L260 Hypancistrus Üretimi
Kategorideki Diğer Makaleler
- Çeviren: Gülay Baran
Yazar: David Kozak
Cüce vatoz üretimindeki başarılarımın heyecanıyla öğrendiklerimi daha zor bir vatoz için uygulamaya karar verdim. Pembina Petland’den iki ayrı grup satın aldım: Nisan 2004’te dörtlü bir grup ve 6-8 hafta sonra bir diğer dörtlü grup. Sonraki 6 ayı balıklara kondisyon kazandırmak ve gizlenen balıklarda bir hayli zor olan cinsiyet ayrımını yapmaya çalışmakla geçirdim. Balıklar tabanında kum bulunmayan, hava motorlu ve kafa motorlu 2 sünger filtreile Aquaclear AC-300 askı filtreli 189 litrelik bir akvaryumda yaşamını sürdürmekteydi. Bu, gereğinden fazla gibi görünebilir ama bazı kişiler yumurtlamaları için bol akıntıya gereksinim duyduklarını söylemektedirler. Akvaryum sıcaklığı yaklaşık 26-28⁰C idi. Balıklar temelde dondurulmuş Hikari kankurdu, Hikari batan etçil tabletleri ve Hikari yosun tabletleriyle besleniyordu. Hikari reklamı gibi görünüyor olsa da balıklar gerçekten bu yemleri sevmekteydiler.
Birkaç aylık yoğun yemlemeden sonra mağara dizaynı konusunda düşünmeye başladım. Hindistancevizi kabuklarından, toprak saksılardan ve en sonunda bazılarının internetteki başarısını okuduktan sonra seramik fayanslardan yapılan uzun dikdörtgen mağaralar oluşturdum. Mağaraların yumurtlaması için erkeğin dişiyi mağarada tutabileceği bir kapalı ucu bulunmaktaydı, yetişkin balıkların iki katı büyüklüğe ve genişliğinin 1.5 katı bir uzunluğa sahipti.
Kasım’da akvaryumda çiftlere ayrılacak kadar rahat hissedebilmeleri için çok fazla balık olduğuna karar verdim ve cinsiyet ayrımı yapabilmek için onları ayırdım. Cinsiyetlerinin yukarıdan bakarak anlaşılabildiğini duymuştum. Dişiler özellikle hamileyken daha benekli ve aerodinamik bir görünüme sahip olurken, erkeklerin daha küt görünüme sahip yüzleri vardır. Dişilerle erkekler arasındaki bir diğer farklılık ise erkeklerde genelde çok daha uzun olan solungaç bölgesindeki “tüysü oluşum”dur.
Akvaryumdaki mağara sayısını arttırdıktan sonra suyun sertliğiyle oynayarak ve akvaryumun farklı bölgelerinde akıntı sağlayarak yumurtlamaları için gösterdiğim çabayı ikiye katladım. Suyu değiştirmeyerek akvaryumdaki su koşullarında kurak sezonu taklit etmeye de çalıştım. Noelden yaklaşık bir hafta önce oldukça büyük bir su değişimi yaparak sertliği yeniden yukarı çektim (suyum normalde yılın zamanına bağlı olarak 7.5 Ph değerine ve 600-700 iletkenliğe sahiptir).
Suyun yumuşaklığının ya da sertliğinin yumurtlamalarında önemli bir rol oynadığını düşünmüyorum. Yumurtlamayı "başlatan"şeyin su parametrelerindeki değişim olduğuna inanıyorum. Kısa süre sonra erkeğin bir dişiyi mağarada tuzağa düşürdüğünü farkettim. Noel arifesindeki gece erkek dişiyi serbest bırakarak yumurtaların üzerinde oturmaya başladı. 29 Aralık’ta ilk larvalar görünmeye başladı ve mağaradan kaçanları hava taşlı bir üretim kabına yerleştirdim. Geriye kalanları da kısa sürede bu kaba aldım. Bir hafta içinde yumurta keselerini tüketerek yaklaşık bir santim boya ulaştılar. Ben de onları yosun tabletleri ve batan etçil tabletleriyle beslemeye başladım. İlk 2 ayda neredeyse 2 cm.’e ulaştılar ve sonrasında gelişimleri biraz yavaşladı.
Yavruları hem ebeveynlerden ayırarak yetiştirmeyi hem de kendi ebeveynlerinin yetiştirmesini denedim ve ebeveynlerin yetiştirdiği yavrulardan daha azının hayatta kaldığına şahit oldum. Sebep olarak bu kadar geniş bir tank alanında yavruların yeterince besin alamamasını görüyorum. Üretim ağında ise su kalitesi açısından halen büyük akvaryumun avantajını yaşarken onları gereken oranda yemleyebiliyorum. Bu şekilde özel bir dikkat ve çabaya gereksinim duymadan birçok yavruya sahip oldum.
Kaynak: www.aquarticles.com