Hiper balık Acei Ngara! Yaş:2,5
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Bu 4 balığın ilk sahibi ve en çok emek vermiş kişi olarak bu konuda hiçbir şey yazmamış kalmak beni rahatsız etti. Bilgisayarımın defalarca formatlanmış olması yüzünden maalesef kayıtlı birçok resmi kaybetmiştim. Hatta hepsini kaybettiğimi düşünüyordum, video kameranın kasetlerini kurcalamayı akıl edene kadar . Biraz görsellik te olunca bir şeyler yazmak için epey heveslendim. Bolca görüntü çıktı karşıma 3. video hariç tüm video ve resimleri kasetten çıkardım.
Bu türe ilgi duyan ya da besleyen kişilere biraz genel bilgi vermek gerekirse; p.acei ngara hepimizin malumu şımarık, obur, kolay ve hızlı büyüyen, mbuna standartlarının üzerinde boylara ulaşabilen, barışçıl ve tankın her seviyesini kullanabilen bir tür. Doğalarında ağaç gövdelerinin suyun altında kalan kısımlarında oluşan algleri yiyerek besleniyorlar. Bu da onların sık sık kayalık bölgelerden ayrılıp, daha fazla besin olanağı sağlayan kumluk kesimlerde dolaşmalarını sağlıyor. Belki bazılarımızın aklına şöyle bir soru takılmış olabilir:
‘’Bu balık tankın her seviyesini kullanabiliyor. Dipte duran kayalara diğer mbunalar gibi 1.derecede bağımlı değil. Bölgeci ve agresif davranışları yok. O zaman bu nasıl bir mbuna?’’ İşte bu sorunun cevabı belki de doğalarındaki beslenme alışkanlığı sebebiyle kayalık alanlara diğer mbunalar kadar bağımlı olmamalarıdır.
Gelelim bizim yaramazlara. 2006 başlarında eşimle keyfi bir şekilde akvaryumcuları gezerken karşımıza çıkıvermişlerdi. İlginç bulduk ve 1 erkek 3 dişi satın aldık, yanlış hatırlamıyorsam o zaman kabaca 4-
http://www.akvaryum.com/Forum/forum_posts.asp?TID=15899&PN=1
Kasette ise bu karelerin de yer aldığı bazı video kayıtları buldum.
http://www.youtube.com/watch?v=0xXhlq811KU
http://www.youtube.com/watch?v=fn_9kQz_zhw
Hal böyleyken aşağıdaki tipten görüntüler tankın çok sıradan görüntüleri oluveriyor.
http://www.youtube.com/watch?v=eZvcD3FvwoM
Bu 4 balığı o kadar çok sevmiştik ki, iş yerimdeki 390 litrelik bir tankta ilk doğan yavrulardan 1 aile oluşturup büyütme kararı aldık. O tank o zamana kadar her türden doğan yavrular için adeta depo olarak kullandığım bir tanktı. İlk batın Ngaralardan bir miktar başka bir tanka ayırıp kalan tüm yavruları sattım. Yavruların sürekli arkası geldi. Ama herhalde bu kadar ilgi çok az akvariste nasip olmuştur. Doğmamış batınlar bile ayrılıyordu, ilginçti gerçekten.
Bir taraftan da hazırlayacağım tank için benzerini hiçbir yerde görmediğim (bir daha ben de hayatta yapmam) değişik bir fon çalışması yapmaya başladım. Anlatması epey uzun ve biraz karışık. Resimlerden belli olduğu gibi tabakaları dikey değil yatay çalıştım. Tabakaları silikonlamadan elle tutarak şekil vererek yükselttim. Bittiğinde ise her tabakanın içinde geniş oyuklar açtım öyle ki strafor şekli düzensiz bir simit gibi içi boş kaldı. Bu şekilde üst üste yapıştırdığım zaman içinde kocaman boşluk olan bir strafor kütlesi oluştu. Bu boşluğa beton döktüm. Bu şekilde fonun akvaryuma yapıştırılmadan suda batacak yoğunluğa ulaşmasını sağladım. Aynı metodu yerdeki kayalar için de kullandım. Tek sorun inanılmaz ağır olması, 2 parçadan oluşan arka fonun her bir parçasını 2 kişi çok zorlanarak taşıyabiliyorduk. Hem çok ağırdı hem de çok dikkatli taşınması gerekiyordu. Çok fazla vaktimi aldı ama sonunda bitti tabi. Beton dökülmeden önceki hali:
Her türlü detayı düşünmüştüm, hiçbir ekipman görünmeyecekti. Mesela fonun arka köşesinde filtre çekiş kısmı için yukardan aşağıya kadar inen, ve dipte kıvrılarak bir mağaranın içinde açılan kabaca hortum çapında bir boşluk ayarlamıştım.
Diğer tarafta da diğer şeyler gizleniyordu. Teorik olarak her şey yolunda gibiydi. Beton dökme ve kaplama işlemi de bitince uygulamaya hazır hale geldi.
Buhar kapağına monte edilebilen bir sarkıt bile düşünmüştüm.
Kısa süre içinde bu junior aileden yavru almaya başladım. Zaten artık juniorluk halleri de kalmamıştı. Yavru erkek, Şaban’a yakın bir boya ulaşmıştı, dişiler ise annelerine kıyasla biraz daha mütevazı görünüyorlardı. Çok sevimliydiler ama ne yalan söyleyim kalbimizde Şaban, Kybele, Esmeralda ve Safinaz’ın yerine yaklaşamadılar bile. Hatta bu junior ailenin varlığından sadece beni işyerimde ziyarete gelen akvarist arkadaşların haberi oluyordu.
Çınar hatırlarsın sana en son yavruları verirken ‘’Bunlar asıl balıklarımın yavrularının yavruları’’ demiştim. İşte evdeki ilk jenerasyonla sendeki 3üncü jenerasyonun arası, yani seninkilerin anne-babası aşağıdaki balıklar Oğlum neredeyse babası kadar ihtişamlı olmuştu. Fonu imalat aşamasında görmüştün yanılmıyorsam.
http://www.youtube.com/watch?v=GHqR__WIo8E
2 ufak karantina ve yavru tankı hariç orta ve büyük boyda 4 tankın düzenli bakımı epey yorucu olmaya başladı. Nisan ayında oğlumun doğmasıyla fiziksel olarak akvaryumların yükünü kaldıramayacağımı düşünerek radikal bir kararla hobiyi bırakma kararı aldım. Kendimce duygusal olarak çok bağlı olduğum bazı balıkları sona bırakıp (Şaban ve melekleri tabi ki bu gruptaydı) diğer tüm balıklar için satış ilanları açtım. Junior ngaraları (o boyda nasıl isimlendirilirse artık) üretim yapmayı düşünen bir arkadaş aldı. Çok kısa bir süre sonra dişilerden birinin yumurta aldığı haberi geldi, yani bende kaldıkları yerden orda devam etmeye başlamışlar, sonrasını bilmiyorum. Fonun imalatı için harcadığım vakitten çok daha az bir süre kullanmış oldum. O zaman verdiğim ilanı dikkatli okumamış olan insanlar değişik iddialarda bulunup kalp kırsalar da olsun. Demek yüzeysel bir bakışla birçok nokta atlanabiliyormuş.
Şaban ve dişiler ise hobi hayatım boyunca en zor ayrıldığım balıklar oldular. Tanka girdikleri ilk günden itibaren hiç çıkmamışlardı kolay olmadı tabi. Tank koşulları uygun olan, ve iyi bakabilecek birine gitmeliydiler, gerisi zaten önemli değildi. En azından o zaman bu kadarının yeterli olduğunu düşünüyordum. Acele etmedim ve uygun gördüğüm bir kişiye teslim ettim. Sezer’cim balıkların senin eline geçtiğini duyduğum zaman yaşadığım panik seni tanımamamdandır. O balıklar benim ve eşim için gerçekten çok önemli. Beni artık anlıyorsundur.
Bugün artık hobiyle aktif olarak ilgilenmiyorum. Ama yine de ngaralar ara ara sürpriz yapıyorlar. Çarşamba günü daha önce benden yavru ngara alan sevgili Erhan’ın evine anne adayı bir ngarayı kusturmak için gittik Oldukça keyifli oldu tabi, verdiğimde küçücük olan balıklar büyümüş, yavru vermeye başlamışlar. Bunu görmek ne kadar güzeldi. Şaban ve meleklerinin genleri geometrik hızla yayılıyor İnşAllah sağlıkla büyürler.
Saygılar…
Ediz Demirel
‘‘Karşındakini dinlemeden kendince yorumladığın bir olay için çok iddialı konuşma, gerçek başka türlü çıkarsa özür dilemek ağır gelir’’
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Ediz Abi çok güzel yazmışsın.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir