Dinlendirilmemiş su?
Gönderim Zamanı: 17 Kasım 2007 22:51
Selam arkadaşlar, benim de 5 akvaryumum var. Dip çekiminden sonra dinlenmiş su kullanıyorum ama söylenildiği gibi bu bir tercih meselesi. Hangi akvaryumcunun tankı var arkadaşlar? Biraz gezin ve akvaryumcularınıza sorun. Tüm akvaryumcular musluktan basıyor suyu.Ben suyu 1 ay dinlendiriyorum bazen daha fazla. Tanıdığım bazı akvaryumcular da su faturasından ve dinlenme olaylarından artezyen suyu kullanıyorlar. En akıllısı aslında ayda 200 lira fatura ödemektense 25 liraya 4 ton su getirtirim daha iyi .........
acemi41 2007-11-18 15:41:59
SAĞLIKLI BALIKLAR
Türkçeye önem veriyoruz.
Lütfen, mesajlarınızda yazım ve noktalama kurallarına dikkat edin.
Saygılar.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 17 Kasım 2007 23:23
[QUOTE]slm arkadaşlar benimde 5 akvaryumum var dipçekiminden sonra dinlenmiş su kullanıyorum. ama söylenildiği gibi bu bir tercih meselesi hangi akvaryumcunun tankı var arkadaşlar biraz gezin ve akvaryumcularınıza sorun tüm akvaryumcular musluktan basıyor suyu.ben suyu 1 ay dinlendiriyorum bazen daha fazla tanıdığım bazı akvaryumcularda su faturasından ve dinlenme olaylarından artezyen suyu kullanıyolar en akıllısı aslında ayda 200 lira fatura ödemektense 25 liraya 4 ton su getittiririm daha iyi .........
Şu anda evimde 4 tank var, ve toplam su hacimleri 450 lt. Peryodik olarak 15 günde bir dip çekimi ve %25 ila 30 arası su değişimi yaparım. Yakındada yeni 400 lt'lik tank kurucam. Şu anda su faturası 30 ila 45 ytl arası geliyor. Tabikide bu işi ticari yada üretimhaneye dökmüş olursak dediğin gibi tankerlerle alınan sular kullanılması uygundur...
Benim kanaatimce İstanbul gibi büyük şehirlerde şebeke sularını asgari 48 saat ağzı açık bir şekilde dinlendirmek uygundur...
İşini ve balıklarının değerini bilen bir akvaryumcu bu şekilde, helede İstanbul gibi bir yerde şebeke suyunu direk balıklarını mağruz bırakmaz sanırım. Hiç yoksa kendi semtimdeki akvaryumcumun arka bölümünde 2 tonluk su deposu var buradan su ilavesi yapmakta.
Ben evimde 20-10 lt lik damacanalarda su dinlendiriyorum, birçok kişide bu biçimde uygulama yapmaktadır sanırım...
SAĞLIKLI BALIKLAR
[/QUOTE]Şu anda evimde 4 tank var, ve toplam su hacimleri 450 lt. Peryodik olarak 15 günde bir dip çekimi ve %25 ila 30 arası su değişimi yaparım. Yakındada yeni 400 lt'lik tank kurucam. Şu anda su faturası 30 ila 45 ytl arası geliyor. Tabikide bu işi ticari yada üretimhaneye dökmüş olursak dediğin gibi tankerlerle alınan sular kullanılması uygundur...
Benim kanaatimce İstanbul gibi büyük şehirlerde şebeke sularını asgari 48 saat ağzı açık bir şekilde dinlendirmek uygundur...
İşini ve balıklarının değerini bilen bir akvaryumcu bu şekilde, helede İstanbul gibi bir yerde şebeke suyunu direk balıklarını mağruz bırakmaz sanırım. Hiç yoksa kendi semtimdeki akvaryumcumun arka bölümünde 2 tonluk su deposu var buradan su ilavesi yapmakta.
Ben evimde 20-10 lt lik damacanalarda su dinlendiriyorum, birçok kişide bu biçimde uygulama yapmaktadır sanırım...
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 18 Kasım 2007 15:37
Su değişimi konusunda izninizle benim de bir kaç sözüm olacak.
1) Akvaryumunuzda biyolojik filtrasyon yetersizse mutlaka amonyak birikimi olur. Bu durumda klorlu çeşme suyu koyarsanız kloramin zehirlenmesi kaçınılmazdır. Forumda pek çok sefer insanların konu açıp "Balıklarım dönüyor ve çılgınca kendini etrafa vuruyor" gibi mesajlarına tanık oldum. Biraz eşeleyince işin altından kötü filtrasyon ve su dinlendirmeme çıktı. Bu durumda bazı tavsiyeler verilebilse dahi hem kişinin dinlenmiş su depolama alışkanlığı olmadığından hem de kloramin söz konusu olduğunda belirtiler görülünce genelde geç kalındığından elden bir şey gelmiyor. Çoğunda ertesi gün "Başınız sağolsun" mesajları atmak zorunda kalıyoruz.
2) Ortada bilimsel doğrular varken "Ben yaptım oldu" mantığına her zaman karşı çıkmışımdır. Örneğin ben 10 küsür yıldır sigara içiyorum fakat halen ölmedim. Yalnız bu her yıl 3 milyon kişinin sigaradan dolayı ölmesi, bir o kadarının kalp krizi geçirmesi veya kolunun, bacağının kesilmesi gerçeğini değiştirmez. Şimdi ben çıksam ve "10 küsür yıldır sigara içiyorum, bana bir şey olmadı. Demek ki içilmesinde sakınca yok." desem kaçınız beni ciddiye alır?
3) Doktorlar bile hastaları ile konuşuyor, bu yetmiyor onlarca test yaptırıyor ve kimi zaman bu da işe yaramıyor. Bizler ise balıklarla konuşamıyoruz, onlara kan testi yapamıyoruz ve en önemlisi istisnalar hariç hiç birimiz bu konuda yıllarca eğitim almadık. Bu sebeple balıkların sağlıklarının bozulduğunu onlar ölümün kıyısına gelince anlıyoruz. Şimdi direk çeşmeden konacak suyun balıklara zarar vermeyeceğini iddia edebileceklere soruyorum:
"Balığınızda sindirim sorunlarından dolayı karın ağrıları tespit ettiniz mi? Balıklarınızın dolaşım sorunu yaşayıp yaşamadıkları hakkında bir fikriniz var mı? Balığınız size solungaçlarında yanma olduğu şikayetinde bulundu mu?"
Pek çok akademisyen bile bu gün balıklardaki hastalıklara durum ciddileşmedikçe tanı koyamıyor. Genellikle pek çok hastalığın tanısı balık öldükten sonra bedeni açılıp incelendikten sonra ortaya çıkıyor. Akademisyenler bile hastalıklardan sadece balığa çıplak gözle bakarak emin olabilecek durumda değilken bizler hangi gerekçelerle dinlenmemiş suyun balıkların sağlığını bozmadığı sonucuna ulaşabiliriz?
4) Bu hobide belli bir tecrübeye sahip olan kişiler ile yeni başlayanlar arasındaki en büyük farklardan biri yeni başlayanların balıklarını her daim sağlıklı zannetmesidir. Çünkü balıkların doğal davranışlarına alışmamışlardır, yerli/yabancı kaynakları araştırıp hiç bilmedikleri hastalıkların belirtilerini önlem olsun diye araştırmamışlardır, bilinen hastalıklara dahi düzgün teşhis koyamamışlardır. Tüm bunlardan dolayı bu hobiye yeni başlayanlar balıklarının hasta olduklarının farkına varamaz, varsa bile balık ölmek üzere iken farkına varır. İşte en tehlikeli öneriler de bu insanlardan gelir çünkü yaptıklarının sonuçlarından haberdar değillerdir.
5) Tetra akvaryumuna dinlenmemiş su eklenmesinden bahsedilmiş. Hadi kloramin zehirlenmesi ihtimalini geçtik, klorun tahriş edici özelliğini ve biyolojik sisteme etkisini de geçtik. Hatta yüksek derişimdeki oksijen ve azotun dolaşım sistemine etkisini de geçtik. Diyelim ki çeşmeden akan suya dirhem klor yok fakat soğuk bir kış günündeyiz ve akvaryumumuzda bir terslik sonucu su değişimi yapmak gerekti. Örneğin dekorun arasına iri bir balık sıkışıp öldü ve farkına varmadık diyelim. Tabii balık iri, suyu epey bir bozmuş. Şimdi bu akvaryuma içinde klor olmayan 10 derece sıcaklıktaki su ile %50 su değişimi yaparsanız ne olur? Hangi tetra türü bunu zarar görmeden atlatır?
Daha sayarım da fazla uzamasın. Lütfen herkes birbirinin tecrübelerine saygı duysun. Fakat bilimsel dayanağı olan tecrübelerin bilgisizce yapılmış gözlemlerden çok daha üstün olduğunu da lütfen herkes bir yere not etsin.
Ayrıca unutmayalım ki forumda 1-2 yıl önce açılmış bir konu dahi bugün arama sonuçlarında çıkıyor. Yapacağınız hatalı bilgilendirmeler bugünü bırakın, 2-3 yıl sonra dahi birilerinin gözü gibi baktığı canlılarının ölümü ile sonuçlanabilir.
1) Akvaryumunuzda biyolojik filtrasyon yetersizse mutlaka amonyak birikimi olur. Bu durumda klorlu çeşme suyu koyarsanız kloramin zehirlenmesi kaçınılmazdır. Forumda pek çok sefer insanların konu açıp "Balıklarım dönüyor ve çılgınca kendini etrafa vuruyor" gibi mesajlarına tanık oldum. Biraz eşeleyince işin altından kötü filtrasyon ve su dinlendirmeme çıktı. Bu durumda bazı tavsiyeler verilebilse dahi hem kişinin dinlenmiş su depolama alışkanlığı olmadığından hem de kloramin söz konusu olduğunda belirtiler görülünce genelde geç kalındığından elden bir şey gelmiyor. Çoğunda ertesi gün "Başınız sağolsun" mesajları atmak zorunda kalıyoruz.
2) Ortada bilimsel doğrular varken "Ben yaptım oldu" mantığına her zaman karşı çıkmışımdır. Örneğin ben 10 küsür yıldır sigara içiyorum fakat halen ölmedim. Yalnız bu her yıl 3 milyon kişinin sigaradan dolayı ölmesi, bir o kadarının kalp krizi geçirmesi veya kolunun, bacağının kesilmesi gerçeğini değiştirmez. Şimdi ben çıksam ve "10 küsür yıldır sigara içiyorum, bana bir şey olmadı. Demek ki içilmesinde sakınca yok." desem kaçınız beni ciddiye alır?
3) Doktorlar bile hastaları ile konuşuyor, bu yetmiyor onlarca test yaptırıyor ve kimi zaman bu da işe yaramıyor. Bizler ise balıklarla konuşamıyoruz, onlara kan testi yapamıyoruz ve en önemlisi istisnalar hariç hiç birimiz bu konuda yıllarca eğitim almadık. Bu sebeple balıkların sağlıklarının bozulduğunu onlar ölümün kıyısına gelince anlıyoruz. Şimdi direk çeşmeden konacak suyun balıklara zarar vermeyeceğini iddia edebileceklere soruyorum:
"Balığınızda sindirim sorunlarından dolayı karın ağrıları tespit ettiniz mi? Balıklarınızın dolaşım sorunu yaşayıp yaşamadıkları hakkında bir fikriniz var mı? Balığınız size solungaçlarında yanma olduğu şikayetinde bulundu mu?"
Pek çok akademisyen bile bu gün balıklardaki hastalıklara durum ciddileşmedikçe tanı koyamıyor. Genellikle pek çok hastalığın tanısı balık öldükten sonra bedeni açılıp incelendikten sonra ortaya çıkıyor. Akademisyenler bile hastalıklardan sadece balığa çıplak gözle bakarak emin olabilecek durumda değilken bizler hangi gerekçelerle dinlenmemiş suyun balıkların sağlığını bozmadığı sonucuna ulaşabiliriz?
4) Bu hobide belli bir tecrübeye sahip olan kişiler ile yeni başlayanlar arasındaki en büyük farklardan biri yeni başlayanların balıklarını her daim sağlıklı zannetmesidir. Çünkü balıkların doğal davranışlarına alışmamışlardır, yerli/yabancı kaynakları araştırıp hiç bilmedikleri hastalıkların belirtilerini önlem olsun diye araştırmamışlardır, bilinen hastalıklara dahi düzgün teşhis koyamamışlardır. Tüm bunlardan dolayı bu hobiye yeni başlayanlar balıklarının hasta olduklarının farkına varamaz, varsa bile balık ölmek üzere iken farkına varır. İşte en tehlikeli öneriler de bu insanlardan gelir çünkü yaptıklarının sonuçlarından haberdar değillerdir.
5) Tetra akvaryumuna dinlenmemiş su eklenmesinden bahsedilmiş. Hadi kloramin zehirlenmesi ihtimalini geçtik, klorun tahriş edici özelliğini ve biyolojik sisteme etkisini de geçtik. Hatta yüksek derişimdeki oksijen ve azotun dolaşım sistemine etkisini de geçtik. Diyelim ki çeşmeden akan suya dirhem klor yok fakat soğuk bir kış günündeyiz ve akvaryumumuzda bir terslik sonucu su değişimi yapmak gerekti. Örneğin dekorun arasına iri bir balık sıkışıp öldü ve farkına varmadık diyelim. Tabii balık iri, suyu epey bir bozmuş. Şimdi bu akvaryuma içinde klor olmayan 10 derece sıcaklıktaki su ile %50 su değişimi yaparsanız ne olur? Hangi tetra türü bunu zarar görmeden atlatır?
Daha sayarım da fazla uzamasın. Lütfen herkes birbirinin tecrübelerine saygı duysun. Fakat bilimsel dayanağı olan tecrübelerin bilgisizce yapılmış gözlemlerden çok daha üstün olduğunu da lütfen herkes bir yere not etsin.
Ayrıca unutmayalım ki forumda 1-2 yıl önce açılmış bir konu dahi bugün arama sonuçlarında çıkıyor. Yapacağınız hatalı bilgilendirmeler bugünü bırakın, 2-3 yıl sonra dahi birilerinin gözü gibi baktığı canlılarının ölümü ile sonuçlanabilir.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 18 Kasım 2007 15:43
Onur Bey'in açıklamalarına katılıyorum.
Bu nedenle konuyu kilitliyorum.
Saygılar.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir