Bitki Akvaryumda Başarı/hi-tech


HerKuyuyaTasAtanÇevrim Dışı

Kayıt: 11/06/2018
İl: Ankara
Mesaj: 23
HerKuyuyaTasAtanÇevrim Dışı
Gönderim Zamanı: 27 Mayıs 2020 21:05
BİTKİ AKVARYUMUNDA BAŞARI

Bitki akvaryumu olan kişilerin hep bir hayali vardır. Hepimiz sağlıklı, güzel dizayn edilmiş internette ve kitaplarda gördüğümüz muhteşem akvaryumlara benzer bir tankımızın olmasını isteriz. Ama ne yaparsak yapalım bir türlü başarılı olamayız. Kendi çapımızda birşeyler yapsak da herzaman akvaryumda yosunlanma, bitkilerde çürüme, dizayn oluşturamamak, nasıl gübreleme yapacağımızı anlıyamamak vb... gibi daha onlarca noktada takılırız. Bazen bize yardım eden bilgili birine rastlar birşeyler öğrenir, bazen kitaplardan birşeyler okur bir şekilde sağlıklı bir akvaryum kurmaya başlayabiliriz. Ama bunları bulamaz isek yosunlardan, çürüyen bitkilerden ve para harcamaktan sıkılıp bitki akvaryumundan vazgeçeriz. Bölümler halinde tamamlıyacağım bu yazıda, bitki tankı kurmak isteyen veya kurmuş arkadaşlara temel bazı yolları göstererek bitki akvaryumundan zevk almalarını sağlamakta ve sağlıklı bir akvaryuma kavuşmalarında yardımcı olmaya çalışacağım. Bu yazıda birçok kaynakta yeralan temel akvaryum bilgilerinden bahsederek sıkıcı olmak istemiyorum. Yeni başlayacak arkadaşların her kaynaktan bulabilecekleri temel akvaryum bilgilerini (filtrasyon, baktiriyel döngü vs..) okumalarında fayda olacaktır.

I. BÖLÜM


1. Taban Kurulumu ve Bakımı

Hayatta hepimiz şu cümle ile karşılaşmışızdır ''Temelin sağlam olsun''. Bitki akvaryumununda temeli tabandır. Taban sadece bitkilerin tutunması için değildir. Aynı zamanda birçok önemli biyolojik aktivitenin meydana geldiği yerdir. Bu biyolojik aktiviteler bitkilerin beslenmesinde çok önemli bir rol oynamaktadır. Tüm bunları düşündüğümüzde vasat bir taban ile başarılı bir akvaryuma kavuşmanın zor olduğunu bilmeliyiz.

Piyasada onlarca taban malzemesi bulmak mümkündür. Bu malzemeler temel ve yardımcı malzemeler olarak ayrılırlar. Tabandaki en temel malzememiz tabiiki kumdur. Kum seçimi yaparken dikkat edilecek çok önemli hususlar vardır.

a) Salınım yapmaması (su değerlerini değiştirmemesi)
b) Kullanılacağı katmana uygun kalınlıkta olması (alt katmanlara ince, üst katmanlarda kalın gibi).
c) Besin içerikli kum kullanılacaksa içeriğinin bilinmesi
d) Keskin olacak şekilde kırılmamış olması
e) Az bulunur bir kum ise ihtiyacınızdan biraz daha fazla alınması kum ile ilgili önemli noktalar olarak kabul edilebilir.

Kullanılabilecek bazı kumlar;

a) Quartz kumu
b) Salınım yapmayan deniz ve dere kumları
c) Özel firmaların ürettiği kumlar (hagen siyah kum)
d) Besin içerikli kumlar ( seachem florite, volkanik kül, aquaclay)
e) Volkanik kum (lavalit)






Tabanda kullanılabilecek bazı yardımcı malzemeler;

a) Taban ısıtıcısı
b) Misket gübre
c) Bitki kumu
d) Torf
e) Zeolit
f ) Hindistan cevizi torfu

Temel olarak iki çeşit taban kurulumu vardır. Isıtmalı ve ısıtmasız; birbirlerinden farklı olarak hazırlanmaları gerekmektedir.

Isıtmasız Taban

Isıtmasız tabanın zengin içerikli olması çok önemlidir. Tabanda sirkülasyonun olmaması nedeniyle suya verdiğimiz besinler taban içine geçiş eğiliminde pek olmazlar. Bu nedenle zengin içerikli bir taban bitkilerin kök yolu ile daha iyi beslenmelerini sağlar. Tabana koyduğunuz besin maddeleri kolay kolay suya karışmayacaklarından güvenle her tür yardımcı malzeme kullanılabilir. Taban hazırlarken dikkat edilmesi gereken en önemli nokta doğru malzemeyi doğru katmanda kullanmaktır. Katmanlar inceden kalına doğru hazırlanırlar. En ince kum en alt katmanda ve en kalın kum ise en üst katmanda olmalıdır. Tek çeşit kum kullanıyorsanız kumun yarısı koyulur ve arasına yardımcı malzemeler konularak geri kalan kum yerleştirilir. Kum kalınlığı 7- 12 cm arası olmalıdır.

Örnek ısıtmasız taban şekilleri; Alttan üste doğru malzemeleri sıralarsak

1. Örnek Taban

a) Bitki kumu (1-2cm)
b) Misket gübre, torf, zeolit, hindistan cevizi torfu
c) Uygun kum çeşitlerinden herhangi biri (6-10 cm)

2. Örnek Taban

a) İnce quartz kum ve kil karışımı (2 cm)
b) 1-3 mm normal kum (2 cm)
c) Misket gübre, torf, hindistan cevizi torfu
d) Besin içerikli veya katkılı kumlar (1-2cm)
e) Normal kum (3-4cm)

3. Örnek Taban

a) İnce quartz kum (2-3 cm)
b) Katkılı kum (1-2 cm)
c) Misket gübre
d) Normal kum (4-6cm)




Isıtmalı Taban

Isıtmalı sistemde taban akvaryum suyundan yaklaşık 1-1.5 derece daha sıcak olmalıdır. Bu sıcaklık farkı tabanda yavaş bir sirkülasyona neden olarak suda bulunan besinlerin kök ortamına girmesi sağlanmış olur. Bu sirkülasyonun çok yavaş olması gerekmektedir, aksi taktirde çok ciddi olumsuzluklar meydana gelebilir. Sirkülasyonun uygun seviyede olabilmesi için tabanı buna uygun hazırlanmalıdır. Besin içeriğinin de çok yüksek seviyede tutulmaması olası bir algea patlamasına karşı bir önlem olabilir. Kum kalınlığı (8-12) cm arası olmalıdır. Kablo ısıtıcı üzerine çok ince kum kullanılması çok önemlidir. Alt katmandaki kuma kil karıştırılması sirkülasyonu engelliyebileceğinden ısıtmalı sistemde kullanımı uygun olmayacaktır.

Örnek ısıtmalı taban şekilleri; Alttan üste doğru malzemeleri sıralarsak

1. Örnek Taban

a) Kablo ısıtıcı
b) 4-5 micron quartz kum (4-5 cm)
c) Misket gübre, torf, hindistan cevizi torfu, zeolite,
d) Besin içerikli kum (1-2 cm)
e) 1-3 mm kum (3-4 cm)
f) İsteğe bağlı dekoratif kalın taneli kum (2 cm)

2. Örnek Taban

a) Kablo ısıtıcı
b) 4-5 micron quartz kum (4-5 cm)
c) Besin içerikli veya katkılı kum (1-2 cm)
d) 1-3 mm kum (3-4 cm)
e) İsteğe bağlı dekoratif kalın taneli kum (2 cm)


Örnek tabanlar sadece fikir amaçlıdır. Birçok farklı ve daha iyi kombinasyonlar üretilebilir. Çok farklı markalar altında onlarca ürün bulmak mümkündür ve bu ürünlerin büyük bir kısmının kullanımı uygundur. Tüm kullanılan malzemeler mümkün olduğunca eşit olarak tabana yayılmalıdır.


Taban Bakımı

Tabanın da herşeyin olduğu gibi bir ömrü vardır. İçerdiği besinler zamanla tükenmeye başlar. Bu nedenle belirli periyotlar ile besin takviyesinde bulunmak gerekir. Kullandığınız gübrelerin yapısına bağlı olarak 1-4 ayda bir bitki köklerine misket gübre konulması uygun olacaktır. Yine belirli periyodlarda latarit gibi malzemelerde tabana ilave edilebilir.

Bitki akvaryumlarında tabandan sifonlama ile dip çekimi yapılması çok gerekli değildir. Sadece akvaryum kurulum aşamasında düzenli olarak bitki çürükleri ve atıkların çekilmesi gerekecektir. Bunun dışında eğer taban yüzeyinde çok fazla artık madde birikmiş ise kumu kaldırmadan dikkkatli şekilde dip çekimi yapılabilir.






Kökleri güçlü bitkilerin yerlerini değiştiriken kölerin kesilerek çıkarılması iyi olacaktır,

aksi taktirde kökler bütün tabanın yapınısı bozabilecek şekilde kumu kaldıracaktır.



İpuçları

1. Taban kumu alırken aldığınız kumların tane büyüklüklerini birbirinden farklı almaya çalışın. Tekrar akvaryum kuracağınız zaman elek kullanarak birbirine karışan kumları ayırarak kullanmanız mümkündür.

2. Bitki kumları kurulumda çok işe yararlar fakat sadece 1-1.5 ay kadar besin sağlıyabilirler bundan sonra besin işlevleri kalmaz. Tekrar kullanımı yoktur.

3. Kumların salınım yapmadıklarını anlamak için kumun üzerine bir miktar asit dökülür. Kumda köpürme olmuyorsa kum kullanıma uygundur. Asit olarak tuz ruhu iş görebilir. En uygunu 1 mol HCL dir. Elinizde Ph düşürücü malzemeler var ise bunlarda kumu test etmek için rahatlıkla kullanılabilir.

4. Bitkilere kök yolu ile tek bir besin vermek istiyorsanız (örn. nitrat), boş ilaç kapsülerinin içine bu besinden koyarak bitki köküne yerleştirebilirsiniz.

7. Mecbur kalmadıkça içeriğini bilmediğiniz malzemeleri kullanmamaya özen gösteriniz. Ayrıca yüksek kalsiyum ve magnezyum içeren kumları kullanmayınız.




II. BÖLÜM


AYDINLATMA

Işık bitki akvaryumlarının en başta gelen gereksinimidir. CO2 ve gübre vermeden iyi bir taban kurmadan, sadece ortama ışık sağlayarak doğal döngü ile bitkileri canlı tutmak mümkündür (örn. low tech tanklar). Fakat ışık olmaz ise ne yaparsanız yapın bitkileri canlı tutmak mümkün olmaz. Işığın hayati bir önemi olduğu gibi sağlıklı bir tank meydana getirmek içinde çok önemli bir yere sahiptir. Kullandığınız aydınlatmanın ışık gücü, akvaryuma vereceğiniz gübre, CO2 ve diğer besin maddelerinin dozunu belirleyen en önemli etkendir. Bir çok çeşit aydınlatma metodu vardır. En çok kullanılan ve aynı zamanda bulunabilen aydınlatma sistemlerinden bahsetmek istiyorum. Aydınlatmanın derin ve bilimsel kısmıyla ilgili bilgileri aydınlatma ile ilgili yazılmış yazılardan kolaylıkla öğrenebilirsiniz. Bu yazıda tamamen pratik konulardan bahsedeceğim.



Aydınlatma seçimini etkileyen bazı faktörler;




a) Akvaryumun yapısı ve boyutları (geometrik şekli, yüksekliği gibi):



Akvaryum alırken veya yaptırırken bitki tankı amaçlanıyor ise ilk düşünülmesi gereken nokta aydınlatma olmalıdır. Akvaryumun şekli ve boyutları aydınlatma şekline uygun olmalıdır. Örneğin üçgen bir akvaryumu floresanlar ile aydınlatmak zordur. Şekli itibari ile kapağına yeterli floresan sığdırmak zor olduğu gibi farklı boylarda floresan gerektirir. Bunun dışında en çok başımıza gelen olaylardan biri de akvaryumun boyunun tam 120 cm olmasıdır.



Piyasada 90 cm ve 120 cm uzunluğunda floresanlar bulunmaktadır (T5’lerde farklı boylarda mevcuttur). 120 cm floresan bu akvaryumun kapağına sığmaz, 90 cm floresan ise küçük gelir ve tam anlamıyla düzgün eşit bir aydınlatma sağlamak zorlaşır.

Aydınlatmada en önemli unsurlardan biriside akvaryumun yüksekliğidir. Genel olarak su yüksekliği 55 cm. üzerindeki tanklarda floresan kullanımı iyi sonuç vermez. Işığın büyük kısmı, bitkilere ulaşamadan suda boğulur. Bu tip yüksek tanklarda metal halide lambaların kullanımı uygundur ve iyi sonuçlar verecektir. Floresan kullanımı isteniyorsa çok fazla sayıda floresan kullanılarak yeterli ışığa ulaşmak mümkün olabilir. Metal halide ile floresan kombinasyonu en sık kullanılan yöntemlerdendir ve çok iyi sonuç verebilir.


b) Akvaryumda kullanılan bitki türleri (yüksek veya düşük ışık ihtiyacı olan bitkiler):



Akvaryumda bakmayı tercih ettiğiniz bitkilere uygun aydınlatmayı sağlamak çok önemlidir. Her bitki türünün ışık ihtiyacı farklılık gösterir. Bunun en büyük örneği Glossostigma elatinoides’dir. Bu bitki düşük ışıkta yukarı uzayarak orantısız bir büyüme gösterir veya ölür. Eğer ışıklandırmanız yüksek ise yana doğru sağlıklı şekilde gelişerek tabanı halı gibi kaplar. Bunun dışında kırmızı bitkiler düşük ışıkta renklerini kaybetmeye başlarlar ve daha soluk bir hal alırlar. Az ışıkta yetişen bitkilere bir örnek verirsek, anubias türleri en başta gelenlerdendir. Genellikle loş bölümlerde daha iyi ve sağlıklı bir gelişim gösterirler. Yüksek ışık alan bölümlerde yapraklarında yosunlanma ve besinleri yeterince hızlı kullanamama gibi sorunlardan yapısında ve renginde değişikler görülebilir.




c) Kişisel tercihler (low tech veya high tech tank seçimi):



Herkesin farklı tercihleri olabilir. Low tech tank bakmaya daha olumlu yaklaşan hobiciler vardır. Bu akvaryumları tercih edenler genel olarak sınırlı güçte aydınlatma kullanırlar. CO2 ve çoğu besin maddeleri dışarıdan akvaryuma takviye edilmez bu durum bitkilerin büyümesini yavaşlattığı için düşük güçte aydınlatma tankın ihtiyacına görür. Bu tanklarda metal halide gibi güçlü aydınlatma ekipmanları kullanılmaz. Uygun sayıda floresan ile aydınlatma sağlanır.

High tech tanklarda ise bitkiler için gerekli tüm sistem kurulmuştur. Dışarıdan bitkiler için gerekli tüm besinler sağlanmaktadır. Bu durum aydınlatma seçeneklerini oldukça arttırır. Floresan, metal halide veya bu ışık ekipmanlarının kombinasyonu kullanılabilir. Çok yüksek seviyelere kadar aydınlatma gücü arttırılabilir.




d) Aydınlatma ekipmanlarının fiyatı, performansı ve bulunabilirliği:



Uygun fiyat ile iyi bir performans elde edip aynı zamanda her istediğimizde bu ekipmanları temin edebiliyorsak ne mutlu bize. Bunları gerçekleştirebilmek için en iyi çözüm floresan kullanımıdır. Ucuza bulmak mümkün olduğu gibi çeşitliliği ve performansı da oldukça iyidir. Çeşitli boylarda, farklı kelvin, lümen değerlerinde ve farklı spectrumlarda bir çok çeşidi bulunur.
Fiyat ve bulunabilirliği biraz geride bırakırsak seçeneğimiz metal halide lambalardır. Floresan kadar çok çeşidi bulunmasa da belirli durumlarda çok iyi performans verirler. Fiyatları yüksektir ve istediğiniz zaman temin etmekle ilgili sıkıntılar çıkabilir.

Fiyat/performans olarak incelediğimizde farklı sonuçlar ile karşılaşmak mümkün bunun nedeni her akvaryumun ışık ihtiyacının farklı olmasıdır. Floresanların yeterli geldiği tanklarda kullanılmaları çok daha ekonomik olacaktır. Fakat floresanlarla yeterli ışıklandırma sağlanamayan büyük tanklarda metal halideye geçmek gerekli olacaktır.




e) Dekorasyon ( tavandan sarkıtma armatür gibi dekoratif ekipmanlar):



Eğer akvaryumumuz açık bir yerde göz önünde duruyorsa dekoratif olması bizim için önem kazanmaya başlar. Dekoratif görünebilmesi için akvaryumun ışıklandırma tertibatı ya güzel bir kapak içine yerleştirilerek saklanır veya ticari markaların sattığı çok dekoratif şık kapaklardan alınabilir. Bu hazır kapakların ışıklandırma gücü bellidir. En uygunu seçilerek alınır. Üzerinde herhangi bir değişiklik yapmak zordur. Tam olarak yeterli veya yetersiz bir ışık tertibatına sahip olsa dahi güzel görünümleri tercih sebebi olabilir.


Nasıl bir aydınlatmaya ihtiyaç duyuyoruz ?

Eğer fazla uğraştırmayacak low tech bir tank istiyorsanız ışıklandırma gücü 0.5 watt/ litre seviyesini geçmemesi uygun olacaktır. Floresan kombinasyonları tercih edilmelidir. Bu tip tanklarda her tür bitkiye bakmak mümkün değildir. Düşük ışık ve besin ihtiyacı olan bitkiler daha uygun olacaktır.

High tech tanklarda durum çok daha farklıdır. 0.8 watt/litre üstünde bir ışıklandırma gereklidir. Bu oran 2 watt/litreye kadar çıkabilir. Işıklandırma arttıkça akvaryumun kontrol edilmesi zorlaşmaya başlar. En uygun ışık değerleri 1-1.2 watt/litre olabilir. Bu ışık gücünde her bitkiyi yetiştirmek mümkündür ve kontrol altında tutulabilecek bir hızda büyüme sağlanır. Su yüksekliği 55 cm olan akvaryumlarda floresan iyi bir çözümdür. Fakat yüksek ışık ihtiyacı nedeniyle metal halide ile floresan kombinasyonları en uygun çözümler arasındadır. Sadece metal halide ile yapılacak aydınlatmanın çok iyi olmayacağı kanaatindeyim. Spectrum değerlerinde dengesizlik görülecektir, buda bitki gelişimine olumsuz yansıyacaktır. Daha yüksek tanklarda ise metal halide lambaların sayısı artırılarak floresan sayıları azaltılabilir metal halide lambaları ağırlıklı olarak kullanılarak aydınlatma sağlanabilir.

Çok farklı türlerde floresan ve metal halideler bulunur. Bunlardan bazıları bir araya getirilerek iyi bir kombinasyon oluşturulabilir. Birçok ticari markanın pahalı floresanları satılmaktadır. Bu floresanların birçoğu iyi performans verebilse de çok daha ucuz alternatifleri bulunabilir. Önemli olan bitkilerimiz için gerekli olan kırmızı ve mavi spectrumları yüksek değerlerde sağlayabilmeleridir. En kolay bulunan ve ucuz olan floresanlar T8 tipi olanlardır. T5 tipi floresanlar pahalı ve çeşit sayısı azdır.


Rahatlıkla bulabileceğiniz ucuz ve performansı yüksek T8 floresanlardan örnekler;

a)Philips TLD 950 deluxe pro 5300k
b) Philips TLD 965 deluxe pro 6500k
c) Philips Aquarelle 10000k
d) Sylvania Grolüx
e) Sylvania Aquastar 10000k

Metal halide olarak seçeneklerimiz oldukça kısıtlı olduğu gibi ucuz alternatif bulmakta zordur. Genellikle 10000K’ lik bulabileceğiniz metal halideler ile iyi sonuç almanız mümkündür. Bunun dışında 5000-6500 Kelvin arası olan metal halideler de kullanıma uygundur.



T5 floresan kullanımı düşünülüyor ise Sylavania, Philips, Osram gibi firmaların kullanıma uygun modelleri bulunmaktadır. Uygun kelvinde bulunabilecek bu markaların floresanları güvenle kullanılabilir.





Su yüksekliği 55cm ve daha düşük olan akvaryumlarda kullanılabilecek bazı aydınlatma çözümleri ;

2 floresan kullanımı


a) Philips TLD 950 deluxe pro 5300k veya TLD 965
b) Philips Aquarelle 10000k veya Aquastar

3 floresan kullanımı


a) Philips TLD 950 deluxe pro 5300k veya TLD 965
b) Philips Aquarelle 10000k veya Aquastar
c) Philips TLD 950 deluxe pro 5300k



4 floresan kullanımı


a) Philips TLD 950 deluxe pro 5300k veya TLD 965
b) Philips Aquarelle 10000k veya Aquastar
c) Philips TLD 950 deluxe pro 5300k veya TLD 965
d) Philips Aquarelle 10000k veya Aquastar

a) Philips TLD 950 deluxe pro 5300k veya TLD 965
b) Philips Aquarelle 10000k veya Aquastar
c) Sylvania Grolüx
d) Philips TLD 950 deluxe pro 5300k veya TLD 965

5 floresan kullanımı


a) Philips TLD 950 deluxe pro 5300k
b) Philips Aquarelle 10000k veya Aquastar
c) Philips TLD 965 deluxe pro 6500
d) Sylvania Grolüx
e) Philips TLD 950 deluxe pro 5300k

a) Philips TLD 950 deluxe pro 5300k
b) Philips Aquarelle 10000k veya Aquastar
c) Philips TLD 950 deluxe pro 5300k veya TLD 965
d) Philips Aquarelle 10000k veya Aquastar
e) Philips TLD 950 deluxe pro 5300k




6 floresan kullanımı


a) Philips TLD 950 deluxe pro 5300k veya TLD 965
b) Philips Aquarelle 10000k veya Aquastar
c) Philips TLD 965 deluxe pro 6500 veya TLD 950
d) Sylvania Grolüx
e) Philips TLD 950 deluxe pro 5300k veya TLD 965
f) Philips Aquarelle 10000k veya Aquastar




a) Philips TLD 950 deluxe pro 5300k veya TLD 965

b) Philips Aquarelle 10000k veya Aquastar
c) Philips TLD 965 deluxe pro 5300k veya TLD 950
d) Philips TLD 965 deluxe pro 5300k veya TLD 950
e) Philips Aquarelle 10000k veya Aquastar
f ) Philips TLD 950 deluxe pro 5300k veya TLD 965

8 floresan kullanımı


a) Philips TLD 950 deluxe pro 5300k veya TLD 965
b) Philips Aquarelle 10000k veya Aquastar
c) Philips TLD 950 deluxe pro 5300k veya TLD 965
d) Philips TLD 965 deluxe pro 5300k veya TLD 950
e) Philips Aquarelle 10000k veya Aquastar
f) Philips TLD 950 deluxe pro 5300k veya TLD 965
g) Philips TLD 965 deluxe pro 5300k veya TLD 950
h) Philips Aquarelle 10000k veya Aquastar


a) Philips TLD 950 deluxe pro 5300k veya TLD 965
b) Philips Aquarelle 10000k veya Aquastar
c) Philips TLD 950 deluxe pro 5300k veya TLD 965
d) Philips TLD 965 deluxe pro 5300k veya TLD 950
e) Sylvania Grolüx
f) Philips TLD 965 deluxe pro 5300k veya TLD 950
g) Philips TLD 950 deluxe pro 5300k veya TLD 965
h) Philips Aquarelle 10000k veya Aquastar

Metal halide ve floresan kombinasyonu ;


a) Philips TLD 950 deluxe pro 5300k veya TLD 965
b) Philips TLD 965 deluxe pro 5300k veya TLD 950
c) Metal halide 10000k
d) Philips TLD 965 deluxe pro 5300k veya TLD 950
e) Philips TLD 950 deluxe pro 5300k veya TLD 965

a) Philips TLD 950 deluxe pro 5300k veya TLD 965
b) Philips Aquarelle 10000k veya Aquastar
c) Metal halide 10000k
d) Philips Aquarelle 10000k veya Aquastar

e) Philips TLD 950 deluxe pro 5300k veya TLD 965


a) Philips TLD 950 deluxe pro 5300k veya TLD 965
b) Philips Aquarelle 10000k veya Aquastar
c) Metal halide 5000-6000k
d) Philips Aquarelle 10000k veya Aquastar
e) Philips TLD 950 deluxe pro 5300k veya TLD 965


Su yüksekliği 55cm ve daha yüksek olan akvaryumlarda kullanılabilecek bazı aydınlatma çözümleri ;


a) Philips TLD 950 deluxe pro 5300k veya TLD 965
b) Metal halide 10000k
c) Metal halide 10000k
d) Philips TLD 950 deluxe pro 5300k veya TLD 965

a) Philips TLD 950 deluxe pro 5300k veya TLD 965
b) Metal halide 10000k
c) Metal halide 10000k
d) Metal halide 10000k
e) Philips TLD 950 deluxe pro 5300k veya TLD 965

a) Philips TLD 950 deluxe pro 5300k veya TLD 965
b) Metal halide 10000k
c) Metal halide 5000-6000k
d) Metal halide 10000k
e) Philips TLD 950 deluxe pro 5300k veya TLD 965

a) Philips TLD 950 deluxe pro 5300k veya TLD 965
b) Philips TLD 950 deluxe pro 5300k veya TLD 965
c) Metal halide 10000k
d) Metal halide 10000k
e) Philips TLD 950 deluxe pro 5300k veya TLD 965
f) Philips TLD 950 deluxe pro 5300k veya TLD 965

a) Philips TLD 950 deluxe pro 5300k veya TLD 965
b) Philips TLD 950 deluxe pro 5300k veya TLD 965
c) Metal halide 10000k
d) Metal halide 5000-6000k
e) Metal halide 10000k
f) Philips TLD 950 deluxe pro 5300k veya TLD 965
g) Philips TLD 950 deluxe pro 5300k veya TLD 965


Su yüksekliğinin 55 cm ve üzeri olan sistemlerde sadece floresan kullanmak mümkündür, ancak çok fazla sayıda kullanılarak performans alınabilir. Bunun dışında yüksek watt değerlerine sahip T5 sistemleri de kullanılabilir. Fiyat/ performans olarak MH ve floresan kombinasyonları daha iyi olacaktır.



Bu yazıda verilen tüm örnekler pratik olmaları nedeniyle verilmiştir. Farklı markalarda ürünler kullanmak ve çok çeşit kombinasyonlar yaratmak mümkündür. Yapacağınız aydınlatma sistemi tamamen bütçeniz ile ve düşündüğünüz sistemin gereksinimleri ile ilgilidir.




Aydınlatma ile ilgili bazı ipuçları;

1)Floresan kullanılan akvaryumlarda reflektör kullanımı aydınlatmaya büyük katkı sağlar. Eğer reflektör bulunamıyorsa parlak beyaz kağıt, alüminyum folyo veya bant gibi ışığı yansıtabilen malzemeler azda olsa katkı sağlayacaktır. Ayna iyi bir yansıtıcıdır fakat çok ağır olması kullanımını zorlaştırır.

2) Elektronik balans kullanımı oldukça avantajlıdır. Lambaların ömrünü uzatır, daha az ısınır, daha sessiz çalışır ve çok hafiftir.

3) Işıklandırma sistemi ile akvaryum arasında bir miktar boşluk olması ışık sisteminin oluşturduğu ısının daha kolay dağılmasını sağlar. Ayrıca kapakların içlerine sessiz kasa fanları yerleştirilerek de ısı uzaklaştırılabilir.

4) Lambalar her yıl yenilenmelidir. Yenilenmeyen lambalar bitki gelişimini bozabilir ve alg oluşumu tetikleyebilir.

5) Aydınlatma ekipmanlarınız ile su arasında cam kullanıyorsanız mümkün olduğunca temiz tutmaya çalışmanız aydınlatma performansını koruyacaktır.

6) Deniz akvaryumu için yapılmış lambaların bitki akvaryumunda kullanılması uygun değildir.

7) Philips gibi büyük markaların web sitelerinde inceleme yaparak farklı model ve isimler altında kullanılabilecek ucuz ve verimli lambalar bulunabilir. Spectrum değerlerine bakılarak seçim yapılabilir.

8) Aydınlatmanın yetersiz olmasındansa fazla olması her zaman daha iyi sonuçlar verecektir.

9) 10 -14 saat arasında aydınlatma yapmak yeterlidir. Aydınlatmayı parçalar halinde yapmak alg gelişimini yavaşlatır ve bitkilerin gelişiminde olumsuzluğa neden olmaz. 5 saat aydınlatma – 3 saat karartma - 5 saat aydınlatma şeklinde olabilir. Toplam 10 saatlik aydınlatmayı bu şekilde ikiye bölmek alg gelişimini büyük ölçüde yavaşlatır.

10) Işıklandırma yosunlanma nedeni olarak görülmemelidir. Ancak florasan çok eski ise algea gelişimine yardımcı olur. Bunun dışında dengeli beslenen bitkilerin olduğu bir akvaryumda kullanacağınız ışıklandırma türü algea gelişimine neden olmaz. 10-14 saat aydınlatma süresi arasında kalmak şartı ile tabiki. Yaptığım denemelerde sağlıklı akvaryumda standart salon tipi floresanlar ile dahi alega gelişimine rastlamadım.

11) Watt/litre hesaplaması en basit yöntemdir ve çok geneldir. Işıklandırma şeçimi yaparken daha birçok etken vardır. Bitkilerin kullanamadığı ışık kaynaklarını çok yüksek wattlarda dahi kullansanız yetersiz gelebilir. Daha ayrıntılı açıklamaları forumdan elde edebilirsiniz.

12) Burada dikkat edilmesi gereken önemli bir nokta kelvindir. Kelvin görünen renk sıcaklığıdır. lambaların performansını belirlemez. performansı ışık kaynaklarının yaydığı foton miktarı belirler. Kelvin üzerinde durma sebebimiz görselliğe dikkat ederk performans sağlamaktır.









III. BÖLÜM



AKVARYUM EKİPMANLARI VE SU KALİTESİNİN KORUNMASI

Bitki tanklarında su kalitesinin korunması ve uygun sabit su değerleri sağlıklı bir bitki akvaryumu için şart olan hususlardır. Bunu sağlayabilmek için doğru ekipmanları en doğru şekilde kullanmak çok büyük önem taşır. Kaliteli suyu berrak, kirlilik düzeyi ve organik yükü düşük, bitki gelişimi için gerekli besinleri uygun oranda içeren ve oksijen bakımından zengin olarak nitelendirebiliriz. Tabi daha birçok etkende bunlara ilave edilebilir.





FİLTRASYON

Akvaryumlarda en temel sistem filtrasyondur. Organik yükü hafifletmede, suyun temiz ve berrak olmasını sağlamakta, zehirli atıkların daha zehirsiz maddelere dönüştürülmesinde ve gerektiğinde istenmeyen maddeleri ortamdan uzaklaştırmada büyük rol oynar. Filtrasyon için çok çeşitli filtre sistemleri ve filtrasyon malzemeleri bulunmaktadır. Bu donanım ve malzemelerin hangilerinin ne zaman kullanılacağı oldukça önemlidir. Bitki tanklarında uygun sirkülâsyon akvaryum suyunun saatte 2–4 kez çevrilmesidir. Daha düşük veya yüksek sirkülâsyonlar bitkilerin besin alımını etkiler ve dengede bozulmalara yol açar. Aynı zamanda düşük sirkülâsyon suyun yeterince filtre edilmemesine yol açar ve su kalitesini ciddi biçimde bozabilir. Her zaman kaliteli filtre satın almak çok daha ekonomik bir çözümdür.

1- Dış Filtreler: Bitki tanklarında en yüksek verimin alınabileceği filtrelerin başında gelirler. Hacimleri geniş olduğundan birçok malzemeyi aynı anda kullanma avantajı sağladıkları gibi daha zor kirlenir ve tıkanırlar. İyi biyolojik ve mekanik filtrasyon sağlarlar. Ayrıca istendiğinde kimyasal filtrasyonda yapabilirler. Filtrasyon özelliği tamamen içine koyacağınız malzemeler ile ilişkilidir. İyi bir bitki tankı için dış filtreler vazgeçilmezdir.



Örnek dış filtre hazırlanışı:

a) -Elyaf b) - Elyaf
- Biyolojik süngerler - Biyolojik malzemeler
- Elyaf - Elyaf
- Seramik boncuklar - Seramik boncuklar

c) - Elyaf d) - Biyolojik sünger
- Biyolojik malzemeler - Elyaf
- Biyolojik sünger - Seramik boncuklar
- Elyaf

2- İç Filtreler: Akvaryumun içine yerleştirilen ve çok çeşit boy ve modelde bulunabilen en yaygın filtrelerdir. Mekanik filtrasyon yaparlar. Biyolojik ve kimyasal filtrasyon yapan filtrelerde mevcuttur. İçine konulan malzemeler değiştirilerek filtrelerin işlevleri farklılaştırılabilir. Bitki tankları için çok yeterli değillerdir. Çabuk kirlenirler ve sık sık temizlenmeleri gerekir. Bu nedenden dolayı iyi biyolojik filtrasyon yapamazlar. Ancak dış filtrenizin yetersiz kaldığı durumlarda destek amaçlı kullanılabilirler. Çok küçük tanklarda kullanımları uygundur. Kısa süreli mekanik veya kimyasal filtrasyon amaçlıda kullanılabilirler.

3- Şelale Filtreler: Akvaryuma dıştan asılarak kullanılan filtrelerdir. Genel olarak mekanik filtrasyon yaparlar. İç filtrelerden özellikleri çok farklı değildir. Sadece akvaryum içinde yer kaplamazlar ve akıntı yaratmazlar. Küçük tanklarda kullanılabilirler. Büyük tanklar için yeterli filtrasyonu sağlayamazlar.

4- Sump: Alt sistem olarak da adlandırılır. İyi ve geniş bir filtrasyon alanı sunar. Kullanımı ve filtrasyonu doğru kurulduğunda oldukça iyidir. Fakat suyun hava ile temasını gereğinden fazla arttırdığı için CO2 gazının sudan dışarı atılmasına neden olur. Bu nedenden dolayı bitki tanklarında kullanımı çok zordur. Bitki tanklarında önerilmeyen bir filtrasyon sistemidir. Yüksek miktarda su hacmi olduğundan akvaryumun toplam su hacmini yükseltir.




5- UV Sterilizatörleri: UV ışını veren özel bir lambaya sahip çeşitli şekillerde bulunabilen filtre ekipmanıdır. İçinden geçen sudaki tüm canlı organizmaları yok eder. Akvaryumun sağlıklı ve suyun temiz kalmasına yardımcı olur. Oldukça pahalı ekipmanlardır. Ucuz modellerin performansları sınırlıdır. Bitki tanklarında kullanımı çok tavsiye edilmese de balıkları korumak ve algea oluşumunu engellemek amaçlı kısa süreli kullanılabilir.

6- Reverse Osmosis: Saf su üretmek amacı ile kullanılan bir cihazdır. Suda bulunan tüm maddeleri ve organizmaları tutar. Bitki tanklarında kullanılan bir sistemdir. Fakat hem pahalı hem de yüksek su harcama maliyeti ile pek ekonomik sayılmaz. Bu sistem kullanıldığında bitkilerin ihtiyaç duyduğu normalde sularda bolca bulunan kalsiyum ve magnezyum gibi maddelerinde suya uygun oranda eklenmesini gerektirir. İyi yönlerine bakacak olursak su ile gelebilecek algea, toksik maddeler ve zararlı organizmaların akvaryuma girişini engeller. Su saf olduğundan tüm besin değerlerinin istediğimiz düzeye getirilmesine imkân verir.

7- Su Filtreleri: Birçok marka altında bulabileceğiniz ürünlerdir. Şehir suyunu klor ve tortulardan arındırmak amacı ile kullanılır. Çok çeşitli şekillerde ve özellikte ürün bulunmaktadır. İçi aktif karbon ile doldurulmuş olan filtreler klor arıtımı yaparlar. İçinde tortu tutucu olanlar ise su ile gelebilecek partikülleri tutarlar. Şehir suyunun akvaryumlarda direk kullanımı için oldukça yararlıdırlar. Bu sayede akvaryuma koyacağımız suyu dinlendirmeye gerek kalmaz. Su tamamen klordan arınmış olarak bu filtreden çıkar ve akvaryuma doldurulabilir. Dikkat edilmesi gereken bir konuda bazı bölgelerde klor oranının çok yüksek olmasıdır. Tek bir karbon filtre yeterli olmayabilir. Bu durumlarda 2–3 karbon filtre birbirine bağlanarak suyu içinden daha yavaş geçirerek su arındırılabilir. Ayrıca suyu yumuşatmak için bu filtrelere reçinede ilave edilir. Reçine kullanımı sağlıklı değildir. Reçine sudaki magnezyum ve kalsiyumu tutarak yerine suya sodyum verir. Suda yüksek oranda sodyum artışı meydana gelir. Yüksek sodyum artışı bitkiler ve canlılar için iyi değildir.

Filtrasyon Malzemeleri: Çok çeşitli malzemeler satılmaktadır ve genel olarak tam ne zaman kullanılmaları gerektiği konusunda hep bir kararsızlık vardır. Bu firmalar sitelerinde her tür malzemenin bir arada kullanılmasından bahsetse de birçok filtre malzemesinin sürekli kullanımı uygun değildir. Bu malzemeler çoğu zaman vaat ettiği etkiyi ve performansı sağlayamayabilir.

a) Elyaf: Filtrasyonda kullanılan en temel malzemedir. Mekanik filtrasyon sağlar. Artık maddeleri ve partikülleri tutar. Elyaf bir kullanımlıktır, yıkanıp tekrar kullanılması uygun değildir. Birçok firmanın ürünü kullanılabilir. Ayrıca döşemecilerden ucuza alacağınız elyaflarda aynı işi rahatlıkla görür. Çok kalın olmayacak şekilde filtrenin bir veya iki katmanında kullanılabilir.

b) Biyolojik Malzemeler: Çok çeşitli biyolojik malzeme bulmak mümkündür. Bu malzemelerin hemen hepsi yeterli biyolojik filtrasyonu sağlayabilirler. Fakat performansı ne kadar iyi olursa biyolojik filtrasyon o kadar artar ve zehirli atıklar çok daha hızlı dönüştürülürler. En iyi biyolojik filtrasyon malzemesi iri gözenekli süngerlerdir. Ayrıca akvaryumcularda satılan mavi süngerler özellikle çok iyi performans sunarlar. Tıkanmazlar ve çok geniş bir bakteri yüzeyine sahiptirler. Bunun dışından özel üretilmiş bazı malzemeler vardır (Sera Siporax, Seachem Matrix, Eheim Efisubsrat gibi). Bu malzemeler çok geniş bir yüzey alanına ve mikro kanallara sahiptir. Yeterli biyolojik filtrasyon sağlamalarına rağmen çok etkili değillerdir. Kolay tıkanırlar ve bakteri alanları kısa sürede büyük ölçüde azalır. Zor temizlenirler ve temizleme işlemlerinde büyük ölçüde bakteriler zarar görür. Kullanımı tercihe bağlıdır ama en iyi sonuç biyolojik süngerler ile alınır. Bu malzemeler dikkatli temizlenmeli uygun sıcaklıkta klorsuz su ile nazikçe temizlenip filtreye kısa zamanda geri yerleştirilmelidirler.

c) Seramik Boncuklar: Seramikten yapılmış küçük yüzük şeklinde parçalardır. Bunlar filtrenin en alt katmanında kullanılırlar. Kaba artıkları tutarlar ve filtre içindeki sirkülâsyonu dengelerler. Çok uzun ömürlü ve kolay temizlenebilen bir malzemedir. Birçok marka altında satılan kaliteli ürünler mevcuttur.

d) Aktif Karbon: Sudabulunan kimyasal maddeleri tutma özelliğine sahiptir.Özellikle balık hastalıklarında kullandığımız ilaçların arındırılmasında kullanılır. Şehir suyunda bulunan kloru arındırmada kullanılır. Bitki tanklarının kurulum aşamasında fosfat ve nitrat gibi maddelerin ortamdan uzaklaştırılması için kullanılabilir. Sürekli olarak filtrasyonda kullanılması uygun değildir. Kullanılmış aktif karbon tekrar kullanılmaz. Bir süre sonra içine hapsettiği tüm maddeleri geri bırakmaya başlar bu durum ciddi problemlere neden olur.

e) Fosfat, Nitrat, Amonyak vb... Tutucu Malzemeler: Tank kurulumunda çok işe yarayan malzemelerdir. Bitkiler ortama adapte oluncaya kadar oluşan maddeleri tutarlar. Sadece kurulum sürecinde kullanılmalıdırlar. Normalde bitki tanklarında kullanılmaları uygun değildir. Bitkiler için gerekli besinleri tuttuklarından bitki gelişimini olumsuz etkilerler. Belirli bir kullanım süreleri vardır. Akvaryumda meydana gelebilecek dengesizliklerde (örn. yüksek nitrat veya fosfat artışı) kısa süreli olarak kullanılmaları uygundur.

f) Torf: %100 doğal bir malzemedir. Ph değeri düşük bir yapıdadır. Humik asit gibi bitki gelişime katkıda bulunan bazı maddeler içerir. Genellikle CO2 sistemi olmayan tankların filtrasyon sistemine eklenerek ph düşüşü sağlanır. İçerdiği maddeleri yavaş bir şekilde suya bırakması kullanımını kolaylaştırır ve ömrünü uzatır. CO2 verilen tanklarda filtre sisteminde kullanımına gerek yoktur. Suyu yumuşatmak içinde kullanılır. Akvaryum için hazırlanmış olanları kullanmak çok daha güvenlidir. Çeşitli akvaryum firmaları tarafından satılmaktadır. Çiçekler ve saksı bitkileri için satılan torflar kullanılmamalıdır. Bu torflar yeterince saf değildir ve böceklenmeyi engelleyici kimyasallar ve ilaçlar içerebilirler. Torf kullanırken önce az miktar ile başlanması ve zamanla yetmez ise filtredeki miktarının artırılması doğru olacaktır. Torfun içindeki maddeleri hemen serbest bırakması biraz zaman alır. Eğer yeterli olmadığını düşünüp erkenden fazlaca torf ilavesi yapılır ise ph seviyesi çok düşebilir.



SU KATKILARI

Akvaryumdaki ekolojik dengenin kurulması, Sudaki zararlı maddelerin etkisizleştirilmesi, Zararlı canlıların temizlenmesi ve Suda kirliliğe ve bulanıklığa yol açan partikül veya oluşumların yok edilmesi vb..gibi birçok özelliğe ve kullanım alanına sahip katkılar bulunmaktadır. Bu katkıların birçoğu akvaryumlar için çok önemlidir. Fakat birçoğunun kullanımı zararlı olabileceği gibi çok da gerekli değildir.


a) Bakteri Kültürü: Akvaryumun kurulum aşamasında ve filtre temizliği yapıldığında kullanılabilir. İçerdiği yararlı bakteriler filtreye ve akvaryumdaki yüzeylere yerleşerek biyolojik arıtım yaparlar. Normalde bu yararlı bakterilerin oluşumu aylar sürerken bakteri kültürü ile direk suya verilirler ve bir hafta içinde biyolojik döngü rahatlıkla oturmuş hale gelir. Biyolojik döngü akvaryumdaki en önemli unsurlardan biridir. Bu nedenle gerekli durumlarda mutlaka bakteri kültürü kullanılmalıdır. Bu kültürlerin içeriğinde birçok çeşit bakteri bulunur. Bu bakterileri birçoğu amonyak ve nitrit gibi zehirli maddeleri daha zehirsiz olan nitrata dönüştürür. Bazıları ise nitrojen oluşumu, demir gibi bazı elementlerin bitki köklerinde alınabilir hale getirilmesini ve balık artıkları, yem gibi maddelerin parçalanmasını sağlarlar. Bu bakteriler hassastırlar çok sıcak veya soğuk sularda ölürler. Ayrıca klor gibi maddelerde bu bakterileri yok eder. Özellikle filtre temizliğinde biyolojik malzemelerin hassas şekilde temizlenmesi bu nedenle önemlidir.


b) Su Hazırlayıcılar: Şehir suyunda klor ve ağır metaller bulunabilir. Su hazırlayıcılar sudaki klor ve ağır metalleri kısa sürede bağlıyarak zararsız hale getirirler. Aynı zamanda içerdikleri vitamin ve katkılar sayesinde balıklar için stres giderici özellikleri vardır. Çok çeşit marka ve ürün çeşidi bulunmaktadır. Bazı su hazırlayıcılar sadece klor bağlayıcı özelliğe de sahip olabilir. Su değişimlerinde, balık aktarımında, akvaryum kurulumunda kullanılabilirler. Çamaşır suyu ile yapılan bitki ve ekipman dezenfektasyonlarında kullanmak gereklidir. Dezenfekte edilen malzemeler su hazırlayıcı eklenmiş suya konularak bekletilmelidir.


c) Su Berraklaştırıcıları: Zaman zaman akvaryum suyunda bulanıklık meydana gelebilir. Bunun dışında yüzen partiküller su berraklığını bozabilir. Bu tip durumlarda kullanılabilecek katkılardır. Bunları kullanmak yerine berraklığı bozan noktaları tespit edip düzeltmek tabiî ki en doğrusudur. Bitki tanklarında bu tip katkıların kullanılması pek önerilmez. Ama hızlı çözüm arayanların işine yarayacak ürünlerdir.


d) Sıvı Torf: Amazon balıkları için geliştirilmiş bir katkıdır. Suya Humik asit ve bazı elementler katar. CO2 takviyesi olmayan bitki tanklarında kullanılabilir. Fakat bu katkıyı kullanmak yerine filtreye torf eklemek aynı işi görecektir ve daha ucuzdur. Pratik ve kontrollü bir çözüm olduğundan tercih edilebilir



e) Fosfat Yok Ediciler: Sudaki fosfatı bağlarlar. Ani fosfat artışlarında hızlı düşüş sağlamak amacı ile kullanılabilirler. Bunun dışında bitki tanklarında kullanımı uygun değildir.



f) Amonyak--Amonyum Düşürücüler: Amonyak- amonyumun artışının kontrol altına alınamadığı durumlarda kullanılırlar. Amonyak düzeyini hızlı şeklide düşürürler. Bol bitkili tanklarda bu maddeler bitkiler tarafından kolaylıkla kullanıldığından genellikle bu katkının kullanılması gerekmez.


g) PH Yükseltici ve Düşürücüler: Ph’ı istediğimiz düzeylere pratik şekilde getirmek için kullanılırlar. Kullanımı dikkatli yapılmalıdır. Çok yavaş ekleyerek ph ölçülmelidir. CO2 sistemi olmayan bitki tanklarında kullanılabilir. Toz veya sıvı halde olanları vardır. Ticari markalar yerine kimyacılardan alacağınız düşük güçte asitler ph düşürmek için oldukça etkilidir( 0,1 mol HCL). Ph yükseltmek için ise çeşitli doğal mineral taşlar veya malzemeler kullanılabilir( mercan kırığı).



h) KH Yükselticiler: Bitki tanklarında kh’ın çok düşük olması ani ph salınımlarına neden olabilir bu nedenle kh’ın belirli seviyelerde olması gerekmektedir. Bu katkılar kh düzeyini kolayca artırır. Güvenle kullanılabilecek katkılardır. Marketlerde paketler halinde satılan karbonatlarda aynı işi görürler.


i) Algea Yok Ediciler: Algealara zarar veren bazı maddeler içerirler. Son çare olarak kullanılmalıdırlar. Geçici olan çözümlerdir. Bu maddeler bitkilere ve akvaryumdaki canlılara da zarar verebilirler.


j) Salyangoz Yokediciler: Salyangozların öldürülmesinde etkili ilaçlar olsalar da tamamen yok edemezler. Balıklara zarar verebilir ve öldürücü etkileri olabilir. Bitkilere ve ekolojik döngüye zararlı maddelerdir. Bitki tanklarında kesinlikle kullanılmamalıdırlar. Yeni alınan bitkileri salyangozlardan arındırmak için kullanılabilirler.


k) Vitaminler: Balıkların daha sağlıklı olması için geliştirilmiş vitamin kombinasyonları vardır. Bunlar belirli ölçülerde suya katılarak kullanılırlar. Bazı vitaminler yemlere emdirilerek te kullanılabilir. Işıktan etkilendikleri için vitaminlerin akşam suya ilave edilmesi daha uygun olacaktır. Çok sık olmamak şartı ile bitki akvaryumlarında vitamin kullanımının zararı yoktur. Hatta bazı vitaminler bitkiler içinde yararlıdır. Eczanelerden temin edebileceğiniz bazı yararlı vitamin çeşitleri vardır (B-mix ampul).


l) İlaçlar: Balık hastalıklarına karşı kullanılabilecek çok sayıda ilaç bulunmaktadır. Bazı ilaçlar koruma amaçlıda akvaryumlarda sık sık kullanılmaktadır (metilen mavisi). Bitki tanklarında kesinlikle ilaç kullanılmamalıdır. Hastalanan balıklar karantinaya alınarak ilaç uygulanmalıdır. Ayrıca koruma amaçlı ilaç kullanımı da uygun değildir. İlaçlar bitkilere ve ekolojik dengeye zarar veririler.





IV. BÖLÜM

YEMLER ve YEMLEME

Kullandığımız yemler ve nasıl yemleme yaptığımız su kalitesinin korunmasında ve akvaryumun sağlıklı kalmasında önemli bir yer tutar. Öncelikle kaliteli yemleri tercih etmek ilk önemli noktadır. Bunun dışında canlı yemler ve dondurulmuş organik yemler ciddi bir organik yük getireceğinden su kalitesinin korunmasını oldukça zorlaştırır. Yemleme şekli ve sayısı da önemlidir. Balıkların akvaryuma zarar vermeyecek düzeyde yemlenmesine dikkat edilmelidir. Bu tamamıyla bir zincirdir. Çok yemleme yapıldığında balıklar daha çok dışkı üretirler ve ortama yayılan amonyak gibi maddelerde ciddi artış olur. Bu artış akvaryumdaki bitkiler ve ekolojik sistem tarafından dengede tutulamayacak duruma gelebilir. Ayrıca balıklar tarafından yenilmeyen yemlerde diğer bir taraftan yük getirir ve hepsi bir araya gelince su kalitesinde bozulma, dengelerde sapma ve sonuç olarak algea patlaması yaşanır. Balıkların az miktarda sık beslenmesi daha uygundur. Günde üç tekrar yemlemeyi geçmemek iyi olacaktır. Ayrıca bitki tanklarında organik yemlerin kullanılmaması iyi olur.

Not: Bu yazıdaki öneriler bitki tankları için geçerlidir. Farklı akvaryumlarda yemleme çokdaha değişik şekillerde ve sayıda yapılabilir.





CO2 SİSTEMLERİ

CO2 bitki tanklarının en önemli besinlerinden biridir. CO2 ‘i uygun miktarda sağlamak başarılı bir bitki tankı için çok önemlidir. Akvaryuma CO2’i sağlamanın birçok yolu vardır. Dikkat edilmesi gereken nokta CO2’in stabil bir şekilde tutulmasıdır. CO2 suyun ph’ını direk olarak etkilediğinden stabil olmaması ph’ın da sürekli olarak değişmesine neden olur ve bu durum hem canlılar hem de bitkiler için kötü sonuçlar doğurabilir. CO2’i akvaryumda kullanabilmek için çeşitli ekipmanlar vardır. Bu ekipmanları kuracağınız sistem ve tank hacmine göre seçmeniz gerekmektedir.

1- Tüplü Sistem: Yüksek basınçta CO2 gazı ile dolu tüplere gerekli ekipmanların bağlanması ile CO2’in akvaryumda kullanılabilecek basınca getirildiği sistemdir. Bu sistemleri oluşturan belirli ekipmanlar vardır. Sistem pek çok farklı şekilde kurulabilir. Örnekler en düşük maliyetli sistemden en maliyetlisine doğru sıralanmıştır. Düşük maliyetli sistemleri kontrolü oldukça uğraş gerektirdiği gibi maliyetli sistemler ise tamamen otomatik olarak çalışabilirler.



EKİPMANLAR

a) CO2 Tüpü: CO2 gazı için imal edilmiş özel tüpler bulunmaktadır. Yüksek basınca dayanıklı bu tüplerin içinde sıkıştırılmış CO2 gazı bulunur. Çok çeşitli boyları bulunmaktadır ( 1lt - 2lt - 5lt gibi). Bu tüplerdeki yüksek basınçlı gazı akvaryumumuza uygun miktarda verebilmek ve suya karıştırılmasını sağlamak için bazı ekipmanlar gereklidir. Bu tüpleri yangın söndürme ekipmanları satan yerlerden almak mümkündür. CO2 için yapılmamış tüplerin kullanımı tehlikelidir. Tüplerin dolum basıncı 50 bar’ı geçmemelidir. Direk güneş ışığı ve sıcak alan yerlerde bulunmaması daha iyi olacaktır. Sistem birçok şekilde kurulabilir. Gerekli ekipmanlar doğru sıra ile kullanılarak sistem oluşturulur.

b) Regülatör: Tüpte bulunan gazın kullanılabilir basınç düzeyine getirilmesini sağlar. Üzerinde genel olarak iki basınç göstergesi bulunur. Bunlardan biri tüpün içindeki gaz basıncını gösterir. Diğer gösterge ise regülatörden çıkan gazın basıncını gösterir. Çıkış basıncının ayarlanması için regülatörün üzerinde ayar vanası bulunur bu vana ile çıkış basıncı istenilen düzeye getirilebilir. Düzenli gaz çıkışı sağlamak için çıkış basıncının 5–10 bar arasında tutulmalıdır.

c) Slenoid Valf: Regülatörden çıkan gazın istenildiği zaman kesilmesini veya açılmasını sağlayan bir parçadır. Elektrik ile çalışır. Elektriğe takıldığında içindeki kapak açılır ve gazın geçişini sağlar, elektrikten çıkarıldığında içindeki kapak kapanarak gaz geçişini durdurur. Bu parçaya zamanlayıcı takarak programladığınız süreler arasında akvaryuma gaz gitmesini sağlayabilir veya CO2 kontrol sistemlerine bağlıyarak gerektiğinde otomatik olarak açılıp gazın akvaryuma ulaşmasını sağlayabilirsiniz. Ucuz ve kullanışlı bir üründür. Genel olarak 10 bara kadar basınca dayanıklıdırlar. Bazi özel regülatörlerin üzerine monte edilmiş selenoid valf bulunabilir.

d) CO2 Kontrol Üniteleri: Çok çeşit marka ve özellikte bulunabilirler. Hatta ucuza imal eden hobicilerde vardır. Çok çeşitli hassasiyetlerde bulunabilirler. .01 hassasiyetinde ölçüm yapanları daha kullanışlıdır. Mümkün olduğunca hassas aralıkla çalışan cihazlar tercih edilmelidir. Ölçüm hassasiyeti ile çalışma hassasiyetleri farklıdır. Çalışma hassasiyeti .15 üzerinde olamaması uygundur. Ticari bazı markaların ürettiği ünitelerin içinde selenoid valf bulunur ayrıca selenoid valf bağlamak gerekmez. Uzun ömürlü cihazlardır sadece ph elektrotlarının ömrü 1-2 yıldır. Bu zaman aralıklarında elektrotun değiştirilmesi gerekir.




e) Kısma Valf’i (ince ayar valf’i): Küçük fakat önemli bir parçadır. Regülatörden çıkan düşük basınçtaki gazı akvaryuma vermeye uygun miktara getirir. 3-4 saniyede 1 kabarcık gaz verecek kadar hassas olabilirler. Kısma valf’i ne kadar kaliteli olursa o kadar ince ayar yapma şansı verir. Alırken mümkün olduğunca kalitelisini almak çok önemlidir. Kalitesiz ürünler ile uygun gaz çıkışı sağlamak çok zordur. Genellikle 10 bar basınca dayanıklıdırlar. Bazı özel regülatörlerin üzerinde kısma valfi bulunabilir.

f) Kabarcık Sayacı: Akvaryuma verdiğiniz gaz miktarını görmenizi sağlar. Basit olarak içinde su olan küçük bir kapalı kaptır. Gaz kabın içinden geçerken kabarcıklar halinde görülür ve gaz miktarı buna göre ayarlanır. Ticari marklar altında satılanları olduğu gibi kendinizde şırıngadan veya küçük bir kavanozdan rahatlıkla bir kabarcık sayacı yapabilirsiniz. Gaz ayarının düzgün yapılması için mutlaka sistemde olmalıdır.

g) Reaktör: Sistemin en önemli parçasıdır demek sanırım yanlış olmaz. A kvaryuma gelen gazın suda çözülmesini sağlayan parçadır. CO2 gazı suda iyi çözünmedikten sonra en pahalı sisteme de sahip olsanız hiçbir fayda getirmez. Bu nedenle ticari ürünler seçerken mümkün olduğunda tank hacminize uygun olanları seçmelisiniz. Ayrıca pleksi gibi malzemelerden de kendiniz çok çeşitli reaktörler yapabilirsiniz. Yapabileceğiniz reaktör çeşitleri hayal gücünüzle ve el yeteneğinizle sınırlıdır. Akvaryuma ulaşan gazı ne kadar iyi çözerseniz o kadar uzun ömürlü ve stabil bir sisteme sahip olursunuz.



Örnek Sistem Kurulumları:

- CO2 tüpü + Regülatör + Kısma valfi + Kabarcık sayacı + Reaktör: Bu sistemde akvaryuma devamlı olarak CO2 verilir. Bu nedenle ph’ın sabitlenmesi zordur. Özellikle geceleri ph düzeyinin çok düşmemesi için tanka hava verilmesi gerekir. Ph ölçümleri yapılarak ph’ı sabit tutacak şekilde gaz çıkışı ayarlanmalıdır.

- CO2 tüpü + Regülatör + Selenoid valf + Kısma valfi + Kabarcık sayacı + Reaktör: Selanoid valf eklenmiş sistemde kontrol daha kolaydır. Işıklar yandığı süre gazın açık kalması gece ise kapanması sağlanır. Akvaryuma dengeleme amaçlı hava verilmesi gerekmez. Işıklar yandığı sürece uygun miktarda gaz çıkışı sağlamak yeterlidir. Kısmen daha stabil bir sistemdir.

- CO2 tüpü + Regülatör + Selenoid valf + CO2 kontrol ünitesi + Kısma valfi + Kabarcık sayacı + Reaktör: CO2 kontrol ünitesi eklenmiş sistemler en iyisidir. Fakat CO2 ünitesi oldukça pahalıdır. Ayarladığınız ph düzeyine göre otamatik olarak gazı açar ve kapatır. Tamamen otomatik çalışan bir alettir. Belirli aralıklar ile kalibre edilmesi gerekir.




2- Fermante Sistem: Ucuz ve basit yoldan CO2 elde etmenin bir yoludur. Düşük hacimli akvaryumların ihtiyacını görebilecek kadar CO2 elde edilebilir. Bir pet şişe içerisinde şeker, maya ve su karıştırılarak hazırlanır. Tamamen doğal bir yöntemdir. Mayadaki bakteriler sudaki şekeri tüketerek CO2 ortaya çıkarırlar. Bu çıkan CO2’i hortum yardımı ile reaktöre bağlıyarak kullanmak mümkündür. Her hazırlanışında yaklaşık 20-25 gün CO2 üretir. Çok stabil değildir. Gazı artırma veya kısma gibi bir durum yoktur. Gazı kısmak için vana kullanılırsa şişe patlayabilir. Gaz yetersiz geliyorsa fazladan şişe ilavesi ile gaz çıkışı arttırılabilir. Biraz zahmetlidir. Büyük tankların ihtiyacını karşılamaz. Hazırlanışı ve daha geniş bilgi için forumlarda veya internette arama yaparak geniş bilgiye ulaşabilirsiniz. Uzun vadede kullanım maliyeti CO2 tüplerine göre fazladır.



3- Elekrikli sistemler: Bu sistemler elektriğe bağlı bir plaka ile çalışmaktadır. Bu plakayı su içene yerleştirip istediğiniz CO2 seviyesine ayarladıktan sonra otomatik olarak CO2 üretmeye başlar. Suda bulunan karbonatlar ile reaksiyon yaratarak CO2 oluştururlar. Bu nedenle suyun kh seviyelerinde düşüşe yol açarlar. Testler ile kontrol ederek suya sürekli olarak karbonat ilavesi yapmak gerekmektedir. Kh’ın aşırı düşmesi hızlı ph düşüşlerine neden olabilir. Pratik gibi görünen sistemler olsalar da kullanımları pek rahat değildir. Genel olarak bitki tanklarında kullanımları önerilmez.


4- Tablet ve Toz CO2: Eriyince Ortama CO2 çıkaran tabletler ve tozlardır. Küçük hacimli akvaryumla kullanmak için tasarlanmışlardır. Küçük hazneleri vardır bu haznelerin içine tablet veya toz konulur. Eriyen maddeden çıkan CO2 bu haznenin içinde kalır ve yavaş yavaş eriyerek suya karışır.


ISITICILAR

Bitki tankları için en uygun sıcaklık değeri 24-25 derecedir. Suyun soğuk veya daha sıcak olması bitki gelişimini etkiler. Akvaryumda canlılar olmasa da mutlaka su sıcaklığının uygun derecede olması şarttır. Bu nedenle bitki tanklarında ısıtıcılara gerek duyulmaktadır. Birçok ısıtıcı çeşidi vardır. Kaliteli ısıtıcılar sıcaklığı daha iyi sabitliyebilirler. Isıtıcıların üzerindeki sıcaklık ayarları her zaman doğru olmayabilir bu nedenle su sıcaklığı kontrol edilerek ısıtıcının ayarlanması uygun olur.


SOĞUTUCULAR

Özellikle yaz aylarında akvaryumlar ciddi şekilde ısınırlar. Su sıcaklığının 27 dereceyi geçmesi bitkilerin gelişimini yavaşlatan bir faktördür. Bu nedenle genelde yaz aylarında akvaryumlarda ciddi algea sıkıntıları yaşanabilir. Akvaryum suyunun 26 dereceye çekilmesi sorunları ortadan kaldırabilir. Bunun için kullanılabilecek çeşitli soğutma metotları vardır. Bu metotlardan en etkili ve pahalısı akvaryum soğutucularıdır. Çok pahalı ürünlerdir ve etkili soğutma yaparlar. Akvaryumunuz çok büyük değil ise çeşitli fanlar ile su soğutulabilir. Çok etkili olmasa da çoğu zaman yeterli olabilir. Eğer tankınız büyük ve akvaryum soğutucusu alamıyorsanız büro tipi buzdolapları oldukça işe yarayabilir. Fiyatları çok uygundur ve yeterli düzeyde soğutmayı rahatlıkla yapabilirler. Akvaryum suyunu yapılan pek çok farklı sistemle buzdolabının içinden geçirerek soğutmak mümkündür. Hatta ufak akvaryumlarda araç tipi mini buzdolapları çok makul çözüm sunabilir.


HAVA MOTORLARI

Bitkiler geceleri oksijen kullanırlar. Akvaryumdaki canlılar ve bakterilerde oksijeni tüketirler. Bu nedenle geceleri akvaryum suyundaki oksijen seviyelerinde düşüş görülebilir. Bu düşüşün engellenmesi için gece 2 - 3 saat ara ile 30-45 dk arası akvaryuma hava motoru yardımıyla oksijen sağlanabilir. Işıklar yanıyorken akvaryuma hava vermek bitki tankları için uygun değildir. Ancak geceleri önlem amaçlı hava verilebilir. Geceleri sesler çok daha iyi duyulacağından sessiz hava motorları seçmeniz çok isabetli bir karar olacaktır.





V. BÖLÜM



DEZENFEKTASYON



Yeni aldığımız veya başka akvaryumlardan gelen bitkiler birçok algea türü ve zararlı canlılar taşıyor olabilir. Aldığımız canlılarda çeşitli hastalıkların taşıyıcısı olabilirler. Ana tankımıza bitki ve canlı ilave etmeden önce mutlaka dezenfekte edimelidirler. Böylece ana tank zararlı organizmalardan büyük ölçüde korunmuş olur. Akvaryuma aldığınız her türlü ekipman ve malzeme mutlaka dezenfekte edilmelidir.



Çok çeşitli dezenfektasyon yöntemi vardır. Kullanılabilecek bazı malzemeler ile doğru dezenfektasyon yapmak çok önemlidir. Aksi halde aldığınız bitki ve canlılar zarar görebilir veya dezenfekte olmayabilir.





Dezenfektasyonunda Kullanılabilecek Maddeler ve Kullanım Şekilleri



a) Katkısız Çamaşır Suyu : Bulması en kolay üründür. Dezenfektasyonda çok etkili bir maddedir. Dikkatli kullanılması çok önemlidir dozu yüksek olursa bitkileri öldürebilir. 1/19 oranında sulandırılması gerekir. 1 ölçek çamaşır suyu, 19 ölçek su şeklinde. Daha net açıklarsak 19 litre suya 1 litre çamaşır suyu uygundur. Hassas bitkiler 2 dakika, kalın yapraklı güçlü bitkiler 4 dk. suda bekletildikten sonra ılık suda yıkanarak. İçine klor giderici konulmuş bol miktarda suya konulmalı ve en az 4 saat bekletilmelidir. Bu bekletme işlemi su 1-2 kez değiştirilerek devam ettirilebilir. Bu işlem bitkilerin ölümüne yol açabilir. En etkili dezenfektasyondur. Eğer riske girmek istemiyorsanız ve ekleyeceğiniz bitkiler gerçekten temiz değil ise mutlaka bu işleme tabi tutmak gerekir. Tüm ekipmanlar daha yoğun ve uzun süreli olarak bu işlemden geçirilip temizlenebilir. Canlıların dezenfektasyonunda kullanılmaz.



b) Potasyum Permanganat : Güçlü bir dezenfektasyon malzemesidir. Eczanalerde tabletler halinde satılır. Çeşitli mikro organizmaları yok eder. Genel olarak salyangoz gibi canlıları tamamen yok edemez. Aynı zamanda birçok algea türünüde yok etmesi zordur. Bitkilere çok zarar gelmesini istemeyen kişiler önlem amaçlı bu yöntemi kullanabilir. 1 5 litreye 1-2 tablet potasyum permanganat ekliyerek erittikten sonra bitkiler 5dk. kadar içinde bekletmek yeterlidir. Çok uzun süre bekletilirse bitkiler ölebilir. Ekipmanları dezenfekte etmekte sıkça kullanılan bir üründür. Canlıları dahi bu işlemden geçirmek mümkündür.



c) Tuz: Tuz çeşitli micro organizmaları ve canlıları yok edebilir. Özellikle salyangozlardan arındırmak için iyi bir yöntemdir. Uzun süre bitkiler tuzlu suda tutulurlarsa ölürler. Buda basit bir önlem olarak kullanılabilir. Tam ölçüsü yoktur. Suya bolca tuz atıp eriterek bitkilere kısa süreli banyo yaptırılır. Bitkiler normal suda durulanarak tanka eklenebilir. Ekipmanları salyangozdan arındırmak için kullanılabilir. Ayrıca düşük miktarda tuzlu su uzun süreli balık tedavisinde kullanılmaktadır.



d) Kimyasal İlaçlar: Piyasada salyangoz ve yosun için birçok ticari ürün bulunabilir. Bunlar yüksek dozda kullanılarak bitkilere kısa süreli banyo yaptırılabilir. Bazı ürünler iyi sonuç verebilir. Özellikle salyangoz ilaçları bu amaçla kullanılabilir.



e) Hidrojen Peroksit(oksijenli su): Hepimizin bildiği bir üründür. Dezenfekte etme özelliği olan bir üründür. Bitkiler sulandırılmış oksijenli su ile dezenfekte edilebilirler. Etkili bir yöntemdir. Kısa süreli dezenfektasyonlar için az sulandrılmış kullanmak gerekir. Direk ana tankada kullanılabilen bir üründür. Litreye 1ml şeklinde uygulanır ve 5 saat beklendikten sonra %50-60 su değişimi yapılır. Arkasından diğer gün yine su değişimi yapılarak sudan atılır. Hassas balıkları öldürebilir. Salyangoz gibi canlılar üzerinde kesin bir etkisi yoktur.



f) Karantina: Aslında tam olarak bir dezenfektasyon işlemi denemez. Yeni aldığımız canlılar ana tanka konmadan önce ayrı bir tankta 1-2 hafta kadar bekletilerek gözlenmelidir. Birçok balık alındığında sağlam gibi görünür fakat hastalık taşıyor olabilir bu nedenle karantinada gözlemlenip gerçekten bir hastalıkları yok ise ana tanka alınmalı veya tedavi edilmelidir. Karantinada mecbur kalmadıkça ilaç kullanmamak önemlidir. Balıkları yoğun şekilde beslemek ve suyu oksijen bakımından zengin tutmak gerekir. Sık sık su değişimi yaparak suyun temiz kalmasını sağlamak ve zararlı maddelerin birikmesini engellemek önemlidir.



g) Kaynatma veya Kaynar Su: Kaynatmak veya kaynar su ile yıkamak çok etkili bir yöntemdir. Dayanıklı malzemeler bu şekilde dezenfekte edilebilir. Özelikle kumlar ve kütükler için en iyi yöntemlerdendir. Aynı şeklide akvaryumlarda kaynar su ile yıkanabilir. Tüm canlı organizmalar yok edilebilir.



h) Dondurma İşlemi: Sıcağa dayanıksız veya dayanıklı, canlı olmayan herşey dondurularak defenfekte edilebilir. Tüm dünyada kullanılan en etkili yöntemlerden biridir. Her türlü malzemenizi derin dondurucularda dondurarak dezenfekte edebilirsiniz.







VII: BÖLÜM



BİTKİLERİN İHTİYAÇ DUYDUĞU MADDELER


Sağlıklı bir bitki gelişmini sağlamak için bitkiler için gerekli temel besinlerin tümü ortamda bulunmalıdır. Yapılan araştırmalar ile birlikte bu gerekli besinlere yenileri eklenmeye devam etmektedir. Bu maddelerin hepsi bitki metobolizmasında farklı görevlerden sorumludur. Besin maddeleri dört grupta incelenebilir. Bitki beslenmesinde dikkat edilecek en büyük kural ‘’ Minimum’’ kanunudur. Minimum kanununa göre bitkinin gelişmesi için gerekli tüm besinlerin ortamda bulunması şarttır. Eğer bu besin maddelerinden bir tanesi dahi ortamda bulunmaz veya diğer besinlerden önce tüketilir ise kalan tüm besin maddelerinin kullanımı durur ve bitki gelişimi sağlanamaz.



Bitkiler ışık aldıkları sürece ortamdaki bu besinleri kullanırlar ve büyümeleri için gerekli glikozu üreterek depo ederler. Bu devrede Co2 tüketimi yaparlar ve oksijen üretirler. Gece ise besin alımı yapmazlar. Bu kez ortamdan oksijen alarak depoladıkları glikoz’u yakarlar ve büyümeleri için gerekli enerjiyi oluştururlar. Geceleri ortama CO2 gazı verirler. Bitkilerin besin kullanım hızı ve ihtiyacı ışık şiddeti ile doğru orantılıdır.





1) Macro Besin Maddeleri: Bitkilerin yüksek oranda kullandığı, bitki gelişimi için en önemli maddelerin başında gelirler. Bitki türlerine göre değişiklik göstermekle beraber bitkilerin en çok ihtiyaç duyduğu maddelerdir. Bu maddeleri sıralayacak olursak.



a) Kalsiyum (Ca)

b) Hidrojen (H)

c) Karbon (C)

d) Azot (N)

e) Magnezyum (Mg)

f) Oksijen (O)

g) Fosfor (P)

h) Potasyum (K)

i) Sülfür (S)



2) Micro Besin Maddeleri : Bitkilerinçok az miktarda ihtiyaç duyduğu ve bitki gelişiminin sağlanması için şart olan maddelerdir. Yine bitki türlerine göre kullanım miktarları değişsede micro besinlerin tümü ortamda bulunmalıdır. Micro besinleri şu şekilde sıralayabiliriz.



a) Demir (Fe)

b) Mangan (Mn)

c) Bakır (Cu)

d) Çinko (Zn)

e) Molibden (Mo)

f) Bor (B)

g) Kobalt (Co)

h) Nikel (Ni)

i) Vanadyum (V)

j) Klor (Cl)

k) Sodyum (Na)

l) Silisyum (Si)

m) Brom

n) Kalay



3) Gelişimi Destekliyici Maddeler : Bitkilerin büyümesini destekleyici ve hızlandırıcı maddelerdir. Ortamda bulunması şart olan maddeler değillerdir. Gelişiminin mümkün olduğunca iyi olması önemli bir noktadır. Bu nedenle kullanımları çok yararlıdır.



a) Flor (F)

b) İyot (I)

c) Alüminyum (Al)

d) Choline

e) Biotin

f) B12

g) İnisitol

h) Bazı amino asitler



4) Bitki Tarafından Kullanıldığı ve Bitki Gelişimine Etki Ettiği Düşünülen Maddeler : Tam olarak bitkiler tarafından kullanıldığı ve yararları kanıtlanmamış bazı maddelerdir. Bitki gelişimini hızlandırdığına dair bazı bilgiler bulunsada tam olarak bir sonuç yoktur. Düşük dozlarda bitkilerin bulunduğu ortama verilmeleri yararlı olabilir.



a) Rubidyum (Rb)

b) Selenyum (Se)

c) Cadmiyum (Cd)

d) Krom (Cr)

e) Stronsiyum (Sr)





Bitki Gelişimi İçin Gerekli Maddelerin Akvaryuma Katılması



Bitkilerin gelişimi için gerekli maddelerin birçoğu şehir suyunda bulunmaktadır. Fakat macro besinlerin bazıları ve micro besin maddeleri sularda yeterince bulunmazlar. Hatta bazı micro elementler suda hiç yoktur. Bu besin maddelerinin mutlaka bitkilerin bulunduğu ortama sağlanması gerekir. Bu maddeleri elde etmek için kullanılabilecek bazı kimyasal maddeler veya çeşitli firmaların sattığı ürünler bulunmaktadır. Macro besinler kolaylıkla bulunabilen bazı kimyasallardan hazırlanarak uygun oranlarda kullanılabilirler. Micro besin maddelerini kimyasallardan hazırlamak zor ve maliyetli bir işlemdir. Demir dışındaki micro besinlerin arvaryuma katılması için bazı firmaların gübrelerini kullanmak daha uygun bir çözümdür. Akvaryumda azot kaynağı olarak nitrat bileşikleri, fosfor kaynağı olarak fosfat bileşikleri kullanılmaktadır.





GÜBRELEME YÖNTEMLERİ



Farklı birçok gübreleme yöntemi mevcuttur. Bu yöntemler kişilerin tercihlerine ve akvaryuma faydasına göre seçilebilir. En çok kullanılan yöntemden, en az tercih edilen yönteme doğru bir sıralama ile bunları daha detaylı bir şekilde inceliyebiliriz. Her gübreleme şeklinde haftada bir defa %50 su değişimi yapmak gerekmektedir. Gübreleme oranları ışık, CO2 ve bitki miktarı ile doğru orantılıdır.



a) Haftada 3 Defa Gübreleme : Haftalık %50 su değişiminden sonra iki gün ara ile toplam üç defa gübreleme yapılır. Son gübrelemeden sonraki 3.gün ise %50 su değişimi yapılır. Çok tercih edilen bir gübreleme yöntemidir. Tüm besinlerin bitkiler için en uygun oranda ortamda bulunması sağlanır. S u değişiminden sonra yapılan NPK ilavesi daha fazla olmalıdır. Hafta içi yapılacak ilaveler ise akvaryumun ihtiyaçları doğrultusunda yapılır. Micro elementlerin her gübrelemede ilavesi aynı dozda olmaladır. Doğru dozda ilaveler yapabilmek için test kullanımı uygun olacaktır. Örnek bir şema hazırlarsak;



Pazartesi : Gübreleme + NPK İlavesi fazla olacak

Çarşamba : Gübreleme

Cuma: Gübreleme

Pazar: Akşam %50 su değişimi



b) Günlük Gübreleme : Özellikle küçük tanklarda çok tercih edilen bir yöntemdir. Hergün uygun dozlarda gübre ilavesi yapılır. İyi bir yöntem olmasına karşın. Özellikle büyük tanklarda çok iyi performans vermez. Denemelerimden tespit ettğim nokta günlük gübreleme yapıldığında suda besinlerin yeterli yoğunlukta bulunmamasından dolayı bitkilerde büyüme hızı düşmektedir. Fakat günlük doz yerine 2 günlük dozlama yapıldığında bitki gelişiminde daha iyi sonuçlar alınabilir. Günlük gübreleme tankın yapısına göre oldukça işe yarıyabilecek bir metod olabilir.



c) Haftada 2 Defa Gübreleme : Işıklandırması orta düzeyde olan tanklarda kullanılan bir yöntemdir. Uygun dozda haftada 2 defa gübreleme yapılır. Bunun nedeni bitkilerin ortamdaki besinleri yavaş kullanmalarıdır. Işık şiddeti arttıkça gübreleme daha sık yapılmaya başlanır.



d) Serbest Gübreleme : Tecrübeli kişilerin uygulayabileceği bir yöntemdir. Genellikle test kullanmayan kişilerin tercih ettği bir gübrelemedir. Bitkilerin gelişimi gözlenelerek uygun görülen zamanlarda gübreleme yapılır. Net bir periyodu yoktur. Kişiden kişiye tamamen değişir.





Bitki Tankları İçin Uygun Su Değerleri



Sıcaklık: 24 - 25 C

CO2: 30 - 40 ppm

PH: 6.5 - 6.7

KH: 3 - 4

GH: 6 - 8

Potasyum: 20 - 30ppm

Nitrat: 5 - 10 ppm

Fosfat: 0.2 - 0,8 ppm

Demir: 0.2 – 0.5 ppm





Besin Maddelerinin Birbirleri İle Etkileşimi



Akvaryum suyunda bulunan ve dışardan ilave ettiğimiz maddeler birbirleri ile etkileşim içindedirler. Bu etkileşim bitkilerin bu maddeleri kullanımı ile ilgilidir. Besin maddeleri birbirlerinin kullanımını direk olarak etkiliyebilir. Bu nedenle tüm besin maddeleri suda uygun dozda bulunmalı ve birbirlerine olan oranlarıda uygun olmaladır. Bu oranlamanın en başta geleni nitrat - fosfat dengesidir. Bu iki besin maddesi birbirlerinin kullanımını direk olarak etkiler. Bu dengeye dikkat edilmesi sağlıklı bir akvaryum için oldukça önemlidir. Linkden nitrat – fosfat tablosuna bakabilirsiniz.



http://www.xs4all.nl/~buddendo/images/npratiotabel_eng.gif



Diğer başlıca etkenlerde Potasyum ve Kalsiyumdur. Bu maddelerin çok artması yine bazı elementlerin emilimini kötü yönde etkiliyecektir. Bu maddelerin ortamda çok fazla olmamasına dikkat etmek önemlidir. Çok sert sularda kalsiyum oranı çok fazladır ve problem teşkil eder. Özellikle magnezyumun kullanımını engeller. Potasyum genel olarak sularda çok bulunmaz fakat potasyumu testlerle ölçemediğimizden ilaveleri kontrollü yapmak gerekir. Fazla ilave edilmesi sınır değerlerin aşılmasına neden olur.



Suda bulunan magnezyumun düşük olması mevcut demirin kullanımını azaltır. Demir eksikliği sorunları meydana gelir.



Kobalt’ın az olması azot kullanımını direk olarak etkileyebilir.





Bitkilerde Besin Maddelerinin Eksikliğinden Doğan Belirtiler



Besin maddelerinin ortamda yeterince bulunmaması sonucu bitkilerde bazı belirtiler ve bozulmalar meydana gelmeye başlar. İyi bir gözlemci olmak ve bu belirtileri iyi anlayabilmek önemli bir husustur. Tam olarak bu konuda tanı koyabilmek tecrübe gerektiren bir durumdur. Sadece bir maddenin eksikliği değil, başka bir maddeninde ortamda çok miktarda bulunması eksiklik belirtileri görülen maddenin kullanılmasına engel oluyor olabilir.



Azot: Yapraklarda sararma ile kendini belli eder. Çok azlığı yaprakların ölümüne neden olur.

Fosfor: Yaprakların daha koyu bir renk alması, yaprakların erken ölmesine neden olabilir.

Potasyum: Yapraklarin uçları ve kenarları sararır. Yapraklarda delikler oluşur.

Kalsiyum: Bitkilerde büyüme bozuklukları meydana gelir. Yapraklar bozuk şekillerde çıkabilir.

Magnezyum: Yapraklarda sararma meydana gelir. Yaprakların delinerek çürümesine yol açar.

Demir: Yeni çıkan yapraklar açık ve sarı renkte çıkar.

Bakır: Yaprakların çabuk solmasına neden olur. Yapraklar spiral şeklinde olabilir.

Manganez : Yaprak damarlarının arasında sararma ve çürümelere yol açar.

Çinko: Şekilsiz gövde ve yapraklar meydana gelir. Yaprak damarları arasında sararma oluşabilir.

Bor: Yeni yaprakların buruşuk görülmesi

Molibden: Nitrat artışı, Yaprak damarları arasında sarı benekler oluşur.

Kobalt: Azot eksikliği ile aynı belirtileri gösterir.

Nikel: Eksikliği demir emiliminin azalmasına neden olur.

Vanadyum: Büyümenin yavaşlaması





VIII. BÖLÜM



BİTKİ AKVARYUMUNUN KURULUM AŞAMALARI



Sıfırdan bitki tankı kurarken bazı önemli noktalara dikkat etmek ve belirli aşamalar doğrultusunda kurulumu gerçekleştirmek gerekmektedir. Yeni kurulan bir tankta biyolojik döngü yoktur. Bitkilerinde ortama uyum sağlamaları köklerini geliştirmeleri belirli bir zaman gerektirir. Bu gelişim süreci boyunca akvaryum pamuk ipliğine bağlı gibidir. Tüm gerekli kaynaklar(Işık,sıcaklık,besin vs..) çok orantılı ve yavaş bir şekilde artış göstermelidir. Bu orantı iyi sağlanamaz ve kurulum hızlı bir şekilde ilerletilir ise henüz ekolojik ve bitki uyumu açısından hazır olmayan tankta algea patlaması meydana gelir. Bu olumsuz sonucun telafisi ise bu aşamada çok daha zor olur. İyi kurulum geçirmiş bir tank her açıdan güçlü olur ve olumsuzluklara karşı direnç gösterebilir. Ayrıca meydana gelebilecek algea problemleri daha kolay kontrol altına alınabilir. İyi bir kurulum süreci yaklaşık 2 ay sürmektedir. Bu kurulum sürecinin belirli aşamaları vardır. Örnek olarak 250 litrelik bir high tech tankın kurulum aşamaları başlıklar halinde inceleyebiliriz.



1- Hazırlık Aşaması : Akvaryum ve tüm ekipmanlar temizlenip dezenfekte edildikten yerlerine yerleştirilir. Herşey hazır olduktan sonra(filtre, ısıtıcı, ışıklar vs..) Taban daha önce bahsettiğimiz şekilde isteğe bağlı malzemeler ile kurulur. Kütük , kaya koymak istiyorsak dizayn kafamızda nasıl ise ona göre bunlarda yerleştirilir. Akvaryumun %25 su ile doldurulur. Daha sonra bitkiler istediğimiz şekilde dikilir. Akvaryum tamamen su ile doldurulur. Su hazırlayıcı (aqutan, prime) ilave edilir. Yaklaşık 1-2 saat sonra bakteri kültürü uygun ölçüde eklenir ve filtre çalıştırılır. Filtrenin içine aktif karbon ve fosfat – nitrat tutucu malzeme konulması çok iyi olacaktır. Sıcaklık 22 dereceye ayarlanır. Bir adet 36 watt daylight florasanın günde 7 saat yanması yeterlidir. Ph 7.00 düzeyinde olmalıdır. En az 3-7 gün boyunca bakteri ilavelerine devam edilmelidir. 4-5 günde bir %25 su değişimi yapılmalıdır. Akvaryumda oluşacak bitki çürükleri sürekli olarak temizlenmelidir. 3 günde 1 defa potasyum ilavesi yapılmalıdır. Bu süreç içerisinde uv gibi ekipmanlar asla çalıştırılmamalıdır. Eğer kablo ısıtıcınız var ise bununda çalışmaması gerekmektedir . Bu süreç yaklaşık 2 hafta boyunca bu şekilde devam etmelidir. Ph Co2 ile ayarlanmalıdır. Akvaryumun kurulum süresi boyunca eğer yok ise bir köşeye bolca hızlı büyüyen bitki konması çok faydalıdır.



2- Gelişme Safhası : 3. haftaya girdiğimizde her 2 günde bir defa potasyum ilavesi yapılmalıdır. Ph 6.90 seviyesine indirilmelidir. Aydınlatma 2 florasan 7 saat yanacak şekilde olmalıdır. Su değişimleri hazırlık aşamasındaki gibi devam etmelidir. Sıcaklık 22 derece olmalıdır. Yosunlanma olur ise sürekli olarak camlardan temizlenmelidir. Bitki çürükleri düzenli olarak toplanmalıdır. Bu süreç 2 hafta bu şekilde devam etmelidir.



3- Gelişme Safhası 2 : 5. haftaya girdiğimizde, aydınlatma yine 7 saat olarak devam edecek. Florasan sayısı 2 olacak. Ph 6.80 seviyesine getirilecek. Gübreleme yine 2 günde bir defa aynı şekilde devam etmelidir. Su değişimi yine aynı şekilde olacak. Kh değeri 4 ‘ün altında ise 4 seviyesine getirecek kadar karbonat ilaveleri yapılmalıdır. Sürekli olarak Kh seviyesi 4 te tutulacak daha yüksek ise herhangi bir sorun oluşturmayacaktır. Sıcaklık hergün 1 derece arttırılarak 25 dereceye yükseltilecek. Bu süreç 1 hafta bu şekilde devam etmelidir.



4- Gelişme Safhası 3 : 6. haftaya girdiğimizde, Ph 6.70 düzeyine getirilmelidir. Yanan florasan sayısı 3’e çıkarılır. Aydınlatma süresi 7 saat olarak devam etmelidir. potasyum ilavesi aynen devam etmesi gerekmektedir. Yarım doz micro element gübresi ilave edilmelidir. Filtredeki nitrat-fosfat tutucular ve aktif karbon çıkarılacak. Sadece algea yiyen canlılar akvaryuma eklenebilir.Bu süreç 1 hafta süremektedir.



5- Son Safha : Kablo ısıtıcı var ise devreye sokulabilir. Tüm florasanlar devreye sokulur. Aydınlatma süresi 7 saat olmalıdır. Aydınlatma hergün 30 dk. yükseltilerek toplam 10-11 saate çıkarılmalıdır. Gübreleme olarak 5 ml micro element gübresi eklenmelidir. Potasyum seviyesi hergün 3-5 ppm eklenecek şekilde 20 ppm düzeyine çıkarılmalıdır. Ph 6.60 -6.50 seviyelerine getirilmelidir. Nitrat 3-5 ppm arası olmalıdır. Fosfat çok düşük ise 0,2 ppm oranında gübreleme ile beraber eklenmelidir. Su değişimi haftada 1 defa %50 şeklinde yapılmaya başlanmalıdır. Bu süreç 1 hafta devam etmelidir. Gübrenizde demir yok ise düşük dozlarda demir ilaveside gübreleme ile beraber yapılmalıdır.



6- Bitiş : 9. haftaya girdiğimizde, akvaryuma diğer balıklar ve canlılar eklenebilir. Artık akvaryumun gidişatı doğrultusunda gübreleme ve aydınlatma düzeni ayarlanabilir. Aydınlatma (siestalı) 5-6 saat yanacak 3 saat kapanacak 5-6 saat tekrar yanacak şekilde ayarlanması algea kontrolünü oldukça kolaylaştırır. Balıklar 1 ay boyunca kontrollü beslenmelidir. Ayrıca canlı ve organik yemler çok az kullanılmalıdır.









ÖNEMLİ NOTLAR



1- Kurulum aşaması bitinceye dek dip çekimi mecbur kalmadıkça yapılmamalıdır. Yapılacak ise yüzeyden kumu kaldırmadan yapılmalıdır.

2- Yukarıdaki örnek Kh 3-4 baz alınarak yapılmıştır. Daha yüksek Kh değerlerinde Ph daha düşük seviyelerde tutulabilir.

3- Gübre dozları seachem florish baz alınarak yazılmıştır. Başka gübre kullanılacak ise dozlar ambalajların üzerindeki bilgiler doğrultusunda ayarlanmalıdır.

4- Bu kurulum aşaması kendi prensiplerim doğrultusunda hazırlanmıştır. Daha farklı periodlar ve tekniklerde kullanılabilir.

5- Kurulum aşaması oldukça sabır gerektirir ve acele etmemek çok önemlidir.

6- Hızlı büyüyen bitki türlerinden kullanılması hazırlık için önemlidir. Tank oturduktan sonra bu bitkiler çıkarılabilir.

7- Glossostigma gibi yüksek ışığı seven bitkiler kurulum aşamasında alınmamalıdır. bu tip zor bitkiler tank oturduktan sonra eklenmelidir.





IX. BÖLÜM


BİTKİ AKVARYUMLARINDA TEMİZLİK





Akvaryumların temizlenmesi görsel yönden ve akvaryumun sağlığı açısından oldukça önemlidir. Temizlik ve su değişimi zararlı artıkların, algealerin, organik maddelerin, birikmiş element ve çeşitli maddelerin ortamdan uzaklaştırılmasını sağlar. Özellikle mekanik temizlik camlarda, ekipmanlarda ve bitkilerde oluşan algealerin ve tortuların ortamdan uzaklaştırılması için önemlidir. Temizlik ile birlikte yapılan su değişimi ayrılmaz bir ikilidir. Her temizlikten sonra su değişimi yapmak şart değildir bu yaptığınız temizliğe bağlıdır. Temizliği günlük, haftalık, aylık olarak değerlendirebiliriz.



Günlük Temizlik : Genellikle görsel nitelikli bir temizliktir. Su değişimi yapılmaz. Görselliği bozan algea gibi oluşumların camlardan temizlenmesidir. Bu temizlik için mıknatıslı cam temizliyicileri veya çeşitli sünger ve aparatlar kullanılabilir. Eğer sorun yaratacak başka kirlilikler oluşuyor ise pilli dip süpürgeleride kullanılabilir. Ayrıca kopmuş veya çürümüş büyük bitki parçaları toplanabilir.



Haftalık Temizlik : Haftalık su değişimini yapmadan hemen önce yapılan temizliktir. Temizlikten sonra dipteki atıkları temizlemek için gerekli ise dip çekimi yapılabilir. Bu işlemler bitince su değişimi yapılır ve artıklar ortamdan büyük ölçüde uzaklaştırılmış olur. Haftalık temizliğe başlarken su değişimi bitinceye dek filtrelerin durdurulması iyi olacaktır. Artıkları filtrenin çekmesinden çok su değişimi ile dışarı atılması gerekmektedir. Yapacağımız işlemleri sıralarsak ;





a) Filtreler durdurulur. Sirkülasyon motorları var ise bunlarda durdurulmalıdır.

b) Cam temizleme aparatları ile tüm cam yüzeylerin tortu ve algealerden temizlenmeli.

c) Çürümüş veya kopmuş bitki parçalarının toplanması veya dip çekimi ile dışarı atılmalı.

d) Bitkilerde veya ekipmanlarda tortu veya algea var ise bunların temizlenmeli.

e) Temizlenemiyecek kadar algea kaplanmış yaprakların veya çürümeye başlamış yaprakların kesilerek çıkarılmalı.

f) Eğer tabanda fazla artık madde varsa dip çekimi ile bunlarında ortamdan atılmalı.





Aylık Temizlik : Detaylı veya genel temizlik olarak adlandırabiliriz. 1-2 ayda bir veya akvaryumun durumuna göre 3 ayda bir defa bu temizlik yapılabilir. Akvaryumun ve tüm ekipmanlarının temizliği ve bakımı yapılır. Haftalık temizlik su değişimi ile aynı anda yapılmamalıdır. Haftalık su değişiminden yaklaşık üç gün sonra yapılması daha uygundur.

Aylık temizlik işlmeleri şu şekilde olabilir;



a) Filtreler, filtre boruları ve parçaları, reaktörler, dekorda kullanılan malzemeler, florasan kapakları ve ekipmaları vb... gibi tüm ekipmanların temizlenmesi.

b) Kullanılan elektronik kontrol cihazlarının kalibrasyonu ve bakımının yapılması.



Filtrelerin Temizlenmesi : Filtrelerin temizlik aşaması oldukça önemlidir. Filtreler akvaryumlarımız için hayati önem taşıyan bakterilere ev sahipliği yaparlar. Filtrelerin temizliği 1 saatlik bir süre içerisinde yapılmalıdır. Filtrelerdeki elyaflar yenisi ile değiştirilir. Kalın tortuları tutan malzemeler direk çeşme suyu ile iyice yıkanır. Biyolojik malzeme dinlenmiş klorsuz ve soğuk olmayan bir suda veya akvaryumdan alınacak bir miktar suyun içinde çok fazla sert davramadan çalkalayarak temizlenebilir. Biyolojik süngerler ise suyun içinde sıkılıp bırakılarak tortulardan arındırılır. Filtre malzemeleri yerleştirilir ve hemen akvaryuma takılarak çalıştırılır. Bu temizlikten sonra tanka uygun ölçüde bakteri kültürü ilave etmek iyi olacaktır.





ÖNEMLİ NOTLAR



a) Günlük temizliklerde su değişimi yapılmayacağı için artıkları havalandırmak vealgealerin ön cam dışındaki yüzeylerden temizlenmesi iyi değildir. Su değişimi yapılmadığı için filtrenin bu atıklarla kirlenmesine neden oluruz.

b) Camları kaliteli bir manyetik temizliyici ile veya kredi kartı gibi plastiklerle temizlemek uygun olacaktır, kalitesiz ve sert malzemeler camları çizecektir.

c) Dip çekimi yapılırken kum kaldırılmamalıdır. Nazik şekilde işlem yapılmalıdır. Taban bitkisi var ise dip çekimi yine bitkilerin üzerinden güvenli şekilde yapılabilir.

d) İç filtrelerin temizliği sık yapılmalıdır, kolay kirlenirler.

e) Kullanılan kontrol sistemlerinin kalibrasyonu ve bakımı aksatılmamalıdır.

f) Elektrikli cihazları temizlerken elektrik ile bağlantısını kesmeye özellikle dikkat edilmelidir.













BİTKİ AKVARYUMLARINDA ALGEA KONTROLÜ



Güzel bir bitki tankı herzaman istediğimiz birşeydir. Bu güzelliği bozan ve sıkıntı yaratan en başta gelen sorun ise algealerdir. Ne kadar doğanın önemli bir parçası olsalarda algealer akvaryumlarda pek istenmezler. Berrak ve sağlıklı bir tank görüntüsünü ciddi anlamda bozabilirler. Ustalaşmış hobicilerin tank resimlerine bakıp algeasiz berrak görüntülerine hayran kalmamak elde değildir. Algeasiz bir tanka nasıl kavuşabiliriz sorusunun birçok cevabı olabilir. Algealer havadan , sudan, bitkilerden, bizim aracılığımız ile, malzelerden vs. yüzlerce yoldan akvaryumlarımıza girebilirler. Algealerin akvaryumlarımıza girmesini engellemek pek mümkün değildir tek yapabileceğimiz şey gelişmelerini engellemektir. İyi ve sağlıklı bitki gelişimini sağlamak en büyük algea kontrol yöntemidir. Hatta uzun vadeli tek yöntemdir diyebiliriz. Algea oluşumunu etkileyen birçok etken bulunmaktadır.





a) Gübreleme

b) Aydınlatma

c) Sıcaklık

d) Filtrasyon

e) Su değişimi

f) Taban malzemeleri

g) Ekipmanlar (CO2 kontrol sistemleri vs..)

h) Balık türleri ve yükü

i) Bitki türleri

j) Su değerleri

k) Gözlem

l) Dekorayon melzemeleri

m) Güneş ışığı



Bu konuların birçoğu hakkında daha önceki yazılarımda ayrıntılı olarak bahsetmiştim ve doğru olan yöntemlerinde üzerinden geçmiştim. Daha önce üzerinde durmadığımız bazı konuları bu bölümde ele alabiliriz.



1 – Sıcaklık : Su sıcaklığı bitkilerin metobolizmalarını direk etkileyen en önemli faktörlerden biridir. Düşük ve yüksek su sıcaklıklarında bitki gelişimi yavaşlar ve ortamdaki besin maddelerini yeterinde tüketemez duruma gelirler. Ortamda biriken bu besin maddeleride algealerin gelişimi büyük oranda destekler. Yazın algea problemlerin yaşanmasının en büyük sebebi sıcaklığın kontrol edilememesidir. Uygun sıcaklık değerleri 24-25 derece olarak kabul edebiliriz. Bitkiler 23 , 26 – 27 derece sıcaklıkları da tolore edebilir. Daha düşük veya yüksek sıcaklık dilimlerinde bitkiler gelişme sorunları göstermeye başlar.



2 – Balık Türleri ve Yükü : Bazı türdeki balıkların ihtiyaçları bitkilerden çok farklıdır. Fakat bitki tanklarında güzel görünmeleri nedeniyle tercih edilirler. Bunun en büyük örneği discus balıklaklarıdır. Bu balıklar 28-32 derece gibi bitkilerin sorun yaşayacağı su sıcaklıkları isterler. Daha düşük ısılarda sağlık problemleri yaşarlar. Fazla yemleme gerektirdiklerinden de büyük olmayan tanklara büyük organik yük getirirler.



Bitki tanklarında beslenebilecek uygun türdeki balıklarında sayıları çok önemlidir. Balıklar tankın büyüklüğüne göre uygun sayıda beslenmelidirler. Bu hem balıkların sağlığı için hemde akvaryumun sağlığı için çok önemlidir. Yüksek sayıdaki balık akvaryumdaki organik yükü oldukça artırır. Bitkiler ve bakteriler bu yükü kaldıramazlar. Bunun neticesinde ortamda fazlaca biriken maddeler algealerin çoğalmasına neden olur.



3 – Bitki Türleri : Bitkilerin besin ihtiyaçları türlerine göre oldukça değişkenlik gösterir. Büyüme hızlarıda ihtiyaçları ile doğru orantılıdır. Bitkilerin türlerine uygun aydınlatma ve gübreleme sağlamak çok önemlidir . Yeni başlayan kişiler genellikle hızlı büyüyen bitkiler tercih ederler bunun en önemli nedeni ortamdaki besinleri hızlı tüketmeleri, bakımlarının kolay olması ve ihtiyaçlarının daha kolay anlaşılabilmesidir. Yavaş büyüyen bitkiler için dengeyi kurmak daha zor olabilir. Bu tabiiki bir genelleme olamaz sadece bir örnek olabilir, bunun nedeni hızlı büyümesine karşın bakımı çok zor olan bitkilerinde olmasıdır. Akvaryumunuzun teknik özellikleri ve tecrübenizin düzeyi doğrultusunda bitki şeçmek çok önemlidir. Yanlış bitki seçimi bitkilerinizin ortama uyum sağlayamayıp ölmesine ve buna bağlı olarak algealerin gelişmesine neden olabilir.



4 – Gözlem : Akvaryumu gözlemlemek ve anlayabilmek çok önemlidir. Bitkiler, balıklar, suyun görüntüsü vb..gibi bir çok nokta bize akvaryumdaki durum hakkında çok önemli bilgiler verebilir. Bitkilerin şekilleri, renkleri, boyları ve büyüme hızılarının gözlemlenmesi bize bitkilerin neye ihtiyaç duyduğuna veya birşeylerin ters gittiğine dair oldukça somut bilgiler verir. Gözlemlemek kolay birşey değildir. İ lk başlarda sadece bakarsınız. Fakat bakmak ile görmek arasından büyük fark vardır. Akvaryuma baktığınızda bu işaretleri görmeniz içinde tecrübeli olmanız gerekir. Akvaryumunuza baktıkça zaman içerisinde bu işaretleri görmeye başlar, daha ileri zamanlarda da doğru yorumlamayı öğrenirsiniz. İşte bu noktaya gelince gözlemlemeye başlarsınız. Bitkiler her zaman doğruyu söyler.



5 – Dekorasyon Malzemeleri :Bitki tanklarında kullanmaya uygun olmayan malzemeler çeşitli sorunlara yol açabilir. Özellikle salınım yapan malzemeler su kimyasını etkiliyerek bitki gelişimini bozabilir veya algea oluşumunu tetikliyebilir. Bitki tanklarında kullanılacak malzemelerin özel olarak şeçilmesi çok önemlidir.



6 - Güneş Işığı : Güneş algea oluşumunu ciddi şekilde tetikleyen bir unsurdur. Güneş ışınları çok güçlü olduğu gibi kontorolümüzde değildir. Direk güneş alan bir tankın algeasiz olması oldukça zordur. Güneş ışınlarının gücü tespit edilemeyeceğinden buna uygun gübreleme ve diğer unsurları ayarlamak imkansız gibidir. Güneş her çeşit specktrumda ışın saçtığından tankımızı uygun olmayan spectrumda ışınlara maruz bırakmış oluruz.



7 – Gübreleme : Algea kontrolünde en önemli nokta gübrelemedir. Aydınlatma , sıcaklık vs. diğer unsurların doğru olduğunu varsayalım. Bu durumda nasıl bir gübreleme doğru olur veya uygun dozda gübrelemeyi nasıl tespit edebiliriz. Bu işin en zor kısmıdır. Tüm hobicilerin sıkıntı çektiği ve hata yaptığı nokta gübrelemedir. %100 somut veriler yoktur. Tanklar arasında en büyük farklılık gösteren noktadır. Doğru aydınlatma , uygun sıcaklık, iyi bir taban bunların hepsi kolayca halledilebilir ve oluşacak küçük hatalarda kolay tolere edilebilir. Fakat hatalı gübreleme çok hızlı şekilde algea olarak geri dönebilir. Doğru gübreleme ince bir aralıkta seyreder. Bu aralığın altında veya üstünde gübreleme bitki gelişimin bozulması veya algea patlaması olarak bize geri yansır. Gözlem ile doğru gübreleme dozunu ayarlamak çok zor olduğu gibi çok tecrübe ister. Tamamen gözlem ile net olarak gübreleme oranlarını tutturmak pek mümkün değildir. Ancak tankınızı çok iyi tanıdığınız taktirde tutturma şansınız olabilir.



Doğru gübreleme yapabilmek için bazı testlere ve cihazlara ihtiyaç vardır. Öncelikle en temel besin maddelerinden başlanır. Bunlar CO2, K, kalsiyum(Ca), magnezyum(Mg) dur. Öncelikle uygun dozda CO2 (30-40 ppm) takviyesi yapılmalıdır. Su sertlik testi (GH) yapılarak su sertliği ölçülür eğer su çok yumuşak ise(5 den düşük) Ca ve Mg ilavesi uygun oranlarda yapılır. Su yeterince sert ise Ca ve Mg ilavesine gerek yoktur. Potasyum(K) sularda yeterli miktarda bulunmaz bitkilerin hitiyacı oldukça yüksektir. Güvenle kullanılabilecek bir maddedir. Potasyum seviyeside uygun düzeye getirilmelidir(20 -30ppm). Bu maddeler yüksek miktarda kullanılırlar ve çok az veya aşırı fazla olmadıkları sürece ciddi sorun yaratmazlar geniş bir aralıkta kullanılabilen maddelerdir.



Diğer besin maddeleri NP, demir(Fe) ve Micro elementleridir . Bu maddeleri özellikle ayrı olarak incelemek daha doğru olacaktır. Bu maddeler bahsetiğimiz ince bir sınırda ayarlanması gereken maddelerdir. Dengesizlikleri algea oluşumunu ciddi anlamda tetikler. Bu maddelerden azot(N) nitrat olarak akvaryumlara katılır. Nitrat biyolojik filtrasyon sonucuda akvaryumda belli miktarda oluşan bir maddedir. Test edilerek miktarı tespit edilir ve bu test sonucu doğrultusunda yeterli düzeyde değil ise ilavesi periyodik olarak yapılır. Fosfor(P) fosfat şeklinde akvaryumlarımıza katılır. Yemlerden ve balık dışkılarındanda ortama karışır. Test ederek bitkilerin kullandığı miktarlarda tanka katılmalıdır. Demir (Fe) bitkilerin en çok kullandığı micro elementtir. Test edilerek bitki ihtiyacı doğrultusunda suya ilave edilir. Micro elementler karışım halinde satılırlar. Test edilemezler bu nedenle gözlem doğrultusunda ve üzerlerindeki dozları başlangıç dozu alarak ayarlanmaları gerekir. Fazla veya az olması algea gelişimine ciddi şekilde etki eder. Doğru doz ince bir aralıktadır, bu nedenle doğru dozu bulmak zaman alabilir.



Testler yaparak bu maddeleri eklememiz ve gözlem ile doğru dozu ayarlamaktan bahsettik. Bunu nasıl yapacağız. Test edebildiğimiz maddeleri ayarlamak oldukça kolaydır. En uygun gördüğüm gübreleme yöntemi 2 günlük gübrelemelerdir. Bu gübrelemelerde uygun dozu şu şekilde ayarlamak mümkündür.



Öncelikle tankın nitrat, fosfat ve demir değerleri tespit edilir. Bu değerler yüksek çıkar ise yüksek oranda ve sık şekilde su değişimi yapılarak bu değerler en aza indirilir. Oturmuş bir tankın nitrat değeri su değişimlerine rağmen genel olarak 2- 3 ppm arasında çıkar. Fosfat değeri genellikle 0,1 çıkabilir bu oldukça normaldir. Demir 0 çıkacaktır dışardan eklenmediği sürece suda bulunmaz. Eğer yeterince su değişimi yapılamıyor ise düşük çıkan maddeleri ekliyerek, yüksek olan maddenin kullanılmasını sağlamak gerekir. Gerekli işlemlerin yapılıp su değerlerinin düşürüldüğünü farz ederek gübre ayarlaması yapalım. Besin maddeleri düşük dozda verilmeye başlanmalıdır. Bitkilerin bu besinleri alımı ve uyum sağlaması 2 hafta alabilir.



- Örnek başlangıç su değerlerimiz şu şekilde olsun;



Fosfat : 0,1

Nitrat : 3

Demir : 0



- Bu değerler doğrultusunda ilk gübrelememiz şu şekilde olmalıdır. Gübreleme sabah ışıklar yanmadan önce yapılır.



Pazartesi



Fosfat : 0,3 ppm düzeyine çıkarılır.(0,2 ppm eklenir)

Nitrat: 5 ppm düzeyine çıkarılır.(2 ppm eklenir)

Demir : 0,1 ppm düzeyine çıkarılır. (0,1 ppm eklenir)

Gübre: Üzerinde yazan dozda eklenir.



Salı

Bu günün sonunda akvaryum ışıkları sönünce 2. gün bitmiş olur. Nitrat, fosfat ve demir testleri yapılır. Eğer sonuçlar aşağıdaki gibi çıkıyor ise eklediğimiz gübreler kullanılmış demektir. Bu dozlama 1-2 hafta boyunca sürdürülür. Nitrat düşüş göstermiyor ise sadece su değişimlerinden sonra ilave edilebilir. Nitrat biyolojik olarak akvaryumda üretildiğinden hep aynı aralıkta kalabilir. Azalıyor ise sürekli 5ppm düzeyine çıkarmak gerekir.



Fosfat: 0,1

Nitrat : 3-5

Demir: 0



- İki hafta sonunda bitkiler nitrat başta olmak üzere diğer besinlerin kullanımına alışırlar. Bu dönemde yosunlanma meydana gelebilir bunun nedeni henüz gerçek ayarlamayı yapmamış olmamızdır. Ayarlamanın ikinci ve asıl evresi şu şekilde olmalıdır;



Pazartesi



Fosfat : 0,4 ppm düzeyine çıkarılır. (0,3 ppm eklenir)

Nitrat: 5-7 ppm düzeyine getirilir.( 2-4 ppm eklenir)

Demir: 0,2 ppm düzeyine getirilir. (0,2 ppm eklenir)

Gübre: Ambalaj üzerinde yazan dozda eklenir.



Salı



Bu günün bitiminde tekrar değerler ölçülür. Çıkan sonuç aşağıdaki gibi ise gübreler kullanılmıştır ve bir basamak daha üste çıkılabilir. Eğer bu değerler daha yüksek çıkar ise bir önceki uygulamadaki doza geri dönmek gerekir. Bunun nedeni artırdığımız doz bitkilere fazla gelmiştir. Her besin aynı şekilde düşük çıkmaya bilir. Eğer bu besinlerden sadece birtanesi yüksek çıkar ise ( demir 0,1 çıkması gibi) o besin maddesi daha önceki gübrelemdeki dozda eklenmelidir.



Fosfat: 0,1 ppm

Nitrat: 3 -7 ppm

Demir: 0 ppm



Çarşamba



Fosfat: 0,5 ppm düzeyine çıkarılır.(0,4 ppm eklenir)

Nitrat: 7-8 ppm düzeyinde olmalıdır.(1-5 ppm eklenir)

Demir: 0,3 ppm düzeyine çıkarılmalıdır. ( 0,3 ppm eklenmelidir.)



Perşembe



Bu günün sonunda testler tekrarlanır. Çıkan sonuç doğrultusunda bir sonraki adım için gerekli miktarlar belirlenir. Nitratta düşme veya sabit kalma yerine yükselme tespit ediyorsanız tanktaki balık yükünüz fazla veya çok fazla yemleme yapıyorsunuz demektir. Bunu kontrol altına almak gerekebilir. D eğerlere baktığımızda fosfat tükenmiş, nitrat uygun aralıktadır. Fakat demir yüksek çıkmıştır, bitkiler tarafından tümü kullanılamamıştır. Bu durumda demirin ilavesi bir önceki yaptığımız gübrelemedeki dozda olacaktır(0,2 ppm).



Fosfat : 0,1 ppm

Nitrat : 5-8 ppm

Demir: 0,1





Cuma



Nitrat yeterli düzeyde olamasına rağmen artış yapmamızın nedeni fosfat ile dengesini korumak içindir. Daha önce yazımızda belirttiğimiz fosfat- nitrat dengesi büyük önem taşır.



Fosfat : 0,6 ppm düzeyine getirilir.(0,5 ppm eklenir)

Nitrat : 8- 10 ppm düzeyine getirilir(0-2 ppm eklenir)

Demir: 0,2 ppm düzeyine getirilir. (0,1 eklenir. Daha sonraki gübrelemelerde 0,2 eklenir)

Gübre : Aynı dozda ilave edilir.





Cumartesi



Bu günün sonunda çıkan sonuçlar bir sonraki gübreleme dozlarını belirler. Demir 0 çıkmıştır bu durum doğru dozu artık bulduğumuz anlamına gelir. Fosfat fazla çıkmıştır bu durumda bir önceki gübreleme dozu doğru dozumuzdur(0,5 ppm). Nitrat fosfat ile orantılı olarak ayarlanmalıdır.



Fosfat : 0,2 ppm

Nitrat: 6-10 ppm

Demir: 0 ppm



Pazar



Haftanın son günü gübreleme yapmaya gerek yoktur. Bitkiler yeterli besini depo edebildiklerinden bir problem meydana gelmez. Bu günün sonunda veya öğleden sonra % 50 su değişimi yapılarak belirlediğimiz değerlerde gübrelemeye devam edilir. Su değişiminden sonra uygun oranda (10-15ppm) potasyum ilavesi gerekli olacaktır. Eğer su sertliği ve Kh düşük ise her su değişimi sonrası gerekli ilavelerin yapılması gerekir.





Micro Element Gübresinin Dozunun Ayarlanması



Micro elementler çok düşük dozlarda kullanıldığından ölçerek ayarlamak mümkün değildir. Fakat diğer maddelerin kullanımı ve değerleri bize ipuçları verebilir. Ayrıca bitkilerin göstereceği belirtilerde bu dozu ayarlamakta çok önemlidir.



Öncelikle kullanıma tarif edilen dozda başlanmalıdır. Bu dozda bitkilerde besin eksikliği belirtileri meydana geliyor ise, bu belirtilerin hangi madde eksikliklerini işaret ettiğini tespit etmeliyiz. Eğer micro elementlerin eksikliğinden kaynaklanıyor ise gübreleme az miktarda arttırılmalıdır. 1-2 hafta sonunda halen aynı belirtiler ortaya çıkıyor ise gübreleme yine arttırılmalıdır. Doz artışının etkisi ancak 1-2 haftada anlaşılabilir bu nedenle her 2 haftada bir problem devam ediyorsa dozu arttırmak daha uygun olacakıtr. Eğer problem ortadan kalkmıyor ise en baştan micro element gübresi dışındaki maddelerin durumu kontrol edilmelidir. Eğer belirtiler ortadan kalkmış ise aynı dozda gübrelemeye devam etmek yeterlidir. Micro gübrelemenin artması daha önce bahsettiğimiz fosfat, nitrat ve demirin kullanımını arttırabilir. Bu nedenle bu maddelerin dozlarının arttırılarak tekrar ayarlama yapılması gerekebilir. Herhangi problem yok ise ayarlamanın tekrarlanmasına gerek yoktur.



Şimdi durumun başka bir yönünden bakalım. Bitkilerde besin eksikliği belirtisi olmamasına karşın yeterli büyüme sağlanamıyor ve algea oluşumu meydana geliyor ise micro element gübresi dozunu nasıl ayarlıyacağız ? Bu sorunun cevabını birkaç yöntemle saptamaya çalışabiliriz. Öncelikle diğer tüm besin maddelerinin NPK, demir, CO2, kalsiyum ve magnezyum gibi ana besinlerin ortamda yeterli olduğundan emin olmamız gerekmektedir. Çoğu zaman bu ana maddeler ortamda uygun aralıklarda bulunmazlar. Bu durum bitkilerde ciddi bir eksiklik belirtisine yol açmasada büyümede yavaşlamaya neden olur.



Ana maddelerin yeterli düzeyde olduğunu varsayarak öncelikle micro element gübresi dozunu arttırmaya başlarız her hafta düşük dozda artırırız ve bitki büyümesini ve algea oluşumunu gözlemleriz. Öncelikle doz artışı yapma nedenimiz doz fazla olsa dahi bitkiler büyük oranda bunu tolere edebilirler. Fakat dozun az olmasını kolay kolay tolere edemezler ve problemler hızlı şekilde kendini gösterir. Aynı şekilde büyümenin yavaşlaması düşük doza bağlı bir durumdur. Bitkilerin büyümelerinin hızlanması durumunda gübreleme bu dozda sabitlenebilir. Bitkilerin iyi gelişmeye başlaması sonucu algealerde bitkilerle yeterli besin rekabeti yapamayacaklarından gelişimleri durur.



Bitki büyümesinin iyi tüm besin maddelerinin ortamda yeterince var olmasına karşın algea oluşumu ile karşılaşıldığında nasıl dozlama yapılabilir? Öncelikle akvaryum test edilir ve değerlerin normal olup olmadığına bakılır. Eğer değerler normal ise öncelikle az oranda micro element gübresi arttırılır. Bunun sebebi bitki gelişimi iyi görünmesine karşın bazı micro elementlerin yetersiz gelmesidir. Yavaş yavaş bitkilerin bu maddelere karşı açlık çekmelerine neden olabilir. Bu durum algealerin çoğalmasına ve bitkilerle rakabet edebilmelerine neden olur. Eğer gübreleme arttırılmasına rağmen yosunlanma sürüyor ise bu defa gübreleme dozu azaltılmaya başlanır. 2 hafta gözlemlendikten sonra algea oluşumu sürüyor ise doz biraz daha azaltılır. Algea oluşumu duruncaya dek işlem devam ettirilir. Bitki büyümesini etkilemeyecek dozlara kadar düşülmelidir. Bitkilerin gelişimi yakından takip edilmelidir. Algea oluşumunun durmasına rağmen bitki gelişiminde bir problem gözlenmiyor ise doğru doz bulunmuş demektir.



Eğer micro element gübresinin dozunu azaltırken diğer maddelerin test sonuçları (fosfat,nitrat,demir) yüksek çıkmaya başlıyor ise doz düşürülmemeli ve biraz yükseltip bu dozda kullanılmaya devam etmelidir. Bunun nedeni micro element gübresinin yetersiz gelmesi durumunda diğer tüm maddelerinde kullanımının azalmasıdır. Sürekli olarak eklediğimiz bu maddeler tüketilemediğinde birikmeye başlar. Aynı zamanda bu maddelerin az olması micro element gübresinin tüketimini azaltır. Bu nedenle micro element gübresi dozu ayarlanırken diğer maddelerin sürekli kontrol edilerek gerektiği yerde arttırılması önemlidir.



Bitkilerin çoğalması ve büyümesi doğrultusunda tankın ihtiyaçları artar. Zaman içerisinde gübrelemenin arttırılması gerekebilir. Oturmuş bir tankın her ihtimale karşı haftada bir defa su değişiminden hemen önce test edilmesi oldukça iyi olacaktır.



Bu yöntemler ile sonuca ulaşılamıyor ise mutlaka başka problemler mevcutttur. Bu problemlerin başında şunlar gelebilir.



a) Uygun olmayan su sıcaklığı

b) Fazla organik yük

c) Fazla balık yükü

d) Yetersiz filtrasyon ve sirkülasyon

e) Yetersiz filtrasyona bağlı amonyak artışı

f) Kalitesiz micro element gübreleri.

g) Yanlış ölçüm yapan test kitleri

h) Ömrü dolmuş lambalar





Algea Kontrolünde Geçici Yöntemler



Algealer ile mücadele etmenin veya yok etmenin birçok geçici çözümü mevcuttur. Bu çözümler kısa vadeli işe yararlar. Akvaryumda meydana gelen ve sürmekte olan problemler ortadan kalkmadığı sürece algealer yeniden oluşmaya devam ederler. Bu yöntemlerden sadece bazıları belirli algealerin kalıcı olarak yok edilmesini sağlıyabilir.









a) Yosun Yok Edici İlaçlar : Birçok ticari markalar altında algealerin yok edilmesi için çeşitli kimyasallar satımaktadır. Bu kimyasal ilaçlar algealeri kısa süreli olarak yok ederler. Devamlı olarak kullanılmazlar. Sürekli kullanımları bitkilere ve canlılara oldukça zararlıdır. Bu durum akvaryumun daha kötü bir hale sürüklenmesine neden olur. Genelikle sadece algealere yapılacak ilk müdahaleler için kullanılırlar. Bu maddeler toksittirler birçok hassas canlıyı veya balıklarıda öldürebilirler. Kullanımları çok önerilen ürünler değildir. Oldukça pahalıdırlar.



b) Antibiyotik : Eritromisin türevindeki antibiyotikler. Mavi-yeşil algealer (cyanobacter) üzerinde oldukça etkilidir. Canlılara ve biyolojik döngüye ciddi bir zararı görülmemiştir. Birkaç gün içinde mavi-yeşil algealeri tamamen yok eder. Kullanılabilecek etkili bir yöntemdir. Fakat diğer yöntemler gibi bu yöntemde akvaryum şartları düzelmediği sürece geçici bir çözüm olmakla kalır. Eritromisin eczanelerden çok ucuza alınabilir.



Eritromisin 5mg/l ile 2.5mg/l arasındaki bir dozda uygulanabilir. Normal doz 3.2mg/l’dir. Buna göre uygun doz 50 litreye suya 160 mg. dır.
1.gün : Uygun miktarda eritromisin tabletini bir kap içerisinde su ile karıştırın.Bir süre dağılmalarını bekleyin. Sonra iyice eriyinceye kadar karıştırın . Filitre motorlarını bir an durdurun. İlacı yayarak tankın her tarafına dökün. İlaç parçacıklarının çökmesini bekleyin. Motorları yeniden çalıştırın.
2.gün; Uygun miktarda eritromisin tabletini birinci gündeki gibi uygulayın.
3. gün; %30 su değişikliği yapın. Varsa ek iç filtre takarak filitrasyonu arttırın.
4.gün; %50 su deşikliği yapın. Bundan sonra yine uygun miktarda eritromisini, birinci gündeki gibi uygulayın.
5. gün; Mavi - yeşil algealerin artık kaybolmaya başlaması gerekir.
6. gün; İlaçlamayı kesin ve %50’den az olmamak üzere (dahada fazla olabilir) yeniden su değişikliği yapın. Uygulamalar sırasında havalandırmayı ve sirkilasyonu arttırın. Tankınızda biyolojik durumu gözlemlemek için devamlı olarak amonyak ve nitrit ölçümleri yapın. Mavi-yeşil algealer tekrar ortaya çıkarsa ( büyük ihtimalle çıkacaktır), yukarıdaki uygulamayı daha kısa süreli (3-4 günlük olarak ) yapabilirsiniz.



c) Hidrojen Peroksit (H202) : Heryerden rahatlıkla bulabileceğimiz bir maddedir. Oksijenli su olarak bilinir. Eczanelerden veya kimyacılardan çok ucuza alınabilir. Bu madde algealerin ani olarak yok edilmesi için kullanılır. Oldukça etkilidir. Bir gün içerisinde algealeri yok edebilir. Kullanımı problemlere neden olabilir. Algealerden arınma sağlasada bitkilerede büyük hasar verir. Ayrıca dayanıksız balıkların ölmesine neden olur. Biyolojik aktiviteyede hasar verir. Birçok hobici tarafından son çare olarak kullanılan bir yöntemdir.



1 litreye 1 ml. olacak şekilde akvaryum suyuna eklenir. Aradan 24 saat geçtikten sonra büyük ölçüde su değişimi yapılır (en az %50). Suya ilave edildikten sonra ısıklar kapatılmalıdır ve balıklar 4-5 saat boyunca gözlenmelidir. Bu süre içerisinde balıklarda bir değişiklik fark edilir ise hemen su değişimi yapılmalıdır.



d) Ozonlama : Ozon üreten cihazların algea gelişimini durdurduğu veya zorlaştırdığı birçok kaynakta tartışılmaktadır. Ozon suyun steril edilmesinde kullanılır. Suyun steril edilmesi algealerin yok olmasına neden olabilir. Kullanımına rastlamadığım sadece yazılı olarak bilgim olan bir yöntemdir. Genel olarak tuzlu su tanklarında kullanılır ve etkili olduğu söylenmektedir. Tankta hastalıkların oluşmasını önlemek içinde tasarlanmış bir sistemdir. Şehir sularının dezenfektasyonunda da kullanılır.



e) Uv Sterilizatörleri : UV-C Işınları yayabilen bir lambanın etrafından suyun geçirilmesi ile çalışan bir sistemdir. Bu ışınlar tüm canlı organizmaları parçalarlar. Suyun içindeki algealerde bu filtreden geçerken parçalanır. Özelikle akvaryumların hastalıklara karşı korunmasında kullanılırlar. Yeşil su oluşumuna neden olan algealerin yok edilmesinde en başta gelen çözümdür. Kullanıldığı sürece yeşil su oluşumu meydana gelmez. Ayrıca diğer algealerin oluşumunuda yavaşlatabilir. Yararlı bakterilere ve canlılara bir zararı yoktur.



f) Fosfat, Nitrat, Amonyak Tutucular : Ticari markalar tarafından oldukça fazla satılan ürünlerdir. Fosfat, nitrat , amonyak gibi maddeleri tutarak algeler tarafından kullanımını engellerler. Fakat bu durum aynı zamanda bitkilerinde gelişimi durdurur. Algealer, bu maddeler çok düşük düzeyde dahi olsa gelişimlerini sürdürebilirler sadece gelişimleri daha yavaş olur. Buna karşın bitkiler erimeye ve ölmeye başlar bu durum sistemin çökmesine ve yavaş yavaşta olsa algealerin ortama hakim olmasına neden olur. Bu tutucuların sadece akvaryum kurulumlarında ilk 3-4 haftada kullanımları oldukça yaralıdır. Kurulum dışında kullanılmamalıdırlar.





ALGEA TÜRLERİ



a) Mavi – Yeşil Algea (Cyanobacter): Dünyadaki en eski micro organizmalardan biridir. Atmosferin oluşumunda büyük rol oynamıştır. Halen dünyada büyük öeneme sahip bir organizmadır. Yeşil saydam bir tabaka şeklinde oluşur. Genellikle akvaryumlarımızda nitrat- fosfat dengesinin bozulması sonucu meydana gelirler. Nitrat ve fosfatın dengesiz artışı oluşumunu tetikleyen bir unsurdur. Suyun güçlü havalandırılmasıda oluşumlarını destekleyen bir unsurdur. Eritromisin ile yok edilebilir.



b) Yeşil Su : Suyun yeşil ve bulanık görünmesine neden olur.Yüksek nitrat ve fosfat artışı, direk güneş ışığı, yüksek organik madde oluşumu sonucu meydana gelebilir. Yetersiz sirkülasyon oluşumunu destekleyen bir unsurdur. Tek hücreli yüzen bir algea türüdür. Uv kullanımı ile yok edilebilir. Ayrıca su sirkülasyonunun artırılması ve biyolojik aktivasyonun güçlendirilmesi yine işe yarayabilir.



c) İpliksi Yeşil Algea : Yeşil iplikler şeklinde tüm yüzeylerde ve bitkilerde oluşabilir. Yetersiz besin rekabeti sonucu meydana gelirler. Organik yük oluşumlarını destekler. Bitkilerin büyümesinin yavaşlaması sonucu olurşurlar. Su değerlerinin kontrol edilerek dengelenmesi oluşumlarını durduracaktır. Mekanik olarak kolayca temizlenebilirler.



d) Kahverengi Algea : Bu algea özellikle silikat artışına bağlı olarak oluşabilir. Silikat içeren malzemeler üzerinde oluşabilir. Aydınlatmanın yetersiz olması durumunda kolaylıkla gelişirler. Ayrıca suyun sert olması oluşumlarını destekleyen bir unsurdur. Aydınlatmanın arttırılması sonucu oluşumları engellenebilir. Mekanik olarak kolay temizlenebilen bir algea dir. Su değişimlerinin filtrelenmiş su ile yapılması oluşumlarını engelliyebilir.



e) Yeşil Kürklü Algea : Kullanım süresi dolmuş florasanlar, yetersiz sayıda hızlı büyüyen bitki olması, bunun sonucunda yetersiz besin rekabeti neticesi ile oluşurlar. Ayrıca yetersiz sirkülasyon nedeniyle tabanda amonyak birikmesi bu yosunların oluşumunu destekler. Florasanların yenilenmesi, hızlı büyüyen bitki ilavesi ve sirkülasyonun arttırılması oluşumlarını engelliyebilir.



f) Yeşil Fırçamsı Algea : Nitrat –fosfat dengesizliği ve yetersiz gübreleme bu algealerin oluşumuna neden olabilir. Gübrelemenin dengelenmesi oluşumlarını engelliyebilir.



g) Siyah Fırçamsı Algea : Yetersiz su değişimi, nitrat ve fosfat artışı, güçlü su havalandırması, uygun olmayan aydınlatma oluşumuna neden olabilir. Su değişiminin arttırılması, uygun aydınlatmanın sağlanması ve besin dengesinin düzenlenmesi oluşumunu engelliyebilir.



h) Kırmızı Algea : Kırmızı sakal yosunuda denir. Tel tel bir yapıya sahiptir. Güçlü bir algea türüdür. Yetersiz su değişimi, yetersiz ve dengesiz gübreleme, eski florasanlar bu algea nin oluşumuna neden olabilir. Besin dengesinin kurulması, eski florasanların değiştirilmesi oluşumunu durdurabilir. Öncelikle bitkilerin ve malzemelerin dezenfekte edilmesi daha iyi olacaktır.



i) Yeşil Nokta Algea : Yeşil noktalar halinde oluşan bir algeadir. Temzilenmesi çok zordur. Genel olarak yetersiz fosfat nedeniyle oluşur. Fosfat düzeyinin arttırılması yok olmasını sağlıyabilir. Fosfat – nitrat tutucuların kullanılması sonucu hemen oluşabilir.







ÖNEMLİ NOTLAR



1 - Besin dengisinin kurulması ve iyi bitki gelişiminin sağlanması en başta gelen çözümdür.

2 - Algea oluşumuna odaklanmak veya algealere göre uygulama yapmak yerine, bitkilerin gelişimine ve bitkilere odaklanmak çok daha önemlidir.

3 - Bir problem ile karşılaşıldığında öncelikle temel nedenlere bakmak daha sonra detaylarla uğraşmak daha doğru olacaktır.

4 – Algealer ile mücadele ile ilgili yazdıklarımın tümü, makalenin en başından beri bahsettiğim tüm noktaların dikkate alındığını varsayarak hazırlamış bulunmaktayım. Daha önce bahsettiğimiz noktalarda ne kadar eksiklik olur ise problemler ile karşılaşma olasılığı okadar artacaktır.

5 - Tankınızı gözlemlemek ve gözlemlemeyi öğrenmek en başta gelen amaçlarınızdan olmalı ve sabırlı olmalısınız.



[B]TUNÇ SÖNMEZOĞLU'ndan alıntı... [/B]

Beğenenler: [T]214296,CGDSNLR[/T][T]146418,artes[/T][T]213396,onurozgen[/T][T]169681,stopsound[/T][T]209253,Melih Arslan[/T]
Teşekkür Edenler: [T]214296,CGDSNLR[/T][T]146418,artes[/T][T]213396,onurozgen[/T][T]209253,Melih Arslan[/T]
+1: [T]213396,onurozgen[/T][T]209253,Melih Arslan[/T]

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

GhostKoiÇevrim Dışı

Özel Üye
Kayıt: 25/02/2012
İl: Antalya
Mesaj: 4934
GhostKoiÇevrim Dışı
Özel Üye
Gönderim Zamanı: 08 Haziran 2020 13:32
" TUNÇ SÖNMEZOĞLU'ndan alıntı..."[:?][:?][:?]

Sayfalarca süren yazının sonunda alıntı olduğunu yazıyorsunuz. Asıl yazı hangi kaynaktadır? Yazarın haberi var mıdır? Sizin alıntılamak dışında yazıya herhangi bir katkınız oldu mu? Linkini verseydiniz iyi olurdu.

+1: [T]161975,z.b.s.k[/T]

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir