Kendi artemianı üretmek?
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
bu arada çıkmayan artemia yumurtalarınızı atmayın kabuğunu soyup verin
tarifi 1lt suya (çeşme suyu)500ml kokusuz çamaşırsuyuyla artemiaları pembeleşene kadar banyo yaptırın daha sonra artemia kepçesiyle güzelce çeşmede yıkayın daha sonra bir bardak suya 1yemek kaşığı sirkede 5 dakika bekletip tekrar güzelce yıkayın alın size kabuksuz artemia afyet olsun
[/QUOTE]Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
bu arada çıkmayan artemia yumurtalarınızı atmayın kabuğunu soyup verin
tarifi 1lt suya (çeşme suyu)500ml kokusuz çamaşırsuyuyla artemiaları pembeleşene kadar banyo yaptırın daha sonra artemia kepçesiyle güzelce çeşmede yıkayın daha sonra bir bardak suya 1yemek kaşığı sirkede 5 dakika bekletip tekrar güzelce yıkayın alın size kabuksuz artemia afyet olsun
[/QUOTE]Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Yumurtalar kerevitin karın altında ve akışkan sıvı içerisinde yüzdüğü sırada, kerevitin yaptığı küçük hareketlerle karın bölgesindeki su sirkülasyonları biraz daha arttırılır ki bu sayede yumurtalar çalkalanmış ve daha iyi oksijenlendirilmiş olurlar. Bu sırada gönderilen su, akışkan olan maddeyi de yavaş yavaş yapışkanlaştırır ve yumurtalar yüzme bacakları denilen pleopodlar üzerine tutturulurlar. Bu halde, her bir döllenmiş yumurta suyla temas ettiğinde sert ve koruyucu bir kılıfla çevrelenmiş olur. Bu zar sayesinde yumurtalar aynı zamanda elastikiyet kazandığından kolaylıkla kırılmaları da önlenmiş olur. Dişi kerevit, yumurtalarının yapışma işlemi tamamlandıktan sonra, yüzme bacaklarını zaman zaman hareket ettirerek yumurtalar arasında kuvvetli bir su sirkulasyonu yaratmaya çalışır. Eğer yumurtalar döllenmemiş ve karın altına iyice bağlanmamışlarsa, kısa zamanda ölür ve parçalanırlar. Kerevitler ölü yumurtaları zaman zaman bizzat bacaklarının hareketiyle temizleyip uzaklaştırma davranışı da gösterirler. Yumurtalar genellikle zarın devamı olan bir sap ile tutunmuş olduklarından, zaman zaman kerevitin gayretiyle kendi etrafında döndürülürler ve böylece oksijen gereksinimleri de giderilmiş olur.Yumurtalar etrafındaki sağlam ve koruyucu bir kılıfla sarılmış olduklarından, sert bir zemin üzerinde düşseler bile, adeta bir cam bilye gibi sıçrarlar fakat kırılmazlar. Kuluçka süresi çok uzun olup, 6-7 ay kadar sürebilir. Mayıs ayı içinde yumurtaların önceki renkleri yavaş yavaş değişir. Bu sırada yumurtalar kırmızımsı bir renk alır ve yarı şeffaf bir görünüm kazanırlar. Embriyonun hareketleri ve gelişimleri henüz kabuk altındayken bile görülmeye başlar. Uzun süren bu kuluçka döneminde yumurtaların büyük bir kısmı değişik nedenlerle yok olabilirler. Eğer kuluçka sırasında aşırı yağmurlar yağar ve şiddetli fırtınalar söz konusu olursa, sellerin getirdiği yabancı maddeler yumurtaların arasına dolarak onların hareketlerini sınırlandırır, dolayısıyla oksijenlenmelerini zorlaştırırlar. Bunları temizlemek için de dişi kerevitler büyük gayret sarfeder. Eğer suların çekilmesiyle oluşan kurak periyot uzayacak olursa kerevit yumurtaları yine büyük zarara uğrayabilirler. Çünkü uzun süre susuz bir ortamda kalan yumurtaların açılma yetenekleri biraz daha azalır. Eğer Mayıs ayı içerisinde sularda aşırı bir bulanma söz konusu olursa, yumurtaların açılma oranları iyice azalmaktadır. Diğer taraftan çeşitli parazitler ve predatörler de döllenmiş yumurtalara önemli zarar verebilir.
Çünkü bazı balık türleri kerevit yumurtalarını aşırı şekilde tüketirler. Yumurtlama sırasında koyu kahverengimsi olan yumurtalar, bu ilk renklerini Nisan ayının başına kadar devam ettirirler. Bundan sonraki dönemde opaklık yavaş yavaş kaybolur, renk kırmızımsı olur ve yarı şeffaf bir görünüm kazanırlar. Çıplak gözle yapılan incelemelerde bile embriyonun hareketi rahatlıkla farkedilebilir. Bundan yaklaşık 1 ay sonra ise renk frenk üzümünün rengine döner ve embriyonun bütün hareketleri izlenebilecek duruma gelir. Örneğin bu seviyedeki bir yumurta avuç içine alınacak olursa, bir bilye gibi her tarafa hareket edebildiği görülür ki bu durum, ince bir kılıf içerisindeki kerevit larvalarının iyice artmış olan hareketlerinden ileri gelmektedir.
Uzun süren kuluçka döneminde, yumurtalar gün geçtikçe irileşir ve başlangıçtaki koyu kahverengi renkleri daha parlak bir görünüş kazanır. Embriyo organik kısımları her gün biraz daha asimile eder ve açılma zamanına doğru organik kısımlar tamamen bitirilir. Yumurtalar daha da şeffaf bir görünüm kazanır, artık embriyo renksiz bir sıvı içerisinde yüzmektedir. Nihayet, embriyo ile onu çevreleyen zar açık pembe bir görünüş kazanır ve daha da incedir.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Her canlının temelinde bildiğiniz gibi hidrojen(H), karbon(C) ve azot(N) bulunur. Bu bakımdan bakarsak HCN yani siyanürün faydalı olması lazım. Bu mantıkla yola çıkıp her gün 1 bardak siyanür içilmesini tavsiye ederim.
not: Şaka amaçlı söylenmiştir, içilmemelidir. Ne olur ne olmaz söyleyeyim.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir