İşte Amerikan Rüyası
Gönderim Zamanı: 11 Ocak 2012 19:26
Merhabalar.
Orta amerika tanklarını abartıyoruz sanırım biraz. Düşündüğünüz gibi çok fazla temizlik vs gerektirecek bir durum yok ortada. Hatta ihmal ettiğinizde malawilere ve diğer göllere nazaran daha az etkilendiklerini rahatlıkla söyleyebilirim. Tanganyika hariç her yörenin balığını bakmış biri olarak bakımı kolay ve seyir keyfi en yüksek kurulum orta amerika tankları diyebilirim. Dip çekmek, tortu vs konulardaki düşüncemi biliyorsunuz. Doğru renkte kum seçimi ile ve dibe dokunmadığınız sürece ortada ne dışkı kalıyor ne de tortu. Orta amerikan tanklarında bir kaç istisnai tür hariç akıntılı tanklar kuruyoruz zaten.
Bahri biyolojik filtrasyonun tam olarak ne kısımda sağlayamadın anlamadım. Hiç böyle bir sıkıntım olmadı. Bence bu konuyu açalım.
Saygılarımla.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 11 Ocak 2012 19:35
Yılmaz bey, oscar gibi güney amerikalı olan green terrorü öneririm.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 11 Ocak 2012 20:22
[QUOTE=Kaan]Yılmaz abi ; oskarın yanına oskar tek tercihimdir...[/QUOTE]
Kaan tek türe dönmeyeceksin, değil mi ?
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 11 Ocak 2012 20:29
[QUOTE=Serkan_Sahinkaya]
[QUOTE=Kaan]Yılmaz abi ; oskarın yanına oskar tek tercihimdir...[/QUOTE]
Kaan tek türe dönmeyeceksin, değil mi ?
[/QUOTE]
Düşünmüyor değilim Tür değişikliği ve eklemelere gitmeyi düşnüyorum ama benim akvaryumda 3 4 balığın çıkıp yerine güzel türlerin gelmesi şart
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 12 Ocak 2012 15:59
Boş kalmış buralar küçük bir video ile hareketlensin
Video kalitesi hd ama akvaryum pis cünkü temzlik yapamıyoruz...:)
[VID]http://www.youtube.com/watch?v=j5yZXqCQgZU&feature=youtu.be[/VID]
Naçizane birde fotoğraf...
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 12 Ocak 2012 17:30
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 12 Ocak 2012 19:52
[QUOTE=rastlantısal]Merhabalar.
Açalım tabi hocam
Amerikanların biyolojik kirliliğe olan toleranslarının malawi ve tanganyikalara oranla daha yüksek olduğuna şiddetle katılıyorum abi fakat idrar, terleme, dışkı gibi atık oranlarınında diğer iki türden çok çok daha yüksek olduğuda sanırım tartışılmaz bir gerçek
Amerikan tanklarına biyolojik atık ile mücadele edebilecek oranda yada en azından yükü hafifletebilecek oranda bitki eklemek olanaksız 3 5 kök saz 5 10 kök anubiasın çekeceği azottan hangimizin tonluk tankına ve fayda gelecek ?
Yani uzun lafın kısası amerikan tanklarına (tekrar ediyorum, koca oğlanların olduğu amerikan tanklarına) bitki ekmek ve bu bitkiden uzun vadede arıtma konusunda fayda sağlamak olanaksız, durum böyle oluncada hakkıyla layıkıyla yedirilip içirilen neredeyse 7-15 gün arasında bir düzenli yumurta döken bu arakadaşlar ile kaliteli su değerleri standartından ödün vermeden hobi sürdürmek çok meşakatli bir iş. 2 günde bir ön filitrasyon elyafı ve 3 günde bir yüzde 50 su değişimi, 160 litre sump 5 litre siporax, 10 litre bio ring 100*100 biyo sünger ile 10-11 ay kadar başa çıktım, istesem dahada çıkardım ama her hafta elimde sünger 180 cm camdaki green spot algleri temizleme, her hafta elyaf alış verişi, üç günde bir tankın başında nöbete kalıp 300-400 litre suyun geri dolmasını beklemek çok meşakatli bir iş abi. Ben bir daha girmem o işe, hevesimi aldım. Bir daha böyle bir tank kurarsam filitrasyon için çok daha farklı bir sistem geliştirip bu işe öyle girerim.
Kimsenin hevesini kırmak değil gaye ama 20 cm balıklardan kurulu bir tankın ne derece kirlilik yaratacağını artık çok daha iyi biliyorum, bundandırki bitkisiz böyle bir tankın hakkıyla arıtılması çok meşaketli diyorum.
Orta amerika tanklarını abartıyoruz sanırım biraz. Düşündüğünüz gibi çok fazla temizlik vs gerektirecek bir durum yok ortada. Hatta ihmal ettiğinizde malawilere ve diğer göllere nazaran daha az etkilendiklerini rahatlıkla söyleyebilirim. Tanganyika hariç her yörenin balığını bakmış biri olarak bakımı kolay ve seyir keyfi en yüksek kurulum orta amerika tankları diyebilirim. Dip çekmek, tortu vs konulardaki düşüncemi biliyorsunuz. Doğru renkte kum seçimi ile ve dibe dokunmadığınız sürece ortada ne dışkı kalıyor ne de tortu. Orta amerikan tanklarında bir kaç istisnai tür hariç akıntılı tanklar kuruyoruz zaten.
Bahri biyolojik filtrasyonun tam olarak ne kısımda sağlayamadın anlamadım. Hiç böyle bir sıkıntım olmadı. Bence bu konuyu açalım.
Saygılarımla.
[/QUOTE]Açalım tabi hocam
Amerikanların biyolojik kirliliğe olan toleranslarının malawi ve tanganyikalara oranla daha yüksek olduğuna şiddetle katılıyorum abi fakat idrar, terleme, dışkı gibi atık oranlarınında diğer iki türden çok çok daha yüksek olduğuda sanırım tartışılmaz bir gerçek
Amerikan tanklarına biyolojik atık ile mücadele edebilecek oranda yada en azından yükü hafifletebilecek oranda bitki eklemek olanaksız 3 5 kök saz 5 10 kök anubiasın çekeceği azottan hangimizin tonluk tankına ve fayda gelecek ?
Yani uzun lafın kısası amerikan tanklarına (tekrar ediyorum, koca oğlanların olduğu amerikan tanklarına) bitki ekmek ve bu bitkiden uzun vadede arıtma konusunda fayda sağlamak olanaksız, durum böyle oluncada hakkıyla layıkıyla yedirilip içirilen neredeyse 7-15 gün arasında bir düzenli yumurta döken bu arakadaşlar ile kaliteli su değerleri standartından ödün vermeden hobi sürdürmek çok meşakatli bir iş. 2 günde bir ön filitrasyon elyafı ve 3 günde bir yüzde 50 su değişimi, 160 litre sump 5 litre siporax, 10 litre bio ring 100*100 biyo sünger ile 10-11 ay kadar başa çıktım, istesem dahada çıkardım ama her hafta elimde sünger 180 cm camdaki green spot algleri temizleme, her hafta elyaf alış verişi, üç günde bir tankın başında nöbete kalıp 300-400 litre suyun geri dolmasını beklemek çok meşakatli bir iş abi. Ben bir daha girmem o işe, hevesimi aldım. Bir daha böyle bir tank kurarsam filitrasyon için çok daha farklı bir sistem geliştirip bu işe öyle girerim.
Kimsenin hevesini kırmak değil gaye ama 20 cm balıklardan kurulu bir tankın ne derece kirlilik yaratacağını artık çok daha iyi biliyorum, bundandırki bitkisiz böyle bir tankın hakkıyla arıtılması çok meşaketli diyorum.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 12 Ocak 2012 21:09
http://www.akvanusya.com/dunyadan-bitki-akvaryumlari/130-ne-arasan-bitki-cichlid-canli-doguran-yagmur-suyunda.html
Hadi gymnogeop. ,apisto ve killiler tamam ama İngiltere'de bahçede motoro beslemek ne demek ya.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 12 Ocak 2012 21:59
[QUOTE=bulemrebul]
[VID]http://www.youtube.com/watch?v=MkAvIFwJ064&feature=youtu.be[/VID]
[/QUOTE]
Boş kalmış buralar küçük bir video ile hareketlensin
Video kalitesi hd ama akvaryum pis cünkü temzlik yapamıyoruz...:)
[VID]http://www.youtube.com/watch?v=j5yZXqCQgZU&feature=youtu.be[/VID]
Naçizane birde fotoğraf...
Benim salvinilerde 3. yumurtada yavrularını çıkarttılar bende yemesinler diye ayırdım 30 tane kadar yavruluk da titreme hareketi yapıyorlar :D.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 12 Ocak 2012 22:22
Bahri dostum,
Burada tanıtımını yaptığım tanklardan bazılarından örnek vereyim.
125X70X60h:1 çift yetişkin mota, 2 çift yetişkin zebra, 1 tane yetişkin salvini, 3 yetişkin Jd vs diye liste uzuyor. Filtre sistemi ise tank boyunca arka üst kısımda uzanan 20 - 25 litrelik askı tepe filtre. Malzeme ise yorgancıdan elyaf, koltukçudan sünger, kasaptan odun kömürü, gölden zor bela bulduğum ve sudaki proteinle beslenen yarı sucul sülüğümsü kurtlar. Adını sanını bile bilmiyorum. Bu tanktaki aşırı canlı yüküne rağmen yaşadığım tek sorun akvaryumcudan aldığım solungaç parazitli ateş ağızların diğer balıklara bulaşması oldu.
150X60X60h: Ölçülerinden tam emin değilim. Açtığım konulardan rahatlıkla ulaşılabilir. Dış filtreler, iç filtreler vs ile filtrasyon yapıyordum. Diğer tanklarıma göre çok fazla su değiştirmek zorunda kalıyordum.
200X75X60h: Başta bildiğiniz o kocaman 4 katlı sebzelikle sump. Başarım muhteşem. Mükemmel derecesinde iyi. Ama ses ve ısı kaybı inanılmaz. Ses sorunu çözülebilir olsa da 1 tonluk tank için ısı kaybı korkunç olacağından 50 litrelik plastik saklama kabı tankın tepesine koyularak uyduruk sumpa çevirildi. Kum oturduktan sonra (6-7 ay sonra) tüm filtrasyon sistemi çıkarılıp Güçlü bir dalga motoru ile akıntı yaratılıp doğal filtrasyon sağlandı. Kerelerce ölçümde nitrat 10ppmi hiç bulamadı. Su değişimi kafama göre ama haftada çoğunlukla %30un altına düşmedi. Bu tanka 2 dış, 1 iç filtre ile filtrasyonu da denedim lakin yeterli gelmedi.
Canlılarımıza özel filtrasyon sistemi tasarlamamız gerektiği fikrine katılıyorum dostum. İyi değerlendirip gerekiyorsa filtre sistemi değiştirilmeli, eğer bu yapılamıyorsa su değişimleri artırılmalı. Benim abartı yemlememe rağmen senin kadar yormadı tanklarım hiç beni. Bitki içinde Türkiye'de su üstünde yaşayan acayip sert yapraklı ve çok çabuk büyüyen bir bitki var. Aslında onlardan öbek öbek alıp tankın yüzeyine atsak emin olun nitrat vs sıkıntısı kalmaz. Hatta hatırlayanlar vardır. Benim doğadan aldığım öbeğin içinden su semenderi çıkmıştı.
Saygılarımla.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 12 Ocak 2012 22:38
Abi ben senin yemlemeyi tamamen bilmiyorum, sende benimkini tabi ama ben birazcık ön yargılılık yapmak uğruna yinede canlı yemi en çok ben abartıyorum sanırım
Restoran olması nedeniyle dolapta devamlı karides ve midye bulunur canım sıkıldıkça alıp onları bıçak kıyması haline getirip yediriyorum. Yumurta ne zaman yesem (beyazını yemem ben zaten) onlarada yediriyorum, Fethiye'de olta balıkçılığı çok popüler olduğu için her merkeze indiğimde teke mamun satın alıyorum. Bazen onları kaynatıp kafalarını teker teker uçurup mikserde bonfile haline getirip azıcık katkı ile buzluğa ordanda tanka. Koca bahçede solucan eksik olmuyor, gece otelin çevre ışıklandırması yanınca ağ geriğ böcek börtü felan yakalıyorum... Daha fazla yazmıyım ama inan daha çok şey var bende :)
Kuru yem zaten akvaryumculardan fazla çeşidim var, lazım olduğundan değil, merak ettiğimden alıyorum çoğunu :) Neyse konuyu çok dağıttım ben, kısacası hakkıyla yemleyip, hakkıyla su elyaf değişmek iri balık tanklarında sıkıntılı bir durum, bahsettiğin su üstü bitkisini kullanmak kaç kişiye nasip olur sende biliyorsun. Genel anlamda bitkide kullanılamıyorsa bunca dışkı, yem artığı ve onca canlı yükü... Sorun olmaması mümkün değil.
Restoran olması nedeniyle dolapta devamlı karides ve midye bulunur canım sıkıldıkça alıp onları bıçak kıyması haline getirip yediriyorum. Yumurta ne zaman yesem (beyazını yemem ben zaten) onlarada yediriyorum, Fethiye'de olta balıkçılığı çok popüler olduğu için her merkeze indiğimde teke mamun satın alıyorum. Bazen onları kaynatıp kafalarını teker teker uçurup mikserde bonfile haline getirip azıcık katkı ile buzluğa ordanda tanka. Koca bahçede solucan eksik olmuyor, gece otelin çevre ışıklandırması yanınca ağ geriğ böcek börtü felan yakalıyorum... Daha fazla yazmıyım ama inan daha çok şey var bende :)
Kuru yem zaten akvaryumculardan fazla çeşidim var, lazım olduğundan değil, merak ettiğimden alıyorum çoğunu :) Neyse konuyu çok dağıttım ben, kısacası hakkıyla yemleyip, hakkıyla su elyaf değişmek iri balık tanklarında sıkıntılı bir durum, bahsettiğin su üstü bitkisini kullanmak kaç kişiye nasip olur sende biliyorsun. Genel anlamda bitkide kullanılamıyorsa bunca dışkı, yem artığı ve onca canlı yükü... Sorun olmaması mümkün değil.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 12 Ocak 2012 22:54
Üstatlar, bitki ile azot vb giderimi amerikan tanklarında biraz zor, sizin de yazdığınız gibi. Ama zeolit veya (aktif) karbon gibi malzemelerin ilavesi ile filtrasyonu fiziksel ve kimyasal olarak gerçekleştirmek sorunun çözüme kavuşması için yeterli değil midir (canlı yükünün aşırı olmadığı ve düzenli su değişimlerinin olduğu bir akvaryumda)?
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir