Sakin Nehir ( Son Fotolar Syf.:22 )
Gönderim Zamanı: 19 Aralık 2013 23:21
Sami kardeşim balığı araştırdım da, boyu 30cm'ye ulaşan, minimum 500lt bir akvaryumda bakılması gereken canlılar. Benim akvaryumun üstü de açık. Sinekler vs de ara sıra ziyaret ediyor haliyle. Birisini vurayım derken kerata yukarıdaki elektrik tesisatını isabet ettirirse bak o zaman şenliğe.
Bir sorum daha var:
Bana küçük boyutlu sürü balıkları lazım. Tetra almayı düşünüyorum. Bunların bile fazla büyümeyenini almak niyetindeyim.
Ama önerin için teşekkürler.
Bir sorum daha var:
Acaba paludaryuma sucul alan için, (yosun sorunundan daha hızlı kurtulmak adına) hızlı gelişebilen bir bitki (aklımda pistia var) eklemek isabetli olur mu?
Işığı kesmesi sorun olmaz çünkü onları japon şemsiyesinin bulunduğu tarafa koyabilirim. O kısımda su üzerinde sirkülasyon da yok. Sabit kalabilirler yani.
Daha sonra ister çıkartırız, istersek de kalır, yine birlikte karar veririz.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 20 Aralık 2013 00:41
[QUOTE=reverse]
Bir sorum daha var:
Bir sorum daha var:
Acaba paludaryuma sucul alan için, (yosun sorunundan daha hızlı kurtulmak adına) hızlı gelişebilen bir bitki (aklımda pistia var) eklemek isabetli olur mu?
Işığı kesmesi sorun olmaz çünkü onları japon şemsiyesinin bulunduğu tarafa koyabilirim. O kısımda su üzerinde sirkülasyon da yok. Sabit kalabilirler yani.
Daha sonra ister çıkartırız, istersek de kalır, yine birlikte karar veririz.
[/QUOTE]
Pistia dedinizde aklıma su sümbülü geldi çok heycanlandım . Çicek açabilen besin tüketebilen harika bir bitki.Su içine doğru uzanan kökleri arasında gezinen neon tetralar hayal ettim bir an. Paludaryum için biçilmiş kaftan olur sanırım. Bunun dışında hızlı besin tüketimi ile ünlü eledoa da tavsiye edebilirim.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 20 Aralık 2013 08:47
Arman bey tabiki pistia ve su sümbülü gibi su üstü bitkileri ekleyebilirsiniz ve çok güzel gözükür. Ancak sizin sorununuz henüz azot döngüsünün yerine oturmamış olması nedeniyle yaşandığından hızlı besin tüketen bitkilerin yosun sorununa herhangi bir etkisi olmaz.
Bitkiler amonyum/amonyak ve nitratı direk kullanabilirler ancak nitriti kullanamazlar. Nitriti ancak diatom gibi aslında bitki ve yosun olmayan tek hücreli bakteriler kullanabilir. Azot döngüsünün daha çabuk oturmasını sağlamak adına sucul alana pipo filtre süngeri ekleseniz belki bir nebze yararlı olabilir. Nasıl olsa dış filtrenin su akımı olduğundan çalıştırmasanız bile hareketli su ile temas ettiğinden yararlı olacaktır.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 20 Aralık 2013 10:33
Bilal bey sümbülü biraz araştırdım da, sanırım zor iş. Ayrıca biraz da fazla büyüyorlarmış sanırım. İbre pistiadan yana ağır basıyor ama bilmiyorum.
Ergün bey anladım. Sanırım bunu beklemekten başka çare yok. Yine de pistia ekleyip görselliğinden faydalanabilirim.
Dediğiniz işi şöyle halletsem nasıl olur?
Biliyorsunuz arka fonda, filtre emişi için açılmış 2 adet 6cm çapında delik var. O deliklere elimdeki iri gözenekli mavi süngerden uygun ölçülerde ve şekilde parça kesip o delikleri kapatsam, mecburen su bu süngerden geçiş yapacak. Acaba aynı işlevi görür mü?
Hatta döngü oturduktan sonra bile orada kalabilir o süngerler. Aşırı tıkanma gibi bir durumda kolayca çıkartıp su değişiminde akvaryumdan çıkan suyla yıkar, yerine koyarım. Zaten dış filtrede elyaf kullanmıyorum. İlelebet dış filtre temizliği yapmam heralde bu şekilde olursa.
Tavsiye edereseniz ve anlattığınız işe yarayacaksa hemen uygulamayı yapayım.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 20 Aralık 2013 10:47
Arman bey bu güne kadar mikroskop ile inceleme fırsatı bulamadığım için kesin doğru gibi söylemeyeyim ama araştırmalarım ve yıllar yılı süregelen hobicilik deneyimleri ile elyaf gibi ince delikli yüzeylerde çok daha fazla bakteri kolonisi oluşabildiği yani daha iyi biyolojik filtrasyon sağlandığı belirtiliyor. Bu nedenle eğer özel bir sebebiniz yoksa filtrede elyaf kullanmanızı tavsiye ederim. Su çıkış deliklerinde çok fazla su sirkülasyonu olduğu için o bölüme takılan geniş gözenekli süngerlerin filtrenin içindeki süngerlerden çok büyük bir farkı olacağını düşünmüyorum. İnce gözenekli bir süngeri hafif akıntılı bir bölgeye yerleştirebilirseniz veya bahsettiğiniz deliklerin bir tanesine gelen su şiddetini biraz azaltabilirseniz beklediğimiz düzeyde yarar sağlayacağını düşünüyorum.
Biyolojik filtrasyon konusunda epey detaylı fikir veren Yoksa Siz Halâ Dip Mi Çekiyorsunuz? isimli konuyu bir incelemenizde yarar var.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 20 Aralık 2013 11:05
Teşekkürler Ergün bey.
reverse 2013-12-20 11:07:31
Açıkçası elyafı bu şekilde düşünmemiştim. Çünkü kısa sürede tıkanıyor ve atıp yenisini yerleştiriyoruz. Ha, derseniz ki yeni elyafı ekledikten çok kısa bir süre sonra bakteriler kolonileşiyor (oturmuş tankta) ve biz elyafı atana kadar yaklaşık birkaç ay boyunca işini yapıyor, o zaman tamam.
Özel bir sebebim yok, bir dahaki su değişiminde elyaf ekleyebilirim.
Delikleri kapatma konusunda da haklısınız sanırım. Aslında bir süredir aklımdaydı bu delikleri bu şekilde kapatmak. Siz de sünger deyince hemen uygulamak istedim (ve uyguladım). Gerekirse çıkartırım, 30 saniyemi almaz.
Ayrıca, 1 adet sünger alıp, arka fonun ısıtıcı, filtre boruları vs malzemelerin bulunduğu kısma koyabilirim. Dediğiniz gibi bir faydası olacaksa bunu da yaparım.
Sistemi 19 Kasım'da çalıştırmaya başlamışım. Dün, tam 1 ay olmuş. Bu kadar sürede döngünün oturmaması normal mi? Bir de filtrede 2 sepet dolusu eheim substrat pro malzeme var.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 20 Aralık 2013 12:01
Tıkadığınız süngerler kalabilir zararları olmaz hatta yararları olur. Azot döngüsünün tam olarak oturması zaten 1-2 ay arasında gerçekleşiyor.
Bir kaç ayda bir filtre mi temizliyorsunuz. Ocak veya Şubat ayında filtreyi temizlemiştim ondan sonra hiç ellemedem tek tük staghorn yosunlarının oluştuğunu görünce geçen hafta filtreyi bir temizledim elyafı ne kadar yıkadıysam arındıramadım zaten artık üzerini kaplayan çamurumsu doku ile erimiş olduğu için attım yenisini taktım. Tek bir seferde en az 8-10 ay filtreyi temizlemeye gerek kalmayacağını düşünüyorum. Hatta staghorn yosunlarını görmesem 12 ayı rahatlıkla geçirirdim.
Bana kalırsa elyafı da takın filtrenin içinde bulunsun çok fazla da filtreyi temizlemeyin ne kadar eski filtre o kadar iyi. Dikkat ederseniz en sağlıklı balıklar en bakımsız tanklarda yetişiyor. Fazla ilgiden bunalıyorlar herhalde
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 20 Aralık 2013 12:19
Yok zaten o kadar sık temizlemiyorum filtreyi. Temsili bir süreydi o. 3 senelik tanganyika akvaryumunda 4-5 kez temizlemişimdir.
Elyafı pazar günkü su değişimi sırasında ekleyeceğim.
Süngerler kalıyor.
Bir değişiklik daha yaptım. En başından beri söylediğiniz bir hususla ilgili olarak; dış filtre debisini kıstım. Sanırım bu haliyle çok daha etkili bir biyolojik filtrasyon mümkün olacak. Döngü oturursa debiyi arttırırım. Çünkü bu hali reaktörde yeterli girdapı oluşturmuyor.
Kısık debi umarım sistemin daha çabuk oturmasını sağlayacak.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 20 Aralık 2013 12:40
Ben izninizle yine bu konudaki fikrimi belirtmek istiyorum. Ne kadar çok fikrim varmış yahu ben bile sıkıldım. Konuyu okuyan yeni akvaristler de yararlansın diye olabildiğince açıklama yapmaya çalışıyorum. Yoksa zaten yazdıklarımın bir çoğunu siz de biliyorsunuzdur. Umarım sizi sıkmıyorumdur.
Acil Stop 2013-12-20 14:23:07
Gelelim fikrimi açıklamaya, elektronik ve otomasyon eğitimi aldığım için filtrenin debisini inşallah musluklardan özellikle de çıkış musluğundan kısmamışsınızdır diyorum. Filtrenin giriş musluğunu kıstığınızda daha yüksek su debisi sağlamak üzere seçilen motor, girişten daha az su geldiği için elektrik süpürgesi gibi çekiş gücü sağlar ve filtrenin içindeki basınç düşer. Bu nedenle motor zorlanarak çalışmaya ve daha fazla akım çekmeye başlar.
Çıkış musluğu kısıldığında ise motorun su basma kapasitesi suyun çıkış yoluna göre fazla geleceğinden bu sefer de filtre içindeki basınç artar, motor zorlanır ve ısınmaya başlayabilir. Uzun süre zorlanan motorlarda arıza yapma oranı çok daha yüksek olur.
İşin diğer yönü de filtre contalarının eksilen ve artan basınca dayanıp dayanamayacağı konusudur. Düşük debili bir filtre ile yola devam edilebilir ancak yüksek debili bir filtrenin debisini düşürmek tehlikeli olabilir diye düşünüyorum. Tabi bunlar tamamen teorik düşünceler belki bu şekilde bir yıl kullanasanız bile herhangi bir sorun yaşamayabilirsinizde.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 20 Aralık 2013 22:55
Ergün bey teşekkürler.
Filtrenin debisini su çıkış vanasını kısarak azalttım. Bu durumda ikinci şık yani motorun zorlanması durumu ortaya çıkıyor olabilir. Yalnız yanlış hatırlamıyorsam, eheim kendi kullanım kılavuzunda debinin bu şekilde ayaralanabileceğini belirtiyordu. Tabi motorun zorlanıp uzun vadede arıza çıkartması onların umrunda değildir.
Debiyi kıstığımdan beri yaklaşık 10-11 saattir o şekilde çalışıyor. Şimdi kontrol ettim, herhangi bir anormal ısınma yok. Her zaman olduğu kadar var.
Zaten bir nebze de olsa kısık debinin döngünün oturmasına katkısı olur düşüncesiyle böyle bir şey yaptım. Bir süre sonra debiyi ister istemez yükselteceğim.
Zaten gübreleme ve co2 için diatomdan kurtulmayı bekliyoruz. Diatomdan kurtulmak döngünün oturmuş olması manasına geliyor. O saatten sonra da debiyi arttırıp, reaöktörde co2 çözmeye başlayacağım.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 22 Aralık 2013 10:02
Acemice yaptığım gözlemlere göre son durum şu şekilde.
reverse 2013-12-22 10:05:26
Diatom hala mevcut. Ayrıca azalmaya niyetleri de yok gibi. Ama paniklemeyip, sabırlı bir tutum sergilemek gerektiğini biliyorum. Müdahale etmeye çalıştıkça işler daha sıkıntılı hale gelebilir.
En önemli gözlemim ise şu konuda: bitkilerin gelişim hızı çok yavaşladı. İlk kurulumdan ve bitkileri ekledikten sonra belli bir adaptasyon sürecini bitirince, bitkiler gayet hızlı bir şekilde gelişmeye başlamışlardı.
Japon şemsiyesini anlatmaya gerek yok zaten.
Hydrocotyllar yeni yapraklar çıkartıyordu. Subulatalar da yeni yapraklar çıkartıyordu ve bu yapraklar sabahtan-akşama, akşamdan-sabaha gözle görülür şekilde büyüyorlardı. Ayrıca sadece 1 kök subulata (üzerinde sadece 1 yaprağı olan bir kök) yandan sürgün verdi. Ancak şimdi bütün bu gelişim duraklama sürecine girdi gibi.
Diğer köklerin hiçbiri yandan sürgün vermedi. O yeni sürgün de gözle görülür bir büyüme hızına sahip değil.
Bir de şöyle bir tezim var:
Şu anda döngünün oturmadığını varsayıyoruz. Acaba bunun uzun sürmesine sebep olarak su üzerindeki tabakayı gösterebilir miyiz?
Çünkü oksijenli solunum yapan bu bakteriler, suya oksijenin girmesini kısıtlayan bu tabakanın varlığında sağlıklı gelişemiyor olabilirler mi?
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 22 Aralık 2013 11:57
Konuyu bir süre takip edemedim, daha önce söylendimi bilmiyorum. Üzerindeki yüzey emici aparatı sayesinde yüzeydeki kirleri ve yağ tabakasını emebilen Aquaticlife Mf-3000'yi düşünebilirsin.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 22 Aralık 2013 12:19
İzzet abi keşke koyacak yer olsa. Böyle bir çözüm çok güzel olacaktı. Hatta dış filtrenin emişine bağlanan tiptekileri de düşünebilirdim...
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 24 Aralık 2013 08:32
[QUOTE=reverse]Acemice yaptığım gözlemlere göre son durum şu şekilde.
Diatomu şu ara dert etmeyin yaprakları tamamen sarıp bitkilerin ölümüne neden olmuyorsa bir sorun olmaz. Bir kaç ottocat kalan diatomları tüketebilir.
Diatom hala mevcut. Ayrıca azalmaya niyetleri de yok gibi. Ama paniklemeyip, sabırlı bir tutum sergilemek gerektiğini biliyorum. Müdahale etmeye çalıştıkça işler daha sıkıntılı hale gelebilir.
En önemli gözlemim ise şu konuda: bitkilerin gelişim hızı çok yavaşladı. İlk kurulumdan ve bitkileri ekledikten sonra belli bir adaptasyon sürecini bitirince, bitkiler gayet hızlı bir şekilde gelişmeye başlamışlardı.
Japon şemsiyesini anlatmaya gerek yok zaten.
Hydrocotyllar yeni yapraklar çıkartıyordu. Subulatalar da yeni yapraklar çıkartıyordu ve bu yapraklar sabahtan-akşama, akşamdan-sabaha gözle görülür şekilde büyüyorlardı. Ayrıca sadece 1 kök subulata (üzerinde sadece 1 yaprağı olan bir kök) yandan sürgün verdi. Ancak şimdi bütün bu gelişim duraklama sürecine girdi gibi.
Diğer köklerin hiçbiri yandan sürgün vermedi. O yeni sürgün de gözle görülür bir büyüme hızına sahip değil.
Bir de şöyle bir tezim var:
Şu anda döngünün oturmadığını varsayıyoruz. Acaba bunun uzun sürmesine sebep olarak su üzerindeki tabakayı gösterebilir miyiz?
Çünkü oksijenli solunum yapan bu bakteriler, suya oksijenin girmesini kısıtlayan bu tabakanın varlığında sağlıklı gelişemiyor olabilirler mi?
[/QUOTE]
Arman bey artık CO2 vermenin ve gübrelemeye başlamanın vakti gelmiş demektir. Suyun içinde bulunan besin tamamen tüketilmiş, bitkiler de depolarındaki enerjiyi harcamaya başlamışlar. Uzun süre gübresiz bırakmak bitkileri zayıflatmaya başlayacaktır. Bitkilerin son durumuna ait güzel bir kaç foto ekleyebilirseniz başlangıç için bir doz belirlemeye çalışabilirim.
Diatomu şu ara dert etmeyin yaprakları tamamen sarıp bitkilerin ölümüne neden olmuyorsa bir sorun olmaz. Bir kaç ottocat kalan diatomları tüketebilir.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir