Hi-Tech mi / Low Tech mi kursam?
Gönderim Zamanı: 20 Aralık 2009 11:28
Low tech sistemde aslolan taban hightech sistemde ise ışık gibi geliyor bana. Aslında hightechte hepsi önemli ama lowtechte daha önemli taban bence. Çünkü eğer çok güçlü bir ışıklandırma yoksa bitki başka kanallara başvuracaktır. Bunlardan biri de tabandaki gübreler. Açıkcası high tech tam bir görsel şölen ama vakti olmayıpta bunu yapmak isteyenlere de anlam veremiyorum. Karbondioksit sistemler kuruluyor, çok güçlü ışık tertibatları yapılıyor ayrıcada inanılmaz masraf ediliyor. Tamam bence de hightech ama çok büyük akvaryumlarda değil...
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 20 Aralık 2009 18:24
Boyut (cm): 45*30*30
Kapasite (litre): 40 litre
Net su kapasitesi: 25 litre
Filtre: Yok
Taban: 1 cm bitki toprağı 4 cm kedi kumu 3 cm dere kumu
Işıklandırma: 30w'lık bir adet floresan - Günde 8 saat açık
CO2 : Yok Isıtıcı: Yok Su değişimi: Haftada iki kere (%30) Testler: Yok
Bitkiler: (Arka) Eleocharis parvula (Ön) Hemianthus micranthemoides
Kapasite (litre): 40 litre
Net su kapasitesi: 25 litre
Filtre: Yok
Taban: 1 cm bitki toprağı 4 cm kedi kumu 3 cm dere kumu
Işıklandırma: 30w'lık bir adet floresan - Günde 8 saat açık
CO2 : Yok Isıtıcı: Yok Su değişimi: Haftada iki kere (%30) Testler: Yok
Bitkiler: (Arka) Eleocharis parvula (Ön) Hemianthus micranthemoides
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 11 Eylül 2010 04:10
Konunun devamına cevap yazılmayalı çok olmuş. Fakat bende her iki kurulumuda denemiş bir arkadaşınız olarak naçizane görüşümü belirtmek isterim. Pek çok arkadaşımız bu low tech/hıgh tech olayına bir ustalık mertebesi olarak yaklaşıyor. Yani genel eğilim şöyle. Bitkili akvaryumda yenisin; o halde fazla beklentisi olmayan kanaatkar bitkilerle başla. Kendini hazır hissedince hıgh teche geç ve zahmetli bitkiler yetiştir. Artık ustalaştın bundan sonra low tech sana yakışmaz. Bu anlayış ne yazık ki açıkça olmasada pek çok arkadaşımızın bilinç altında yatıyor.
Bazı arkadaşlarımız kimi bitkilerin yüksek ışık ve co2 olmadan yetişmeyeceğini düşünmekte. fakat işte yukarda süper bir örneği var. Cüba ve parvula gibi zorlu iki bitki ve düşük destekli bir kurulum. Taşları bir kenara bırakırsak kusursuz bir iwagumi bile diyebiliriz.
Arkadaşlar benim kanaatim bu konuda açıkcası şöyle. Bu low tech/ hıgh tech meselesi aslında bitkilerinizin ne hızda büyümesi ile ilgili ve bir bitki için olmazsa olmaz bir hayatiyet değil. Yani doğada da bu böyle. Subemers durumdaki bir bitki tüplü yada mayalı bir co2 desteği almıyor ki. Yüksek ışık ve co2 desteğiyle birlikte orantılı bir gübrelemeyle oldukça hızlı bir gelişim sağlayabildiğimiz gibi; sağlam bir tabandan gücünü alan, daha kısıtlı bir aydınlatmayla ve sadece ortamdaki co2 den desteğini alan bir tanktada aynı bitkileri yetiştirebiliriz. Bu ne hızda bir gelişim istediğiğmizle ilgili. Yani kimi arkadaşlarımız aynı zamanda ürettiği bitkilerin budamayla arta kalan sürgünlerini satıyor. Arzı karşılamak için daha hızlı bir gelişim sağlamakla birlikte, kimi zorlu bitkilerin daha rahat bir şekilde yetiştirilmesi gibi etkenlerde yüksek donanımlı kurulumlar iyi bir tercih sebebi. Fakat şu gerçeğin acaba kaç arkadaşımızda farkında. Bu yüksek destekli kurulumların yoğunluğu birazda piyasanın hakim oyuncularının bir dayatması veya moda olan bir akımı körüklemesi gibi değilmi sizce. Yani yüksek destekli kurulumlar sisteme sürekli müdahale gerektiriyor ve nispetindede sarf malzemesi satışını getiriyor. Sıvı gübreler, bitki hormonları, aydınlatma ve co2 sistemleri,yosun gidericiler,test kitleri vs. vs. bir sürü tükenebilir sarf malzemesi.
Ben bunlar yanlış demiyorum arkadaşlarımın böyle düşünmesini istemem. Sadece hızlı bir gelişim tercih ettiğimizde; yüksek destekli kurulum biçilmiş kaftan. Fakat bizim için daha yavaş bir gelişim yeterliyse ve birazda sabırlıysak düşük destekli kurulum da gayet yeterli.
Peki maharetimizi, usatalığımızı nasıl sergileyeceğiz derseniz; onun sergileneceği yer apaçık akvaryumumuzun tasarım ve peyzaj uygulamaları olmalı diye düşünüyorum. Yani mükemmel bir bitkili tanka eşittir yüksek destekli tank denklemi bence yanlış bir anlayış. Tankın teknik desteği sadece bitkilerimizin hızlı gelişimi ve çok ekstrem olabilecek türlerle ilgili olmalı ve düşük destekli yada yüksek destekli kurulumlar algılamanın aksine bir akvarist için statü göstergesi gibi algılanmamalı diye düşünüyorum. Her iki kurulum tarzıda bir birinden farklı amaçlara hizmet ediyor ve her ikisinde de ayrı bir keyif ve güzellikler var. Tabi senelerini bu hobiye vermiş değerli arkadaşlarımın da bu düşüncelerimden yada olayı algılayış tarzımdan kaynaklanan bir hatam varsa düzeltirlerse sevinirim.
Bazı arkadaşlarımız kimi bitkilerin yüksek ışık ve co2 olmadan yetişmeyeceğini düşünmekte. fakat işte yukarda süper bir örneği var. Cüba ve parvula gibi zorlu iki bitki ve düşük destekli bir kurulum. Taşları bir kenara bırakırsak kusursuz bir iwagumi bile diyebiliriz.
Arkadaşlar benim kanaatim bu konuda açıkcası şöyle. Bu low tech/ hıgh tech meselesi aslında bitkilerinizin ne hızda büyümesi ile ilgili ve bir bitki için olmazsa olmaz bir hayatiyet değil. Yani doğada da bu böyle. Subemers durumdaki bir bitki tüplü yada mayalı bir co2 desteği almıyor ki. Yüksek ışık ve co2 desteğiyle birlikte orantılı bir gübrelemeyle oldukça hızlı bir gelişim sağlayabildiğimiz gibi; sağlam bir tabandan gücünü alan, daha kısıtlı bir aydınlatmayla ve sadece ortamdaki co2 den desteğini alan bir tanktada aynı bitkileri yetiştirebiliriz. Bu ne hızda bir gelişim istediğiğmizle ilgili. Yani kimi arkadaşlarımız aynı zamanda ürettiği bitkilerin budamayla arta kalan sürgünlerini satıyor. Arzı karşılamak için daha hızlı bir gelişim sağlamakla birlikte, kimi zorlu bitkilerin daha rahat bir şekilde yetiştirilmesi gibi etkenlerde yüksek donanımlı kurulumlar iyi bir tercih sebebi. Fakat şu gerçeğin acaba kaç arkadaşımızda farkında. Bu yüksek destekli kurulumların yoğunluğu birazda piyasanın hakim oyuncularının bir dayatması veya moda olan bir akımı körüklemesi gibi değilmi sizce. Yani yüksek destekli kurulumlar sisteme sürekli müdahale gerektiriyor ve nispetindede sarf malzemesi satışını getiriyor. Sıvı gübreler, bitki hormonları, aydınlatma ve co2 sistemleri,yosun gidericiler,test kitleri vs. vs. bir sürü tükenebilir sarf malzemesi.
Ben bunlar yanlış demiyorum arkadaşlarımın böyle düşünmesini istemem. Sadece hızlı bir gelişim tercih ettiğimizde; yüksek destekli kurulum biçilmiş kaftan. Fakat bizim için daha yavaş bir gelişim yeterliyse ve birazda sabırlıysak düşük destekli kurulum da gayet yeterli.
Peki maharetimizi, usatalığımızı nasıl sergileyeceğiz derseniz; onun sergileneceği yer apaçık akvaryumumuzun tasarım ve peyzaj uygulamaları olmalı diye düşünüyorum. Yani mükemmel bir bitkili tanka eşittir yüksek destekli tank denklemi bence yanlış bir anlayış. Tankın teknik desteği sadece bitkilerimizin hızlı gelişimi ve çok ekstrem olabilecek türlerle ilgili olmalı ve düşük destekli yada yüksek destekli kurulumlar algılamanın aksine bir akvarist için statü göstergesi gibi algılanmamalı diye düşünüyorum. Her iki kurulum tarzıda bir birinden farklı amaçlara hizmet ediyor ve her ikisinde de ayrı bir keyif ve güzellikler var. Tabi senelerini bu hobiye vermiş değerli arkadaşlarımın da bu düşüncelerimden yada olayı algılayış tarzımdan kaynaklanan bir hatam varsa düzeltirlerse sevinirim.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 16 Eylül 2010 18:08
Bence Low , high , mid diye ayırmak çok doğru değil. Bazıları Tüplü co2'den zaman ayarlı güneş hareketini taklit eden led işıklara kadar kurabiliyorken , bazıları ortalama ışıkla mayalı sistemle bitki yetiştiriyor.Bazılarıda ikisinin arasında. Burada low , high mid diyebileceğimiz bir sınır yok. Sadece kafa karıştırıyor. Ben hiç co2 desteği sağlamadan ışıklandırmayı high tech denilen tanklar daki gibi fazla yaptıysam co2 ise hava motoru kullanmadığım için canlılardan ve biyolojik yükün yıkımını gerçekleştiren bakterilerden karşılanıyorsa low mu high mı mid mi oluyor tankım ? Bu terimler sadece genelleme olarak ortaya çıktıklarını düşünüyorum.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 08 Kasım 2010 10:02
Her üç tarzda da kurulumlar yaptım.
High-tech denilen, bitkilerin tüm ihtiyacının kesintisiz verildiği sistemlerin, en zahmetsiz, en dengeli tarz olduğunu söyleyebilirim.
Low-tech te bitki seçimi sınırlıdır ve bitkilerin ihtiyaçları tam karşılanamadığından bir süre sonra tankın çökme riski mevcuttur.
Mid tarz denilen mayalı co2 ve az ışıklı sistem de dengesizlik nedeniyle gelişim düzensizliği, yosun v.s. bir çok sorun yaşanır.
Oysa high-tech te özellikle tüplü co2 kontrol sistemiyle pH sabit tutulabilir. Işık kısa süreli ve çok güçlü olduğundan yosunlanma durdurulabilir. İstediğiniz bitkiyi ve tarzı yapabilme seçeneğiniz vardır. Su değişimleri diğer sistemlere göre çok daha az dır. Örneğin yukarıda verilen low-tech te haftalık iki kerede toplam %60 su değişimi yapılıyormuş. Bu çok zahmetli ama tankın çökmemesi içindir. Kaldı ki bu tankta balık yok. Yani akvaryum denemez. Sadece su bitkisi tankı olmuş.
Eğer hacim 50 litre üstüyse tavsiyem high-tech tir. Küçük tanklarda low-tech fazla yorucu olmayabilir.
kutupaneci 2010-11-08 10:52:53
High-tech denilen, bitkilerin tüm ihtiyacının kesintisiz verildiği sistemlerin, en zahmetsiz, en dengeli tarz olduğunu söyleyebilirim.
Low-tech te bitki seçimi sınırlıdır ve bitkilerin ihtiyaçları tam karşılanamadığından bir süre sonra tankın çökme riski mevcuttur.
Mid tarz denilen mayalı co2 ve az ışıklı sistem de dengesizlik nedeniyle gelişim düzensizliği, yosun v.s. bir çok sorun yaşanır.
Oysa high-tech te özellikle tüplü co2 kontrol sistemiyle pH sabit tutulabilir. Işık kısa süreli ve çok güçlü olduğundan yosunlanma durdurulabilir. İstediğiniz bitkiyi ve tarzı yapabilme seçeneğiniz vardır. Su değişimleri diğer sistemlere göre çok daha az dır. Örneğin yukarıda verilen low-tech te haftalık iki kerede toplam %60 su değişimi yapılıyormuş. Bu çok zahmetli ama tankın çökmemesi içindir. Kaldı ki bu tankta balık yok. Yani akvaryum denemez. Sadece su bitkisi tankı olmuş.
Eğer hacim 50 litre üstüyse tavsiyem high-tech tir. Küçük tanklarda low-tech fazla yorucu olmayabilir.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 08 Kasım 2010 10:59
Bence en kolay ayırma yöntemi maliyettir.
Az maliyetli akvaryumlar : Low-Tech
Yüksek maliyetli Akvaryumlar: High-Tech'dir.
Şimdi arkadaşlar DIY yaparak maliyeti düşürürüz o zaman low-tech olmazmı diyecek.
Neyi yaparsanız yapın bir sistemin devamında da kullanılan harcanan tutarlar vardır.
Örneğin yüksek ışık tertibatının ucuza yaptınız sorun yok ama daha sonradan elektrik fatura maliyeti vardır.
Gübre devamlı kullanılacak maliyeti vardır. CO2 tüp bitti dolum maliyeti vardır.
Fakat Low-tech'lerde ışık az fatura az CO2 yok dolum yok. Gübre devamlığı yok maliyet yok.
Ne derseniz diyim paraya kıyarsanız tutarlara katlanırsanız akvaryumununuz ister istemez High-Tech olur.
Lapinhouse 2010-11-08 11:03:18
Az maliyetli akvaryumlar : Low-Tech
Yüksek maliyetli Akvaryumlar: High-Tech'dir.
Şimdi arkadaşlar DIY yaparak maliyeti düşürürüz o zaman low-tech olmazmı diyecek.
Neyi yaparsanız yapın bir sistemin devamında da kullanılan harcanan tutarlar vardır.
Örneğin yüksek ışık tertibatının ucuza yaptınız sorun yok ama daha sonradan elektrik fatura maliyeti vardır.
Gübre devamlı kullanılacak maliyeti vardır. CO2 tüp bitti dolum maliyeti vardır.
Fakat Low-tech'lerde ışık az fatura az CO2 yok dolum yok. Gübre devamlığı yok maliyet yok.
Ne derseniz diyim paraya kıyarsanız tutarlara katlanırsanız akvaryumununuz ister istemez High-Tech olur.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 08 Kasım 2010 16:26
Bence low high ayrımı bu kadar keskin değil.Mesela high sistemi high yapan nedir?Ben tabanda katmanlı kum ve gübre,suyu için sıvı gübre,aydınlatma için birkaç florasan,filtreleme için dış filtre kullanıyorum şimdi bu sistem sadece co2 kullanmadığım için low tech mi sayılır.Bence low ya da high diye isimlendirmenin bir önemi yok siz gerekeni yaptıktan sonra canlılarınız mutlu ve sağlıklı ise işte o zaman HIGH MUTLULUK yaşarız.Gerisininde önemi yok zaten.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 22 Mart 2011 03:16
Başta Emre Bey'e ve konuya katkısı olan bütün arkadaşlara teşekkür ederim.
Benim için çok faydalı bir yazı oldu.
Kanaatimce fazla para ve zaman harcanmayan sistemleri, low-tech yani düşük destekli sistemler olarak adlandırmak gerekiyor. Düşük ışık, CO2 olmayan, az bakım, az gübreleme ile yapılan sistemlere düşük destekli demek daha mantıklı.
Ben bu konuyu okuduktan sonra tamamen düşük destekli bir akvaryum kurmaya karar verdim. Neden derseniz hergün akvaryuma vakit ayırabileceğimi sanmıyorum. Ayrıca high-tech yani yüksek destekli akvaryumların idamesi için gerekli olan yüksek maliyeti de karşılayabileceğimi düşünmüyorum.
Ayrıca yaptığım araştırmalar ve bu konuda da geçen örneklerde de olduğu gibi, düşük destekli sistemler kurarakta göze hitap eden akvaryumların kurulabileceği kanaatindeyim. Şimdilik 45 lt.lik akvaryumum ile düşük destekli bir sistem kurdum. Tecrübemi arttırıyorum.
Aklıma takılan bir husus hakkında fikirlerinizi almak istiyorum. Bitkili akvaryumlar için saatte 2-4 defa suyu çevirebilen dış filtrelerin kullanılmasının uygun olduğunu biliyorum. Burada verilen linkte (http://www.sudeepmandal.com/hobbies/planted-aquarium/low-tech-planted-tank-guide/) ise kullanılacak filtrenin akvaryum suyunu 10-15 defa çevirebilmesinin uygun olduğu belirtilmiş.
Kurmayı düşündüğüm brüt 250 lt. akvaryum için Fluval 205 veya 305 almayı düşünüyordum. Yukarıdaki linkte bahsi geçen husus beni tereddüte düşürdü.
Bu konudaki görüşlerinizi almak istiyorum.
Saygılarımı sunarım...
Benim için çok faydalı bir yazı oldu.
Kanaatimce fazla para ve zaman harcanmayan sistemleri, low-tech yani düşük destekli sistemler olarak adlandırmak gerekiyor. Düşük ışık, CO2 olmayan, az bakım, az gübreleme ile yapılan sistemlere düşük destekli demek daha mantıklı.
Ben bu konuyu okuduktan sonra tamamen düşük destekli bir akvaryum kurmaya karar verdim. Neden derseniz hergün akvaryuma vakit ayırabileceğimi sanmıyorum. Ayrıca high-tech yani yüksek destekli akvaryumların idamesi için gerekli olan yüksek maliyeti de karşılayabileceğimi düşünmüyorum.
Ayrıca yaptığım araştırmalar ve bu konuda da geçen örneklerde de olduğu gibi, düşük destekli sistemler kurarakta göze hitap eden akvaryumların kurulabileceği kanaatindeyim. Şimdilik 45 lt.lik akvaryumum ile düşük destekli bir sistem kurdum. Tecrübemi arttırıyorum.
Aklıma takılan bir husus hakkında fikirlerinizi almak istiyorum. Bitkili akvaryumlar için saatte 2-4 defa suyu çevirebilen dış filtrelerin kullanılmasının uygun olduğunu biliyorum. Burada verilen linkte (http://www.sudeepmandal.com/hobbies/planted-aquarium/low-tech-planted-tank-guide/) ise kullanılacak filtrenin akvaryum suyunu 10-15 defa çevirebilmesinin uygun olduğu belirtilmiş.
Kurmayı düşündüğüm brüt 250 lt. akvaryum için Fluval 205 veya 305 almayı düşünüyordum. Yukarıdaki linkte bahsi geçen husus beni tereddüte düşürdü.
Bu konudaki görüşlerinizi almak istiyorum.
Saygılarımı sunarım...
Beğenenler: [T]187204,Bisnev99[/T]
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 22 Mart 2011 16:34
Canlı yükünün miktarı biyolojik filtrasyon kapasitesini belirler. Bu yüzden filtrelerin etiket değerlerine hiç itibar etmedim. Şu anki filtrem 8 kat debiye sahip. Su gayet berrak. Tankım 160 lt, dış filtre etiket değeri 1350 lt/saat. Ancak tam dolu iken debinin daha düşük olduğunu tahmin ediyorum.
Diğer bir belirleyici unsur, tankın her yerini etkileyen güçlü akıntıdır. Ben daima güçlü su sirkülasyonunu tercih ederim. Durgun alanlarda yosun ve tortu birikir. Ancak 10-15 kat debi bana da fazla geldi. Bitkilerin savrulması ve balıkların yorulması sözkonusu.
Diğer bir belirleyici unsur, tankın her yerini etkileyen güçlü akıntıdır. Ben daima güçlü su sirkülasyonunu tercih ederim. Durgun alanlarda yosun ve tortu birikir. Ancak 10-15 kat debi bana da fazla geldi. Bitkilerin savrulması ve balıkların yorulması sözkonusu.
Beğenenler: [T]187204,Bisnev99[/T]
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 22 Mart 2011 22:49
Yüksek destekli veya düşük destekli akvaryum sınıflandırması, benim tecrübem doğrultusunda sistemdeki bitkilerin biyolojik açıdan metebolizma hızınından başka birşey ifade etmiyor. Kimi arkadaşlarım bu fikrimi kabul etmeyebilir tabi olarak.
Aydınlatma süresini ve gücünü yüksek düzeyde tutarsak; doğal olarak bitkiler de fotosentez için daha uygun şartlara sahip olacaktır. Bu durumda sistemdeki CO2 düzeyi bitkinin gelişimi açısından metobolizmasını hızlandırır. Bu gelişimi hızını desteklemek içinde daha fazla gübre gereksinimi ortaya çıkar. Bunlar dengeli olarak sisteme dahilse eğer; o zaman algle fazlaca boğuşmadan, sağlıklı ve hızlı bir bitki gelişimini gözlemleyebiliriz. Işık ve CO2 daha az ise o halde gübre gereksinimide daha az olacaktır. Fotosentez daha düşük bir düzeyde olacağından bitkilerin gelişim hızlarıda yavaş olacaktır.
Aydınlatma süresini ve gücünü yüksek düzeyde tutarsak; doğal olarak bitkiler de fotosentez için daha uygun şartlara sahip olacaktır. Bu durumda sistemdeki CO2 düzeyi bitkinin gelişimi açısından metobolizmasını hızlandırır. Bu gelişimi hızını desteklemek içinde daha fazla gübre gereksinimi ortaya çıkar. Bunlar dengeli olarak sisteme dahilse eğer; o zaman algle fazlaca boğuşmadan, sağlıklı ve hızlı bir bitki gelişimini gözlemleyebiliriz. Işık ve CO2 daha az ise o halde gübre gereksinimide daha az olacaktır. Fotosentez daha düşük bir düzeyde olacağından bitkilerin gelişim hızlarıda yavaş olacaktır.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 23 Mart 2011 18:39
Aydıncım atladığın bir nokta var; o da kırmızı bikilerin kondisyonu
Bazı bitkilerin gerçek formunu ne yazık ki düşük destekli sistemlerde görmek mümkün olmuyor.Daha önceki tankımda bulunan Ludwigia Arcuata ve Ludwiga Repens bitkileri düşük destekli sisteme alındıklarında ölmediler ama yemyeşiller,eski kırmızı ve turuncu tonlardan eser kalmadı açıkcası :)
Bazı bitkilerin gerçek formunu ne yazık ki düşük destekli sistemlerde görmek mümkün olmuyor.Daha önceki tankımda bulunan Ludwigia Arcuata ve Ludwiga Repens bitkileri düşük destekli sisteme alındıklarında ölmediler ama yemyeşiller,eski kırmızı ve turuncu tonlardan eser kalmadı açıkcası :)
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 24 Mart 2011 00:06
Yılmaz, kırmızı tonlardaki bitkilerde ve tabanda kullanılan bazı bitkilerde CO2 in (tabi bu aynı zamanda tüm bitkiler içinde geçerli) gelişime olumu katkısı olduğu yadsınamaz bir gerçek.Sudaki mevcut CO2 oranı ve ışık düzeyi kimi bitkilerin daha renkli ve gösterişli bir formda yetişmesine pozitif anlamda etki ediyor. Mutlu hocam (fantastik3) gibi bende bu sözlerine katılıyorum; yani ''kırmızı olsun, üç kuruş fazla olsun'' diyeceksek yüksek destekli kurulum pek tabi ki tercih sebebidir :) Fakat sizinde gözden kaçırdığınız bir nokta var sanki. Bugün bizim akvaryumlarda peyzaj uygulamalarında kullandığımız bitkilerin bir kısmı aslında gerçek su bitkisi değil. Hemen suyun biterek kıyı şeridinin başladığı ve oldukça ıslak bir zemine (kimi durumlarda bataklık,turbalık) tutunmuş amfibik bitkiler. Özellikle taban bitkisi olarak çokca tercih edilen ''cuba'' gibi mesala. Eksterem şartlara uyum ve tolerans geliştirmiş bu bitkiler suların yükselmesine ve alçalmasına bağlı olarak (yağış mevsimleri de diyebiliriz) dönemsel olarak taşkın yatakları içinde su altında (subemers) kalıyorlar ve suların çekilmesiyle tekrar su dışına (emers) çıkıyorlar. Yani sürekli olarak su içinde kalmıyorlar aslında; aksi halde bir süre sonra bu bitkiler çürüyerek ölür. Bu periyotlar ararsında gelişimleride dönemsel olarak hızlanıp yavaşlıyor. Çünkü subemers olarak yeterince fotosentez olanağına sahip olamıyorlar ve uyku diye tabir edebileceğimiz bir döneme geçiyorlar. Bu gerçek doğada böyle. Akvaryum ise şartları kontrol altında tutulabilir bir ortam sunuyor; bizler de CO2 miktarını ve ışık düzeyini artırarak aslında bu uyku haline geçişi gereksiz kılıyor ve bitkinin gelişimini sürdürmesini sağlıyoruz. Eğer aramızda botanikçi bir arkadaşımız varsa belki daha düzgün bir biçimde konuyu açıklayabilir yada bir yanlışım varsa düzeltebilir.
aoktem 2011-03-26 01:08:11
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 24 Mart 2011 23:27
Merhaba Aydın bey,
Evet yanlışınız var, düzelteyim;
Bitkiler ortamdaki besinleri, CO2 ve ışık enerjisi kullanılarak, nişasta ve diğer yüksek enerjili karbonhidratlara dönüştürürler ve bünyelerinde depo ederler.Karbon kullanıldıktan sonra ortaya çıkan oksijen ise ortama bırakılır.
Fotosentezi başlatan ışık ve CO2'dir. Ortamda ışık yoksa fotosentez de olmaz, CO2 yoksa da fotosentez olmaz! Fotosentezi ışığın miktarı ve CO2 seviyesi sınırlandırır, yani çok ışık+ az CO2 = düşük fotosentez, az ışık+çok CO2= düşük fotosentez, çok ışık+çok CO2= yüksek fotosentez demektir.
Bitkilerin sağlıklı bir şekilde gelişebilmeleri için de mutlaka fotosentez yapmaları gereklidir!
Düşük destekli (Low-tech) tanklar, ışığın az olduğu (0,5 Watt/litre (floresan aydınlatmada)), CO2 takviyesinin tüplü veya mayalı sistem olmadan karşılandığı tanklardır. Bu tanklarda CO2 tabletleri, veya sıvı organik karbonlar kullanılıyor olabilir! Ya da ortamdaki canlıların verdiği çok az miktardaki CO2'e talim edilebilir;, ancak o güzelim inci taneli oksijen kabarcıklarını görmeyi beklememek gerekir!
Bu şartlar altında sağlıklı olarak bakılabilecek bitkiler gelişim hızı yavaş, ışık ihtiyacı az olan bitkiler olacaktır! Yani ; Crypto, Anubias, fern'ler, ve moss türleri gibi.
Bu bilgilerin ışığında; siz düşük destekli bir tankın içinde hızlı gelişen, besin ve ışık ihtiyaçları yüksek olan bitkileri büyütmek istediğinizde bitkinin ışık ve besin (CO2 ve diğer makro, mikro elementler) ihtiyaçlarını, fotoğraflarda gördüğünüz ve hayran olduğunuz görselliğe erişecek düzeyde karşılayamayacağınızdan, sonuçlar tatmin edici olmayacaktır! Sonuçta bitkileri görsel bir öğe olarak yetiştiriyoruz ve hiç kimse iyi gelişmemiş bitkiyi görmekten keyif alamayacaktır!
Bazı arkadaşların şikayetlerini okuyorum : yaprakların araları çok açık (nod açıklığı fazla), yapraklar kıvrık ve renksiz, üzeri sakal yosun kaplı gibi. Bunlar aslında bitkinin istediği şartların sağlanamadığını gösterir. Yoksa bitkinin gelişimini az ışık ve CO2 ile yavaşlatıp sağlıklı olmasını beklemek, bitkinin ihtiyaçlarına uymadığı taktirde yanlış bir yaklaşımdan başka bir şey olmayacaktır!
Low-tech tanklar ile JBL, Dennerle firmalarının Nano tanklarını karıştırmamak gerekli!
Bu firmaların nanolar için özel aydınlatma ve CO2 çözümleri var ve örnek kurulumlarında da nispeten kolay bitkileri öneriyorlar. Zaten nano tanklarını, karides tankı konsepti ile pazarlıyorlar.
Bitkileri öldüren su içinde kalmaları değil, oksijensiz ortamda olmalalarıdır. Ayrıca cuba bitkisi karasal ortamda gayet güzel ve sorunsuz yetiştirilebilmektedir. (Ben yetiştiriyorum) Karasal ortamda bitkiye CO2 gazı vermek gerekmez, zaten havada yeterince vardır. Alg, yosun vb problemi kesinlikle olmaz! Tüm bitkiler karasal ortamda iken uyuma evresine geçmez! Bir çoğu gayet sağlıklı ve hızlı ancak başka yaprak ve gövde formunda yaşamını sürdürür. Bitkinin ihtiyaçlarını (besin, CO2, ışık, sıcaklık, ph vb) karşıladığınız sürece de akvaryum bitkilerinin çoğu karasal olarak büyütülebilir.
"Gerçek su bitkisi kullanmak" dediğin bir naturalist yaklaşımı ise; akvaryumların, tasarım ortamlarının zaten doğadan uzaklaşan insanın doğayı bulunduğu ortama taşıma, yanında bulundurma gayesi içinde çok mantıklı bulmuyorum! Gerçek sü bitkilerinin çoğu da istilacı türler! Ancak bu bitkilerin (yüzen türler hariç) karasal ortamda da yaşadığını unutmayalım.
Bayağı yazmışım, aslında botanikçi değilim ama benim bilgileri ve gözlemlerim böyle.
Selamlar.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 25 Mart 2011 00:15
Mutlu hocam selamlar. Öncelikle sizin cevabınızı okuduğumda temelde hem fikir olduğumuzu ve sizin daha derli toplu bir biçimde yazıya geçirdiğinizi düşününüyorum. Karbondiyoksit ve ışık konusunda ise her ikisininde ''CO2 miktarını ve ışık düzeyini artırarak'' demek suretiyle mutlaka sistemde yüksek düzeyde bulunması gerektiğini anlatmak istedim fakat her halde yanlış anlaşıldı. Yoksa birinden birinin yetersiz yada az olması fotosentezin gerçekleşmesi için gereksiz demek istemedim. Gerek istilacı tür diye tabir ettiğiniz sucul bitkiler gerekse amfibik bitkiler hem karasal hemde sucul ortamlara uyum toleransı olan türlerdir. Doğal olarak emers ve subemers formlarıda farklı olacaktır. Özellikle gövde yapısı,yaprak büyüklükleri vs. ilk dikkat çeken şekilselözellikler olarak kendini gösterir. Ben aslında daha önce bu konuya yazdığım 2-3 iletiyide dikkate alırsanız eğer; yüksek yada düşük destekli tercihinin tür seçimine göre yapılmasının daha yerinde olacağı kanaatindeyim. Saygılar...
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir