Salda Gölü ve Aphanius Splendens
Beğenenler: [T]148285,tekkir[/T]
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Yüksekçe bölgelerden göle baktığınız zaman beyazdan koyu maviye doğru giden renk ahengini görebilirsiniz. Yeşilova Kasabasının hemen eteklerinde tesisler bölgesinden yaklaşıyoruz. Yol arkadaşım Süleyman ile birlikte göle doğru ilerliyoruz. O kadar hikayesini dinlediğim, yazılarını okuduğum suya doğru gidiyoruz. Gönlümde binbir tılsımla dolu bu mekana gitmesem, hep aklımda böyle mi kalsa demeden edemiyorum.
Hemen sol tarafımızda dalgaların sürüklediği belli olan kozalak parçaları ilişiyor. Ormandan gelen sel efsanesini doğrular gibi, oldukça uzak bir mesafe olmasına rağmen böyle bir yığın oluşturmuş.
Bu bölge oldukça sığ 8-10 metre dahi gitseniz su belinize ancak gelir. Ama yine de dikkat! Gölde her yıl üzücü boğulma olayları oluyor. Bunun sebebine ise birazdan değineceğim.
Sahil toprağının rengi beyaz, aslında göl içinde beyaz toprağa rastlamak pek mümkün değil. Bu magnezyumun etkisi, neyse teknik konulara girmeden devam edelim. Suyun berraklığı insanı büyülüyor. Aşağıdaki fotoğrafın su içi fotoğraf olduğunu söylersem buna şahit olmuş olursunuz.
Su içerisinde bizlere taş gibi görünen parçalar sizi aldatmasın. Aslında yumak haline gelmiş, taşlaşmaya doğru giden parçalar bunlar. Aşağıda bir numuneyi sizler için parçalıyorum.
Sahil şeridine paralel olarak giden beyaz oluşumda bunun bir benzeri, yani sert değil ve üzerine basıldığı zaman balçık kıvamında içine batıyorsunuz. Gölün değişik bölümlerindeki boğulma sebeplerinden biri budur. Yani su içinde kaya gibi gördüğünüz bir bölgenin altı bu kıvamda olabiliyor. Bir başka sebepte göl içinde dipten gelen küçük kaynak çıkışları üzeri tortu kaplı boş alanlar oluşturuyor. Sahile çok yakın bölgelerde bile bu çıkışlara şahit olduk. Bu boşluklar üzerine basıldığında beklenmedik şekilde su içinde kalıyorsunuz.
Ve Süleyman Kardeşim iş başında. Sahildeki bitki parçacıklarından yola çıkarak incelemeye devam ediyoruz.
Bullduğumuz bitkiler biraz önce bahsettiğim taşlaşmaya başlayan oluşumların hemen üzerinde, bakdığım zaman ilk aklıma bonsailer geldi. Çünkü o kadar minyatür bir güzellikli, bir ormana bir çimenliğe benziyor. Normal kum üzerinde bu bitkileri görmek mümkün değil.
Kopmuş bir parça su dışına çıktığı zaman çok kısa sürede ölüyorlar. Yani bu bizim bildiğimiz bitkilerin dışında bir olay, 3-5 dakika içinde boyunlarını büküyorlar.
Süleyman bulduğu parçaları öyle bir inceledi ki, su dışında bulunan kara bitkileri ile bile kıyasladı. Sıcak, uzak dinlemedi 100 metre gitti geldi.
Bu bitkilerin akvaryumda yaşayamayacak kadar hassas ve narin olduklarını düşünüyorum.
Salda resifinden bir görüntü.
Sahil boyunca incelemeye devam ediyoruz. Dışarıda bulduğumuz bir taş parçası, buna benzer oldukça fazla sayıda bulmak mümkün. Hayal gücünüzü zorlayın, ben Alaaddinin sihirli lambasını buldum.:) Bu magnezyum kayaçları su dışında sertleşmiş durumda, yine de elle parçalamak mümkün.
Bu sahilde herşey beyaz oluyor. Kimbilir belkide esmer olupta bronzlaşmak yerine beyazlaşmak isteyenler Salda kumsalına gelmeli.:) Aşağıda ölmüş bir bitki parçası, kahverengi olması gerekirken o da beyazlamış.
Ve ilk splendensleri görüyorum. Biri fosil olma yolunda, diğeri ise maalesef ölmüş. Ölüm sebebi nedir bilmiyorum ama doğal yollardan bir ölüm olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. Bundan başka ölü balık görmedim. Netten gördüğüm fotoğraflarından daha farklı görünüyor. Bu bir erkek ve daha ince bir yapıda olduğunu düşünüyordum. Genel yapısı ince farklarla akrabası burduricusa çok benziyor. Vücut formu ölü oluşu sebebiyle değişmişte olabilir. Canlısını görmeden birşey söylemek doğru olmaz.
İlerleyen günlerde canlılarınıda görmek nasip olur inşallah diyelim.
Değişik canlıların sahilde bıraktığı izler, kuşlar, toprak altı canlıları...
Son bir görüntü bir başka canlının bıraktığı iz... Umuyorum ki insanoğlunun buraya bıraktığı iz bundan öteye geçemez. Bu kumsala bir sevda yazılmış. İlk dalga, ilk fırtına alıp götürecek, yeni sevdalar, yeni umutlar kazıncak bu kumsala...
Saygılar...
Beğenenler: [T]148285,tekkir[/T]
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Bir sonraki keşif günümüze tepelerden başladık. Ne yaptığımızın farkına varmak, plan proje çizmek için de iyi bir mekandı. Hedefimizde elbetteki splendensler vardı. Splendens, aphanius yelpazesinin uçtan ikinci canlısıdır. Doğa derneği ansiklopedilerinde Türkiye'ye endemik, fakat Salda Gölü'ne endemik olmayan bir tür olarak görünmekte... Fakat diğer mekanını biliyorum ki, bu canlı kuvvetle muhtemel orada bulunmuyor. Yani şahsi görüşüm artık Salda Gölü'ne endemik bir tür olarak karşımıza çıkıyor.
Kendi çapında küçük bir deltada önce kuşlar karşılıyor bizi... Yalıçapkını, balıkçıllar bizim sahile inişimizle daha güvenli bölgelere gittiler. Tatlı su ve gölün birleştiği noktada bir acı su bölgesi oluşmuş ve burada splendensleri yüzerken görmek çok heyecan vericiydi. Tabi salt balık ve tam örnek için amacımız göl içerisinden örnek almaktı. Ne varki çok uzun yürüyüşlere rağmen buna vakıf olamadık.
Aslında su girişinden örnek almak bir avantaj oldu bizim için... Göl içerisinden alacağımız balıklarla birlikte ciddi bir su kütlesinide taşımamız gerekmekteydi. Kafamdaki tüm planlara rağmen biraz da rahattım. Çünkü sıcak-soğuk su akıntıları arasında, tatlı suyun iç bölgelerine kadar giden splendensleri adaptasyon için çok güçlü görüyordum.
Dere girişinden görüntüler;
Kepçeyi her atışımda onlarcasını yakalamak mümkün oldu. Her boydan örnek alacak olmama rağmen, iri boy bulmak biraz zaman aldı.
Sıcağı sıcağına yaptığım gözlemlerde, dişilerin renk yapısının chantreiye daha çok benzediğini gördüm. Erkekler anaç dişilere oranla oldukça küçüktü ve vücudundaki bant sayısı yakın akrabası burduricustan daha fazlaydı.
Splendesler dışında efsane sazanların yavrularıda ağlarımıza takıldı.
Bu bölge aslında fauna olarak oldukça zengin... Potamon yengeçler, natrix su yılanları, kurbağalar ve su böcekleri ayrı birer güzellik olarak karşımıza çıktı. Ve birde bu yavru balık... Türünün tam olarak ne olduğunu anlayamadım. Akvaryum ortamına aldığımda sadece iki sefer görebildim. Gördüğüm birinde yaptığı hareket çok ilginçti. Hani derlerya balıklama atlamak diye işte aynen öyle... Fakat bu suya değil, kuma atladı.:) Anlık bir zamanda tüm vücudunu kumun altına alarak kayboldu. Halen kendini gizlemekte...
Ve bir adet corixidae familyasından kürekçeken...
Bölge değerleri;
Sıcaklık: 22 C derece
pH: 8,5- 8,8
Kh: 18
Gh: 22
Beğenenler: [T]148285,tekkir[/T]
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Beğenenler: [T]148285,tekkir[/T]
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Her yazınızda / araştırmanızda olduğu gibi buda oldukça teferruatlı ve muhteşem bir araştırma. Tüm satırları zevkle okudum. Size çokça teşekkür ederim.
Türünü bilmediğiniz balık, ülkemizin çeşitli yerlerinde görünen loachlardan bir tanesi.
Sevgi ve saygılarımla.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Elinize emeğinize sağlık,Güzel yurdumun daha ne güzellikleri vardır ki bilinmez.Keşke bizde Malawi,Tanganyika gölü değilde yerli balıklarımızı besleyip meşhur edebilsek....
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Murat bey,
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir