sonsuz enerji elektiriksiz filtre, ısıtıcı
Suyu mıknatısla çekme şansımız yok, su mıknatısa pek tepki vermez.
Doğal mıknatısların mıknatıslık özelliklerinin süresi yoktur. Curie sıcaklığı denen bir sıcaklığın üzerine çıkılmadıkça mıknatıslık özelliklerini kaybetmezler. Dış manteyik alanın etkisi ile mıknatıslık özelliği kazanmış bir malzeme ise(mesela mıknatısa sürülmüş demir parçası) sıcalık ile veya şok ile(çekiçle vurmak gibi) mıknatıslık özelliğini kaybedebilir.
Eğer su ferromanyetik olsaydı yani mıknatısın manyetik alanından kolayca etkilenseydi bile yine iş-güç-enerji yasaları yürürlükte olurdu ki mıknatıs tarafından çekilen suyu mıknatıstan ayırmak için daha fazla enerji harcamak gerekirdi. Yani yine enerji harcamadan iş yapamazsınız, devamlı yaptığınız işten daha fazla enerji harcarsınız.
Anıl kardeşim güzel şeyler bulmuşsun da konuyla alakası yok.
[/QUOTE]
Akvaryumda en büyük enerji harcaması genellikle filtre değildir, ısıtıcıdır. Bir de güçlü aydınlatması olan akvaryumlarda aydınlatmadır.
300 W'lık ısıtıcının günde 6 saat çalışacağı ortamdaki akvaryumda 30W'lık filtre var diyelim. Bu gibi ısıtma açısından iyimser bir akvaryumda bile fark ortaya çıkar.
Filtrelerde tasarruf zor ve maliyetlidir. Aynı debide ama biri 30W, diğeri 18 W olan iki filtre arasında dağlar kadar fiyat farkı vardır.
Isıtıcılar akvaryumun kaybettiği ısı enerjisi kadar elektrik enerjisi harcarlar. Isıtmada enerji kaybı iki şekilde olur. Birincisi doğrudan doğruya camdan veya su yüzeyinden ortama verilen ısı enerjisidir. İkincisi ise akvaryumdaki suyun buharlaşması ile kaybedilen enerjidir ki en önemlilerinden biri budur. Akvaryumun altından, arka ve yan camlarından yalıtım ile ısı kaybını engeller ve buhar camı gibi yöntemlerle buharlaşmaya engel olursanız çok ciddi tasarruf edersiniz. Hatta kimi büyük akvaryumlarda filtre ve aydınlatmanın harcadığı enerjiye yakın tasarruf sağlanabilir.
Buharlaşan 1 litre su için hesap yaparsak:
18 gram(1 mol) suyun buhar haline geçerken ortamdan çektiği enerji 25 derecelik suda: 43,99 KJ/mol
1 litrede 2,44 MJ enerji eder.
1 kW * saat (faturada kullanılan enerji birimi) cinsine çevirirsek 0,68 kW * saat eder. (300 W ısıtıcının 2 saatten fazla çalışması demektir.) Bu da kW*saat birimi başına vergi falan dahil 30 kuruş desek yaklaşık 20 kuruş eder. Bu buharlaşan 1 litrenin maliyetidir, akvaryumun doğrudan kaybettiği ısıyı hesaba katmadık. Ayda 10 litre su buharlaşsa 2 lira eder ki minicik akvaryumlarda bile ayda 10 litre çok rahat buharlaşır. Tahmini olarak kendi akvaryumunuza göre buharlaşmanın maliyetini hesaplarsınız. Bunu bile engelleseniz maliyetiniz ciddi anlamda düşer.
[QUOTE=Elegans]Onur abi cevapların icin teşekkür ederim :)
Bir kısmı anlatamadım sanırım suyun mıknatısa tepki vermeyecegini biliyorum sadece örnek verdiğim sistem isler mi diye sormustum. Neyse konuyu ve tartışmayı bölmeyeyim :) tekrar teşekkür ederim.
(telefondan girdigim icin imla hataları için ozur dilerim )[/QUOTE]
Rica ederim Anıl. Suyun manyetik alana cevap vermeyeceğiniz biliyorsun, farkındayım ama bu konuda bir de sebep belirtmeden su mıknatıs tarafından çekilirmiş gibi anlatsam bir de mıknatısın suyu çekmediğini 8 sayfa daha konuşurduk. Senin dediğine zaten cevabım su ferromanyetik olsa diye başlayan kısım. Açık yazdığımı düşünüyorum ama karışık bir şekle soktuysam seve seve uzun ve açık halini de anlatırım, sorun değil. (tabii istersen)
[/QUOTE]
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Evet arkadaşlar ilk önce kendimi tanıtayım ben sağlıkcı bir babannın makine mühendisi oğluyum
foruma uzun süredir kaydımın olmasına rağmen pek aktif değildim artık elimden geldiğince aktif olmaya çalışacağım
neyse konumuza dönelim ilk önce aranızdan yalan, hikaye, inanmayın vb. Diyenler çıkacaktır ama önce okuyun. Nerden geldi diyecek olursanız bu fikir önceden açılmış olan diy konularını incelerken benzer konuları okudum ve herkes yalan, inanmayımn vb. Konular açıyordu ve buda beni kızdırıyordu bunun olabileceğine en başta inanan bendim
herşey ilim ve bilim ışığındadır
ilk önce vereceğim linki izleyin
http://www.youtube.com/watch?v=287qd4uI7-E&feature=player_embedded
videodaki ilk uygulama ki bizi ilgilendiren odur renkli sıvı kılcallıktan dolayı hortumun ucuna kadar ulaşır ve hortumun ucundaki sıvının enerjisi yükseklik farkı olduğu için deney kabına yani bizim akvaryumumuza akacaktır ve akarken bir basınc uygulayacağından dolayı sıvının dolanımı devam edecektir gelelim ısıtma işine eğer kullanacağınız hortum siyah renkli olur ve güneş alan bir yerden geçerse hortum ve içindeki sıvı ısınacaktır suyun akacağı yere dinamik yapıda bir pervane vede pervane miline dinamo bağlanacak olursa led vb. Aydınlatmalar çalıştırılır az bir ışık verecektir ama kabarık elk. Faturası ödemekten iyidir elme geçtikçe benzeri video resim yayınlayacağım ve öğrenci olduğum için uyğulamasını ancak yaz tatili yapabilirim
tekrar söylüyorum herşey ilim ve bilim ışığında tarafımca açıklanmıştır sonsuz enerjiye bende gerçek hayatta inanmam çünkü sürtünme vb. Kayıplar her zaman olacaktır ama asonsuza yaklaşmak kendi elimizde
bir yorumu esirgemeyin.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Rica ederim Anıl. Suyun manyetik alana cevap vermeyeceğiniz biliyorsun, farkındayım ama bu konuda bir de sebep belirtmeden su mıknatıs tarafından çekilirmiş gibi anlatsam bir de mıknatısın suyu çekmediğini 8 sayfa daha konuşurduk. Senin dediğine zaten cevabım su ferromanyetik olsa diye başlayan kısım. Açık yazdığımı düşünüyorum ama karışık bir şekle soktuysam seve seve uzun ve açık halini de anlatırım, sorun değil. (tabii istersen)
[/QUOTE]
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Mehmet Bey; ısıtıcı dışında temelde iki çeşit enerji sarfiyatımız var. Filtrelerde önceki mesajımda dediğim gibi az biraz tasarruf için akıl almak fiyat farkları ödemek gerekiyor.(Aynı debili kafa motorunun harcadığı enerji bakımından, toplam iş değil) Aydınlatmada ise tasarruf mevcut sistemler dışında pek olası değil. (T5, T8, Led arasında gidip geliyoruz)
Dediğiniz gibi alttan sumplı sistemlerde sump'ın su seviyesi ile akvaryumun su seviyesi arasındaki farkı azaltıp daha küçük debili ve daha az enerji harcayan kafa motoru ile aynı verim alınabilir. Bu yüzden yan sump büyük bir enerji tasarrufu sağlar. Fakat hobide genel olarak sump kullanan çok fazla değil, yine de kullananlar için bu yöntem çok iyi iş görür. Ben sırf bu özelliğinden dolayı pek çok arkadaşımın kanına girip yan sump kurdurdum. İnanır mısınız alt sump ile 6000'lik motorun yaptığı içi 2000'lik motorla çok rahat yapabiliyoruz, hatta daha yüksek debinin alındığı durumlar da oluyor.
Isıtma ise kışları pek çok kişi için ciddi bir yük oluşturuyor. Hatta bu sene forumda ısıtıcıyı çıkartsak nasıl olur konuları açılmaya başladı, yakında balıklarım neden verem oldu konuları ile cebelleşeceğiz anlaşılan.
[QUOTE=memink]8 Yıllık zorunlu eğitimin sonucu bu mu?
Mükremin Bey; mesajınızdan payıma düşene cevap vermek istiyorum. Aslında öğrenmeye niyeti olmayan kimseye öğretme amacım falan yok. Sadece konuyu okuyan ilköğretim-lise düzeyindeki kardeşlerimiz boş bilgileri gerçek zannetmesin diye uğraşıyorum. Bu internetteki bilgi kirliliği ve Türkçe bilgi eksikliğinin acısını öğretmen arkadaşlar çekiyor. Sonra çocuklara neyin ne olduğunu anlatamıyorlar. Fizik öğretmeni bir arkadaşımın derste öğrenciye bir şey anlatmaya çalıştığı ama öğrencinin inatla "Hocam netten baktım öyle değil" ısrarı ile karşılaştığı bir olayı dinledikten sonra bazı şeyler dank etti... Bari bizim forum bu tip bir yanlış bilgi kaynağı örneği oluşturmasın diye çabalıyorum. Zaten üniversitede fen/mühendislik dallarında okuyan kişiler enerji korunumunu bilmiyorsa ben bu saatten sonra onlara bir şey anlatsam ne olacak, anlatmasam ne olacak...
8 yıllık zorunlu eğitimi 16'ya çıkartmak yerine öğretmenlerin hayat kalitesini arttırıp eğitimin de kalitesini yükseltsek 8 yılın sonunda canavar gibi gençler yetişir. Bir de okulda öğrenme ve araştırma disiplini verip gençlerin kendi kendine öğrenmesi sağlanmalı. O da merakla olacak şey, bizim eğitim sistemi de merakı öldürüyor.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Nükleer santraller için söylediğim bir avuç uranyum kelimesi yanlış anlaşıldı sanırım varil olsun fıcı olsun yada kamyon olsun tır dolusu olsun ne kadar olabilirki ayrıca japonyadaki nükleer santral problemini dile getirmiş o depremin bir yan etkisi o ana kadar mükemmel çalışıyordu :)
Ha son bir şey evinde gürültü istemeyen herkez hazır elektriği kullanmak zorunda :)
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Doğrudur, ancak o tulumba nasıl çalışacak bir fikriniz varmı? 7/24 tulumbayı basma pek akılcı olmasa gerek.
" Fiziğin temelinde bilim vardır ancak olmaz diye bişey yoktur. "
"Bilim" in tanımı nedir peki sizce? Bir başka soru daha sorayım sizce bilimde katı kurallara yer yokmudur?
" Hava ile su aktarımı yapılırmı? "
Bakınız bu sorunuza yapılmaz denilse, siz bu kadar kesin konuşmayın diyebilirsiniz. Bunun ne olacağı bilinmez. Ancak iş temel fizik kurallarına geldiğinde işler değişir. Termodinamik kanunları kullanılabilirlikte istisnaya pek yer vermez.
Elektrik yerine başka bir şey kullanılabilir ancak temelde enerji gerekliliği sabittir.
[/QUOTE]
[QUOTE=onuruygun] [QUOTE=blue night] Öncelikle tartışmanın şekli ile ilgili tşk ederim. Birbirimize saygı duymak zorundayız. Uzun uzun açıklama yapmak yerine kısaca özetleme yapmak istiyorum. Enerji olmadan (enerjiden kastım elektrik enerjisi) suyun aktarım yöntemi olur diye düşünüyorum. Bunun için malzeme, deney ve en önemliside akıl ve bilim lazım.
Ben de teşekkür ederim Nihat Bey.
Enerji verilmeyen veya var olan enerjisini harcamadan cisim durağan halden hareketli hale geçmez. Fizik yasalarının en temellerinden biridir. Lütfen kusuruma bakmayın ama sizin ne düşündüğünüz hiç ama hiç önemli değil, o sıvı enerji almadan yerinen kıpırdamaz, hakkımda ne düşünürler demez. Enerji harcamadan iş yapılmaz.
"Bunun için malzeme, deney ve en önemliside akıl ve bilim lazım." cümleniz tamam da sizin dedikleriniz bilimsel açıdan kesinlikle mümkün değil.
Suyun basıncını suyu yüzey seviyesinden yukarı çıkartmakta kullanamazsınız. Bu işlem yerçekimine karşı iş yapılması demektir ve dediğim gibi enerji harcamadan iş yapılmaz. (İşin birmi de aynı zamanda enerjidir)
Fizik bir bilim dalıdır ve dediğinizin aksine olmaz diye anılan pek çok şeyi içerir. Eğitim alanım fizik, ondan biliyorum. Bize neyin olacağını nelerin olmayacağını açıklayarak anlatırlar.
[/QUOTE]
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Doğrudur, ancak o tulumba nasıl çalışacak bir fikriniz varmı? 7/24 tulumbayı basma pek akılcı olmasa gerek.
"
Fiziğin temelinde bilim vardır ancak olmaz diye bişey yoktur. "
"Bilim" in tanımı nedir peki sizce? Bir başka soru daha sorayım sizce bilimde katı kurallara yer yokmudur?
" Hava ile su aktarımı yapılırmı? "
Bakınız bu sorunuza yapılmaz denilse, siz bu kadar kesin konuşmayın diyebilirsiniz. Bunun ne olacağı bilinmez. Ancak iş temel fizik kurallarına geldiğinde işler değişir. Termodinamik kanunları kullanılabilirlikte istisnaya pek yer vermez.
Elektrik yerine başka bir şey kullanılabilir ancak temelde enerji gerekliliği sabittir.
[/QUOTE]
[/QUOTE]
Öncelikle sizi tanımam etmem kişisel bir durum içinde bir forum sitesine bir şey yazmam. Şikayet dahil.
Bilimde hipotezden başlayıp kanuna giden bir hiyararşi vardır Kanun için katı olmadığını söyleyemezsiniz ki bunun taş devri ile alakası hiç yoktur.
Bakınız ben elektirik kullanımını düşüremezsiniz demedim, benim görüşüm elektirik masrafını düşürmek için yapacağınız şeylerin daha iyi düşünülmesi gerektiği yönünde. Yalıtım yapılabilir, aydınlatmada led sistem kullanılabilir (ilk yatırım maliyetleri yüksektir farkındayım), verimi daha yüksek filtreler kullanılabilir. Isıtma için kalorifer sistemi kullanılabilir. Yani sizin söylediğiniz tulumba sistemi içinde bir şey geliştirilebilir bunun bilimle alakası yoktur ama iş 1 verip 2 almaya gelince orada koşullar bellidir. Bilim içinde koşullar bellidir.
Saygılar.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Bilimde katı kurallar yoktur diyemeyiz. Bugün kesin olarak biliyoruz ki enerji korunumu vardır, termodinamik kanunları bellidir. Metamalzemelerdeki yine bu kurallara uyan ama uymuyormuş gibi özel koşullar gösteren durumlar haricinde bu kurallarda esneklik beklememek lazım. Bilimin üzerine bir şeyler katılıyor da bu temel ve ispatlanmış bilgileri gözardı ederek yapılmıyor.
Basınç bir kuvvet veya enerji değildir, potansiyeldir. Yani Volt'tan yararlanalım gibi bir durum var, bunu es geçelim. Diğer şekillerde enerji üretimi yapılabilir ama baştan söyleyeyim çok iyi bir yer bulamazsanız mesela rüzgardan enerji üretmeniz, üretseniz bile ucuza getirmeniz mümkün olmaz.(Depolama da başka dert) Suyun kaldırma kuvveti ve deniz dalgalar kullanılarak pek çok uygulama dünya genelinde uygulanmaya başladı, deniz kenarındaysanız uygulayabilirsiniz ama zorluklarını önceden araştırmanız lazım. Çok büyük bir düzenek yapılmayacaksa kurulum ve bakım masrafları her sistemde şebeke elektriğinden pahalıya gelme riski taşır.
[QUOTE=blue night]
Bahsettiğiniz şişe batırma işleminde hiç bir sürtünme vb. kayıp olmasa bile ancak harcadığınız kadar enerjiyi geri alırsınız.
Elektrik elde edecekseniz bir yerlerde başka formda depolanmış enerjiyi elektrik enerjisine çevirmeniz gerekir.
Mesela benzinle çalışan bir jeneratör düşünelim. Siz benzini yaktığınızda benzini oluşturan kimyasalların bağlarındaki enerjiyi elektriğe çevirirsiniz. Barajlarda buharlaşan su yükselip potansiyel enerji kazanır, sonra yağmur olarak yüksek bir yere iner. Siz yer çekimi ile potansiyel enerjisi hareket yani kinetik enerjiye dönüşen enerjiyi türbinleri döndürmek ve elektrik elde etmekte kullanırsınız. Bisikletin tekerleğine takılan dinamo szin bacaklarınızdaki kasların harcadığı enerjiyi elektrik enerjiye çevirir. Bacaklarınız o enerjiyi glikodan yani kan şekerinden alır, o şeker bitkiden gelir, bitki de güneş ışığından o enerjiyi elde eder. Yani hep bir yerlerdeki enerjiyi elektrik enerjisine çeviriyoruz. Siz elektrik üretecekseniz bu tip bir kaynaktan içinizde bulunduğunuz koşullar ve üreteceğiniz elektrik enerjisine göre en uygununu seçmelisiniz.
Yani biz insanoğlu enerji üretmiyoruz, var olan bir enerji çeşidini başka bir çeşide elektrik enerjisine çeviriyoruz.
Uzman değilim, bu konularda yegane uzmanlar akademisyenlerdir. Onlar varken bana veya başkasına uzman demek komik olur. Sadece bu konularda biraz bilgim var diyelim.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Kalıcı mıknatısların özellikleri temelde mıknatıslanacak malzemenin manyetik alan içine konduğunda rastgele yönlenmiş domen denilen bölgelerinin(dış yörünge elektronlarının dipol momentlerinin eşyönlü olduğu bölgeler) aynı yöne dönmeye zorlanması ile oluyor. Dipollere magnetik alan tarafından tork uygulanırken dipoller buna karşı direnirler.(eşyönlü olma eğiliminden dolayı) Domen sınırlarındaki manyetik alan yönüne en küçük açıyla yönelimli dipoller diğerlerini de dönmeye zorluyor ve bu şekilde domen duvarlarının sınırları değişerek manyetik alanla eşyönlü domenler büyüyor, diğer domenler küçülüyor. Bu değişim belirli bir orana gelince kalıcı mıknatıslanma oluyor. Magnetik alan yeterince büyük olursa tüm malzeme içindeki dipoller eşyönlü oluyor ve malzeme doyum noktasına ulaşıyor.(Yani maksimum mıknatıslanma denilebilir.) Malzemenin büyük kısmında veya tamamında dipollerin eşyönlü olması da mıknatıslanma sonucunu doğuruyor. (Magnetik alan kalksa bile dipollerin eşyönlü kalma eğiliminden kaynaklanan histerezis nedeniyle eski domen dizilişine dönülmüyor)
Şimdi bu süreçte malzemeye enerji aktarılıyor mu? Aktarılmıyorsa mıknatıslanmış malzeme ile mıknatıslanmamış malzeme arasında entropi farkı olmaması lazım, enerji aktarımı oluyorsa bu sefer de entropi farkının olması lazım. (belki de yanılıyorumdur ve bu sorular yanlıştır) Enerji verilerek bir şeyler yapıldıysa iş yapılmış demektir. Burada da magnetik alan iş yapar mı diye sormak lazım.(Kuvvet var da iş var mı?) Acaba burada olaya dipollerin dış magnetik alanla etkileşmesi gibi mi bakmamız lazım yoksa magnetik alan sebebiyle dipoller arası mı etkileşme var? Olayda etkileşme dipoller arasında olan bir olaysa entropi devreye sokulmalı mı?(Sonuçta böyleyse tüm işlem madde içinde gerçekleşiyor demektir. Dışarıyla bağlantı kalmaz gibi) Dipollerin magnetik alan ile etkileşmesi olarak bakacaksak tüm dipoller üzerine uygulanan torkları topladığımızda (ve dipollerin birbiriyle etkileşmesini) malzeme üzerinde vektörel toplam sıfır çıkabilir mi? (bağlı akımların toplamının sıfır çıkması gibi)
Açıkçası bu konuda zayıfım, o yüzden işin entropi kısmına girince çıkamayabilirim. Ferromagnetiklerin yapısal özellikleri makro boyutta ve dışarı ile etkileşmelerinde klasik elektromagnetik teorinin konusu olsa da iç yapıları ve kalıcı mıknatıslanma olayının incelikleri başka dalları kapsıyor. Katıhal, kuantum gibi konularda lisans düzeyinde pek anlatılan konular değil. Kalıcı mıknatısların iç yapısı ve entropi konusuna daha derine izninizle girmeyeyim, şimdi bir şey derim yarım yamalak saçma bir şey olur. Önceki paragrafta küçük bir mantık yürütmesi ile aklıma gelen soruları sordum, cevaplarını bu işin erbabı kişiler verirse çok memnun olurum. (göründüğü üzere kesinlikle o kişilerden biri değilim)
not: Mantık yürütürken saçma hatalarım olduysa affola. Bu saatte bu yorgunluk ile beynimin klavyede tuşlara yazma komutu vermesine bile şaşırıyorum.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir