Damızlık lepisteslerle ilgili bir soru...

[QUOTE=umutgunay]Şu Alman Lepistes olayı bazen karıştırılıyor. "Alman Lepistes" ithal lepistes değildir, yerli sayılabilecek bir ırktır. Benim hatırladığım en eski akvaryumumda bile yani çocukluğumda Alman Lepisteslerim vardı. Piyasada kolayca ulaşabileceğiniz bir ırk olduğu için ithal olarak getirilmezler. Yerli balık olarak sayıyorum, ve yerli balıklar ithallere göre çok daha fazla dayanıklıdır.
İthal lepistesin hayatını şöyle bir göz önüne getirirsek:
Bizim sularımızdan çok faklı sularda doğup büyürler, erkek ve dişiler ayrı yerlerde büyütülür. Canlı yemlerle beslenirler. Sonra toplanır, zorlu bir yolculukla toptancı depolarına gelirler. Burada yeniden siparişler üzerine paketlenir ve bir kez daha farklı bir ortama girip zorlu bir yolculuğa çıkarlar. Çok fazla balık poşelere sıkıştırılır, içine narkoz benzeri bir sıvı verilir ve oksijen tableti atılıp soğuk-sıcağa maruz kalarak yarı baygın bir şekilde ülkemize gelirler (bazı balıklar önce Endonezya'da toplanır, oradan yeniden dünyanı çeşitli yerlerine dağılır). Ülkemizde yeniden toptancı havuzlarına toplanır, ölenler temizlenir, çok farklı bir su ortamı ve hiç karşılaşmadıkları bakteri ortamıyla karşılaşırlar. Her balık doğumundan itibaren yaşadığı bölgenin bakterilerine karşı direnç kazanır ve bünyesi ona göre savunma mekanizması kurar. İthaller, artık ülkemize geldi ve hiç alışık olmadıkları bakterilere maruz kaldılar... Zaten soğuk-sıcak, stres, kimyasallarla bayıltılma, açlık gibi çok zorluklardan geçen balıklarda hastalıklar başlar. Bu zamanda toptancı balığı hiç elinde tutmadan direkt akvaryumculara dağıtır. Tabi önce şehrin toptancılarına ya da diğer şehirlere, oralardan da akvaryumculara götürülürler. Her seferinde çoğu zaman aç, ve en zor şartlarda yaşamaya mahkum olurlar. Bu sırada hasta balıklar üzerinde iyice güçlenen bakteriler artık sağlıklı olanları bile tehdit edecek kadar çoğalmıştır. İthal lepistesler artık akvaryumcuya ulaştı. Tabi beraberinde güçlü hastalıkları da yerli balıklarınsuyuna bulaştırdılar. Hobiciler de "vaaay, ne güzel kocaman lepistes, kaç tane yavru verir bunlar ya, uff ne güzel" diyerek akvaryumuna sokar. Çok geçmeden ithal lepistes artık dayanamadan ölür. Arkasında ise akvaryumunuza taşımış olduğu hastalıklar... Yerli lepistesler bu hastalıklara karşı dirençli olsalar bile artık çok yoğun bir şekilde bakteri saldırısına maruz kalırlar ve yavaş yavaş hastalıklar yayılır... 2 hafta sonra forumda konu açılır: "Balıklarım teker teker ölüyor, yardım edin :((" diye...
[/QUOTE]

[QUOTE=umutgunay]Şu Alman Lepistes olayı bazen karıştırılıyor. "Alman Lepistes" ithal lepistes değildir, yerli sayılabilecek bir ırktır. Benim hatırladığım en eski akvaryumumda bile yani çocukluğumda Alman Lepisteslerim vardı. Piyasada kolayca ulaşabileceğiniz bir ırk olduğu için ithal olarak getirilmezler. Yerli balık olarak sayıyorum, ve yerli balıklar ithallere göre çok daha fazla dayanıklıdır.
İthal lepistesin hayatını şöyle bir göz önüne getirirsek:
Bizim sularımızdan çok faklı sularda doğup büyürler, erkek ve dişiler ayrı yerlerde büyütülür. Canlı yemlerle beslenirler. Sonra toplanır, zorlu bir yolculukla toptancı depolarına gelirler. Burada yeniden siparişler üzerine paketlenir ve bir kez daha farklı bir ortama girip zorlu bir yolculuğa çıkarlar. Çok fazla balık poşelere sıkıştırılır, içine narkoz benzeri bir sıvı verilir ve oksijen tableti atılıp soğuk-sıcağa maruz kalarak yarı baygın bir şekilde ülkemize gelirler (bazı balıklar önce Endonezya'da toplanır, oradan yeniden dünyanı çeşitli yerlerine dağılır). Ülkemizde yeniden toptancı havuzlarına toplanır, ölenler temizlenir, çok farklı bir su ortamı ve hiç karşılaşmadıkları bakteri ortamıyla karşılaşırlar. Her balık doğumundan itibaren yaşadığı bölgenin bakterilerine karşı direnç kazanır ve bünyesi ona göre savunma mekanizması kurar. İthaller, artık ülkemize geldi ve hiç alışık olmadıkları bakterilere maruz kaldılar... Zaten soğuk-sıcak, stres, kimyasallarla bayıltılma, açlık gibi çok zorluklardan geçen balıklarda hastalıklar başlar. Bu zamanda toptancı balığı hiç elinde tutmadan direkt akvaryumculara dağıtır. Tabi önce şehrin toptancılarına ya da diğer şehirlere, oralardan da akvaryumculara götürülürler. Her seferinde çoğu zaman aç, ve en zor şartlarda yaşamaya mahkum olurlar. Bu sırada hasta balıklar üzerinde iyice güçlenen bakteriler artık sağlıklı olanları bile tehdit edecek kadar çoğalmıştır. İthal lepistesler artık akvaryumcuya ulaştı. Tabi beraberinde güçlü hastalıkları da yerli balıklarınsuyuna bulaştırdılar. Hobiciler de "vaaay, ne güzel kocaman lepistes, kaç tane yavru verir bunlar ya, uff ne güzel" diyerek akvaryumuna sokar. Çok geçmeden ithal lepistes artık dayanamadan ölür. Arkasında ise akvaryumunuza taşımış olduğu hastalıklar... Yerli lepistesler bu hastalıklara karşı dirençli olsalar bile artık çok yoğun bir şekilde bakteri saldırısına maruz kalırlar ve yavaş yavaş hastalıklar yayılır... 2 hafta sonra forumda konu açılır: "Balıklarım teker teker ölüyor, yardım edin :((" diye...
[/QUOTE]

buradan gonderinde biz de ordan alalım

İstanbulda iyi akvaryumcular elbette var ama akvaryumcunun iyi olması balığı almanız için yeterli değil. Sonuçta o balıklar da toptancıdan geliyor. İçinde hasta da var, parazitli de, bakımsız da... Öncelikle balık seçmeyi öğrenmek daha doğru olur. Nereden nasıl balıklar seçilir, tür uyumları, balıkların istediği hacim, erkek-dişi oranı, PH, Sıcaklık, Akvaryum ortamı - bitkiler ve dekorlar gibi, hepsi seçeceğiniz balık hakkında bir filtreleme aracı olacaktır. En sonunda da balığın sağlıklısını seçebilmek kalıyor...