Tuzlu Su Cikletleri
Gönderim Zamanı: 15 Saat 52 Dakika önce
[B]Tuzlu Su Cikletleri. Tuzluluk toleransı ve tercihi hakkında bilgi, yeni tür kombinasyonlarına ve daha gelişmiş akvaryum balığı yetiştiriciliğine olanak sağlayabilir.[/B]
[B]Yazan:[/B] Ronald G. Oldfield, PhD.
University of Michigan, Department of Ecology and Evolutionary Biology Museum of Zoology, 1109 Geddes Ave., Ann Arbor, MI 48109 U.S.A.
Bir akvaryumcuya gitmişsinizdir ve bir molinin tuzlu su tankında neşeyle yüzdüğünü belki görmüşsünüzdür. Şaşkınlıkla durursunuz. Sorduğunuzda, molilerin genellikle kıyı haliçlerinde ve lagünlerde yaşadığını ve kara ile deniz arasındaki o orta noktadan yararlandığını öğrenirsiniz. Dükkan sahibi size böyle bir balığı tatlı sudan deniz suyuna dönüştürmenin o kadar da zor olmadığını söyler. Bunu ilginç bulabilirsiniz. Ancak, birkaç cikletin tam olarak çözünmüş tuzluluk oranına sahip (takriben 35ppm) deniz suyuna da toleranslı olduğunu bilmek sizi şaşırtır mı? Tuzluluk toleransı bilgisi, yeni tür kombinasyonlarının barındırılmasına kapılar açabilir ve tuzluluk tercihi bilgisi, bir akvaristi ideal bir bakım sağlamaya bir adım daha yaklaştırabilir.
Yaşamın temel özelliklerinden biri, değişen dış etkenlere karşı sabit bir iç ortamın korunması olan homeostazdır (çevresinde gerçekleşen olumsuzluklar karşısında hücrenin kendi dengelerini koruma çabası). Teleost (gerçek kemikli) balıklar, onları çevreleyen farklı ortamlarda kendi iç iyon konsantrasyonlarını sabit tutarak yaşamlarını idame ettirirler. Bunu solungaçların, böbreklerin, derinin, bağırsağın ve idrar kesesinin işlevleriyle gerçekleştirirler. Deniz suyu gibi hipoozmotik (çok düşük ozmolalite) bir ortamdaki bir balık, kendisini çevreleyen sıvıya göre daha yüksek su konsantrasyonu ve daha düşük iyon konsantrasyonlarını korur. Bu, bir konsantrasyon gradyanı oluşturur ve ozmozla sonuçlanır: suyun balığın vücudundan dışarı taşınması. Balık, izotonik bir çözeltide olduğundan daha fazla su içerek tepki verir. Yutulan su, sodyum (Na+), potasyum (K+) ve klorür (Cl-) gibi çözünmüş iyonlarla birlikte bağırsak tarafından emilir. Fazla iyonlar solungaç epitellerine gömülü klorür hücreleri tarafından vücuttan atılır. Tuzlu suya adapte olmuş balıkların daha fazla mitokondrisi ve klorür hücrelerinde aşırı iyonları salgılamalarına yardımcı olan geniş invajinasyonları (bağırsağın iç içe geçmesi durumu) vardır. Tatlı su balıklar için hiperozmotiktir (çok yüksek ozmolalite) ve su solungaçlardan içeri yayılır. Bu, balığın büyük miktarda seyreltilmiş idrar atmasına ve solungaçlar aracılığıyla Na+ ve Cl- gibi ihtiyaç duyulan iyonları almasına neden olur (Karnaky 1998).
Cikletlerin örihalin yani geniş bir tuzluluk aralığına toleranslı olduğu uzun zamandır bilinmektedir. Bazı ciklet akvaryumcuları balıklarının tuzla daha iyi başa çıktığına inanır ve her su değişiminde düzenli olarak tuz eklerler. Aslında, tuzun yaralı cikletlerde enfeksiyonu önlediği bilinmektedir (Aronson 1951). Cichlidae, Pomacentridae (damselfishler ve palyaço balıkları), Labridae (lapinagiller ve papağan balıkları) ve Embiotocidae (sörf levrekleri/surf perchler) ile birlikte Labroidei alt takımındaki dört aileden biridir (Stiassny ve Jensen 1987). Bu dört kardeş aileden yalnızca Cichlidae genellikle tatlı su ailesidir.
Bazı cikletler tuzlu suda bulunur. En bazal cikletlerden bazıları olan Hint kromidleri (Etroplus spp.), Sri Lanka'daki Negombo Lagünü'nde 24-29 ppm arasında değişen tuzluluklarda gözlenmiştir (Ward ve Wyman 1977). Tam yoğunluklu deniz suyunun genellikle yaklaşık 35 ppm olduğu düşünülür (Cole 1998) ve Fenner (1998) tuzlu su akvaryumlarının 1.020-1.025 özgül ağırlıkları arasında tutulmasını önerir, bu da yaklaşık 27.30-33.75 ppm'dir. Tilapya Oreochromis mossambicus haliçlerde yaşar ve deniz suyundan daha yüksek tuzluluk seviyelerine dayanabilir (Whitfield ve Blaber 1979). Tilapyaların fizyolojileri kapsamlı bir şekilde incelenmiştir, çünkü bunlar genellikle insan tüketimi için su ürünleri yetiştiriciliğinde yetiştirilir. Bazı tilapyaların tatlı sudan daha iyi acı suda büyüyüp geliştiği bulunmuştur (Martinez-Palacios ve diğerleri 1990). Bazı yeni dünya cikletleri de tuzlu suya dayanabilir. Cichlasoma bimaculatum Trinidad, Guyanalar ve Brezilya'daki haliçlerde 15 ppm'e kadar tuzlulukta yaşar (Zaneveld 1983). Diğer cikletler, binlerce yıldır suyun buharlaşıp mineralleri geride bıraktığı ve bunun sonucunda yüksek iyon konsantrasyonlarına sahip göllerin oluştuğu izole iç göllerde yaşar.
Orta Amerika cikletlerinin yaklaşık 100 türünden (Staeck ve Linke 1995) ikisi okyanusta düzenli olarak bulunabilir: Black belt (Vieja maculicauda ve Maya ciklet (‘Cichlasoma’ urophthalmus) (Şekil1). Belize'de Black belt sadece tatlı suda görülmüştür, ancak Panama'da acı suda da yaşadığı bilinmektedir (Greenfield ve Thomerson 1997). Kosta Rika'daki kıyı habitatlarında yakalanması yasak olup (Bussing 1987) Karayip Denizi'nde Nikaragua kıyılarından 30 mil açıklıktaki Corn Adası'nın mangrov kıyılarında yakalanmıştır (Conkel 1993). Maya cikleti, Cancun kıyılarından bir mil uzaklıktaki Isla Mujeres'in (Mujeres Adası) kuzey kayalık kıyılarında görülmüştür (Conkel 1993) ve Belize Şehri'nin kıyılarından üç mil uzaklıktaki St. Georges Cay'in arkasındaki saf deniz suyunda yumurtladığı gözlemlenmiştir (Conkel 1993, Greenfield ve Thomerson 1997). Progreso yakınları, Yucatanda, okyanus suyunun tuzluluğu 34 ppm'dir (MartinezPalacios ve diğerleri 1990).
[IMG]https://foto.akvaryum.com/fotolar/240492/100220251100451.jpg[/IMG]
Şekil 1. Bazı Orta Amerika cikletleri acı suya dayanıklıdır. (a) Black belt, Vieja maculicauda ve (b) Maya,‘Cichlasoma’ urophthalmus, cikletleri deniz koşullarına dayanabilirken, (c) Zebra, Archocentrus nigrofasciatus ve (d) Jack Dempsey, ‘Cichlasoma’ octofasciatum, cikletleri düşük tuz konsantrasyonlarında yaşayabilir.
Maya cikletin besin balığı olma potansiyeli nedeniyle tuzluluğa toleransı üzerine çok sayıda araştırma yapılmıştır. Bir çalışmada, tatlı suda 25° C'de laboratuvarda yetiştirilen genç Maya cikletleri yavaşça (dört günde bir 2ppm tuzluluk artırılarak) 30 ppm tuzluluğa zarar vermeden alıştırılmıştır. Birçoğu doğrudan 37 ppm’e kadar tuzluluklarda hayatta kalmıştır (Stauffer ve Boltz 1994). Başka bir çalışmada Martinez-Palacios ve diğerleri Maya cikletinin fizyolojisini kapsamlı bir şekilde araştırmıştır. Her 48 saatte bir tuzluluğu 5 ppm artırarak 35 ppm’e kadar tuzluluklarda başarılı bir şekilde cikletlerin yeni duruma uyum sağladıklarını açıklamışlardır (Martinez-Palacios ve ark. 1990). Cikletlerin 28° C'de tatlı sudan 15 ppm'lik acı suya doğrudan geçişe dayanabildiğini de saptamışlardır. Ancak, test edilen balıkların yarısı doğrudan 24 ppm tuzluluğa aktarıldıktan sonra altı gün içinde ölmüştür. Balıkların en iyi şekilde büyüdüğü tuzluluğu bulmak için balıklar 0, 5, 10, 20, 30 ve 35 ppm'lik tuzlu su konsantrasyonlarına alıştırılmış ve uzun süreler boyunca büyütülmüştür. En iyi şekilde 10 ve 20 ppm'lik tuzluluklarda büyüdükleri saptanmıştır (Martinez-Palacios ve ark. 1990).
Black belt ve Maya cikletlerin tuzlu suya toleranslı olmasına rağmen, bazı türler o kadar esnek değildir ve stenohalin (su tuzluluğundaki dalgalanmayı tolere edemeyen) olarak kabul edilir. Martinez-Palacios ve diğerleri ayrıca kırmızı başlı cikleti (Vieja synspilum) test etti. Mayalar üzerindeki testte olduğu gibi, kırmızı başlılar da doğrudan 28° C'de farklı tuz konsantrasyonlarına aktarıldı. 10 ppm'e kadar tuzluluklarda yaklaşık %90 hayatta kalma oranı gösterirken, 14,5 ppm'de sadece %50 hayatta kalma oranına sahip oldukları ve bu nedenle Mayalardan çok daha az tuza dayanıklı oldukları bulundu (Martinez-Palacios ve diğerleri, 1995).
Kalan kısımda, dört Orta Amerika ciklet türünün tuzluluk toleransı ve tercihi ile ilgili bilgi toplamak için gerçekleştirilen iki lisans öğrencisi araştırma projesini anlatacağım. Bu bilgi, test edilen türlerin akvaryumlarda yaygın olarak bakıldığı düşünüldüğünde, akvaristler için özellikle değerli olabilir.
İlk proje, iki ciklet türünü tuzlu suya alıştırma girişimiydi, akvaryum hobisinde yaygın olan 'kırmızı şeytan' (red devil) (Amphilophus sp.) ve ‘black belt’ (Vieja maculicauda). Bu türlerin doğal yaşam alanları nedeniyle tuza tam doymuş deniz suyuna alışması bekleniyordu. Black belt deniz ortamlarında bulunur ve evcil hayvan ticaretinde kırmızı şeytan ciklet olarak satılan balığın ise Nikaragua'nın mineral açısından zengin büyük krater göllerinde bulunan farklı Amphilophus spp.'lerin (Heijns 2002) bir hibriti (Loiselle 1980) olması muhtemeldir (Barlow 1976).
Uyum sağlayamamaları durumunda acıyı en aza indirmek için her iki türden sadece üç birey kullanıldı. Her tür, 28° C'de 20 galonluk (75 litre) 3/4 ‘ü dinlendirilmiş musluk suyuyla doldurulmuş akvaryumlara yerleştirildi. Bir damlama yöntemiyle, geçişi kolaylaştırmak amacıyla ani büyük bir artış yerine, tuzlulukta sürekli az miktarda istikrarlı bir artış sağlandı. Oluşturulan deniz suyu, dört gün boyunca her bir balık tankına beş galonluk (19 litre) plastik şişeden damlatıldı. Şişelerdeki suyun tuz konsantrasyonu deniz suyunun dört katıydı, böylece her akvaryum dördüncü güne kadar 29,7 ppm tuzluluğa ulaştı.
Kırmızı şeytanların hiçbiri geçişten sağ çıkamadı. İkisi 3. günün sonunda 19,7 ppm tuzlulukta, üçüncüsü 4. günün başında 21,4 ppm tuzlulukta öldü. Üç Black belt de başlangıçta sağ kaldı. Ancak, ozmotik stres onlar için fazla olmuş olabilir ki, üçünden ikisi deneyden sonraki bir hafta içinde öldü. Ancak bir Black belt sağ kalabildi. Daha sonra sağ kalan ciklet Toledo Üniversitesi’nde bir deniz akvaryumunda 2 yıldan fazla damselfish ve palyaço balığıyla birlikte yaşadı (son durumu bilinmiyor). Damlama yöntemi, kademeli tuz eklemelerine göre hiçbir avantaj sağlamayabilir. Tuzlu suya uyumun başarılı olması için dört günden fazla süre gerekeceği sonucuna varabiliriz.
İkinci proje, hayvanların ölümüne neden olmadan tuzluluğun bireysel fizyoloji üzerindeki etkilerini test etmek için bir prosedür kullandı. Tuzlu suya kısa süreli maruz kalma sırasında metabolizma hızını test eden bir deney yapıldı. Bir balığın tatlı suya karşı genetik bir yatkınlığı varsa, o zaman acı suya yerleştirildiğinde metabolizma hızı artmalıdır. Bu, balığın vücudunda uygun ozmotik dengeyi korumak için kullanılan enerji harcamasındaki artışın bir sonucu olacaktır. Bu tür bir deney, bir türün tuzlu suda yaşama yeteneğine dair doğrudan bir kanıt sağlamasa da, bize bir balığın ne kadar örihalin olduğunu ve farklı tuzluluklara ne kadar kolay uyum sağlayabileceğini söyleyebilir. Üç tür test edildi: Japon balığı (Carassius auratus), Zebra çiklet (Archocentrus nigrofasciatus) ve Jack Dempsey (‘Cichlasoma’ octofasciatum). Japon balığı 18° C'ye alıştırıldı ve test edildi ve her iki ciklet de 21° C'de test edildi. Tüm balıklar dinlendirilmiş musluk suyuna alındı. Japon balıklarının örihalin olduğu bilinmediğinden, tatlı sudan tuzlu suya transfer edildiklerinde cikletlerden daha fazla metabolik hız artışı gösterecekleri varsayıldı. Her türden üç birey tatlı suya ve üçü de 10 ppm sodyum sülfat solüsyonlarına yerleştirildi. Sodyum sülfat, balıklar için sodyum klorürden daha az stresli olduğu düşünüldüğü için kullanıldı (Sushama Pavgi, kişisel iletişim). Her balık için oksijen tüketimi kaydedildi.
Beklendiği gibi, japon balığının acı suda tatlı suda olduğundan daha yüksek metabolik hızlara ulaştı. Zebra cikletlerin metabolik hızları iki uygulamada da benzerdi ve Jack Dempsey'lerin aslında tuzlu suda daha da düşüktü (Şekil 2). Zebralar iki uygulamaya kayıtsız kalırken, Jack Dempsey'lerin acı suyu tercih ettiği anlaşılıyor. Ancak, stres kaynaklı aktivite azalmasının (ki bu ölçülmemiştir) Dempsey'lerde daha düşük bir metabolik hıza yol açmış olma olasılığı da vardır.
[IMG]https://foto.akvaryum.com/fotolar/240492/100220251102321.jpg[/IMG]
Şekil 2. Üç balık türünün her birinin tatlı (elmas sembollü) ve acı (10 ppm sodyum sülfat) sudaki metabolik oranları. Çubuklar standart hatayı temsil eder.
Bu iki deneyde kullanılan tüm balıklar ya doğrudan evcil hayvan ticaretinden elde edilmiştir ya da evcil hayvan ticaretinden elde edilen balıkların soyundandır. Nesiller boyunca yapılan akraba evliliği, seçici üreme veya melezlenme, balıkların genetik yapısını değiştirmiş olabilir, böylece gözlemlenen tuzluluk tepkileri vahşi bireyleri temsil etmemektedir. Lepisteslerde akraba evliliğinin tuzluluk toleransını azalttığı gösterilmiştir (Chiyokubu ve ark. 1998). Ancak, her iki deneyde de gözlemlenen türler arası çeşitlilik, türlere özgü tolerans seviyelerini göstermektedir. Ayrıca, Zebralar, Dempsey'ler ve kırmızı şeytanlar farklı kaynaklardan elde edilen dişi ve erkek ebeveynlerden laboratuvarda üretilmiştir. Lepisteslerde gözlemlenen akraba evliliği depresyonu, bir nesil dış çiftleşmeyle giderilmiştir (Chiyokubu ve ark. 1998).
Literatürden ve bu deneylerden elde edilen sonuçlar, Orta Amerika cikletlerinin birçok türünün geniş tuzluluk aralıklarına dayanabildiğini göstermektedir. Bazıları düşük tuz konsantrasyonlarından etkilenmezken (zebra, kırmızı kafa), diğerleri tatlı suya göre acı suyu tercih eder (Maya, Jack Dempsey). Tam tuzlulukta çözünmüş deniz suyunda yaşam, uyum sağlamak için yeterli zaman verilmezse bazı türler için gerçekleşememekte (Maya, kırmızı şeytan, black belt), bazılarının yeterli zaman verilirse tam bir geçiş yapması mümkün olmaktadır (Maya, black belt).
Metabolik hızları aşırı tuzluluklarda önemli ölçüde artmayan balıklar, tuzlu su dönüşümü için aday olabilir. Ne yazık ki, metabolizma hızını ölçmek birçok hobici için bir seçenek olmayabilir çünkü bir oksijen ölçer ve diğer bazı cihazlar gerekir.
Tuzluluk toleransı bilgisi, yeni esaret altındaki tür kombinasyonlarına izin verebilir. Tuzluluk tercihi bilgisi, akvaristleri ideal yapay koşulları sağlamaya bir adım daha yaklaştırabilir. Bir tuzlu su cikletinin, bir yenilik olması ve balık beslemeye yönelik popüler yaklaşımı birleştirmesi nedeniyle akvaristler tarafından arzulanan bir şey olacağını varsaymıştım. Ancak, bu fikir kolayca kabul edilemeyecek kadar sıra dışı olabilir. Hayatta kalan tek Black belti korumayı başardıktan sonra, onu bir evcil hayvan dükkanına satmaya çalıştım. Tuzlu su tankları olan birkaç yerel balık dükkanını aradım ama ilgilenmediler. Muhtemelen sunduklarımı anlamadılar. Ticari beklentilerden bağımsız olarak, hobicinin kendi cikletlerini tuzlu suya alıştırma potansiyeli açıktır. İlk adım, türün doğal yaşam alanını göz önünde bulundurmak olacaktır. Eğer tuzlu sudan geliyorsa, burada sunulan uyum süresi ve tuz konsantrasyonu verileri dönüşüm denenmeden önce dikkate alınmalıdır. Ancak, başarılı olursa, tuzlu su tatlı sudan daha fizyolojik olarak uygun olabilir.
Teşekkürler Deney 1 için ekipman Bowling Green State Üniversitesi Deniz Laboratuvarı'ndan Matt Partin tarafından sağlanmıştır. Michigan Üniversitesi'nden Manny Deswal, Joe Wapenski ve Jon Tsao, Deney 2'yi Hayvan Fizyolojisi laboratuvar dersinde bağımsız bir proje olarak gerçekleştirmiştir.
[B]Referanslar[/B]
Aronson, L.R. 1951. Factors influencing the spawning frequency in the cichlid fish, Tilapia macrocephala. American Museum Novitates. 1484: 1-26.
Barlow, G.W. 1976. The Midas cichlid in Nicaragua. In: Investigations of the Ichthyofauna of Nicaraguan Lakes. T.B. Thorson, ed. School of Life Sciences, University of Nebraska, Lincoln, Nebraska. p 333- 358.
Bussing, W.A. 1987. Peces de las agues continentals de Costa Rica. Editorial de la Universidad de Costa Rica. San Jose, Costa Rica.
Chiyokubu T., Shikano T., Nakajima M., and Y. Fujio. 1998. Genetic features of salinity tolerance in wild and domestic guppies (Poecilia reticulata). Aquaculture. 167: 339-348.
Cole, G.A. 1998. Textbook of Limnology, 4th ed. Waveland Press. Prospect Heights, Illinois.
Conkel, Don. 1993. Cichlids of North and Central America. TFH Publications. Neptune City, New Jersey.
Fenner, R.M. 1998. The Conscientious Marine Aquarist: a commonsense handbook for successful saltwater hobbyists. Microcosm. Shelburne, Vermont.
Greenfield, D.W. and J.E. Thomerson. 1997. Fishes of the Continental Waters of Belize. University Press of Florida. Gainesville, Florida.
Heijns, W. 2002. Close encounters of the watery kind: diving in the crater lakes of Nicaragua. Cichlid News. 11: 14-20.
Karnaky, K.J. Jr. 1998. Osmotic and ionic regulation. In: The Physiology of Fishes, 2nd edition. D.H. Evans, ed. CRC Press, Boca Raton, Florida.
Loiselle PV. 1980. The Amphilophus labiatus Species Complex. Freshwater and Marine Aquarium. 67: 30- 35.
Martinez-Palacios C.A., Ross L.G., and M. RosadoVallado. 1990. The effects of salinity on the survival and growth of juvenile Cichlasoma urophthalmus. Aquaculture. 91: 65-75.
Martinez-Palacios C.A., Ross L.G., and V.H. Sanchez Licea. 1995. The tolerance to salinity, respiratory characteristics, and potential for aquaculture of the Central American cichlid, Cichlasoma synspilum (Hubbs, 1935). Aquaculture Research. 27: 215-220.
Staeck W. and H. Linke. 1995. American Cichlids II: large cichlids, a handbook for their identification, care, and breeding, revised ed. Tetra-Verlag. Melle, Germany.
Stiassny M.J.L. and J.S. Jensen. 1987. Labroid intrarelationships revisited: morphological complexity, key innovations, and study of comparative diversity. Bulletin of the Museum of Comparative Zoology. 151: 269-319.
Ward J.A. and R.L. Wyman. 1977. Ethology and ecology of cichlid fishes of the genus Etroplus in Sri Lanka: preliminary findings. Environmental Biology of Fishes. 2: 137-145.
Whitfield A.K. and S.J.M. Blaber. 1979. The distribution of the freshwater cichlid Sarotherodon mossambicus in estuarine ecosystems. Environmental Biology of Fishes. 4: 77-81.
Stauffer, J.R. Jr. and S.E. Boltz. 1994. Effect of salinity on the temperature preference and tolerance of age-0 Mayan cichlids. Transactions of the American Fisheries Society. 123: 101-107.
Zaneveld, J.S. 1983. Caribbean Fish Life. E.J. Brill and Dr. W. Backhuys. Leiden.
[B]Yazan:[/B] Ronald G. Oldfield, PhD.
University of Michigan, Department of Ecology and Evolutionary Biology Museum of Zoology, 1109 Geddes Ave., Ann Arbor, MI 48109 U.S.A.
Bir akvaryumcuya gitmişsinizdir ve bir molinin tuzlu su tankında neşeyle yüzdüğünü belki görmüşsünüzdür. Şaşkınlıkla durursunuz. Sorduğunuzda, molilerin genellikle kıyı haliçlerinde ve lagünlerde yaşadığını ve kara ile deniz arasındaki o orta noktadan yararlandığını öğrenirsiniz. Dükkan sahibi size böyle bir balığı tatlı sudan deniz suyuna dönüştürmenin o kadar da zor olmadığını söyler. Bunu ilginç bulabilirsiniz. Ancak, birkaç cikletin tam olarak çözünmüş tuzluluk oranına sahip (takriben 35ppm) deniz suyuna da toleranslı olduğunu bilmek sizi şaşırtır mı? Tuzluluk toleransı bilgisi, yeni tür kombinasyonlarının barındırılmasına kapılar açabilir ve tuzluluk tercihi bilgisi, bir akvaristi ideal bir bakım sağlamaya bir adım daha yaklaştırabilir.
Yaşamın temel özelliklerinden biri, değişen dış etkenlere karşı sabit bir iç ortamın korunması olan homeostazdır (çevresinde gerçekleşen olumsuzluklar karşısında hücrenin kendi dengelerini koruma çabası). Teleost (gerçek kemikli) balıklar, onları çevreleyen farklı ortamlarda kendi iç iyon konsantrasyonlarını sabit tutarak yaşamlarını idame ettirirler. Bunu solungaçların, böbreklerin, derinin, bağırsağın ve idrar kesesinin işlevleriyle gerçekleştirirler. Deniz suyu gibi hipoozmotik (çok düşük ozmolalite) bir ortamdaki bir balık, kendisini çevreleyen sıvıya göre daha yüksek su konsantrasyonu ve daha düşük iyon konsantrasyonlarını korur. Bu, bir konsantrasyon gradyanı oluşturur ve ozmozla sonuçlanır: suyun balığın vücudundan dışarı taşınması. Balık, izotonik bir çözeltide olduğundan daha fazla su içerek tepki verir. Yutulan su, sodyum (Na+), potasyum (K+) ve klorür (Cl-) gibi çözünmüş iyonlarla birlikte bağırsak tarafından emilir. Fazla iyonlar solungaç epitellerine gömülü klorür hücreleri tarafından vücuttan atılır. Tuzlu suya adapte olmuş balıkların daha fazla mitokondrisi ve klorür hücrelerinde aşırı iyonları salgılamalarına yardımcı olan geniş invajinasyonları (bağırsağın iç içe geçmesi durumu) vardır. Tatlı su balıklar için hiperozmotiktir (çok yüksek ozmolalite) ve su solungaçlardan içeri yayılır. Bu, balığın büyük miktarda seyreltilmiş idrar atmasına ve solungaçlar aracılığıyla Na+ ve Cl- gibi ihtiyaç duyulan iyonları almasına neden olur (Karnaky 1998).
Cikletlerin örihalin yani geniş bir tuzluluk aralığına toleranslı olduğu uzun zamandır bilinmektedir. Bazı ciklet akvaryumcuları balıklarının tuzla daha iyi başa çıktığına inanır ve her su değişiminde düzenli olarak tuz eklerler. Aslında, tuzun yaralı cikletlerde enfeksiyonu önlediği bilinmektedir (Aronson 1951). Cichlidae, Pomacentridae (damselfishler ve palyaço balıkları), Labridae (lapinagiller ve papağan balıkları) ve Embiotocidae (sörf levrekleri/surf perchler) ile birlikte Labroidei alt takımındaki dört aileden biridir (Stiassny ve Jensen 1987). Bu dört kardeş aileden yalnızca Cichlidae genellikle tatlı su ailesidir.
Bazı cikletler tuzlu suda bulunur. En bazal cikletlerden bazıları olan Hint kromidleri (Etroplus spp.), Sri Lanka'daki Negombo Lagünü'nde 24-29 ppm arasında değişen tuzluluklarda gözlenmiştir (Ward ve Wyman 1977). Tam yoğunluklu deniz suyunun genellikle yaklaşık 35 ppm olduğu düşünülür (Cole 1998) ve Fenner (1998) tuzlu su akvaryumlarının 1.020-1.025 özgül ağırlıkları arasında tutulmasını önerir, bu da yaklaşık 27.30-33.75 ppm'dir. Tilapya Oreochromis mossambicus haliçlerde yaşar ve deniz suyundan daha yüksek tuzluluk seviyelerine dayanabilir (Whitfield ve Blaber 1979). Tilapyaların fizyolojileri kapsamlı bir şekilde incelenmiştir, çünkü bunlar genellikle insan tüketimi için su ürünleri yetiştiriciliğinde yetiştirilir. Bazı tilapyaların tatlı sudan daha iyi acı suda büyüyüp geliştiği bulunmuştur (Martinez-Palacios ve diğerleri 1990). Bazı yeni dünya cikletleri de tuzlu suya dayanabilir. Cichlasoma bimaculatum Trinidad, Guyanalar ve Brezilya'daki haliçlerde 15 ppm'e kadar tuzlulukta yaşar (Zaneveld 1983). Diğer cikletler, binlerce yıldır suyun buharlaşıp mineralleri geride bıraktığı ve bunun sonucunda yüksek iyon konsantrasyonlarına sahip göllerin oluştuğu izole iç göllerde yaşar.
Orta Amerika cikletlerinin yaklaşık 100 türünden (Staeck ve Linke 1995) ikisi okyanusta düzenli olarak bulunabilir: Black belt (Vieja maculicauda ve Maya ciklet (‘Cichlasoma’ urophthalmus) (Şekil1). Belize'de Black belt sadece tatlı suda görülmüştür, ancak Panama'da acı suda da yaşadığı bilinmektedir (Greenfield ve Thomerson 1997). Kosta Rika'daki kıyı habitatlarında yakalanması yasak olup (Bussing 1987) Karayip Denizi'nde Nikaragua kıyılarından 30 mil açıklıktaki Corn Adası'nın mangrov kıyılarında yakalanmıştır (Conkel 1993). Maya cikleti, Cancun kıyılarından bir mil uzaklıktaki Isla Mujeres'in (Mujeres Adası) kuzey kayalık kıyılarında görülmüştür (Conkel 1993) ve Belize Şehri'nin kıyılarından üç mil uzaklıktaki St. Georges Cay'in arkasındaki saf deniz suyunda yumurtladığı gözlemlenmiştir (Conkel 1993, Greenfield ve Thomerson 1997). Progreso yakınları, Yucatanda, okyanus suyunun tuzluluğu 34 ppm'dir (MartinezPalacios ve diğerleri 1990).
[IMG]https://foto.akvaryum.com/fotolar/240492/100220251100451.jpg[/IMG]
Şekil 1. Bazı Orta Amerika cikletleri acı suya dayanıklıdır. (a) Black belt, Vieja maculicauda ve (b) Maya,‘Cichlasoma’ urophthalmus, cikletleri deniz koşullarına dayanabilirken, (c) Zebra, Archocentrus nigrofasciatus ve (d) Jack Dempsey, ‘Cichlasoma’ octofasciatum, cikletleri düşük tuz konsantrasyonlarında yaşayabilir.
Maya cikletin besin balığı olma potansiyeli nedeniyle tuzluluğa toleransı üzerine çok sayıda araştırma yapılmıştır. Bir çalışmada, tatlı suda 25° C'de laboratuvarda yetiştirilen genç Maya cikletleri yavaşça (dört günde bir 2ppm tuzluluk artırılarak) 30 ppm tuzluluğa zarar vermeden alıştırılmıştır. Birçoğu doğrudan 37 ppm’e kadar tuzluluklarda hayatta kalmıştır (Stauffer ve Boltz 1994). Başka bir çalışmada Martinez-Palacios ve diğerleri Maya cikletinin fizyolojisini kapsamlı bir şekilde araştırmıştır. Her 48 saatte bir tuzluluğu 5 ppm artırarak 35 ppm’e kadar tuzluluklarda başarılı bir şekilde cikletlerin yeni duruma uyum sağladıklarını açıklamışlardır (Martinez-Palacios ve ark. 1990). Cikletlerin 28° C'de tatlı sudan 15 ppm'lik acı suya doğrudan geçişe dayanabildiğini de saptamışlardır. Ancak, test edilen balıkların yarısı doğrudan 24 ppm tuzluluğa aktarıldıktan sonra altı gün içinde ölmüştür. Balıkların en iyi şekilde büyüdüğü tuzluluğu bulmak için balıklar 0, 5, 10, 20, 30 ve 35 ppm'lik tuzlu su konsantrasyonlarına alıştırılmış ve uzun süreler boyunca büyütülmüştür. En iyi şekilde 10 ve 20 ppm'lik tuzluluklarda büyüdükleri saptanmıştır (Martinez-Palacios ve ark. 1990).
Black belt ve Maya cikletlerin tuzlu suya toleranslı olmasına rağmen, bazı türler o kadar esnek değildir ve stenohalin (su tuzluluğundaki dalgalanmayı tolere edemeyen) olarak kabul edilir. Martinez-Palacios ve diğerleri ayrıca kırmızı başlı cikleti (Vieja synspilum) test etti. Mayalar üzerindeki testte olduğu gibi, kırmızı başlılar da doğrudan 28° C'de farklı tuz konsantrasyonlarına aktarıldı. 10 ppm'e kadar tuzluluklarda yaklaşık %90 hayatta kalma oranı gösterirken, 14,5 ppm'de sadece %50 hayatta kalma oranına sahip oldukları ve bu nedenle Mayalardan çok daha az tuza dayanıklı oldukları bulundu (Martinez-Palacios ve diğerleri, 1995).
Kalan kısımda, dört Orta Amerika ciklet türünün tuzluluk toleransı ve tercihi ile ilgili bilgi toplamak için gerçekleştirilen iki lisans öğrencisi araştırma projesini anlatacağım. Bu bilgi, test edilen türlerin akvaryumlarda yaygın olarak bakıldığı düşünüldüğünde, akvaristler için özellikle değerli olabilir.
İlk proje, iki ciklet türünü tuzlu suya alıştırma girişimiydi, akvaryum hobisinde yaygın olan 'kırmızı şeytan' (red devil) (Amphilophus sp.) ve ‘black belt’ (Vieja maculicauda). Bu türlerin doğal yaşam alanları nedeniyle tuza tam doymuş deniz suyuna alışması bekleniyordu. Black belt deniz ortamlarında bulunur ve evcil hayvan ticaretinde kırmızı şeytan ciklet olarak satılan balığın ise Nikaragua'nın mineral açısından zengin büyük krater göllerinde bulunan farklı Amphilophus spp.'lerin (Heijns 2002) bir hibriti (Loiselle 1980) olması muhtemeldir (Barlow 1976).
Uyum sağlayamamaları durumunda acıyı en aza indirmek için her iki türden sadece üç birey kullanıldı. Her tür, 28° C'de 20 galonluk (75 litre) 3/4 ‘ü dinlendirilmiş musluk suyuyla doldurulmuş akvaryumlara yerleştirildi. Bir damlama yöntemiyle, geçişi kolaylaştırmak amacıyla ani büyük bir artış yerine, tuzlulukta sürekli az miktarda istikrarlı bir artış sağlandı. Oluşturulan deniz suyu, dört gün boyunca her bir balık tankına beş galonluk (19 litre) plastik şişeden damlatıldı. Şişelerdeki suyun tuz konsantrasyonu deniz suyunun dört katıydı, böylece her akvaryum dördüncü güne kadar 29,7 ppm tuzluluğa ulaştı.
Kırmızı şeytanların hiçbiri geçişten sağ çıkamadı. İkisi 3. günün sonunda 19,7 ppm tuzlulukta, üçüncüsü 4. günün başında 21,4 ppm tuzlulukta öldü. Üç Black belt de başlangıçta sağ kaldı. Ancak, ozmotik stres onlar için fazla olmuş olabilir ki, üçünden ikisi deneyden sonraki bir hafta içinde öldü. Ancak bir Black belt sağ kalabildi. Daha sonra sağ kalan ciklet Toledo Üniversitesi’nde bir deniz akvaryumunda 2 yıldan fazla damselfish ve palyaço balığıyla birlikte yaşadı (son durumu bilinmiyor). Damlama yöntemi, kademeli tuz eklemelerine göre hiçbir avantaj sağlamayabilir. Tuzlu suya uyumun başarılı olması için dört günden fazla süre gerekeceği sonucuna varabiliriz.
İkinci proje, hayvanların ölümüne neden olmadan tuzluluğun bireysel fizyoloji üzerindeki etkilerini test etmek için bir prosedür kullandı. Tuzlu suya kısa süreli maruz kalma sırasında metabolizma hızını test eden bir deney yapıldı. Bir balığın tatlı suya karşı genetik bir yatkınlığı varsa, o zaman acı suya yerleştirildiğinde metabolizma hızı artmalıdır. Bu, balığın vücudunda uygun ozmotik dengeyi korumak için kullanılan enerji harcamasındaki artışın bir sonucu olacaktır. Bu tür bir deney, bir türün tuzlu suda yaşama yeteneğine dair doğrudan bir kanıt sağlamasa da, bize bir balığın ne kadar örihalin olduğunu ve farklı tuzluluklara ne kadar kolay uyum sağlayabileceğini söyleyebilir. Üç tür test edildi: Japon balığı (Carassius auratus), Zebra çiklet (Archocentrus nigrofasciatus) ve Jack Dempsey (‘Cichlasoma’ octofasciatum). Japon balığı 18° C'ye alıştırıldı ve test edildi ve her iki ciklet de 21° C'de test edildi. Tüm balıklar dinlendirilmiş musluk suyuna alındı. Japon balıklarının örihalin olduğu bilinmediğinden, tatlı sudan tuzlu suya transfer edildiklerinde cikletlerden daha fazla metabolik hız artışı gösterecekleri varsayıldı. Her türden üç birey tatlı suya ve üçü de 10 ppm sodyum sülfat solüsyonlarına yerleştirildi. Sodyum sülfat, balıklar için sodyum klorürden daha az stresli olduğu düşünüldüğü için kullanıldı (Sushama Pavgi, kişisel iletişim). Her balık için oksijen tüketimi kaydedildi.
Beklendiği gibi, japon balığının acı suda tatlı suda olduğundan daha yüksek metabolik hızlara ulaştı. Zebra cikletlerin metabolik hızları iki uygulamada da benzerdi ve Jack Dempsey'lerin aslında tuzlu suda daha da düşüktü (Şekil 2). Zebralar iki uygulamaya kayıtsız kalırken, Jack Dempsey'lerin acı suyu tercih ettiği anlaşılıyor. Ancak, stres kaynaklı aktivite azalmasının (ki bu ölçülmemiştir) Dempsey'lerde daha düşük bir metabolik hıza yol açmış olma olasılığı da vardır.
[IMG]https://foto.akvaryum.com/fotolar/240492/100220251102321.jpg[/IMG]
Şekil 2. Üç balık türünün her birinin tatlı (elmas sembollü) ve acı (10 ppm sodyum sülfat) sudaki metabolik oranları. Çubuklar standart hatayı temsil eder.
Bu iki deneyde kullanılan tüm balıklar ya doğrudan evcil hayvan ticaretinden elde edilmiştir ya da evcil hayvan ticaretinden elde edilen balıkların soyundandır. Nesiller boyunca yapılan akraba evliliği, seçici üreme veya melezlenme, balıkların genetik yapısını değiştirmiş olabilir, böylece gözlemlenen tuzluluk tepkileri vahşi bireyleri temsil etmemektedir. Lepisteslerde akraba evliliğinin tuzluluk toleransını azalttığı gösterilmiştir (Chiyokubu ve ark. 1998). Ancak, her iki deneyde de gözlemlenen türler arası çeşitlilik, türlere özgü tolerans seviyelerini göstermektedir. Ayrıca, Zebralar, Dempsey'ler ve kırmızı şeytanlar farklı kaynaklardan elde edilen dişi ve erkek ebeveynlerden laboratuvarda üretilmiştir. Lepisteslerde gözlemlenen akraba evliliği depresyonu, bir nesil dış çiftleşmeyle giderilmiştir (Chiyokubu ve ark. 1998).
Literatürden ve bu deneylerden elde edilen sonuçlar, Orta Amerika cikletlerinin birçok türünün geniş tuzluluk aralıklarına dayanabildiğini göstermektedir. Bazıları düşük tuz konsantrasyonlarından etkilenmezken (zebra, kırmızı kafa), diğerleri tatlı suya göre acı suyu tercih eder (Maya, Jack Dempsey). Tam tuzlulukta çözünmüş deniz suyunda yaşam, uyum sağlamak için yeterli zaman verilmezse bazı türler için gerçekleşememekte (Maya, kırmızı şeytan, black belt), bazılarının yeterli zaman verilirse tam bir geçiş yapması mümkün olmaktadır (Maya, black belt).
Metabolik hızları aşırı tuzluluklarda önemli ölçüde artmayan balıklar, tuzlu su dönüşümü için aday olabilir. Ne yazık ki, metabolizma hızını ölçmek birçok hobici için bir seçenek olmayabilir çünkü bir oksijen ölçer ve diğer bazı cihazlar gerekir.
Tuzluluk toleransı bilgisi, yeni esaret altındaki tür kombinasyonlarına izin verebilir. Tuzluluk tercihi bilgisi, akvaristleri ideal yapay koşulları sağlamaya bir adım daha yaklaştırabilir. Bir tuzlu su cikletinin, bir yenilik olması ve balık beslemeye yönelik popüler yaklaşımı birleştirmesi nedeniyle akvaristler tarafından arzulanan bir şey olacağını varsaymıştım. Ancak, bu fikir kolayca kabul edilemeyecek kadar sıra dışı olabilir. Hayatta kalan tek Black belti korumayı başardıktan sonra, onu bir evcil hayvan dükkanına satmaya çalıştım. Tuzlu su tankları olan birkaç yerel balık dükkanını aradım ama ilgilenmediler. Muhtemelen sunduklarımı anlamadılar. Ticari beklentilerden bağımsız olarak, hobicinin kendi cikletlerini tuzlu suya alıştırma potansiyeli açıktır. İlk adım, türün doğal yaşam alanını göz önünde bulundurmak olacaktır. Eğer tuzlu sudan geliyorsa, burada sunulan uyum süresi ve tuz konsantrasyonu verileri dönüşüm denenmeden önce dikkate alınmalıdır. Ancak, başarılı olursa, tuzlu su tatlı sudan daha fizyolojik olarak uygun olabilir.
Teşekkürler Deney 1 için ekipman Bowling Green State Üniversitesi Deniz Laboratuvarı'ndan Matt Partin tarafından sağlanmıştır. Michigan Üniversitesi'nden Manny Deswal, Joe Wapenski ve Jon Tsao, Deney 2'yi Hayvan Fizyolojisi laboratuvar dersinde bağımsız bir proje olarak gerçekleştirmiştir.
[B]Referanslar[/B]
Aronson, L.R. 1951. Factors influencing the spawning frequency in the cichlid fish, Tilapia macrocephala. American Museum Novitates. 1484: 1-26.
Barlow, G.W. 1976. The Midas cichlid in Nicaragua. In: Investigations of the Ichthyofauna of Nicaraguan Lakes. T.B. Thorson, ed. School of Life Sciences, University of Nebraska, Lincoln, Nebraska. p 333- 358.
Bussing, W.A. 1987. Peces de las agues continentals de Costa Rica. Editorial de la Universidad de Costa Rica. San Jose, Costa Rica.
Chiyokubu T., Shikano T., Nakajima M., and Y. Fujio. 1998. Genetic features of salinity tolerance in wild and domestic guppies (Poecilia reticulata). Aquaculture. 167: 339-348.
Cole, G.A. 1998. Textbook of Limnology, 4th ed. Waveland Press. Prospect Heights, Illinois.
Conkel, Don. 1993. Cichlids of North and Central America. TFH Publications. Neptune City, New Jersey.
Fenner, R.M. 1998. The Conscientious Marine Aquarist: a commonsense handbook for successful saltwater hobbyists. Microcosm. Shelburne, Vermont.
Greenfield, D.W. and J.E. Thomerson. 1997. Fishes of the Continental Waters of Belize. University Press of Florida. Gainesville, Florida.
Heijns, W. 2002. Close encounters of the watery kind: diving in the crater lakes of Nicaragua. Cichlid News. 11: 14-20.
Karnaky, K.J. Jr. 1998. Osmotic and ionic regulation. In: The Physiology of Fishes, 2nd edition. D.H. Evans, ed. CRC Press, Boca Raton, Florida.
Loiselle PV. 1980. The Amphilophus labiatus Species Complex. Freshwater and Marine Aquarium. 67: 30- 35.
Martinez-Palacios C.A., Ross L.G., and M. RosadoVallado. 1990. The effects of salinity on the survival and growth of juvenile Cichlasoma urophthalmus. Aquaculture. 91: 65-75.
Martinez-Palacios C.A., Ross L.G., and V.H. Sanchez Licea. 1995. The tolerance to salinity, respiratory characteristics, and potential for aquaculture of the Central American cichlid, Cichlasoma synspilum (Hubbs, 1935). Aquaculture Research. 27: 215-220.
Staeck W. and H. Linke. 1995. American Cichlids II: large cichlids, a handbook for their identification, care, and breeding, revised ed. Tetra-Verlag. Melle, Germany.
Stiassny M.J.L. and J.S. Jensen. 1987. Labroid intrarelationships revisited: morphological complexity, key innovations, and study of comparative diversity. Bulletin of the Museum of Comparative Zoology. 151: 269-319.
Ward J.A. and R.L. Wyman. 1977. Ethology and ecology of cichlid fishes of the genus Etroplus in Sri Lanka: preliminary findings. Environmental Biology of Fishes. 2: 137-145.
Whitfield A.K. and S.J.M. Blaber. 1979. The distribution of the freshwater cichlid Sarotherodon mossambicus in estuarine ecosystems. Environmental Biology of Fishes. 4: 77-81.
Stauffer, J.R. Jr. and S.E. Boltz. 1994. Effect of salinity on the temperature preference and tolerance of age-0 Mayan cichlids. Transactions of the American Fisheries Society. 123: 101-107.
Zaneveld, J.S. 1983. Caribbean Fish Life. E.J. Brill and Dr. W. Backhuys. Leiden.
Beğenenler: [T]240932,Ehtiyar[/T][T]242190,bendeniztayfun[/T][T]168305,Yas400[/T]
Teşekkür Edenler: [T]240932,Ehtiyar[/T][T]242190,bendeniztayfun[/T][T]168305,Yas400[/T][T]229265,ahmetfiratozkaya[/T]
+1: [T]242190,bendeniztayfun[/T]
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 14 Saat 13 Dakika önce
Merhaba, emeklerinize sağlık Orhan bey, güzel ve yararlı bir çeviri olmuş. Gerçi lepistesim niye doğurmadı kadar popüler olmayacaktır.
Sanki bir tuzlu su arayışı mı seziyorum, bana mı öyle geliyor [:?] [:)].
Keyifli, dertsiz hobiler dilerim efendim, yolunuz uzun ve düz olsun.
Sanki bir tuzlu su arayışı mı seziyorum, bana mı öyle geliyor [:?] [:)].
Keyifli, dertsiz hobiler dilerim efendim, yolunuz uzun ve düz olsun.
Beğenenler: [T]240492,Orhan76[/T]
Teşekkür Edenler: [T]240492,Orhan76[/T]
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 13 Saat 45 Dakika önce
Çok güzel bir paylaşım olmuş. Ciklet tanklarımda tuz mutlaka kullanırım ama bazı ciklet türlerinin deniz tuzundan bile fazla tuzluluk oranına adapte olabildiklerini ilk defa duydum.
Burda özetle aşılama yöntemiyle bazı ciklet türleri tuzlu suya alıştırabilceğimiz ve bunun gerekliliği noktasında daha iyi fizyolojik bir ortamın sağlanabilir olmasını belirtmişler.
Bilgilendirme için teşekkürler Orhan hocam.[:iyi:]
Burda özetle aşılama yöntemiyle bazı ciklet türleri tuzlu suya alıştırabilceğimiz ve bunun gerekliliği noktasında daha iyi fizyolojik bir ortamın sağlanabilir olmasını belirtmişler.
Bilgilendirme için teşekkürler Orhan hocam.[:iyi:]
Beğenenler: [T]240492,Orhan76[/T]
Teşekkür Edenler: [T]240492,Orhan76[/T]
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 13 Saat 43 Dakika önce
[QUOTE=Ehtiyar]Merhaba, emeklerinize sağlık Orhan bey, güzel ve yararlı bir çeviri olmuş. Gerçi lepistesim niye doğurmadı kadar popüler olmayacaktır.
Sanki bir tuzlu su arayışı mı seziyorum, bana mı öyle geliyor [:?] [:)].
Keyifli, dertsiz hobiler dilerim efendim, yolunuz uzun ve düz olsun.[/QUOTE]
Teşekkür ederim Ahmet Abi [:)] Geçen ayki çeviri makalemde bu konuların popülerliğini acı bir şekilde deneyimlemiş biri olarak [:D] şunu söyleyebilirim. Sadece sizler gibi belli seviyeye gelmiş hobici büyüklerimizin, arkadaşlarımızın ve kardeşlerimizin dikkatini çekebilsem bile bana yeter [:)] Tuzlu su evet doğrudur benim gibi çoğu kişinin gönlünde yatan bir aslan, bir de çok sevdiğim ciklet türleri hakkında okumalar yaparken ilginç, güzel bulduğum konulardan en azından ayda bir bu şekilde makaleleri çevirerek kendimce bir külliyat oluşturmak istedim, umarım ilgilenen arkadaşlara faydası olur.
[QUOTE=bendeniztayfun]Çok güzel bir paylaşım olmuş. Ciklet tanklarımda tuz mutlaka kullanırım ama bazı ciklet türlerinin deniz tuzundan bile fazla tuzluluk oranına adapte olabildiklerini ilk defa duydum.
Burda özetle aşılama yöntemiyle bazı ciklet türleri tuzlu suya alıştırabilceğimiz ve bunun gerekliliği noktasında daha iyi fizyolojik bir ortamın sağlanabilir olmasını belirtmişler.
Bilgilendirme için teşekkürler Orhan hocam.[:iyi:] [/QUOTE]
Tayfun Hocam sağolun. Benim de aynı sizin gibi ciklet tanklarımda tuz kullanan biri olarak zaman zaman merakımı çekmiştir bu tuza karşı dayanıklılık meselesi. Özellikle cikletlerin eski fosil kayıtlarından açık denizlerden iç karasal bölgelerdeki tatlı su geçişlerinden kalan bir miras olduğunu biraz biliyordum bu tuza tolerans meselesinin. Önceden forumda tuzlu su tankları olan arkadaşlarımızın 'ghost feeding' (hayalet yemleme) için siyah moli kullandıklarını duymuştum. Ayrıca betta gibi labirentlilerin, vatoz, corydoras gibi dip balıklarının özellikle tuz tedavisi kesinlikle yapılmamasını da okumuş biri olarak bu yazıya rastlamam iyi oldu açıkçası .Böyle bir makale okuduğumda konu biraz daha zihnimde aydınlanınca burada paylaşmak istedim.
Sanki bir tuzlu su arayışı mı seziyorum, bana mı öyle geliyor [:?] [:)].
Keyifli, dertsiz hobiler dilerim efendim, yolunuz uzun ve düz olsun.[/QUOTE]
Teşekkür ederim Ahmet Abi [:)] Geçen ayki çeviri makalemde bu konuların popülerliğini acı bir şekilde deneyimlemiş biri olarak [:D] şunu söyleyebilirim. Sadece sizler gibi belli seviyeye gelmiş hobici büyüklerimizin, arkadaşlarımızın ve kardeşlerimizin dikkatini çekebilsem bile bana yeter [:)] Tuzlu su evet doğrudur benim gibi çoğu kişinin gönlünde yatan bir aslan, bir de çok sevdiğim ciklet türleri hakkında okumalar yaparken ilginç, güzel bulduğum konulardan en azından ayda bir bu şekilde makaleleri çevirerek kendimce bir külliyat oluşturmak istedim, umarım ilgilenen arkadaşlara faydası olur.
[QUOTE=bendeniztayfun]Çok güzel bir paylaşım olmuş. Ciklet tanklarımda tuz mutlaka kullanırım ama bazı ciklet türlerinin deniz tuzundan bile fazla tuzluluk oranına adapte olabildiklerini ilk defa duydum.
Burda özetle aşılama yöntemiyle bazı ciklet türleri tuzlu suya alıştırabilceğimiz ve bunun gerekliliği noktasında daha iyi fizyolojik bir ortamın sağlanabilir olmasını belirtmişler.
Bilgilendirme için teşekkürler Orhan hocam.[:iyi:] [/QUOTE]
Tayfun Hocam sağolun. Benim de aynı sizin gibi ciklet tanklarımda tuz kullanan biri olarak zaman zaman merakımı çekmiştir bu tuza karşı dayanıklılık meselesi. Özellikle cikletlerin eski fosil kayıtlarından açık denizlerden iç karasal bölgelerdeki tatlı su geçişlerinden kalan bir miras olduğunu biraz biliyordum bu tuza tolerans meselesinin. Önceden forumda tuzlu su tankları olan arkadaşlarımızın 'ghost feeding' (hayalet yemleme) için siyah moli kullandıklarını duymuştum. Ayrıca betta gibi labirentlilerin, vatoz, corydoras gibi dip balıklarının özellikle tuz tedavisi kesinlikle yapılmamasını da okumuş biri olarak bu yazıya rastlamam iyi oldu açıkçası .Böyle bir makale okuduğumda konu biraz daha zihnimde aydınlanınca burada paylaşmak istedim.
Beğenenler: [T]240932,Ehtiyar[/T][T]242190,bendeniztayfun[/T]
Teşekkür Edenler: [T]240932,Ehtiyar[/T][T]242190,bendeniztayfun[/T]
+1: [T]242190,bendeniztayfun[/T]
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir