ötenazi yapılmalı mı?
Gönderim Zamanı: 19 Mayıs 2007 15:20
[QUOTE=mardek]Arkadaşlar at konusuna açıklık getireyim kafanızdaki soru işaretleri kalksın.
Bu bilgi doğru değil, umarım alınmazsınız fakat yanlış bildiklerimizi de düzeltmemiz gerek.
Atları Niçin Vururlar?
Yarışlarda koşan atların bacaklarının zarar görmesi, jokeylerinin, antrenörlerinin ama en çok da sahiplerinin kabusudur. Tüm nafakasını at arabası ile sağlayan kişinin atının ayağının kırılması tam bir dramdır. Bacağı kırıldığı için yavrusuna son bir kez süt verdikten sonra vurularak öldürülen atın görüntüleri ise yürek parçalayıcıdır. Peki niçin bacağı kırılan atları vuruyorlar? Günümüzün gelişmiş tıbbi teknolojisi için bu ayıp değil mi?
Atların bacaklarında meydana gelen bazı kırıklar günümüz teknolojisi ile bir noktaya kadar, plakalar, vidalar konularak tedavi edilebiliyor. Yani bacağındaki her kırık artık atın ölüm fermanı değil. Ne var ki yine de birçok kırık sorununun hala tedavisi yok. Sebebi ise atın karmaşık ve diğer hayvanlardan farklı anatomik yapısı ve ruhsal durumu.
Atların vücutlarındaki kırık ve çıkıkların tedavileri diğer benzer hayvanlarınkilerden farklılıklar gösterir. Belki de bu hususta atlar tekdirler. Atlar uyuşturulmaya yani uzun anestetik uygulamalara gelemezler. Yerde uzun süre yalamazlar. Sık sık dört ayak üzerinde durmaya ihtiyaçları vardır. Ayaktayken daha rahattırlar ve daha az enerji harcarlar. Nadiren, o da hasta olduklarında veya doğum sırasında yatarlar. Atın iri vücudundaki iç organları yatar vaziyetteyken nefes almasında zorluk yaratır.
At ayakta durabilmek için ön iki bacağına, koşmak için ise dört bacağına birden gereksinim duyar ama hiçbir zaman ağırlığını dört bacağına eşit olarak yaymaz. Her zaman ön iki bacağa daha fazla yük biner. Bu nedenle atlarda karşılaşılan kırık problemleri çoğunlukla ön bacaklardadır. Atlar yatarken ön ayakları üzerinde doğrularak ayağa kalkarlar. Kırık bacağı üzerinde ayağa kalkamayan atın yerde kalması veya tedavi amacıyla yerde yatırılmaya çalışılması at için hem ıstıraptır hem de başka hayati tehlikeler doğurur.
Kemikli canlıların tümünde kırılmış bir kemiğin tedavi usulü aynıdır. Önce kırık parçalar bir araya getirilerek sabitleştirilir. Bu sabitleştirme, kan akımını yani dokulardaki beslenmeyi sağlamak ve olabilecek enfeksiyonlara karşı kan yolu ile vücudun savunma mekanizmasını devreye sokmak için gereklidir.
Kırık kemikler genellikle 12-16 hafta içersinde kaynarlar ve eski sağlam yapılarına kavuşurlar. Bu süre içinde hastanın hareket etmesi, kemikleri sabit tutamaması iyileşmeyi yavaşlatır ve tedavi süresini geciktirir. İnsanlarda tedavinin başarısı, kırık kemiğin bulunduğu uzvun bu 12-16 haftalık sürede sabit tutulması, kırığın alçı ve askıya alınması ama en önemlisi hastanın sabrı ile ilgilidir.
Kırılan bir kemiğin kaynaması ve mikrop kapmadan iyileşmesi için en önemli faktör o bölgedeki kan dolaşımıdır. Bölgedeki kan, çevre deri ve kas dokularından gelen kan ile de takviye edilir. Ne var ki at yarım ton civarındaki ağırlığı ve iri cüssesi ile bu hususta farklı bir yapıya sahiptir. Dizinden aşağısı, kemikler, bunları birbirlerine bağlayan bağlar ve deriden oluşur. Bu bölgede fazla bir kas yapısı olmadığından mevcut ve takviye gelebilecek kan miktarı da fazla değildir. Bu nedenle atın bacağındaki kırık kemiklere yapılan tıbbi müdahaleler çoğu kez sonuç vermez. Kırılan kemikler iltihaplanmaya yatkındırlar. Basit kırıklarda bile veterinerler hastalığın seyri, süresi ve iyileşme ihtimali hakkında kesin bilgiler veremezler.
Atların tedavilerinde sorun yaratan bu özellikler nedeni ile, cerrahi müdahalelerin çok kısa olması, 3-4 saati aşmaması gerekir. Atlar anestezinin etkisi geçince, uyanır uyanmaz iri cüsseleriyle ayağa kalkmaya çalışırlar. Hem de o alçıya alınmış, vidalar veya ****l parçalar yerleştirilmiş bacakları üzerinde. At, tedavisi için gerekli sabrı hiçbir zaman gösteremez, bir an önce ayağa kalkmaya çalışır. Bu arada bacağına konulmuş alçı ve takviye parçalarına zarar verdiği gibi, takatsiz bacaklarının başka yerlerden yeniden kırılmalarına da yol açabilir. Yani atlar, hastalık süresince rahat durmayan, ne yapacakları önceden kestirilemeyen hayvanlardır, uslu bir hasta tipi değillerdir.
Her şeye rağmen 30-40 sene evvel atın ölümü demek olan birçok kırık, günümüz teknolojisi ile tedavi edilebiliyor. Ancak bir bacakta birden fazla kırık bulunmasına veya iki bacağın birden kırılmasına hala yapılabilecek fazla bir şey yok. Bu dost, güzel ve asil hayvanın yerde uzun süre yatırılıp acılar içinde ölümü beklemesi yerine daha fazla acı çekmemesi için uygulanacak en kestirme yoldan başka.
Kaynaklar=http://www.enbabaforum.com/hayvanlarin-dunyasi-genel-t2394.html?s=340999ff6973ff349d40f9033b7c27b2&
http://www.harran.edu.tr/saglikbilens/vet/cerrahi.doc
www.kafkas.edu.tr/sagbe/cerrahi.html
Atın kemik yapısı diğer canlılarınkinden (insanlar dahil) farklıdır ve kırılan kemik kesinlikle bir daha kaynamaz.
Sıradan bir yarış atının bile fiyatı yüzlerce milyar iken sizce neden öldürüyorlar ayağı kırılan atı ?
İşte bu acı gerçekten dolayı.....
[/QUOTE]Bu bilgi doğru değil, umarım alınmazsınız fakat yanlış bildiklerimizi de düzeltmemiz gerek.
Atları Niçin Vururlar?
Yarışlarda koşan atların bacaklarının zarar görmesi, jokeylerinin, antrenörlerinin ama en çok da sahiplerinin kabusudur. Tüm nafakasını at arabası ile sağlayan kişinin atının ayağının kırılması tam bir dramdır. Bacağı kırıldığı için yavrusuna son bir kez süt verdikten sonra vurularak öldürülen atın görüntüleri ise yürek parçalayıcıdır. Peki niçin bacağı kırılan atları vuruyorlar? Günümüzün gelişmiş tıbbi teknolojisi için bu ayıp değil mi?
Atların bacaklarında meydana gelen bazı kırıklar günümüz teknolojisi ile bir noktaya kadar, plakalar, vidalar konularak tedavi edilebiliyor. Yani bacağındaki her kırık artık atın ölüm fermanı değil. Ne var ki yine de birçok kırık sorununun hala tedavisi yok. Sebebi ise atın karmaşık ve diğer hayvanlardan farklı anatomik yapısı ve ruhsal durumu.
Atların vücutlarındaki kırık ve çıkıkların tedavileri diğer benzer hayvanlarınkilerden farklılıklar gösterir. Belki de bu hususta atlar tekdirler. Atlar uyuşturulmaya yani uzun anestetik uygulamalara gelemezler. Yerde uzun süre yalamazlar. Sık sık dört ayak üzerinde durmaya ihtiyaçları vardır. Ayaktayken daha rahattırlar ve daha az enerji harcarlar. Nadiren, o da hasta olduklarında veya doğum sırasında yatarlar. Atın iri vücudundaki iç organları yatar vaziyetteyken nefes almasında zorluk yaratır.
At ayakta durabilmek için ön iki bacağına, koşmak için ise dört bacağına birden gereksinim duyar ama hiçbir zaman ağırlığını dört bacağına eşit olarak yaymaz. Her zaman ön iki bacağa daha fazla yük biner. Bu nedenle atlarda karşılaşılan kırık problemleri çoğunlukla ön bacaklardadır. Atlar yatarken ön ayakları üzerinde doğrularak ayağa kalkarlar. Kırık bacağı üzerinde ayağa kalkamayan atın yerde kalması veya tedavi amacıyla yerde yatırılmaya çalışılması at için hem ıstıraptır hem de başka hayati tehlikeler doğurur.
Kemikli canlıların tümünde kırılmış bir kemiğin tedavi usulü aynıdır. Önce kırık parçalar bir araya getirilerek sabitleştirilir. Bu sabitleştirme, kan akımını yani dokulardaki beslenmeyi sağlamak ve olabilecek enfeksiyonlara karşı kan yolu ile vücudun savunma mekanizmasını devreye sokmak için gereklidir.
Kırık kemikler genellikle 12-16 hafta içersinde kaynarlar ve eski sağlam yapılarına kavuşurlar. Bu süre içinde hastanın hareket etmesi, kemikleri sabit tutamaması iyileşmeyi yavaşlatır ve tedavi süresini geciktirir. İnsanlarda tedavinin başarısı, kırık kemiğin bulunduğu uzvun bu 12-16 haftalık sürede sabit tutulması, kırığın alçı ve askıya alınması ama en önemlisi hastanın sabrı ile ilgilidir.
Kırılan bir kemiğin kaynaması ve mikrop kapmadan iyileşmesi için en önemli faktör o bölgedeki kan dolaşımıdır. Bölgedeki kan, çevre deri ve kas dokularından gelen kan ile de takviye edilir. Ne var ki at yarım ton civarındaki ağırlığı ve iri cüssesi ile bu hususta farklı bir yapıya sahiptir. Dizinden aşağısı, kemikler, bunları birbirlerine bağlayan bağlar ve deriden oluşur. Bu bölgede fazla bir kas yapısı olmadığından mevcut ve takviye gelebilecek kan miktarı da fazla değildir. Bu nedenle atın bacağındaki kırık kemiklere yapılan tıbbi müdahaleler çoğu kez sonuç vermez. Kırılan kemikler iltihaplanmaya yatkındırlar. Basit kırıklarda bile veterinerler hastalığın seyri, süresi ve iyileşme ihtimali hakkında kesin bilgiler veremezler.
Atların tedavilerinde sorun yaratan bu özellikler nedeni ile, cerrahi müdahalelerin çok kısa olması, 3-4 saati aşmaması gerekir. Atlar anestezinin etkisi geçince, uyanır uyanmaz iri cüsseleriyle ayağa kalkmaya çalışırlar. Hem de o alçıya alınmış, vidalar veya ****l parçalar yerleştirilmiş bacakları üzerinde. At, tedavisi için gerekli sabrı hiçbir zaman gösteremez, bir an önce ayağa kalkmaya çalışır. Bu arada bacağına konulmuş alçı ve takviye parçalarına zarar verdiği gibi, takatsiz bacaklarının başka yerlerden yeniden kırılmalarına da yol açabilir. Yani atlar, hastalık süresince rahat durmayan, ne yapacakları önceden kestirilemeyen hayvanlardır, uslu bir hasta tipi değillerdir.
Her şeye rağmen 30-40 sene evvel atın ölümü demek olan birçok kırık, günümüz teknolojisi ile tedavi edilebiliyor. Ancak bir bacakta birden fazla kırık bulunmasına veya iki bacağın birden kırılmasına hala yapılabilecek fazla bir şey yok. Bu dost, güzel ve asil hayvanın yerde uzun süre yatırılıp acılar içinde ölümü beklemesi yerine daha fazla acı çekmemesi için uygulanacak en kestirme yoldan başka.
Kaynaklar=http://www.enbabaforum.com/hayvanlarin-dunyasi-genel-t2394.html?s=340999ff6973ff349d40f9033b7c27b2&
http://www.harran.edu.tr/saglikbilens/vet/cerrahi.doc
www.kafkas.edu.tr/sagbe/cerrahi.html
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 19 Mayıs 2007 16:35
Ötenaziye bende karşıyım.
Daha birkaç hafta önce hırpalanmış bir betam vardı.Yüzgeçleri,kuyruğu neredeyse yok gibiydi.Ötanaziyi bende düşündüm fakat bir canlının yaşama hakkını elinden alma hakkımın olmadığını düşündüm ve onu küçük bir fanusa aldım.Sonuç gün geçtikçe iyileşiyor üstelik hiçbir ilaç kullanmadan sadece su değiştirerek ve yemini vererek.
Benim size tavsiyem balığınızı ayırma imkanınız varsa sakin bir yere ayırmanız
ve tedaviyi orada devam ettirmeniz.
İnşallah balığınız iyileşir.
Saygılar.
lithobates 2007-05-19 16:36:58
Daha birkaç hafta önce hırpalanmış bir betam vardı.Yüzgeçleri,kuyruğu neredeyse yok gibiydi.Ötanaziyi bende düşündüm fakat bir canlının yaşama hakkını elinden alma hakkımın olmadığını düşündüm ve onu küçük bir fanusa aldım.Sonuç gün geçtikçe iyileşiyor üstelik hiçbir ilaç kullanmadan sadece su değiştirerek ve yemini vererek.
Benim size tavsiyem balığınızı ayırma imkanınız varsa sakin bir yere ayırmanız
ve tedaviyi orada devam ettirmeniz.
İnşallah balığınız iyileşir.
Saygılar.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 26 Şubat 2018 21:58
[QUOTE=matematik]PKonu kilitlenebilir /P
DIVBalık artık eceli ile ölmüştür. Umarım benzer bir çelişkide kalmak zorunda kalmazsınız./DIV[/QUOTE] akşam akşam nereden bulduysam konuyu. Ağlamaktan kendimi alamadım [:'(]
DIVBalık artık eceli ile ölmüştür. Umarım benzer bir çelişkide kalmak zorunda kalmazsınız./DIV[/QUOTE] akşam akşam nereden bulduysam konuyu. Ağlamaktan kendimi alamadım [:'(]
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir