Sizce ne yapmalıyım?
Gönderim Zamanı: 09 Ekim 2011 00:46
Ben yavru alıp daha sonra erkek dişi oranınızı ayırmanızdan yanayım.
Hem onların gelişim ve büyümelerine zevkle tanık olur hemde koloni kurarken sıkıntı yaşamazsınız diye düşünüyorum
Hem onların gelişim ve büyümelerine zevkle tanık olur hemde koloni kurarken sıkıntı yaşamazsınız diye düşünüyorum
sağlıklı balıklar
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 10 Ekim 2011 13:51
Ben ilangi üzerinden konuşucam.
Eğer sabırlı iseniz kesinlikle yavru alın derim. Büyüdüklerini görmek ayrı bir zevk ama sabır işi. Güzel renklerini tam olarak alabilmesi için bir buçuk iki yıla ihtiyaçları var. F0 Damızlık almak istiyor iseniz en az 1 erkek 4 dişi alın. imkanınız var ise 2 erkek 7 dişi lik bir koloni daha sağlıklı olacaktır.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 11 Ekim 2011 14:32
Tekrar merhabalar. Benle ilgili cevap veren arkadaşlara teşekkürler. Fo sertifikasınıda sonuçta bir insan yaptığı için ben pek güvenmiyorum
göz görmeyince kuşku vardır her zaman.
Balıklar havadaki nemin oranın yaydığı ısıdan etkileşim alarak vucut ısı düzenlemesi sağlanır.
Ama tabi her insan istediği gibi yaşar inanır gerçeğe yalana. Ben kendimce amatör bir hobiciyim ama epeyce araştırma yaptım tabiki kitap dergi internet vb. Malaviye ve diğer göllere gitmedim. Bence gereksiz ithalat. Elimizde olanlara iyi bakıp üretip ihraç etmek gerek. Sonuçta akvaryumda üretilmiş olanada çok güzel örnekler var. Sonuçta hobi. Herkese çok teşekkürler.
Bir dip not:Kayıp balık nemo animasyon çocuklar için galiba ve insan yapımı bir film. Şahsen ben izlemedim. Komik olsa gerek.KaPTaN 2011-10-12 01:00:32
Balıklar havadaki nemin oranın yaydığı ısıdan etkileşim alarak vucut ısı düzenlemesi sağlanır.
Ama tabi her insan istediği gibi yaşar inanır gerçeğe yalana. Ben kendimce amatör bir hobiciyim ama epeyce araştırma yaptım tabiki kitap dergi internet vb. Malaviye ve diğer göllere gitmedim. Bence gereksiz ithalat. Elimizde olanlara iyi bakıp üretip ihraç etmek gerek. Sonuçta akvaryumda üretilmiş olanada çok güzel örnekler var. Sonuçta hobi. Herkese çok teşekkürler.
Bir dip not:Kayıp balık nemo animasyon çocuklar için galiba ve insan yapımı bir film. Şahsen ben izlemedim. Komik olsa gerek.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 11 Ekim 2011 15:18
[QUOTE=mtn5022]balılar havadaki nemin oranın yaydığı ısıdan etkilşm alarak vucut ısı düzenlmesi sağlanır.
ama tabi her insan istediği gibi yaşar inanır gerçeğe yalana.[/QUOTE]
Yani basınç deseniz anlayacağım ama havadaki nemin oranının yaydığı ısı diye bir şey yok.
[quote]Arkadaşlar bu fo f1 olaylarını belgesellerde izeledim, malawi tanganya göllerinin kenarlarında üretim paket çiftlikleri var ama teknolojiden uzak olduğu için birde ordakileri uyandırmamak için. orda toplu yakalama yapılıyor, gölden sonra kaba havuzlarda renk ayrımı yapılıyor. Kabaca hava ile paketleyip trans ülkelerine gidiyor orada tür ayrımı yapılıyor. f1 lerde bu ülkelerde çoğalıyor ama f o diye satılıyor bir çoğu. Bir arkadaşın dediği gibi en büyüklerini köylülerin bir çoğu kurutma ve mangal yaparak besin kaynağı. [/quote]
Bu belgeseli hala merak ediyorum. Adını verebilir misiniz?
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 12 Ekim 2011 13:14
Tekrar merhabalar. sayın bjkalley belgeseller ingilizce anlatım ve türkçe alt yazılı idi. ismini ve hangi kanalda izlediğim hatırlamıyorum. sonuçta türkçe çeviriyide bir insan yaptığı için hatalar elbet olabliri. ama nemle sıcaklık döngü ilişkisini bir yazıda ve birkaç sitede aşağıdan bilgi edinilebilir.
Nem (Rutubet) Nedir?
Havadaki su buharıdır. Eskiden "rutubet" denen nem, her şeyden önce deniz, göl ve ırmak gibi su kütlelerinden gelir. Ayrıca bitkilerin "terleme" denen yolla saldıkları su buharı da buna katkıda bulunur. Havadaki su buharı insanlar, hayvanlar ve bitkiler, kısaca tüm canlılar için son derece gereklidir.
En kurak çöllerin üzerinde bile havada bir miktar su buharı bulunur; ama öte yandan, havanın tutabileceği su buharı miktarının da bir sınırı vardır. Artık daha fazla su buharı tutamayacak hale geldiğinde, hava "doymuş" demektir. Burada kural şudur: Hava ne kadar sıcaksa, doyum noktasına ulaşana kadar tutabileceği su buharı miktarı da o kadar çok olur. Örneğin bir yaz günü 30°C sıcaklıkta hava, donma noktasında olan havanın tutabileceğinden altı kat daha fazla nem tutabilir.
Nem miktarı "mutlak" ya da "bağıl" nem olarak ifade edilir. Mutlak nem, belirli bir hacimdeki havada bulunan nem miktarı, yani havanın nem içeriğidir. Diyelim ki, sıcaklığı 20°C olan bir metreküp havada o anda bulunan su buharı miktarını 8,5 gram olarak ölçtük; işte bu 8,5 gram havanın mutlak netnidir. Daha yaygın kullanılan bağıl nem ise şöyle bulunur: 20°C sıcaklıktaki bir metreküp havanın, doymuş hale gelene kadar 17 gram nem tuttuğu bilinir. Demek ki. mutlak nemi 8,5 gram olan bu hava kütlesi taşıyabileceğinin yarısı kadar nem içermektedir. Bağıl nem yüzde olarak ifade edilir (bak. yüzde hesabı). Bu durumda, örneğimizdeki havanın bağıl neminin yüzde 50 olduğunu söyleriz. Soğuk hava, sıcak havaya oranla daha çabuk doyar, yani tutabileceği su buharı miktarı azdır; bu da soğuyan havanın bağıl neminin arttığı anlamına gelir. Bağıl nemin yüzde 100 olduğu ve havanın doymuş hale geldiği sıcaklığa çiy noktası denir. Eğer doymuş havanın sıcaklığı çiy noktasının altına düşerse, bir miktar su buharı küçük damlacıklar haline dönüşür ve çiy, sis ya da bulut biçimini alır Bağıl nemi yüksek olan bir havanın çiy noktasına ulaşması ve bunun sonucunda sis yada bulut oluşturması için sıcaklığının biraz düşmesi yeterlidir. Sis ya da bulut oluşumunu daha sonra yağmur izleyebilir. Yüksek bağıl nem karalarda ve denizlerde suyun buharlaşmasına engel olur; çünkü hava, daha fazla su buharı alamayacak kadar nemlidir. Bunun sonucunda da Dünya yüzeyindeki ısı kaybı azalır ve don olasılığı düşer. Bağıl nemin yüksek olması durumunda ise, çiy noktasına ulaşılması için sıcaklığın çok daha fazla azalması gerekir; bu nedenle akşamları gökyüzü açık olur ve az çiy bulunur. Ama öte yandan buharlaşma hızlanır ve yeryüzündeki ısı kaybı artar. Cezayir'de Sahra Çölü'ndeki Taman-rasset'te bağıl nemin yüzde 25 ve daha düşük olduğu şubat ayında, gündüzleri sıcaklık 27°C'nin üstüne çıkabilir, buna karşılık gece sıcaklığı çoğu zaman donma noktasının altına düşer.
Nemin yaşam koşulları üzerinde önemli etkileri vardır. Kışın, merkezi ısıtmalı bazı yapılarda bağıl nem yüzde 20'ye kadar düşer; bu oldukça kuru bir hava demektir. Böyle bir hava, burun ve boğazdaki solunum yollarını kurutarak buralardaki dış dokuyu "tahriş eder", soğuk algınlığı, öksürük ve nezle olma olasılıklarını artırır. Ayrıca vücuttaki nemin buharlaşmasını hızlandırarak ısı kaybına ve dolayısıyla üşümeye neden olur. Isıtma sistemlerinde, ortamdaki bağıl nem yüzde 50 ile yüzde 60 arasında tutulmaya çalışılır; bu, hem insanın bina içinde kendisini en rahat hissedeceği, hem de yakıt tasarrufu sağlayan bir orandır
Sıcak havalarda nem oranının çok yüksek olması insanı rahatsız eder, çünkü vücudun soğuması derideki terin buharlaşmasına bağlıdır. Eğer hava hem sıcak, hem de nemliyse, vücut daha fazla nem soğuramaz ve bunun sonucunda da buharlaşma azalır, vücut giderek ısınır. Bu durum ölümle sonuçlanabilecek sıcak çarpmalarına yol açabilir.
Nem, biri yaş öbürü kuru iki termometrenin yardımıyla ölçülebilir. İki termometre yan yana yerleştirilir ve bunlardan birinin cıva haznesi açıkta bırakılırken, ötekinin haznesi yaş bir kumaş parçasıyla sarılır. Eğer nem oranı düşükse kuru hava kumaşın emdiği suyu hızla buharlaştırarak, termometrenin haznesinde ısı kaybına ve böylece de yaş termometrede okunan sıcaklığın kuru termometrede okunandan düşük olmasına neden olur. Hava ne kadar kuruysa kumaştaki su da o kadar hızlı buharlaşır ve sıcaklık okumaları arasındaki fark o ölçüde büyük olur. Havanın o andaki nemliliği, yani nem oranı, bu tür sıcaklık ölçümlerine göre düzenlenmiş bir tabloya bakılarak bulunur. Eğer bu iki termometreden aynı sıcaklık okunursa hava neme doymuş demektir ve yağmur da yağıyor olabilir.
Nem ölçmeye yarayan aletlere higrometre ya da nemölçer denir. Higrometrelerin bir türünde insan saçından yararlanılır; insan saçının uzunluğu havadaki nem düzeyine bağlı olarak uzar ya da kısalır. Saçın uzunluğundaki bu değişimler bir dizi kaldıraç yardımıyla büyütülür, kadranlı bir nem göstergesinin ibresine ya da döner tamburlu bir nem kaydedicisinin kalemine aktarılır. Bu kalem bir çark sistemiyle döndürülen tambura sarılı kâğıdın üzerine sürekli kayıt yapar.
En kurak çöllerin üzerinde bile havada bir miktar su buharı bulunur; ama öte yandan, havanın tutabileceği su buharı miktarının da bir sınırı vardır. Artık daha fazla su buharı tutamayacak hale geldiğinde, hava "doymuş" demektir. Burada kural şudur: Hava ne kadar sıcaksa, doyum noktasına ulaşana kadar tutabileceği su buharı miktarı da o kadar çok olur. Örneğin bir yaz günü 30°C sıcaklıkta hava, donma noktasında olan havanın tutabileceğinden altı kat daha fazla nem tutabilir.
Nem miktarı "mutlak" ya da "bağıl" nem olarak ifade edilir. Mutlak nem, belirli bir hacimdeki havada bulunan nem miktarı, yani havanın nem içeriğidir. Diyelim ki, sıcaklığı 20°C olan bir metreküp havada o anda bulunan su buharı miktarını 8,5 gram olarak ölçtük; işte bu 8,5 gram havanın mutlak netnidir. Daha yaygın kullanılan bağıl nem ise şöyle bulunur: 20°C sıcaklıktaki bir metreküp havanın, doymuş hale gelene kadar 17 gram nem tuttuğu bilinir. Demek ki. mutlak nemi 8,5 gram olan bu hava kütlesi taşıyabileceğinin yarısı kadar nem içermektedir. Bağıl nem yüzde olarak ifade edilir (bak. yüzde hesabı). Bu durumda, örneğimizdeki havanın bağıl neminin yüzde 50 olduğunu söyleriz. Soğuk hava, sıcak havaya oranla daha çabuk doyar, yani tutabileceği su buharı miktarı azdır; bu da soğuyan havanın bağıl neminin arttığı anlamına gelir. Bağıl nemin yüzde 100 olduğu ve havanın doymuş hale geldiği sıcaklığa çiy noktası denir. Eğer doymuş havanın sıcaklığı çiy noktasının altına düşerse, bir miktar su buharı küçük damlacıklar haline dönüşür ve çiy, sis ya da bulut biçimini alır Bağıl nemi yüksek olan bir havanın çiy noktasına ulaşması ve bunun sonucunda sis yada bulut oluşturması için sıcaklığının biraz düşmesi yeterlidir. Sis ya da bulut oluşumunu daha sonra yağmur izleyebilir. Yüksek bağıl nem karalarda ve denizlerde suyun buharlaşmasına engel olur; çünkü hava, daha fazla su buharı alamayacak kadar nemlidir. Bunun sonucunda da Dünya yüzeyindeki ısı kaybı azalır ve don olasılığı düşer. Bağıl nemin yüksek olması durumunda ise, çiy noktasına ulaşılması için sıcaklığın çok daha fazla azalması gerekir; bu nedenle akşamları gökyüzü açık olur ve az çiy bulunur. Ama öte yandan buharlaşma hızlanır ve yeryüzündeki ısı kaybı artar. Cezayir'de Sahra Çölü'ndeki Taman-rasset'te bağıl nemin yüzde 25 ve daha düşük olduğu şubat ayında, gündüzleri sıcaklık 27°C'nin üstüne çıkabilir, buna karşılık gece sıcaklığı çoğu zaman donma noktasının altına düşer.
Nemin yaşam koşulları üzerinde önemli etkileri vardır. Kışın, merkezi ısıtmalı bazı yapılarda bağıl nem yüzde 20'ye kadar düşer; bu oldukça kuru bir hava demektir. Böyle bir hava, burun ve boğazdaki solunum yollarını kurutarak buralardaki dış dokuyu "tahriş eder", soğuk algınlığı, öksürük ve nezle olma olasılıklarını artırır. Ayrıca vücuttaki nemin buharlaşmasını hızlandırarak ısı kaybına ve dolayısıyla üşümeye neden olur. Isıtma sistemlerinde, ortamdaki bağıl nem yüzde 50 ile yüzde 60 arasında tutulmaya çalışılır; bu, hem insanın bina içinde kendisini en rahat hissedeceği, hem de yakıt tasarrufu sağlayan bir orandır
Sıcak havalarda nem oranının çok yüksek olması insanı rahatsız eder, çünkü vücudun soğuması derideki terin buharlaşmasına bağlıdır. Eğer hava hem sıcak, hem de nemliyse, vücut daha fazla nem soğuramaz ve bunun sonucunda da buharlaşma azalır, vücut giderek ısınır. Bu durum ölümle sonuçlanabilecek sıcak çarpmalarına yol açabilir.
Nem, biri yaş öbürü kuru iki termometrenin yardımıyla ölçülebilir. İki termometre yan yana yerleştirilir ve bunlardan birinin cıva haznesi açıkta bırakılırken, ötekinin haznesi yaş bir kumaş parçasıyla sarılır. Eğer nem oranı düşükse kuru hava kumaşın emdiği suyu hızla buharlaştırarak, termometrenin haznesinde ısı kaybına ve böylece de yaş termometrede okunan sıcaklığın kuru termometrede okunandan düşük olmasına neden olur. Hava ne kadar kuruysa kumaştaki su da o kadar hızlı buharlaşır ve sıcaklık okumaları arasındaki fark o ölçüde büyük olur. Havanın o andaki nemliliği, yani nem oranı, bu tür sıcaklık ölçümlerine göre düzenlenmiş bir tabloya bakılarak bulunur. Eğer bu iki termometreden aynı sıcaklık okunursa hava neme doymuş demektir ve yağmur da yağıyor olabilir.
Nem ölçmeye yarayan aletlere higrometre ya da nemölçer denir. Higrometrelerin bir türünde insan saçından yararlanılır; insan saçının uzunluğu havadaki nem düzeyine bağlı olarak uzar ya da kısalır. Saçın uzunluğundaki bu değişimler bir dizi kaldıraç yardımıyla büyütülür, kadranlı bir nem göstergesinin ibresine ya da döner tamburlu bir nem kaydedicisinin kalemine aktarılır. Bu kalem bir çark sistemiyle döndürülen tambura sarılı kâğıdın üzerine sürekli kayıt yapar.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 12 Ekim 2011 13:41
ODTÜ'de makine mühendisliği okudum, alanım ısıydı. Boğaziçi Üniversitesi makine mühendisliğinde ısı üzerine yüksek lisans yapıyorum. Tüm ısı derslerini aldım, dersleri verdim şuan tezimi yazıyorum. Bu konuda benimle tartışabilmek için emin olun copy pasteden fazlasına ihtiyacınız var.
Havadaki nem karada yaşayan hayvanları ilgilendirir. Suyun içindeki bir canlının nem ile alakası olmaz. Sadece beta gibi labirentli, su üzerinden hava alan balıklarda etkisinden söz edilebilir. Havadaki nemin oranı akvaryumdan buharlaşma miktarını etkiler, içinde ısıtıcı bulunan bir akvaryum için nemin bir önemi yoktur sıcaklık sabittir. Denizde ise "balılar havadaki nemin oranın yaydığı ısıdan etkilşm alarak vucut ısı düzenlmesi sağlanır." Böyle bir şey iddia etmişsiniz, bu iddia kusura bakmayın ama çok gülünç bir iddia. Nem oranı ısı falan yaymaz, havadaki nem sudaki bi canlının vücut ısısı düzenlenmesini falan da sağlanmaz.
Kusura bakmayın biraz üzerinize gidiyorum ancak bu şeyler bu kadar basit olmamalı. Ben buraya kediler 8 bacaklıdır yazsam bu burada kalıyor ve insanlar bundan faydalanıyor. Bu kadar temelsiz şeyleri, bir referans olmadan yazmak bu kadar kolay olmamalı.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 12 Ekim 2011 17:01
Sevgili ali bey almış olduğunuz eğitimlere ve çalışmalra saygı duyarım .resmi olarak inşşat teknikeriyim ama bir mimar ve bir inşaat mühendisinden daha fazla teknik tecrübeye sahibim. konu ısıysa bende yüzlerce metre yükseklikte yapılan çelik , betonarme binalar su altı ve su üstü yapıları ahşap prefabrik kagir ve diğer malzemlerden elde edilen imlatların ısıyla , ısıya bağlı olarak oluşan nem ve diğer gazlarla meydana gele suya ve diğer maddelerin tepkimelerin ilişkisini size anlatmama gerek yok sanırım. ben akvaryumdaki canlıların nemden etkilendiğini falan yazmadım ben sizin dediğiniz gibi asla akvaryumdaki ve ısıtıcı bulunan bir canlının canlıların nemden etkilendiğini falan yazmadım
daha önce dedimki: Bazı arkadaşlar satış yapaken yazıyor koloni halinde afirkadan getirtiğim fo bilmem ne balıklarımı tür değişkliği nedeniyle satıoyrum diyor hepsi hikaye. Görmeden fo denemez ve f0 lar gölden çıkıp geldiği gibi senelerce yavru alınamıyor doğal ortam sıcaklığı ve nemi olmadıkça balıklar stres yapıp yavru yumurta vermiyor. erkeklerin sıkıştırmasıyla bile yumurta alsa dahi kusuyor. Bu yüzden göl kenarlarında kurulmuş hangarlarda bekleterek balığın doğla ortamını unutması sağlanıp biz hobicilere satış için uygun hayat hazırlanıyor. İzlediğim belgeselde malawi gölü kenarında sadece 4 adet bekleme hangarı vardı. Gölde bol miktadra balık mevcut ama insanların yakalmalarına dayanmaz.
Bu yüzden ihraç ülkelerinde üretim yapılıyor. demiştim
eğer havada nem yoksa buna bağlı olarak buharlaşma ve sonrsında yağmur güneş döngüsü gerçekleşmiyorsa su ısınmıyor demektir güneş ısısı yada yapay ısı var veya yok ise buharlaşma nem(rutubet) yada donma VEya soğuma oluşmaktadır benim bilgilerim bunun üstüne .
sonuç olarak akvaryum hariç göl deniz gibi su kütlelerini sıcaklık durumu havadaki ısı , nem, buharlaşma döngüsüyle değişir.
maksat tabiki tartışmak veya bir şey ispat etmek değil doğru bilinen şeyleri , bilgi sahibi olmak isteyen arkadaşlarımıza aktarmaktır. eğer bildiğin bilgilre ters bir düşüncem yada anlaşıldığı üzere tartışma konusu olduysam özür dilerim. ayrıca hızdan dolayı yazım hatalarında eksik harflerden dolayı cümlelerde anlma değişikliği olabilir herkesden özür dilerim.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 16 Ekim 2011 16:36
Hepinize çok teşekür ederim.Bana çok değerli bilgiler ve tecrübeler aktardınız.Amacım ortalama 400-600 TL miktarda bir para harcayarak türünün güzel örnrkleri olan balıklar edinmek.Taktir edersiniz ki bu meblalar bazı insanlar için oldukça yüksek meblalardır.Bu kadar para harcayınca da güzel saf kana en yakın balıkları edinmek istiyorum.F0 lar da ithal olduklarından saf kan olduklarını düşündüğüm için almalı mıyım diye düşündüm.Fakat sizlerinde belirttiğiniz gibi bu balıklar kalabalık halde daha sağlıklı daha mutlu ve daha iyi yaşıyorlar.Kararımı verdim 20 tane civarında yavru alacağım.En kısa zamanda da fotolarını sizinle paylaşacağım.Hepinize tekrar teşekkür eder sağlıklı günler dilerim.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 16 Ekim 2011 17:16
[QUOTE=mtn5022]
[/QUOTE]
bjkalley 2011-10-16 17:17:30
doğal ortam sıcaklığı ve nemi olmadıkça balıklar stres yapıp yavru yumurta vermiyor.
Konuyu fazla uzatmaya gerek yok. Bir balık havadaki nemin ne olduğunu bilemez, balığın bunu hissetmek için bir duyusu yok, çünkü buna ihtiyacı yok. Doğal olarak da nemin balık yavrulamasına hiçbir olumlu olumsuz katkısı yoktur. Yukarıdaki cümlenin nem içeren kısmı tamamen yanlıştır. Bu kadar açık ve net.
Sizin bu dediğinizi okuyan bir hobici gidip tanganyika üzerindeki nemi araştırıp, evinde o neme sahip olmaya çalışabilir ya da bu işi yapacak birisini böylesi yanlış bir bilgi nedeniyle korkutup uzaklaştırabilir.
Isıtıcı derken anlatmak istediğimi daha açık bir şekilde açıklayayım. Yazının burası ekstra bilgidir kafasını karıştırmamak isteyenler geçebilir. Bizim ölçtüğümüz sıcaklık kuru sıcaklıktır. Bir de ıslak sıcaklık dediğimiz kavram vardır. Bunda derecenin dibine ıslak bir bez sarılır ve sıcaklık öyle ölçülür. Bu sıcaklığı da nemin varlığı değiştirir, eğer hava nemliyse ıslak sıcaklık kuru sıcaklığa yakın olur, hatta nem %100 ise eşit olur. Nem düştükçe bu iki sıcaklık arası fark açılır çünkü hava neme doymamış olduğundan ıslak bezden su buharlaşır ve etrafın sıcaklığından daha düşük bir sıcaklığa soğur. Bunun için mühendislikte kullanılan tablolar vardır. Bu tablo ve kavram neden örneğin hava 25 dereceyken akvaryum suyunun 23 derece olduğunu açıklar.
Örneğin bu tablodan bakınca, hava 25 derecedeyken deniz seviyesinde (ör. İstanbul, Antalya ve İzmir) ortam %60 nemliyken ıslak sıcaklık 19 derece oluyor. Tabloda gördüğünüz gibi nem %100 iken ıslak ve kuru sıcaklıklar birbirine eşit. Bunu bilmenin bize ne getirisi var? Akvaryumunuzun üzerini kışın olabilidğince kapatıp, orada nemi %100'e getirip ısıtıcının daha az çalışmasını sağlayıp, ısıtma masrafınızı düşürebilirsiniz, benzer şekilde de yazın akvaryumun üzerini açıp, suyu hava sıcaklığından daha düşük bir seviyeye getirebilirsiniz.
Bu nemin su sıcaklığına etkisi olsa da balığa hiçbir etkisi yoktur, çünkü suyun nemi diye bir şey yoktur, nem havanın nemidir, balık ise suda yaşar. Balığı sadece sıcaklık ilgilendirir, havadaki nem hiçbir şekilde üremesine, yaşamasına, psikolojisine etkide bulunmaz.
Saygılar,
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir