak tanklarda dengeyi tutturmak için ben genellikle tek su değişimi yerine haftada 2 defa %20 civarı su değişimi yapıyordum. Siz su değerlerinizi sabit tutmakta nasıl daha rahat ediyorsanız gözleminize göre onu uygularsınız, bu konuda tek bir doğru yok. Tanktan tanka değişiklik gösteren bir durum.
Bir de sadece su değişimi değil, bahsettiğim işin içinde pH, sertlik vb. etkenler var. Mesela çeşitli reçineler kullanılabilir. Özellikle katyonik reçinelerden bulursanız hem pH'ı hem de sertliği düşürmek kolay oluyor. (Fakat iletkenliği az da olsa arttırıyor ki guramilerde iletkenlik abartı olmadıkça sorun olmuyor bildiğim kadarıyla.)
Bu tip çeşitli yöntemlerle balığın doğal ortamına en yakın ortam sağlanabilir. Bu da hastalık vb. durumların yaşanma ihtimalini ciddi şekilde azaltır.Tabii bunları yaptığınızda hiç bir sorun yaşamayacaksınız anlamı da çıkmasın.
50 litrede su değerlerini sağlıklı ve sabit tutmak özellikle balık sayısı arttıkça çok zor bir iş haline geliyor. Balık sayısını azaltmanız veya daha geniş bir akvaryum edinemniz yönündeki tavsiyemden vaz geçmiş değilim. Böyle yaparsanız işiniz cidden çok kolaylaşır. Hem balıklar rahat eder hem de siz.
onuruygun 2010-08-25 20:49:51
Tankın yüküne göre değişir. Genelde yeterli olacaktır. Fakat ufak tanklarda dengeyi tutturmak için ben genellikle tek su değişimi yerine haftada 2 defa %20 civarı su değişimi yapıyordum. Siz su değerlerinizi sabit tutmakta nasıl daha rahat ediyorsanız gözleminize göre onu uygularsınız, bu konuda tek bir doğru yok. Tanktan tanka değişiklik gösteren bir durum.
Bir de sadece su değişimi değil, bahsettiğim işin içinde pH, sertlik vb. etkenler var. Mesela çeşitli reçineler kullanılabilir. Özellikle katyonik reçinelerden bulursanız hem pH'ı hem de sertliği düşürmek kolay oluyor. (Fakat iletkenliği az da olsa arttırıyor ki guramilerde iletkenlik abartı olmadıkça sorun olmuyor bildiğim kadarıyla.)
Bu tip çeşitli yöntemlerle balığın doğal ortamına en yakın ortam sağlanabilir. Bu da hastalık vb. durumların yaşanma ihtimalini ciddi şekilde azaltır.Tabii bunları yaptığınızda hiç bir sorun yaşamayacaksınız anlamı da çıkmasın.
50 litrede su değerlerini sağlıklı ve sabit tutmak özellikle balık sayısı arttıkça çok zor bir iş haline geliyor. Balık sayısını azaltmanız veya daha geniş bir akvaryum edinemniz yönündeki tavsiyemden vaz geçmiş değilim. Böyle yaparsanız işiniz cidden çok kolaylaşır. Hem balıklar rahat eder hem de siz.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 25 Ağustos 2010 21:47
Değerli yorumlarınız için teşekkür ediyorum. Zaten Akvaryumumdan memnun değilim. Özellikle kapasite kısmı beni gerçekten kısıtlıyor. Yakın zaman içinde en az 150 lt lik bir akvaryum edineceğim. Benim görmek istediğim akvaryum bol bitkili doğal ortamına çok yakın bir görüntüde çok çeşitli canlılarla renkli bir görüntü aslında. Ama şu anda akvaryumum da yapay bitkiler var maalesef. Bahsettiğim akvaryuma geçtiğimde kesinlikle canlı bitki istiyorum. Akvaryum içinde çok çeşitlilikten keyif alıyorum. Şu anda ki akvaryumumun bana deneyim kazandırdığını düşünüyorum. Mesela söylediğiniz bir çok tabire yabancıyım. Çoğunu google a yazıp nedir acaba diye yada forum içinden bakmaya çalışıyorum =) Yeni akvaryumuma geçtiğimde gayet dengeli bir akvaryum olması için uğraşacağım ve gene sizlerden değerli yorumlar alacağım.
Bu söyledikleriniz beni dahada bilinçlendiriyor. Gerçekten teşekkürler.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 25 Ağustos 2010 23:05
Salih Bey; mesajımda açık şekilde anlatamadığım kısımlar vardır, o kısımları söylerseniz daha da açabilirim.
Emin olun o boyutlarda bir akvaryuma geçince ne kadar büyük kolaylık olduğunu göreceksiniz.
Emin olun o boyutlarda bir akvaryuma geçince ne kadar büyük kolaylık olduğunu göreceksiniz.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir