Geçmiş Zaman Olur Ki...
Son zamanlarda eskileri daha sık düşünür oldum ne hikmetse. Herhalde yavaş yavaş yaşlanıyorum bunun yan etkileri. Özellikle akvaryum mevzusu oldukça eski anılar daha bir sık geliyor aklıma. Şaka maka akvaryumun içinde 30 sene geçirdim. Çok anı birikti haliyle. Bu yüzden, bir başık açayım dedim, aklıma geldikçe eski anıları yazayım. Özellikle de "Üretimhane" anılarını. Ara ara, aklıma geldikçe buraya yazacağım eskileri. İlgilenen okur, ilgilenmeyen okumaz. Ama belki bir hoş sada kalır bu kubbede bu vesileyle. İlgilenen, okuyan olur da hele bir de kendi anılarından katkı yaparsa tadından yenmez. Olmazsa da canımız sağolsun.
İlk akvaryumumu ilkokul 2.sınıfta aldılar bana. Sene 1979-80 filan. Ondan önce üst katımızda oturan dayımda akvaryum vardı. Üst kattan aşağı indiremezlerdi beni kolay kolay. Dayımlardaki akvaryumun camına burnumu yapıştırır saatlerce seyrederdim. Sonunda "şu cocuğa da alalım bir akvaryum da kurtulalım" dediler herhalde, bir gün bir baktım dayım elinde küçük bir akvaryum ve bir torba içerisinde 8-10 tane lepistes yavrusu ile geliverdi. Allahım o ne heycandı benim için anlatamam. Pipo filtre, hava motoru ve ısıtıcı da vardı. Akvaryum kuruldu, televizyonun altındaki sehpaya yerleştirildi. Yemin ederim televizyon seyretmez oldum o günden sonra.
Sonra bir ara az daha büyükçe bir akvaryum aldığımı hatırlıyorum. Ama onla fazla uğraşmadım. Dayım herhalde sıkılmış olacak, bendeki hevesi de görünce kendi büyük akvaryumunu bana hediye etti. Büyük dediysem ya 80cm ya 90. 1 metre yok yani. Ama benim için havuz büyüklüğündeydi o zaman o akvaryum.
Yıllarca baktım dayımdan gelen o akvaryuma. O zaman hem öyle bakteriymiş biyolojik filtrasyonmuş filan bildiğimiz yok, bilsek de uygulayacak ekipman yok. Babam uğraşırdı akvaryumla yazık. Ben sadece buharlaşan suyu eklerdim, 3-5 ay sonra akvaryum yosundan, dipteki pislikten görünmez olurdu, babacığım garibim, suyu boşaltır, kumu komple yıkar, aksesuarları kaynatır, akvaryumu bir daha kurardı. Haliyle balıkların yarısı ölür, kalan sağlar bizim olurdu. Haftasonları yalvar yakar babamı çeke çeke akvaryumcuya götürürdüm, japon, melek, lepistes, kılıçkuyruk, zebra danio vs. gözümüz ne görürse aldırırdım. Atardık akvaryuma. Yaşayan yaşardı, ölenlerin yerine birkaç haftada bir yenileri alınırdı.
Babam hiç hoşlanmazdı bu işlerden ama benim hatırıma yapardı işte. Yıllarca temizledi o akvaryumu benim sayemde. Hala "akvaryum" dedikçe, "aman tövbe, benden uzak olsun" der, hiç hazzetmez.
Orta sona geçtiğim senenin yaz tatilinde ilk defa profesyönel olarak balık yetiştiren iki kardeş ile tanıştım. Benden 11 ve 14 yaş büyüklerdi abi kardeş (Büyük olan Nuri, küçüğü Erdal. Toprakları bol, mekanları cennet olsun. Geçen sene 6 ay arayla kaybettik ikisini de).
Bu işi meslek edinmişler, balık yetiştiriyorlardı. Üretimhanelerine davet ettiler. Bir gün gittim, bir daha da çıkmadım ordan. Tesadüf işte, kısa bir süre sonra da çok yakınlarına taşındık. Orta sonda girdim o dükkana, evlendim, barklandım, çocuğum oldu hala ordaydım... Taa ki Nuri abinin sağlık sorunları yüzünden kapatmak zorunda kalana kadar, bazı zaman her gün ordaydım, bazı zaman hayattan fırsat buldukça kaçtım gittim. Ama hep gittim, boş zamanlarımı hep orada geçirdim.
Özellikle üniversite yıllarımda, sabah evden erkenden çıkardım, ilk iş üretimhaneye giderdim. Çay herzaman taze olurdu. Gaz yağlı "zibro kamin" sobanın üzerinde pişerdi. Kış günlerinde kapıdan içeri girer girmez gözlüğüm buharlanırdı. Önce oturur Erdal abimin koyduğu çayı içer gözlüklerimin buharının gitmesini beklerdim, sonra dalardım akvaryumların içine. Sırf bu yüzden ders kaçırdığım, astığım çok olmuştur.
Bu arada evde isyan bayrağını çeken babam, yeni evimizde akvaryum kurdurmadı bana. Ama Nuri abiciğim üretimhanedeki boş tankları istediğim gibi kullanabileceğimi söylemişti. Evdeki hobim dükkana taşınmış oldu böylece. Ben işin ticaretine hiç ama hiç karışmadım. Hep hobi düzeyinde tuttum. Zaman zaman o dükkandaki tanklarda balık ürettim, bütün yavruları dükkana devrettim. Ne bir kuruş aldım o dükkandan ne de bir kuruş verdim ama paradan çok daha önemli şeyler kazandım. Akvaryumun ne olduğunu öğrendim misal. Filtrasyon nedir, ph nedir gh nedir, nasıl ayarlanır, nasıl uzun vadede sabit tutulur, Erdal abi de Nuri abi de hiç sıkılmadan anlattılar aylarca yıllarca.
Üretimhane'de (ki "dükkan" derdik biz o zaman) 100 civarında tank vardı. Balık olarak da ağırlıkı japon ve melek vardı ilk zamanlar. Zatten dükkanın adı "Japon Akvaryum" idi. Perakende satmazlardı da arada şaşırıp da gelen heveslilere parasız balık hediye ederlerdi. Çoğunlukla mahallenin gençleriydi zaten. Akvaryumcu var diye gelirlerdi dükkana. Gelen de eli boş dönmezdi asla.
Bir dönem çiklet miklet yoktu piyasada. Daha doğrusu vardı da, şimdiki gibi değildi. Ateş ağız bulunurdu arada sırada, bazen amerikan cüceleri gelirdi yerli üreticilerden. İthalat olmazdı pek. Çok nadir olduğunda da o kadar pahalı olurdu ki balıklar, yanlarına yanaşmak mümkün olmazdı. İlk oskarı (astronot) Kızılay Kent Akvaryum'da görmüştüm. Kimsenin oskarı gördüğü bildiği yok. Adam da dolandırıcının önde gideni. Akvaryumun camına kocaman yazmış "Etçil Piranha, Parmağını suya sokup 1 dakika tutana 1 Milyon TL" diye. Millete piranha diye yutturuyordu astronotu. O derece cahildik çiklet konusunda yani.
Dükkanda çöpçü olurdu bol bol. Özellikle albino cory'ler. Kolay ürerlerdi. Bütün Türkiye'ye Nuri abiler verirdi albino cory'yi.
Tetrazon pek revançtaydı o zamanlar. Üretimi de kolay nispeten, 3-4 tank tetrazon olurdu.
Lepistes ve diğer canlıdoğuranlar zaten demirbaş. Black Skirt tetra boldu. Sonra Balta Tetra (Gasteropelecus). Ne hikmetse baltaları artık pek göremiyoruz akvaryucularda. O zamanlar çok olurdu. Bir de tabii betta. Dükkanın arka tarafında kavanoz kavanoz betta dururdu. Altlarındaki akvaryumlarda da dişileri. Bir ara bettalarla ben ilgilendim. Üretimini en çok sevdiğim, en zevk aldığım balıklardan biridir. Hala evimde bettam vardır ama artık üretmiyorum maalesef. Yerim çok dar.
İthalat öncesinde ekzotik balık pek bulunmazdı dükkanda. Zaten piyasada da yoktu pek. Ara ara ortaya çıkan ilginç balıkları eş bulabilirlerse veya koloni alabilirlerse denerlerdi üretmeyi. Mesela killiler. Erdal abi özellikle pek severdi killileri. Bana da sevdirmişti. Ama pek meşakatlilerdi doğrusu. Piyasası olmadı bu yüzden o balıkların hiç bir zaman.
Ben bir ara diskus diye tutturmuştum ama nedense Nuri abi hiç sevemedi o balığı. Kendi de üretmedi, bana da aldırtmadı. Çok sonraları "kendi evime alıcam" diye tutturduğumda, "bir daha dükkana sokmam seni" ye kadar geldiydi olay. Nedenini hiç anlamadım ama yıldızı barışmadı rahmetlinin diskusla hiç.
İthalat başladıktan sonra malaviler sardı ilk önce piyasayı. Dükkanı da istila ettiler haliyle. Nuri abi daha muhafazakardı bu konularda, bir süre direndi ciklete, ama sonra ne kadar kolay ürediklerini ve ne güzel para getirdiklerini görünce o da ikna oldu. Dükkandaki tankların yarısını malaviler işgal etti o günden sonra.
İthalatla beraber tuhaf ekzotik balıklar da gelmeye başlamıştı ama Nuri abi çoğuna yanaşmıyordu hiç. Bir gün sabah erken dükkana girdim, Erdal abiyle Nuri abi yüksek sesle tartışıyorlardı.. "Ben yapmam sen aldın sen yaparsın" diyordu Nuri abi. Meğer Erdal abi ithalatçıdan 100 tane piranha yavrusu almış, akvaryumu kim temizleyecek kavgası yapıyorlarmış. Nuri abi "tövbe sokmam ben elimi o tanka" diyor, nuh niyor peygamber demiyordu. Erdal abi göstemek için kaptı süngeri soktu elini tanka, başladı camı temizlemeye, bir yandan da söyleniyordu, "parmak kadar balıktan korktun, tüh senin kalıbına" diye. O arada ne olduysa balıklardan birisi atladığı gibi Erdal abinin elinin sırtında bir vuruverdi. Parça koparmadı ama incecik bir kesik açtı. Erdal abi süngeri yere çalıp başladı balıklara bağırmaya, "ulan biz sizi savunuyoruz burda, sizin yaptığınız herzeye bak, temizlemiyorum camınızı ne haliniz varsa görün" diye. Balıklar 3-5 ayda satıldı, ama Nuri abi bir kere olsun elini daldırmadı o tanka.
Dedim ya, aklıma geldikçe ara ara yazarım diye. Başka geçmişi yad etmek isteyen olursa da hoş gelmiş safa getirmiş olsun bu konun altına...
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Özel Üye
[C]5,1,124083[/C] [B]12552,2[/B]
Kayıt: 10/02/2012
İl: Ankara
Mesaj: 447
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir