Toz kombi mikroelement gübre (anonim)


ringoÇevrim Dışı

Özel Üye
[B]9364,1[/B] [B]8772,2[/B]
Kayıt: 25/01/2008
İl: Istanbul
Mesaj: 1288
ringoÇevrim Dışı
Özel Üye
Gönderim Zamanı: 20 Mayıs 2015 20:12
Fatih bey, osmos sudan sentetik bir su üretme işi gerçekten zor bir iş.
Saydığınız elementlerin arasında mesela sodyumu göremedim, belki kullanmışsınızdır, ancak ben yine de bazı hususlara değineyim. Bitki kullanır ya da kullanmaz hiç önemli değil, dünya üzerindeki suların birtakım ortak kimyasal özellikleri oluyor, tabii birçok farklılık da var, ancak ne kadar farklılık olsa da ortak mantıklar oluyor, diğer taraftan canlılar o su sartlarına adapete olup gelişip evrimleştiklerinden, doğal suları taklit etmek önem arzediyor. 
Bitki az kullanır çok kullanır veya kullanmaz, önemli değil. Sodyum sularda en çok bulunan iyonlardan biridir, hiçbir şey yapmazsa en azından elektriksel iletkenliğe etki eder, diğer taraftan sulardaki iyonların arasında, iyonik bir denge ve birbirleriyle çeşitli etkileşimler de bulunur (biyolojik etkiler yanında kimyasal olarak birbirleri ile dengeler de oluşturuyorlar). Bu denglerin değişim miktarlarına göre oralarda yaşam formları da değişir. Diğer taraftan her iyon adeta birbiri ile de etkileşim halindedir, mesela potasyum fazla ilken kalsiyum  alımı kesilir, kalsiyum fazla iken başka bir şey olur gibi aynı mantık microelementler arasında da geçerli olsa gerek. Mesela genelde na ca genelde macro seviyededir, diğerlerinden daha fazla olur, demir de mangandan fazla olur. Ancak her suda hep oranlar aynı olmaz ve bazen o suyun özelliklerine has daha değişik bir canlı yaşamı oluşmuş olur. Onun için sularda temel iyonik oran ve dengeleri bilmek, microlar dahil önemli bir husustur. Bu dengeyi tutturmak da çok zor olur. (biri çok olur diğeriyle reaksiyon yapıp çökelir vesair) 
Su hazırlama olayına dönersek, manuel olarak sentetik su hazırlarken ca veya mg veya sodyum veya herhangi birini eklerken, anyon tarafına da dikkat etmek gerekir, klorür formu sülfat veya karbonat formu olarak da belli bir denge gözetmek gerekir. Tatlı sularda mesela sülfatı klorüre göre biraz öncelemek, karbonat formunu da aşağı yukarı 4dkh a gelecek şekilde dengelemek gerekir. Diğer taraftan bitkilerin hiç kullanmadığı iyonlar dahi dolaylı bir etki ile besin alımını etkileyebilir. Bu açıdan böyle bir su hazırlarken bir miktar doğal deniz tuzu kullanıp (sodyum oranına dikkat ederek) üzerini takviye ederek deneme yaparsanız daha doğru bir su yakalama noktasında şansınızı artırmış olursunuz. 

Diğer taraftan, suları incelerken çeşme değerlerini değil de, çeşitli göl veya akarsu niteliğindeki yüzey sularının değerlerini incelemek daha doğru fikirler verecektir. Ülkemizde hatta bildiğim kadarıyla çoğu avrupa ülkelerinde çeşme sularında yeraltı suları direk veya karıştırılarak kullanılabilmektedir. Yeraltı suları yüzey sularına göre çok daha farklı nitelikler gösterebildiğinden çeşme sularını incelemek yerine çeşitli göl veya yüzey sularındaki değerleri incelemek fikir edinebilme açısından daha doğru olacaktır. 
Ben bir ara özellikle n p na co3 gibi daha çok macro açılardan, mesela amazon'u,  tanganika malawi gibi gölleri ve  ülkemizdeki bazı gölleri vesair bayağı bir incelemiştim, güzel akademik makaleler bulmak mümkün oluyor.  Önemli fikirler ve  bilgiler de edinebiliyorsunuz. 

Demir mangan olayında gübrelerdeki 4/2 oranının belli bir bilimsel mantığı elbet vardı. Yani rastgele oluşturulmuş bir oran olduğunu sanmıyorum, mesela istanbul yüzey suyu kullanıyor diyebilirim, dikkat ettim, demir mangan suda 4/2 ye yakın bir oranda. (Bitkideki oranın verim oranı ile aynı olamayabileceğine değinmiştim).
Ancak bu oran suda hep böyle olmayabiliyor. Mesela azot fosfor arasındaki 10/1 dengesi,.... birtakım gölleri incelediğinizde bakıyorsunuz o oranda olmayabiliyor. Aslında o oranda olması gereken denge noktası oradan kaymış olabiliyor, aslında doğa çevresel etkiler kaldırıldıktan sonra tam doğal şartlarda çalışsa azot fosforu eninde sonunda 10/1 e getirecek. Birtakım sularda  azot fosfor oranının neden bozuk olduğunu bilim adamları inceliyor bakıyor ki, ya diyorki şu şu sebepten şuradan bir fosfor kirlenmesi geliyor azot fosfor oranını bozuyor veya bakıyor diyor ki şu bakteri veya bitki fosforu daha az veya çok kullanıyor ve göldeki azot fosfor oranı bozuk diyor. 
Yani suyun iyonik açıdan ve kimyasal olarak, hatta biyolojik hatta biyokimyasal olarak kendini dengeleyip getirmek istediği bir nokta olduğu gibi, çeşitli sebeplerle bu dengelerin kaydığı durumlar da olabiliyor. Bu dengeleme sistemi çeşitli biyolojik, kimyasal ve biyokimyasal süreçler sonunda oluşuyor. Çok düşük tuzlulukta ki, sulardaki iyonik denge bazen daha bozuk çıkabiliyor, yani bazen bir bakıyorsunuz azot fosfor neredeyse birebir olmuş ancak suda bunlar microgram seviyesinde kalmış, ancak tuzluluk arttıkça veya deniz sularına doğru kaydıkça oranlamalar ve dengelemeler daha stabil hale geliyor. 
 Konumuza dönecek olursak birçok tatlı su gölü incelendiğinde ilk başta belki çeştili oran farklılıkları göze çarpsa da, dikkatli gözler temel benzerlik ve oranlarını aşağı yukarı tespit edecektir.

Son bir hususa daha değineyim. Bizim verdiğimiz azot fosfor miktarları, doğa ile karşılaştırıldığında oldukça fazla. Hatta çok çok çok fazla. Ancak bu fazlalık miktarlar her iyonun canlılara etkisi bakımından ayrı önemde olabiliyor, yani sudaki sodyum oranını artırmakla çeşitli micro miktarlarını artımak aynı olmuyor.  Bu dikkatli gözler micro ekledikten sonra veya biraz fazla verildikten sonra balıklarındaki sakinleşmeyi bile fark edebilirler. Diğer taraftan doğada microgram seyilerinde fosfor bulunan sakin göllerde ötröfikasyon oluyor ve bu suya kirli su bile denebiliyor. Bizim miligram olarak verdiğimiz birşeyden bahsediyorum. Tabii biz düşük tutamıyoruz çünkü su hacmimiz yeterli değil, besinin devamı yok, halbuki bir gölde canlı bir bitki  stabil halde hemen hep o değerde fosforu bulabiliyor. Diğer taraftan belli bir dozajdan yüksek azot ve fosfor miktarları yosunları bile olumsuz etkiliyor . Bilmem dikkat eden oldumu azot fosfor iyice azalınca yosunlar daha rahat ediyor. Mesela 100mg/l nitrat olan balıklı akvaryumda yosun olmayabiliyor. Çok düşük değerlerde yosunlar kendilerini daha mutlu hissederken daha yüksek değerleri daha gelişmiş olan organizmalar yani bitkiler daha fazla tolere ediyor. Ancak bu demek değil ki, hemen her değeri bu kadar fazlalıkta bulundurabilelim. Çünkü etki farklı olur. Micro hatta nano düzeylerde kullanılacak olan elementleri suya ekledik şelat kayboldu, ee şimdi bu element buhar mı oldu, hayır o element aslında akvaryumda. Tabandaki biyokimyasal süreçlerle oluşan organik asitler veya köklerin h2s i oksitleyip h2so4 e dönüştürüp, ihtiyaç duyduğu besini kullanabilmesi imkanına kadar, karışık ve karmaşık süreçlerle herşey esasen her daim kullanılabilir vaziyettedir (tabii doğru şartlarda. Micro element eklerken bir birikim olmamasına dikkat edilmelidir. Mesela balıklar beyaz benek oldu, bakırsülfat ekledim, ne oldu bu bakır, dünyanın sonuna kadar çözünmez taş haline mi geldi. Kısacası eklediğimiz herşeyin aslında tamamen kullanılmadığını, bir birikim yapabildiğini, kimi şartlarda kullanıma hazır olduğunu ve eklediğimiz birçok şeyi esasen çok fazla miktarlarda eklediğimizi de göz önüne de almak gerekiyor. Onun için micro element kullanırken iki kat dikkat edip, daha çok daha tecrübeli hobicilerin kullanmasını tavsiye etmek yerinde olur. Besinli kum dedikleri şey bilmem 6 ay atıyorum besin veya demir ihtiyacını nasıl karşılıyor. Şelatlı kum mu oluyor bu. Saf yağmur suyu bir avuç toprakta kocaman bir ağacı üretiveriyor, nasıl bir potansiyel enerjidir bu toprak veya kum çok daha fazla düşünmek gerekiyor. 

Düzgün bir musluk suyumuz varken, Co2 ve sularda az nispetlerde bulunması nedeniyle biraz potasyum eklemesi ile (azot fosfor yemden gelme suretiyle) yeteri başarı sağlanabiliyor. Kısmi olarak demir olsun veya diğer microlar veya eser veya trace element dekiklerinden olsun, bunları ekleyerek gözle görülebilir bir ektiyi alabilen var mı ben bilmiyorum. Tabii doğru kullanımla olumlu etki almak mümkün ancak, hata yapıp olumsuz etki ve sonuç almak daha olası olması itibariyle daha tecrübesiz hobicilerin bu hususlar hakkında dikkatli olmaları gerektiğini belirtmek gerek. (tabii doğru bir su kimyası olan bir ortamdan bahsediyorum)
Özellikle tarımsal amaçlı ürünlerde hobi bilgisi ve matematiği iyi olan, çok iyi hesap kitap yapan hobicilerin bu tür ürünleri kullanımı daha uygun olur. 
Şimdi ben bir matematik yapayım, yemden azot fosfor geliyor da, diğer elementlerden hiç mi birşey gelmiyor. 
Bir bitki gelişirken microları kullanıyor da, çürürken aynılarını geri salmıyor da, sadece azot fosfor mu veriyor. 
Biyolojik süreçler sonunda tam mineralizasyan aşamasına kadar ki süreçte, bu süreç içerisinde görev alan bakteri veya mikroorganizmaların gelişirken veya çoğalırken absorbladığı miktarlar ve kimyasal olarak geçici çökelen kısımlar hariç akvaryuma eklenen herşey aslında akvaryumdadır, ki bakteri ve micro organizmayı filtre temizliği vesair bir süreçle dışarı almadıysanız aslında bunlarda halen potansiyel enerji kaynaklardır. Ya üstadlar şöyle yazmıştı böyle yazmıştı, seachem şöyle demişti vesair pek düşünmemek lazım, ben biraz farklı yazdım, herhalde gübre satış derdim olmadığından olsa gerek. Adamlar gübre satmak için gübreyi akvaryuma bastırtıp, su değişimi ile geri alma yöntemi geliştirmişler ve bu bilgiler dönüp duruyor. Tabi tabana çöken herşeyi nasıl geri alacaksınız, onun da yöntemini bulmuşlar bilmem 2 senede taban değişimi yapanları duydum, hayret yani.  
Emre beyin ticari bir kaygısı olmadığı ancak bu bilgi ve ürünleri paylaşarak kimilerinin pek hoşuna gitmeyecek birşey yaptığı da kesin. Ben de hoşnutsuzluğu artıracak birşeyler yazayım dedim. Geçen televizyonda program vardı, hatalı gübreleme ile tarım toprağı bırakmamışlar memlekette. 
Yani bu gübre işi, ciddi bir iş, organik organik organik olmak lazım. Manuel ayar tutturmak imkansız gibi, herkes 10gram yem attığında yaklaşık 10 gram organik bir bitki oluşturacak potansiyeli olduğunu anladıktan sonra sorun yok. Tabii 10 gram kuru yemle, %90ı su olan bir 10 gram bitkiden bahsetmiyorum, nasıl bir potansiyel var anlaşılsın diye yazdım. 

Hobiciye yazıyorsun, şu kadar yem atıyorsan onun içinde şu kadar azot var, anlamıyor, ölçüm yaptım nitrat az çıktı diyor, gübre satacak kadar uzman olanlardan birkişi de çıkıp demiyor ki, yahu kardeşim akvaryumu yeni kurmuşsun bakteri nüfusun ve çeşitli mikroorganizmalar gelişiyor bunlar azot fosfor absorbluyor hatta her bir elementinle herbirşeyi absorblayabilirler, ama bu süreç hep böyle gitmez, sen bunları da bil göz önüne al diyen olmuyor. Hatta sattığı microelemetleri eklettirip, filtreye karbon koydurtup geri alma yöntemini kullananalar var, filtrede nitrat tutucu ürün kullanıp nitrat ekleyen hobiciyi kim bu kadar bilinçsiz bırakıyor. Bir bakıyorsunuz çeşmesinden 2mg/l fosfat çıkan adam bile gübre diye fosfat ekliyor. Hobicide temel mantık biraz şundan damlat biraz bundan damlat gibi olunca (bitkileri besliyor ya) , dünyadaki hatta ülkemizdeki bütün sular da aynı zaten, su işte canım ne olacak yani, şeklinde bir mantık olunca sonuçlar iyi olmuyor. Halbuki hiç gübre kullanmasa, ışık co2 kullansa başarılı olacak hobici ben bu işi başaramadım diyebiliyor. 

Emre beyin bu konuda yaptığı gibi, uygun fiyata kimi ürünleri temin edilebilmesi noktasında hobicilere yardım amaçlayan paylaşımları önemsiyorum, diğer taraftan pek düşünülmeyen  ve değinilmeyen kimi hususlara da temas etmek istedim. Edit şansım olmadı aklıma birşeyler geldikçe abur cubur yazdım, sürçü lisan affola. 

Saygılar.



Beğenenler: [T]167786,Ahesya[/T][T]157329,gk13[/T]
Teşekkür Edenler: [T]157329,gk13[/T]

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

fatihsahinÇevrim Dışı

Özel Üye
[B]13710,1[/B]
Kayıt: 14/12/2008
İl: Antalya
Mesaj: 1380
fatihsahinÇevrim Dışı
Özel Üye
Gönderim Zamanı: 20 Mayıs 2015 23:10
İlyas Bey Öncelikle bu kadar vakit ayırıp yazdıklarınız için teşekkür ederim. 

Bitkiler dünyanın en karışık canlıları. Dünyanın kimyagerleri gibi çalışıp değişik maddler, enzimler v.s. üretiyorlar. Halen de fotosentez denilen şeyi tam olarak çözülebilmiş değil. Aynen dediğiniz gibi, RO ile tamamen kendi üretimim bir suyu yapmak bence de doğaya kafa tutmak gibi bir şey. Bunun yanına da evrenin dahi 92 elementten fazlasıyla oluşmadığını bilmeyi koyunca sonsuz kere sonsuz bir bilmece çıkıyor. Biz de bu bilmecenin küçük bir parçasında çabalıyoruz. Fakat bu küçük parçada doğa kadar mükemmel dengeler kurmamız imkansız. Doğadaki gibi bakteri düzeni, tolerans imkanı akvaryumumuzda yok. Titanic gemisi bile yıllar sonra demir yiyen bakteriler tarafından tüketilecek. Bugün dünya yok olsa 3-4 bin yıl sonra şehirlerimizden eser kalmayacak. Bakteriler herşeyi element boyutunda ayrıştıracaklar. Özetle, akvaryumumuz doğanın bir parçası gibi görünse de sadece izole edilmiş bir parçası. Yemlerin, bitkilerin parçalanması doğadaki kadar mükemmel seviyelerde de olamıyor. Tabi ki bu sadece suyun microelement açısından yetersiz olduğunu savunuyorum anlamına gelmesin. Sizin de değindiğiniz üzere, yemlerin içinde de nitrat fosfat dışında bir çok element var. Filtrede, akvaryumda çürüyen bitkiler, şunlar bunlar kısmen dönüşüm içerisinde. Ben de önceki evimde mikro element gübresi kullanmıyordum. Sudan gelen elementler gayet yeterli olmaktaydı. Fakat bu eve taşındığımdan beri akvaryumla boğuşuyorum. 500 lt akvaryum için de taşıma su tahmin edersiniz ki oldukça zor. 

Maalesef ki Antalya'nın suyu yeraltı kaynaklarından alması birinci şansızlığım. Bulunduğum sitenin de saçmasapan arıtması nedeni ile 0 Gh ve 30 Kh ile su vermesi nedeniyle bir ümit RO aldım, çabalıyorum. 

Forumda maalesef bu işin ticareti yapan arkadaşlarımız, para kazanmak adına bilgi saklayarak ve insanlara yanlış bilgiler verebiliyorlar. Gübreye vitamin koyan arkadaşlar var. Ben de Emre Bey'in DIY gübre tarifinden faydalanarak gübre hazırladım hazırlıyorum. Aynı ticari düşünceye savaş için benim de EDTTA ile demir şelatlama üzerine bir konum var. Bunun altında Glukonat v.s. ile çalışmalar yapıyor, sonuçlarını yazıyorum. Hatta gübreci bir arkadaşa da üretim için fikir vermeye çalışıyoruz.  Kilosu 8 lira olan fosfatın 8 gramını bir litre suda çözüp 0,75 kuruşluk şişede 16 liraya satmak bana hiç doğru gelmiyor. Bu nedenle birkaç sefer bedava gübre bile dağıtmıştım. 

Dediğiniz gibi oranlar birbiri ile tuttuğunda sorun olmuyor. Testleri satın aldığım gün ölçüm yaptığımda, güya içerik tahmin yöntemine göre yaptığım gübreleme neticesinde, akvaryumumda 160 ppm nitrat, 20 ppm fosfat olduğu sonucu çıkmıştı. O haldeyken yosun sorunum da yoktu. 

Bu kadar araştırma içerisine girmişken hem beyin jimnastiği olsun, hem fikir alışverişi olsun, hem de akvaryum hobisine bir katkımız olsun diye araştırıyor, okuyor paylaşıyoruz. 

Emeğiniz için tekrar teşekkür ederim. 
Saygılar, 

Beğenenler: [T]167786,Ahesya[/T]

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

Acil StopÇevrim Dışı

Özel Üye
Kayıt: 23/12/2011
İl: Aydin
Mesaj: 1182
Acil StopÇevrim Dışı
Özel Üye
Gönderim Zamanı: 21 Mayıs 2015 14:50
İlyas bey su değerleri çok uygun bir yerde yaşıyor olabilirsiniz ancak zannettiğiniz gibi sadece yemleme ile sürdürülebilir bir bitki gelişimi sağlamanız çok zor hatta neredeyse imkansız bir durum. Yemleme ile akvaryuma eklediğiniz ya da çeşme suyundan giren organik fosfatı bitkiler kullanamaz. Haftalık su değiştirme ile gelen mikro element de ülkenin çok büyük bir kısmında sanmıyorum ki bitki için yeterli olsun. 

Mesajınızı okuyan acemi hobiciler tüm çeşme sularının sizin sahip olduğunuz gibi olacağını düşünerek hata yapabilirler. Oysa ki su çok değişken bir yapıdadır. Evime 20 km mesafede Türkiye'nin en güzel sularından birisi olan Bozdoğan Madran suyu akıyor. Ancak bizim çeşme suyumuzun tds değeri 705 gibi anormal bir seviyede. Fosfat ise 1-2 ppm arasında. Bu değerlerde bırakın bitkilerin kendi kendine büyümesini istediğiniz kadar mikro element kullanın yine de bitki mikro elementleri bünyesine alamıyor. Diyeceğim şu ki mikro element, fosfat ya da nitrat kullanmak gereksiz derseniz bu mesajınızı okuyup etkilenecek bir kaç kişi üst üste başarısızlıklar yaşayıp hobiden soğuyabilir.

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

ringoÇevrim Dışı

Özel Üye
[B]9364,1[/B] [B]8772,2[/B]
Kayıt: 25/01/2008
İl: Istanbul
Mesaj: 1288
ringoÇevrim Dışı
Özel Üye
Gönderim Zamanı: 21 Mayıs 2015 16:31
Ergün bey,
evet bitkiler inorganik besleniyor, organik fosfatı kullanmadıkları doğru.
Ancak bitkiler organik azotu da kullanamıyorlar. Bir organizma içindeki veya c h bileşikli bir bir azot ve fosfora organik azot veya fosfor diyebiliriz. Azotun veya fosforun organik olması onun hep organik kaldığı anlamına gelmiyor.
Yemdeki organik azot nasıl ki nh3 nh2 no3 ve denitrifikasyonla azot gazı formuna kadar dönüşebiliyorsa fosfatın da bir döngüsü var. Bakterilerin mikro organizmaların ve kimi organik asitlerin yapamayacağı birşey yok. Yeterki biyolojik filtrasyonunuz iyi işliyor olsun, biraz da kalınca bir tabanınız olsun. Bir hayvan dışkısını toprağa gömdüğünüz zaman onun içindeki organik fosfat bitki tarafından kullanıldığı gibi, akvaryuma attığınız yemdeki fosfor da elbet kullanılır. 
Hatta yemdeki fosfor biraz fazlacadır, yani azot fosfor oranı genelde fosfor lehine bozuk oluyor, yani yemden azot dan ziyade fazlasıyla fosfor elde ediliyor, hatırladığım kadarıyla yemlere kalsiyumfosfat ekliyorlardı. Tabi yemin türü niteliği de önemli.

Mesela şu gübreye bakın, niye organik bu,
http://www.ayhangrup.com.tr/?pnum=17&pt=%100%20ORGAN%C4%B0K%20FOSFOR

Kısacası bir takas alanı var, inorganik olan bir ürün bir canlı bünyesine girdiğinde veya bir canlı dokudan ona has bir bileşikle kaldığında organik oluyor, tamamen mineralize olduğunda cansız inorganik oluyor, yani devamlı bir yaşam ve ölüm durumu gibi. Devamlı birşeyden birşeye dönüşüm oluşuyor.

Bir de akvaryumlar acaba doğada yüreyen süreçleri ne kadar başarabilir gibi bir yaklaşım oluyor. Şöyle söyleyeyim benim anladığım kadarıyla akvaryum ortamı süreçler açısından çok daha avantajlı oluyor. Hem oksijeni hem oksijensiz ortamı oluşturabildiğimiz gibi, filtrelerimiz belli bir akıntı sağlama imkanlarımız, bunun yanında stabil su sıcaklığı değerleri vesair durumlar doğada oluşan biyolojik ve biyokimyasal süreçlerin daha etkili bir biçimde akvaryumlarımızda çalışabilmesi avantajını da getiriyor. Yani doğa da olur da akvaryumda olmaz diyebileceğimiz bir olay yok.  Kalsiyum fosfatla çökecekse ben doğada çökerim burada çökmem diye bir şey yok. X bakteri oksijensiz ortamda sülfatı parçalayıp kükürt çıkaracaksa bu doğada da akvaryumda da geçerli. Yani doğada farklı birşey olduğu yok, biraz saf su buharlaşıp, yağış olarak geri geldiğinde (kimi durumları ihmal edersek orası uzun olur şimdi) yine saf su olarak geri geliyor. Doğada olup biten bu. Doğanın tek avantajı hacim konusu, biz de o dezavantajı su değiştirerek ortadan kaldırmaya çalışıyoruz. Diğer taraftan bizim fabrika hızlı çalıştığından her ürün fazlasıyla oluyor mesela organik bir asit fabrika çalışma hızı doğrultusunda fazlaca oluyor, yine bakterimiz microorganizmalarımız fazlaca oluyor, yani trafik biraz fazla olduğundan üretilen ürünler de bitkilerin istediğinden fazlaca oluyor, bitki de hep hassas bir aralıkta verim veririm diyor, biz de organik atıkların uzaklaştırılması için su değiştiriyoruz. Atık derken bakterisine kadar bir miktar eksiltmek de iyidir. Yazdığımı şöyle test edebilirsiniz, hiç su değiştirmeden uzun süre filtre temizlemediyseniz ufak bir temizlik yapın bakalım fotosenteziniz hızlanacak mı. Yani burada da ince bir denge ve matematik oluyor. Yoksa fabrika ürün miktarını devamlı büyüterek çalışsın diyemiyoruz. Yine uzadı, özür.

Fosfor hakkında şu makalelere de bakılabilir.

http://cevre.erciyes.edu.tr/dosyalar/dokumanlar/2.%20D%C3%B6nem%20Deney%20F%C3%B6yleri/Fosfor%202013.pdf
http://www.agri.ankara.edu.tr/soil_sciences/1250__Toprak_Biyoloji_Fosfor_Dongu.pdf

Saygılar.


ringo2015-05-21 16:38:36

Beğenenler: [T]167786,Ahesya[/T]

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

Acil StopÇevrim Dışı

Özel Üye
Kayıt: 23/12/2011
İl: Aydin
Mesaj: 1182
Acil StopÇevrim Dışı
Özel Üye
Gönderim Zamanı: 22 Mayıs 2015 16:38
İlyas bey vermiş olduğunuz makaleler için teşekkür ederim. Uzun süredir organik fosfat ile mücadele etmiş ve sonunda pes edip RO cihazı almış biri olarak çok işime yarayacak bilgiler yer alıyor. Doğada fosfatın bir çok şekli var ancak bitkiler sadece inorganik olanlarını kullanabiliyor. Oysa bazı yosunlar bitkilerin kullanamadığı formlarını da kullanabiliyor. Bu nedenle akvaryum gibi dar bir alanda organik fosfat ile bitki yetiştirmeyi düşünmek çok da başarılı olunabilecek bir yöntem değil. Tabanın altında yer alan organik atıklar suya karışmadığı sürece problem değil ancak suyun içinde organik fosfat varsa bu çok büyük bir problem oluyor.

Fosfor döngüsünün hızı hakkında çok bilgim yok ancak sucul ortamda tabana çöktükten sonra kalsiyum ile bağ kurarak tekrar yer yüzüne çıkana kadar binlerce yıl kalabildiği biliniyor. Akvaryumda organik fosfatı mineralize olarak inorganik forma dönüşmesi ne kadar süre alır. Bakteriler bunu ne kadar zamanda ne oranda başarabilir bunu araştırma gerekiyor. Ancak sağlıklı gelişen bitkilerin bulunduğu bir akvaryumda tabanda yer alan organik fosfatın bitkilerin hızına yetişemeyeceğini test ettim. Öyle ki iki günde bir 1 ppm inorganik fosfat eklediğim akvaryumda fosfat eksikliği belirtileri bile gözlemlenebiliyordu.

Burada aklınıza biyolojik filtrasyonumun çok iyi olmadığı gelebilir. Ancak organik fosfatı sıfırlayabilmek için bakteri sayısını artırmayı da denedim. Ticari olarak satılan bakteri besinleri kullanarak bakteri sayısını normalin çok üzerine çıkardım ancak sonuç değişmedi. Yapmış olduğum testlerde yine organik fosfat miktarının değişmediği gözüküyordu.

Tabanım da bahsettiğiniz gibi oldukça kalın arka kısımlarda 15-20 cm arası kum kalınlığı var. Yani sizin olumlu olarak baktığınız her şartı sağladığım halde organik fosfat sorunu ile bir türlü baş edemedim. Eğer çeşme suyunun fosfat miktarı 1-2 ppm arası değil de 0.1 - 0.2 ppm arası olsa belki dediğiniz gibi olabilir. Benim yaşadığım sorunlar yaşanmayabilir ancak işte herkesin çeşmesinden aynı değerde su akmıyor. Sizin avantajınız bitki yetiştirmek için çok uygun bir yerde yaşıyorsunuz. Eğer benim bulunduğum yörede yaşıyor olsanız ve aynı su şartlarına maruz kalsanız inanın fikriniz çok daha değişik olurdu.

Yazdıklarımdan muhalefet ediyormuşum gibi anlaşılmasın kesinlikle böyle olur ya da olmaz demiyorum. Çeşme suyunun değerleri çok uygun olanlar yavaş büyüyen az miktarda bitki ve düzenli su değişimi ile minimum miktarda bitki gelişimi sağlayabilir. Ancak su değerleriniz iyi değilse ve hızlı gelişen bol bitkili bir akvaryum sahibi iseniz o zaman ne organik fosfat ne de çeşmeden gelen az mikardaki mikro element işinize yaramayacaktır.


Emre bey konuyu biraz rayından çıkarmış oldum kusura bakmayın.

Beğenenler: [T]157923,dındın[/T]

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

ArturakÇevrim Dışı

Özel Üye
Kayıt: 02/06/2011
İl: Trabzon
Mesaj: 393
ArturakÇevrim Dışı
Özel Üye
Gönderim Zamanı: 22 Mayıs 2015 17:00
Bu başlığı ve bunun gibi bilgi yoğunluğu olan paylaşımlar heyecanla okuyorum herkese verdiği tüm bilgiler için teşekkür ederim. Umarım bu tür konular daha çok tartışılır, anlaşılır.

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

fatihsahinÇevrim Dışı

Özel Üye
[B]13710,1[/B]
Kayıt: 14/12/2008
İl: Antalya
Mesaj: 1380
fatihsahinÇevrim Dışı
Özel Üye
Gönderim Zamanı: 22 Mayıs 2015 17:10
Bende Ergün Bey gibi düşünmekteyim. Ne yaparsak yapalım doğadaki mükemmelliği akvaryuma sığdırmamız mümkün değil. 

Bunu düşünmek zaten başta hata çünkü bir göl suyu ile çeşmemizden akan içilebilir suyu kıyaslamak yanlış olur. Her ne kadar bekletsek de işlem görmüş su üzerinde çalışıyoruz. Akvaryumu bilimi demeyelim ama akvaryumun bilinenleri hep çeşme suları üzerine şekillenmişler. 

Doğada bizdeki kadar CO2 asla yok, nitrat, fosfat, potasyum yok. Çok ama çok ayrı bir habitat. Bu habitatın değerlerini değiştirerek evimize konuk ettiğimiz akvaryumlarımızda aynını beklemek yanlış olur. Siz de dediniz, doğada değil su içeriği suda yaşayan canlılardan birisi değiştiğinde, besin zincirini bozduğunuzda yeni bir denge kuruluyor. Bitkiler için besinler değiştiğinde yosunlar baskın geliyor, veya o besini seven bitki baskın geliyor v.s. v.s. 

Bu doğayı çeşme suyu ile tutturmamız baştan dediğim gibi yanlış. Eviniz müstakil olur, yanından bir dere akar deredeki bitkileri ve balıkları alır birde devir daim pompası ile sürekli dereden su basar, dereyi sump gibi kullanırsanız amenna. 

Benim tepesinde yapay ışık yanan, yapay ısıtıcılı, içilebilir sulu, yapay temizlik yapan filtreli v.s. v.s. akvaryumumda doğayı taklit etmek bence samanyolunun dışına yaya gitmek ile eşdeğer. 

Organik fosfatın inorganik fosfata dönmesi bir sürü bakterinin işi. Hayvan dışkısını toprağa gömdüğümüzde topraktaki bakteriler fosfatı parçalar. Peki akvaryum kumumuz da yaşarlar mı? Toprakta o bakteri için gerekli olanlar akvaryumumuzda var mı? Elbette yok. 

Özetle; Bence doğada olan her şey, akvaryumumuzda olamaz. Bu nedenle su değişimleri, gübreler v.s. kullanmak gerekiyor. 



fatihsahin2015-05-22 17:19:11

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

ringoÇevrim Dışı

Özel Üye
[B]9364,1[/B] [B]8772,2[/B]
Kayıt: 25/01/2008
İl: Istanbul
Mesaj: 1288
ringoÇevrim Dışı
Özel Üye
Gönderim Zamanı: 22 Mayıs 2015 20:32
Ergün bey,
akvaryumda azot ve fosforun yemden yeteceği hususu benim fikrim değil. Bütün ciddi yazılarda bu vurgulanır zaten.

Fosfatınız yemden gelen miktardan karşılanabilir mi, sorunuza iki şekilde cevap vereyim.
Birincisi test kitiniz zaten size inorganik fosfatı ölçüyor. Oragnik fosfatı ölçebilmeniz için çok özel bir test kiti edinmek gerekiyor. Yani ölçtüğünüz fosfat tamamen kullanılabilir formda olanı. 
Yani fosfatın kullanılabilir olması için bin yıl falan geçmesi gerekmediği gibi, oganik kimi fosfatı bitkiler kullanmak için bir enzim salıp dönüştürme gibi şeyler de yapıyorlar, neticede bitkilerin canlı olduklarını unutmamak lazım. Yani ekmeği taştan çıkarmak gibi. Bazen bitki kendi çalışıyor, bazen bir bakteri grubu ile simbiyotik ilişki kuruyor vesair şeklinde süreçler yürüyor. Hızlı mı yürüyor, test kitiniz bunu size söylüyor zaten. Bir açıdan nitrat süreci ne hızda yürüyorsa o hızda yürüyor veya başka bir açıdan caco3 e asit döktüğünüzde ne hızda çözünüyorsa o hızda diyelim. Yani biraz karışık.

İkincisi, litresinde 1mg/l fosfat olan bir bir akvaryum var diyelim,  akvaryum da 100 litre, yani yekün olarak 100mg/l fosfatımız var. Bu kadar fosfatı bitirebilmemiz için bitkilerinizde ne kadar bir kütle artışı olması gerektiğini biraz araştırmak gerekiyor. Bir taraftan da taraftan da yem atmaya da devam ediyoruz.
Bir çok test kitinin üzerinde yazar, orta yoğunluktaki balıklı bir akvaryuma ortalama miktarda bir yem atıyorsanız kısa sürelerde suda 10mg/l fosfatla 100mg/l nitrat ölçebilirsiniz diye. 
Kısacası nitrat ve fosfat çoğunlukla yeter haldedir, çok hızlı büyüme kaydedildiği, çok yoğun bir bitkili akvaryumda, az balık ve az yemleme yapılıyorsa eksiklik de çıkabilir. Ancak ortalama bir hobici işletim tarzıyla açık olmasından ziyade su değişimi ile fazlalaşan miktarlar geri alınmış olur.

Akvaryum için üretim yapan birçok firma, yaptığı bir gübrenin üzerine övünçle azot fosfor içermez diye yazar, azot fosfor işi yeme bırakılır da ondan, yoksa niye biraz azot fosfor eklemesin. 
Doğada da, akvaryumda da hiçbir şey zayi edilmez. Çok özel bir dengeleme sistemi fosfatın ne kadarının inorganik ne kadarının organik kalması gerektiğini dahi bilir. Suda ph bağımlı amonyak amonyum arasındaki dengeler gibi kimi fosfatlar arasında da ph bağımlı dengeler olur. Bu dengeler bazen kimyasal olarak bazen de micro organizmalar tarafından bazen ph tarafından oluşturuluyor.
Yani karmaşık demek yetmeyen, akılalmaz denge ve balanslamalarla birlikte, akvaryumunuz ve onun içindeki hayat aslında tek bir organizma gibi çalışıyor. Bu doğada öyle çalışır, akvaryumda da öyle çalışır, hatta akvaryumlar daha avantajlı diye yazmıştım. 
Diğer taraftan her hobicinin çeşme suyu değerlerini bilmesi ve ona göre uygulamalarını belirlemesi gerekir. İster bitkili akvaryum sahibi olsun ister tanganyika balığı baksın farketmez. Biraz da meraklı olup bu değer çeşmede ne imiş tanganikada ne imiş Ankara'da İstanbul'da ne imiş diye de bakmak gerekiyor.
Çeşme suyu da uzaydan gelmiyor, çoğunlukla doğadaki göldeki veya akarsudaki suyu musluğunuza gönderiyorlar, biraz dezenfeksiyon yani klorlama falan yapıyorlar, yoksa sıfırdan bir su üretildiği yok, eğer gönderilecek su kimi açılardan kirli ise, kimi giderim işlemleri yapıyorlar. Giderim işlemlerinde de genellikle biyolojik yöntemler kullanılıyor, yani bakılıyor suda fazla nitrat var, aktif çamurla falan bildiğimiz denitrifikasyonu kullanıp azot gideriyorlar. Tabii kimi durumlarda suyuna göre kimyasal çöktürme yöntemleri veya dinlendirme havalandırma gibi yöntemler de uygulanıyor.  

Sonuç olarak hobiciler şunu bilmeli ki , çok aşırı fosfat kullanan bir bitki türünüz yoksa ve ortalama yoğunlukta balıklara ortalama olarak yem kullanılıyorsa ve bu yemden elde ettiğiniz yem size yeterli nitratı sağlıyorsa, akvaryumda yeterince hatta yeterinden fazlaca fosfat olduğunu varsayabilirsiniz. Yemlerde fosfat oranı da fosfat lehine bozuk olduğundan, fosfat açığı belirme ihtimali diğer birçok şeye nazaran çok daha azdır. Ancak büyük veya sık su değişimi, sık filtre temizliği gibi durumlarda ise bir fosfat açığı meydana gelebilir. Diğer taraftan kimi musluk sularında yüksek fosfat miktarlarına rastlanabiliyor. Ben bir ara benim çeşmede bir dönem 2mg/l de ölçtüm, kuraklık vardı, tabandan su falan verdiler herhalde, zaten su ötröfikti galiba, biraz kokuluydu, sonra düzeldi şükür. (fosfat tutucu kullanmak zorunda kaldım) kullanmadığımda ise azot ekleyerek durumu dengeliyordum. 3mg/l ye kadar verimlilikte çok büyük sorunlar yaşanmadığını söyleyebilirim. (her bitki için aynı olmayabilir)
Eğer fosfor açığı baş gösterdi ise, zamanında saçma sapan bir npk gübrelemesi de yapılmadıysa, akvaryumda aynı zamanda azot hatta potasyum açığı olduğu da varsayılabilir. Tabi burada yazdıklarım yemleme öncelikli akvaryumlar için geçerli. Balıksız bir akvaryumda azot fosforu 10/1 gibi yapıp, uzun vadeli kullanımlarda kimin lehine durum değişiyor diye de gözlemlemek iyi olur. Bazı bitkiler fosfora daha fazla tolerans gösterip, fazla fosforlu bir ortamda verimlerini artırabiliyorlar ve daha fazla fosfor absorblayabiliyorlar. 

Emre bey, özür dilerim, Konu microelementten fosfora kaydı gibi oldu ancak şunu yazayım bunu yazayım derken akıp gidiyor.  Herkes kendi tecrübe bilgi ve görüşleri doğrultusunda paylaşımda bulunuyor. 
Microelementler konusunda bunca ürün ve oranı inceleyen biri olarak ulaştığınız ve ulaşacağınız bilgileri paylaşmanız temennisiyle. (biraz tembellik yapıp hazır bilgi almak da iyi oluyor )

Saygılar.




Beğenenler: [T]167786,Ahesya[/T][T]6005,Echoe[/T]

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

Acil StopÇevrim Dışı

Özel Üye
Kayıt: 23/12/2011
İl: Aydin
Mesaj: 1182
Acil StopÇevrim Dışı
Özel Üye
Gönderim Zamanı: 24 Mayıs 2015 14:48
Sera test kiti hangi yöntem ile ölçüm yapıyor bilemiyorum yalnız toplam fosfatı ölçtüğünü zannediyorum. Hafta başında yapılan test ile hafta sonunda yapılan test aynı çıkıyor. Yani bitkiler ölçülen bu fosfatı kullanamıyor.

2 aydır yemleme yapmadığım akvaryumda fosfat sıfırlanmadı. Testlerde hâlâ 1-2 ppm arası fosfat gözüküyordu. Bitkilerde ise açık bir şekilde fosfat eksikliği baş gösterdi.

Keşke imkan olsa da şebeke suyumu size gönderebilsem o zaman ne demek istediğimi deneyerek görmüş olursunuz.

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

ringoÇevrim Dışı

Özel Üye
[B]9364,1[/B] [B]8772,2[/B]
Kayıt: 25/01/2008
İl: Istanbul
Mesaj: 1288
ringoÇevrim Dışı
Özel Üye
Gönderim Zamanı: 24 Mayıs 2015 16:02
Ergün bey,
bildiğiniz gibi testler pek hassas olmuyorlar, seranın 3miligramı ile 5 miligramını ayırmak mümkün olmuyor. Belki de ilk ölçümünüz 5mg/l dir. Diğer taraftan fosfat da gerçekten bir birikim yaptığı zaman ve hele ki musluk değerlerinizde de bulunuyorsa indirmek hakikaten uzun sürüyor, ben sizin söylediklerinizi net olarak anlıyorum, aynı şeyi ben de yaşadım çünkü.

Birkaç ay su değişmedim, fazla da yem atmıyordum, bitkiler önce bayağı bir geliştiler, sonra durakladılar sonra hafif gerilemeye başladılar (büyümesinden sıkılmıştım) ne var ne yok bir bakayım dedim, hiçbir şey kalmadığını düşündüğüm akvaryumda 3mg/l fosfat. Hayret dedim, birkaç su değişimi falan, baktım çeşmede 2mg/l. Sonra biraz osmos falan, biriki damacana su falan kullandım, filtre temizledim, fosfatı ölçüyorum bakıyorum, fazla bir düşme yok. Ancak bir dönemin sonunda düştü. 
Sonra yemler falan, biraz  araştırdım bol bol düşündüm ve vardığım kanaat şu oldu, fosfat tabanda birikmiş, siz üstten su değiştirerek eksilttikçe o alttan size takviye yapıyor. Bildiğim kadarıyla şöyle söyleyeyim, tabanda biriken o kahverengi tortularınızdan varsa (ben de bol miktarda bulunur), o tortular ciddi bir karbon ve fosfat kaynağı olabiliyor. Su değişimi ile birlikte biraz filtre temizliği ve tabanı bozmadan varsa o kahverengi tortulardan birkısmını çekmeniz iyi olabilir. Ama herşeyi biranda eksiltmemeye de dikkat edin. Çünkü bir denge kurulmuş ve bu dengeyi de yavaş yavaş bozmak gerekiyor. Sonra ufak çaplı eskiye göre bir verim düşüşü veya yosun vesair sorunlarla karşılaşabiliyorsunuz, mevcut eski halinizde bitkilerinizdeki gelişmenin iyi olduğunu sanıyorum. Fakat tamamen silerseniz o takdirde de bir dönem boyunca, akvaryuma fosfat ekleseniz de fofat açığı çıkabiliyor. Yani fosfat biraz garip çalışabiliyor. Tabi yeniden bakteriler mikroorganizmalar falan gelişirken de bundan absorbluyorlar falan, yani geçiş dönemleri yanıltıcı olabiliyor.

Testinizin organik fosfatı ölçüp ölçmediğini şöyle anlayabilirsiniz, mesela osmos suda test tüpünüze bir parça yem atın ve yemdeki fosforu ölçecek mi bir bakın. 
Organik fosfatı da ölçen bir test kitinin üzerinde Total Phospahate yazması lazım. 
Mesela test kiti nitrat derse no3 ölçer, N (azot) derse, azotun nh3 no2 no3 gibi formlarının toplamını ölçer. Total azot testi var mı bilmiyorum olsa da total kelimesini inorganik formlar için kullanıyor olmalılar. Ama sonucu size no3 cinsinden ve n (azot) cinsinden bile verebiliyorlar. Kısacası organik fosfat için şöyle bir ürün kullanmanız gerekir.
http://www.hach.com/phosphate-test-kit-total-ortho-meta-model-po-24/product-downloads?id=7640214961
Her zaman birşeyin eksikliğinden ziyade, bazen bazı şeylerin fazlalaşmış olabileceğini de düşünmenizi tavsiye ederim. Çünkü mesela potas fazla olsa ca alımı kesilir gibi, yani birşey fazladır bitki fosfat alamaz gibi de düşünmek gerekiyor. Yoksa bitkinin rengi biraz beyaz çıktı demek şudur demek kadar basit bir olay yok. Çok karmaşık durumlar olabilir. Kısacası testiniz ölçüyorsa fosfatınız vardır. Birşeyin bizzat kendisinin bile fazla olması tüm besin alımını durdurabilir. Yani fazla fosfattan dolayı fosfat eksikliği belirtisi görebilmek de mümkündür.

Saygılar.
ringo2015-05-24 17:02:12

Beğenenler: [T]167786,Ahesya[/T]

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

kribÇevrim Dışı

Kıdemli Akvarist
Kayıt: 26/01/2008
İl: Istanbul
Mesaj: 403
kribÇevrim Dışı
Kıdemli Akvarist
Gönderim Zamanı: 27 Eylül 2015 21:17
Merhaba, bir suredir haraketsiz kalmis bir konu ama bahsedilen mikrolement gubrelerini deneyen oldu mu? Aralarindan Dabquel mix cok mantikli gorunuyor ancak satin alabilecegim bir yer bulamadim internet uzerinde. Firmaya attigim maile de henuz cevap gelmedi.

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

fatihsahinÇevrim Dışı

Özel Üye
[B]13710,1[/B]
Kayıt: 14/12/2008
İl: Antalya
Mesaj: 1380
fatihsahinÇevrim Dışı
Özel Üye
Gönderim Zamanı: 28 Eylül 2015 09:21
[QUOTE=krib]Merhaba, bir suredir haraketsiz kalmis bir konu ama bahsedilen mikrolement gubrelerini deneyen oldu mu? Aralarindan Dabquel mix cok mantikli gorunuyor ancak satin alabilecegim bir yer bulamadim internet uzerinde. Firmaya attigim maile de henuz cevap gelmedi. [/QUOTE]

Benim fluorish daha bitmediğinden pek ilgilenmedim

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

kribÇevrim Dışı

Kıdemli Akvarist
Kayıt: 26/01/2008
İl: Istanbul
Mesaj: 403
kribÇevrim Dışı
Kıdemli Akvarist
Gönderim Zamanı: 01 Ekim 2015 19:47
Dabquel mix'i beklenmedik sekilde kisa surede temin ettim. Su an deniyorum. Bir kac hafta sonra gozlemlerimi paylasirim. Ancak tabi cinko birikmesi, bakir yetersizligi vs gibi sorunlar (eger olacaksa) muhtemelen daha uzun surelerde ortaya cikacaktir. Gene de kompozisyonu acisindan cok uygun gorunuyor. Bakir icermemesi de herhalde cok sorun olmaz diye dusunuyorum, sebeke suyunda bir miktar bakir zaten var. Su an DTPA ve glukonat selatli demir kullaniyordum, boylece EDDHSA ile birlikte 3 farkli demir selati olmus oldu. Gerekli mi tartisilir ama farkli guclerde selatorler olduklari icin yavas salinimli gubre etkisi yaparak ufak da olsa faydasi olabilecegini dusunuyorum.

Bir de markasi ne olursa olsun sivi mikro element gubrelerinde acildiktan sonra iki ay icersinde renk degisimi, tortu olusumu gozlemledim. O yuzden toz gubre fikri ozellikle cazip geliyor.

( 7 Ekim itibariyle diyebilirim ki bitkiler cok iyi yanit verdi. Mosslarin heryerinden surgunler cikiyor, tum bitkilerde olumlu gelisme var. Uzun vadede etkisi ne olur bilmiyorum ancak tankta kesin mikrolement ve/ve ya demir eksikligi varmis. Bundan once reeflowers'in eser element gubresini kullaniyordum ancak boyle bir sonuc alamamistim )

[EDIT]krib,2015-10-07 16:42:24[/EDIT]

Beğenenler: [T]152067,tayfur bistami[/T]
Teşekkür Edenler: [T]41753,ringo[/T][T]152067,tayfur bistami[/T]

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

BurhanbeyÇevrim Dışı

Özel Üye
Kayıt: 21/02/2011
İl: Kayseri
Mesaj: 883
BurhanbeyÇevrim Dışı
Özel Üye
Gönderim Zamanı: 04 Aralık 2015 15:20
[QUOTE=krib]Dabquel mix'i beklenmedik sekilde kisa surede temin ettim. Su an deniyorum. Bir kac hafta sonra gozlemlerimi paylasirim. Ancak tabi cinko birikmesi, bakir yetersizligi vs gibi sorunlar (eger olacaksa) muhtemelen daha uzun surelerde ortaya cikacaktir. Gene de kompozisyonu acisindan cok uygun gorunuyor. Bakir icermemesi de herhalde cok sorun olmaz diye dusunuyorum, sebeke suyunda bir miktar bakir zaten var. Su an DTPA ve glukonat selatli demir kullaniyordum, boylece EDDHSA ile birlikte 3 farkli demir selati olmus oldu. Gerekli mi tartisilir ama farkli guclerde selatorler olduklari icin yavas salinimli gubre etkisi yaparak ufak da olsa faydasi olabilecegini dusunuyorum.

Bir de markasi ne olursa olsun sivi mikro element gubrelerinde acildiktan sonra iki ay icersinde renk degisimi, tortu olusumu gozlemledim. O yuzden toz gubre fikri ozellikle cazip geliyor.

( 7 Ekim itibariyle diyebilirim ki bitkiler cok iyi yanit verdi. Mosslarin heryerinden surgunler cikiyor, tum bitkilerde olumlu gelisme var. Uzun vadede etkisi ne olur bilmiyorum ancak tankta kesin mikrolement ve/ve ya demir eksikligi varmis. Bundan once reeflowers'in eser element gubresini kullaniyordum ancak boyle bir sonuc alamamistim )

[/QUOTE]

Cihangir bey son olarak durumlar nasıl Mikro Element gübresi kullanımınız nasıl sonuç verdi bitkiler üzerinde olumsuz bir etkisi oldumu acaba?

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir