Özellikle mikrobiyoloji bilgisi olanlara...

Merhaba;
Uzun zamandır kafamı kurcalayan ve kendi kendime bir çözüme ulaştıramadığım bir konu var."Hastalıklar ve İlaçlar" kısmına açacaktım ancak karşılaştığım sayfa,yerinin burası olduğunu düşünmeme sebep oldu.Zira hasta bir balığım yok,su sıcaklığı ve kullandığım ilaçlar,vs kısımları bu konu için değil.
Hepimiz beslediğimiz canlıların sağlıklı ve huzurlu olmaları için çaba harcıyoruz hatta kimi zaman hobimiz günlük hayatımızı etkileyerek bazı şeyleri ertelememize sebep oluyor.Fakat elimizde olan ya da olmayan sebeplerle kimi zaman çok sevdiğimiz balıklarımız hastalanıyor ve bize de tedavi kısmı başlıyor.İşte benim sorunum da burda başlıyor:
Örneğin özellikle iç parazit tedavisinde kullanımı tavsiye edilen Flagyl'i hemen hepimiz bir kere duymuşuzdur.Çevremde yaptığım araştırmalara göre bu ilaç sandığımız kadar masum değil.Anaerob bakterilere karşı kullanılan oldukça güçlü bir formül.Görüştüğüm tıp hekimleri de kesinlikle ve kesinlikle insan sağlığı için üretilmiş kimyasalların,amacı dışında kullanılmaması yönünde fikir belirtiyor,aksi durumların ise hibrit ve ilaçlara karşı yüksek direnç geliştirmiş bakteriler ortaya çıkmasına sebep olarak insan sağlığı için uzun vadede çok daha büyük zararlara yol açacağını söylüyorlar.
Şimdi iki soru var karşımızda:İlki peki madem vazgeçtik tedaviyi nasıl ikame ettireceğiz?İkincisi ise bunu görmezden geldik diyelim,olabileceklerin sorumluluğunu kaldırabilecek miyiz?
Özellikle mikrobiyoloji ve tıp konusunda bilgili arkadaşların değerli görüşlerini bekliyorum.
Saygılar...

Bu tehlike sadece suya uygulanan flagyl için değil,insanların kendisi için kullandığı tüm antibiyotikler için de geçerli.Sürekli yeni nesil antibiyotikler geliştiriliyor.Bunun sebebi bakterilerin bir önceki nesillere direnç geliştirmesidir.Yani suya uygulamakla kendi vücudumuza uygulamak arasındaçok da fark yok.Tehlikeli olabilir diyen hekimler balıkları tam olarak bilmediği için ihtimal vermişlerdir.

Biz veteriner hekimler bazı durumlarda insan ilaçlarını sıkca kullanmaktayız.Bunlardan biride flagyl dir.Özellikle kedi ve köpeklerde sıkca kullanılır.Onur Bey'inde bahsettiği gibi suya katmakla kendi kullanmamız arasında hiç bir fark yokdur.Önemli olan doğru dozda ve doğru yerde kullanmakdır.En ufak bir olayda antibiyotik kullanmak dediğiniz etkilerin oluşmasını hızlandırır.Ne yaparsanız yapın mikroorganizmalar bu ilaçlara karşı direnç oluşturur.Önemli olan direncin oluşma süresinin uzun olmasıdır.Maalesef türkiye'de en ufak şikayette antibiyotiğe sarılmaktadır insanlar.Hatta doktora bile gitmeden kulakdan dolma bilgilerle antibiyotik kullananlar var.Sanırsınız şeker yiyor.Bunun sonucundada mikroorganizmaların direnci daha çabuk artmaktadır.10 yılda oluşacak direnç 2 yılda oluşmakda.Önemli olan dediğim gibi hastalıkda,antibiyotik kullanımı şart ise doğru antibiyotiği,doğru dozda kullanmakdır. scarab2010-05-04 22:04:15

Anbiyotiklerin akvaryumda kullanılması dirençli bakterilerin gelişmesine neden olabilir. Dirençli bakterilerin gelişmesi de insanlar için ölümcül olabilecek mutant bakteri enfeksiyonlarının ortaya çıkmasına zemin hazırlar. Bundan dolayıdır ki akvaryumda oluşacak her hastalıkta mecbur kalmadıkça antibiotiklere atlamamak gerekiyor.

[QUOTE=iahmetgunay]
Örneğin özellikle iç parazit tedavisinde kullanımı tavsiye edilen Flagyl'i hemen hepimiz bir kere duymuşuzdur scarab2010-05-05 07:10:14

Değerli görüşleriniz için öncelikle çok teşekkür ediyorum.
Flagyl'den aklıma ilk gelen örnek olduğu için bahsettim aslında.Tabii ki gereği durumunda gerektiği kadar ilaç kullanalım ancak bunların muadili olabilecek farklı şeyler bulamaz mıyız acaba?Örneğin Onur Bey'in bu konularda çok güzel çalışmaları var(Çay,meyan kökü,vb.).Görüştüğüm hekim arkadaşlara da aklıma ilk gelen örnek olduğu için "Flagy" dedim ve birkaçından oldukça sert tepkiler aldım.Oluşabilecek hibrit türlerin kendimizi yeterli ölçüde dezenfekte etmememiz durumunda uç örnekler de olsa halk sağlığını tehtid edebileceğini(gerçekleşme olasılığı bir komplo teorisi düzeyinde olsa da) söyleyince açıkçası canım sıkıldı ve sizlerle de paylaşmak istedim,zira ben mesleğim gereği bu konulara oldukça uzağım(sahada binlerce yıllık mikrop ve bakteri içinde çalışmama rağmen  ).Benim fikir belirtmem abes olacağı için de sizlerin görüşlerini arz ettim.Değerli bilgilerini esirgemeyen herkese teşekkürü borç bilirim;
Saygılar...
iahmetgunay2010-05-05 00:14:12

Bu ilaç meselesi beni çok düşündürüyordu. Örneğin kendi sağlığım için aspirin dahi içmiyorum. İki yıldan fazla bir zamandır hiç ilaç kullanmadım (kendim için). Aspirin sağlığa zararlı diyemem, böyle bir şey söyleyecek bilgiye veya yetkiye sahip değilim. Mesela başım ağrıdığında sarımsak veya kuru soğan çok iyi geliyor, aspirin yerine onları tercih ediyorum. Dün okuduğum bir yazıda (ev yapımı yemler hakkında idi) sarımsak konusu vardı. Hatta konunun sahibi sarımsağı biraz daha fazla kullanın demişti. Tabiki onu kullanırken de dozu ve kullanım şeklini dikkatli ve bilinçli bir şekilde uygulamak gerekir.

Velhasıl, etrafımızda doğal hali olan ilaçları kullanmadan önce, doğallarını değerlendirmeye çalışmamız hem bizim için, hem de içinde bulunduğumuz doğal döngünün dengesi için sağlıklı olur derim. Veteriner arkadaşlar bilir, kortizon balıklar üzerinde kullanılırsa, sonuç ne olabilir?

Herhangibir belirti gördüğümüzde hemen antibiyotiklere sarılmamamız en büyük hatamız bence.Antibiyotikler her derde deva olsaydı ilk bulunan antibiyotik olan penisilinden sonra başka antibiyotiğin icat olmaması gerekirdi ama penisilinden sonra binlerce antibiyotik çıktı nedenmi bir antibiyotik kullanıldığında diyelim bakterilerin %99'unu öldürdü hayatta kalan %1 bu ilaca bağışıklık kazanır kullanılan antibiyotiğin dozu arttırılsa bile artık öldürücü olmaz yeni nesil bir antibiyotik kullanılması gerekir zaten antibiyotiklerin maliyetini arttıran en büyük etkende bu olmalı antibiyotikler sürekli geliştirilmesi gereken ilaçlar çünkü bakteriler çok çabuk direnç geliştirebiliyorlar.

Halk arasında hastane mikrobu olarak bilinen aslında her yerde mevcut olan mikrop veya bakterilerin hastanede yoğun kullanılan antibiyotikler yüzünden direnç kazanması ve artık bilinen antibiyotiklerle öldürülemeyen mikroplar bu konuya tam örnektir.

İlaç firmaları artık eskisi gibi yeni antibiyotik çeşitleri üretmemektedirler.Kronik hastalıklar işlerine duygusal açıdan daha çok yaradığı için bu alanda ilerlemekteler.Elimizdeki antibiyotiklerin tamamen etkisiz hale gelmesi önümüzdeki 20-30 yıl içerisinde olacak.Yani bu yalnızca ileriki nesilleri değil şu anda 40 yaşında olan nesli bile etkileyecek bir durum.Ben yalnızca ümitsiz kaldığım vakalarda yüksek doz kombine antibioterapi uyguluyorum ki direnç geliştirebilecek kadar uzun yaşayacak bakteri kalmasın.Hekimlik hayatım boyunca da kültür yapmadan kafadan antibiotik reçetelemeyi düşünmüyorum.Önümüzdeki yıllarda basit bir bademcik enfeksiyonundan ölecek olan insanları düşünerek antibiyotik kullanmak lazım.